Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/570 E. 2020/768 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/570
KARAR NO : 2020/768

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/05/2012
KARAR TARİHİ : 23/11/2020

MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN
2012/474 ESAS SAYILI DAVADOSYASI

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/08/2012
KARAR TARİHİ : 23/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında ; davalı tarafa … Sac Satışı ve Panel Çatı ve Sac Kapı Yapımı İmalatı işleri yapılmış olduğunu, karşılığında fatura kesilmiş olup faturalar ve cari hesap extresi sonucu davalıdan 97.446,00 TL alacağımızın ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında ilamsız icra takibi yapılıp icra takibinde işlemiş faiz ve masraf talep edilmiş ise de, davalı tarafından yapılan itirazın 97.446,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden sonra değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte tahsili yönünden itirazın iptali ve %40 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili beyanlarında ; taraflar arasında ticari ilişki ve alım satım ve eser sözleşmesi bulunmadığını, davacıdan hiçbir mal ve hizmet alınmadığını, davacı tarafından kesilen faturaların KDV indiriminden yararlanmak ve kullanmak için kesilmiş olduğunu, KDV’lerin her iki şirket tarafından %50 oranında ödendiğini, bu durumda faturalar sahte belge niteliğinde olduğunu, bununla ilgili gerekli başvurular yapıldığını, ayrıca vergi cezası yönünden tarhedilen vergi taraflarından ödendiğini, bununla ilgili belgeleri dosyaya sunduklarını, taraflar arasında hiçbir şekilde ticari ilişki alım satım ve eser yapımı ilişkisi olmadığından ve ayrıca davada zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçmiş olduğundan davanın reddine , %40 oranında tazminata karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN
2012/474 ESAS SAYILI DOSYASINDA

Davacı vekili beyanlarında ; davalı şirketin KDV indiriminden yararlanmak üzere müvekkilim şirkete iki adet toplam 89.400,00 TL bedelli fatura keserek 16.092,00 TL tutarındaki KDV ‘ nin % 50’ si 19/10/2010 tarihinde ve 02/10/2010 tarihinde 8.046,00 TL KDV ödemesini TEB A.Ş. Ve Yapı Kredi Bankası A.Ş ‘ deki hesaplarına ödenmiş olduğundan, ödenen KDV bedelinin iadesi için Bursa 10. Noterliğinden ihtarname çekilmesine rağmen iade edilmediğinden 8.046,00 TL’ nin temerrüt tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili beyanlarında; davalının davacı şirkete ait çatıyı onarım işlerini yaparak iki adet fatura kestiğini, faturalar davacının ticari defterlerine kayıt edilerek aradan iki yıl süre geçtiğini ve bu zamanla herhangi biri itiraz yapılmadığını, yapılan ödemeler de ticari ilişkiden dolayı borç ödemesi olduğundan davanın reddini karar verilmesini savunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe ;
Dava ana dava yönünden alacak istemine dayalı itirazın istemi davası, birleşen dava yönünden ise ödenen KDV bedelinin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Mahkememizce bozma ilamlarından önce taraflar arasındaki eser yapımından kaynaklanan ticari ilişki ile KDV ödemesinden doğan alacak -borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması yönünden, taraf vekillerince gösterilen tüm kanıt ve belgeler getirtilerek taraflara ait ticari defterler de incelenerek, bilirkişi kurulundan asıl ve ek raporlar alınmıştır.
Dosyadaki kanıt ve belgelere, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen asıl ve ek raporlar ile Bursa Uludağ Vergi Dairesi tarafından düzenlenen 27.03.2014 tarihli davacı şirket hakkındaki vergi inceleme raporuna göre; davalı şirketin önceki yöneticisi ile davacı şirket yöneticileri arasında yapılan anlaşma gereğince; davacı … LTD. ŞTİ. Tarafından davalıya hiçbir eser üretilmediği ve çatı işi yapılmadığı halde davacı tarafından davalı şirkete 25.02.2010 tarih ve 142701 nolu 62.894,00 TL bedelli ve 27.02.2010 tarih ve 142702 nolu 42.498,00 TL bedelli 2 adet fatura kesildiği, bu faturaların ; 9.594,00 TL + 6.498,00 TL= 16.092,00 TL KDV borcu doğduğu, tarafların anlaşmasına göre KDV borcunun %50’şer oranında taraflarca ödenmesinin kararlaştırıldığı, bu nedenle davalının, davacı şirkete banka havalesi ile 8.046,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter incelemelerine göre; davacı şirket tarafından davalıya hiçbir eser üretilmediği ve çatı kaplama işi yapılmadığı halde davacı tarafından vergi inceleme raporuna göre; sahte fatura ve sahte sevk irsaliyeleri düzenlendiği, şirket ortağı ve müdürü hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirlenmiştir.
Asıl dava yönünden; davacı tarafından, davalı şirkete faturalarda belirtildiği gibi saç kaplama, saç panel işleri yapılmadığı, herhangi bir eser üretilmediği halde; KDV indiriminden yararlanmak amacıyla sahte fatura ve sevk irsaliyesi düzenlendiği, bu nedenle takip ve dava konusu alacağın oluşmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından, davalı şirkete Susurluk ilçesinde inşaat yapım işi yapıldığı ileri sürülerek bu yönden Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi kanalıyla bilirkişiden rapor alınmış ise de; dosyadaki kanıt ve belgeler ile dava ve takip konusu fatura ve sevk irsaliyelerinin içeriğine göre 24.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen eser ve imlatların dava konusuyla bir ilgisi bulunmadığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; asıl davada, davacı şirketin , davalıya herhangi bir imalat ve iş yapmadan Uludağ Vergi Diaresi Müdürlüğünün 27.03.2014 tarihli raporuna göre ; davalıya 2 adet sahte fatura ve sahte sevk irsaliyesi keserek KDV indiriminden yararlanmak için kendisini alacaklı hale getirdiği, eyleminin vergi usul yasasına göre suç teşkil ettiği, sahtecilik ve vergi kaçakçılığı eylemleri nedeniyle davacı şirket hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, bu nedenle asıl dava yönünden davacının herhangi bir alacak hakkı olmadığı, subuta erdiğinden asıl davanın reddine, karar verilmesi gerekmektedir.
Asıl dosya davalısı, davacının açtığı itirazın iptâli davasına verdiği cevap dilekçesinde diğer itiraz ve savunmalarının yanında davanın reddi ile birlikte takip miktarının %40’ı nispetinde davacının inkâr tazminatına mahkum edilmesini de talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca mahkeme hükmünün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hal böyle olmasına rağmen mahkemece davalının inkâr tazminatı (kötü niyet tazminatı) talebiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru olmamıştır.
Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2017/1400 karar sayılı ilamıyla mahkememizce daha önce verilen ana davanın reddi, birleşen davanın kabulüne ilişkin karar bozulmuştur. Bozma gerekçesinde; “davalının savunması ve mahkemenin kabulüne göre birleşen 2012/474 Esas sayılı dosyada talep edilen alacağın dayanağı ve konusu; herhangi bir imalât ve iş yapılmadan gerçeğe aykırı fatura ve sevk irsaliyesi düzenlenerek KDV indiriminden yararlanılması sonucu asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı yüklenici şirkete iş sahibince ödenen para olup haksız ve ahlaka aykırı bir maksadın temini için verildiği anlaşıldığı ve istirdatı talep edilen paranın ödendiği 19.10.2010 ve 02.11.2010 tarihlerinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 65. maddesi hükmünce haksız veya ahlaka (adaba) aykırı bir maksadın temini için verilen bir şeyin geri istenmesi mümkün olmadığından mahkemece birleşen davanın da reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak kabulü usul ve yasaya aykırı olduğu” belirtilmiştir.
Bozma sonrası verilen karar hakkında da Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2020/1684 karar sayılı ilamı ile “Somut olaya gelince; dosya kapsamında ve UYAP üzerinde yapılan incelemede duruşma günün davacı birleşen dosya davalısı vekiline tebliğine dair belge bulunmamaktadır. Bu durumda davacı birleşen dosya davalısı bozmadan sonra yapılan yargılamadan haberdar değildir. Davacı birleşen dosya davalısı vekiline duruşma günü tebliğ edilmeden ve Yargıtay bozma ilamına karşı beyanı alınmaksızın bozmaya uyma kararı verilmesi adil yargılanma hakkını ihlal edici nitelikte bulunmuştur”
Asıl davada, davacı şirketin , davalıya herhangi bir imalat ve iş yapmadan Uludağ Vergi Diaresi Müdürlüğünün 27.03.2014 tarihli raporuna göre ; davalıya 2 adet sahte fatura ve sahte sevk irsaliyesi keserek KDV indiriminden yararlanmak için kendisini alacaklı hale getirdiği, eyleminin vergi usul yasasına göre suç teşkil ettiği, sahtecilik ve vergi kaçakçılığı eylemleri nedeniyle davacı şirket hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, bu nedenle asıl dava yönünden davacının herhangi bir alacak hakkı olmadığı, subuta erdiğinden asıl davanın reddine, karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden ise herhangi bir imalât ve iş yapılmadan gerçeğe aykırı fatura ve sevk irsaliyesi düzenlenerek KDV indiriminden yararlanılması sonucu asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı yüklenici şirkete iş sahibince ödenen para olup haksız ve ahlaka aykırı bir maksadın temini için verildiği anlaşıldığı ve istirdatı talep edilen paranın ödendiği 19.10.2010 ve 02.11.2010 tarihlerinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 65. maddesi hükmünce haksız veya ahlaka (adaba) aykırı bir maksadın temini için verilen bir şeyin geri istenmesi mümkün olmadığından birleşen davanın da reddine karar verilmiştir.
Ana dava yönünden davalının kötü niyet tazminatı talebi bakımından ise tarafların her iki ide faturaların düzenlendiği andan itibaren danışıklı olarak bu işlemi yapmıştır. Bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez. Dolayısıyla her iki tarafın da kötü niyetli olduğu bu işlemde ana davada davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi de uygun olmayacaktır. Tarafların danışıklı yapmış olduğu bu işlemde yargılama neticesinde hiç bir hak ve menfaat elde edemeyerek faturaların tanzim edilmesinden önceki maddi durumda yeniden tesis edilmiş olacaktır. Yoksa tarafların bile isteye yapmış olduğu bu işlem neticesinden ana davanın davalısı bir de kötü niyet tazminatına hak kazanarak yarar elde etmesi yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun bulunmamış, en başından beri MK madde 2’ye aykırı eylemler neticesinde oluşan durum itibariyle ana davanın davalısı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
Mahkememizin 2020/570 esas sayılı ana davanın reddine,
1-Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan başlangıçta alınan 119,50 TL harçtan mahsubu ile artan 65,10 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 13.207,37 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Mahkememiz dosyası ile birleşen 2012/474 esas sayılı dava dosyası yönünden davanın reddine,
1-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan başlangıçta alınan 894,75 TL harçtan mahsubu ile artan 840,35 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafça yapılan 7,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı, kanun yolları gösterildi.23/11/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza