Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/437 E. 2021/545 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
BAŞKANLIĞI

ESAS NO : 2020/437
KARAR NO : 2021/545

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : ….
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : … –

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 30/07/2020
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
G.KARAR
YAZMA TARİHİ : 26/05/2021
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle ; davalı şirketin ortağının şirketteki payını üçüncü kişiye devrettiğini, ayrılan ortakla ilgili bu payın ayrılan ortak adına ticaret sicilden silinmesi için davalı şirkete bildirimde bulunulduğu, ancak süresi içerisinde bir cevap verilmediği ileri sürerek hisse devir sonucu payın ticaret siciline tescilinin yapılmasını talep etmişlerdir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava davalı şirketin pay devrinin tescil ve ilanı istemine ilişkindir.
Dosyaya sunulan belgelerden ve hisse devir sözleşmesi içeriğinden dava dışı Yasemin Kuyucu’nun davalı şirkette ki hissesini … e devrettiği, davacı … sicil müdürlüğüne başvurarak tescil isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı … sicil müdürlüğünce davalı şirkete tebligat çıkartılarak yeni pay durumunun bildirilmesi istenmiş ancak davalı şirket bu bildirime herhangi bir cevap vermemiştir.
Davacı bunun üzerine eldeki davayı açmıştır.
Davalıya tebligat yapılmışsa da davalı taraf bir cevap vermemiş pay devri sonucu devralan ortağın paydaşlığının şirket tarafından kabul edilip edilmediği de açıklanmamıştır.
TTK’nın 33.maddesine göre; Tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş olan veya 32 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki şartlara uymayan bir hususu haber alan sicil müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır.
Sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişi, sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından bin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.
Süresi içinde kaçınma sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder. Süresi içinde tescil isteminde bulunmayan veya kaçınma sebeplerini bildirmeyen kişinin ikinci fıkradaki cezayla cezalandırılması bu fıkra hükmünün uygulanmasına engel oluşturmaz.
Esas sermaye paylarının geçişini düzenleyen TTK madde 598’e göre; Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur.
Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir.
Dava dışı Yasemin Kuyucu payını devrettiği gerekçesiyle TTK m.598 uyarınca ticaret sicil müdürlüğüne başvurmuştur.
Limited şirketlerde payların devri ve ortaklık sıfatının kazanılması TTK m.595 de düzenlenmiştir. Buna göre ; esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır.
Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.
Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.
Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.
Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.
Limited şirketlere ilişkin bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere pay devri sözleşmesi yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzası noter tarafından onaylanır.
Pay bu şekilde devredilebilirse de oraklık sıfatı ortaklar genel kurulunun onayı şartına bağlı olarak kazanılabilir. Devir ortaklar genel kurulunun bu onayla geçerli olur.
TTK madde 616 da ortaklar genel kurulun devredilemez yetkileri sayılmıştır. Bunlardan bir tanesi de esas sermaye paylarının devirlerinin onaylanmasıdır.
Mahkemeler tarafından ortaklar genel kurulun devredilemez yetkileri ihlal edilecek biçimde hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu yetki genel kurulun münhasır yetkisi olup, genel kurul bu yetkisini devir ve terk edemez.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18.03.2010 tarih, 2010/2862 E, 2010/3003 K.)
TTK’nun 64/4.maddesine göre ticari defterlerden sayılan pay defteri ve yönetim kurulu karar defterinin tutulması anılan yasanın 375.maddesine göre yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkilerindendir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 15/01/2019 tarih, 2017/3487 E, 2019/355 K.)
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerini azil ve yetkilerinin sınırlandırılması yetkisi münhasıran genel kurula aittir. Mahkemece, davanın tümden reddine karar vermek gerekirken, yönetim kurulunun yetkilerini sınırlandırır biçimde atanan kayyım ile yönetim kurulunun, aynı anda görev yapmalarını sağlayacak temelde hüküm kurulması yerinde olmamıştır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 15/01/2019 tarih, 2017/3136 E, 2019/338 K.)
Şirket organlarının münhasır yetkisine giren hususlarda mahkemece karar verilebilmesi mümkün değildir.
Yine Yargıtay uygulamasına konu olmuş bir olayda da, şirketten bir ortağın ayrılması ile ilgili şirketteki pay durumunun tespiti ve tescil istemli bir davada da Yargıtay tarafından kabul edildiği üzere ; şirketin ayrılan ortağın paylarını devretme veya esas sermayenin azaltılması yoluna gitmesinin mümkün olduğu, çıkan ortağın paylarının şirketçe iktisap edilip edilmeyeceği veya şirket tarafından üçüncü şahıslara veya diğer şirket ortaklarınca devralınıp alınmayacağı hususlarının şirket ortaklar kurulunun yetkisinde olduğu, davacı ortağın ortaklıktan ayrılma davası sırasında talep etmediği ayrılma payı için sonradan dava açarak talepte bulunması mümkün olup nitekim ortak tarafından çıkma payı alacağı için açılan davanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/338 Esas sayılı dava dosyasında devam ettiği, kesinleşen hükümde payların kime devredileceği hususunun belli olmadığı ve davalı şirketin kaçınma sebepleri bildirdiği ileri sürülerek mahkemeden re’sen tescil talebinde bulunmanın yasal dayanağının bulunmadığı, somut olayda talep mahkeme ilamının tesciline ilişkin olmayıp, şirketten çıkan ortağın hisselerinin kime devredileceği veya intikal ettirileceğine ilişkin karar istenildiği, mahkemenin hükme dayanak aldığı TTK 612. maddenin ise şirketin kendi paylarını iktisap etmesi hali için geçerli olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün istemi üzerine şirketin kendi payını iktisap talebi varmışçasına %20 payın şirket adına tesciline karar verilmesinin yerinde olmadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 08/06/2020 tarih, 2019/4301 E, 2020/2660 K.)
TTK madde 598 uyarınca şirketin pay devrine onay vermemesi ortaklar genel kurulunun münhasır yetkisinde olduğundan bu onay varmışçasına tescile karar vermek mümkün değildir.
Ayrıca TTK’nun 33. Maddesine göre ; süresi içinde kaçınma sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder. Kanun burada şirketin kaçınma sebebini bildirmesini öngörürken, mevcut durumun şirket için neyi ifade ettiğinin tespit edilebilmesi ve mahkemeye talep ve kaçınma sebebi arasında değerlendirme yaparak bir karar verme olanağının sağlanmasını gözetmiştir. Yasanın açık hükmü uyarınca davacının dava konusu ettiği hususa ilişkin kaçınma sebebinin bildirilmiş olması mahkemenin karar vermesi için bir zorunluluktur. Davadan önce davalı tarafça sicil müdürlüğüne cevap verilmediği gibi eldeki davada da mahkememizce hüküm kurulmasını sağlayacak bir biçimde cevap veya kaçınma sebebi de davalı tarafça dosyaya bildirilmemiştir.
Yasa 33.maddede ticaret sicilin bildirimine rağmen bunun cevapsız bırakılmasını açık bir biçimde idari para cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Kaçınma sebebini bildirilmesi halinde ise mahkemece talebin kabülü yada reddi yönünde karar verilmesini öngörmüştür.
Şirketler hukukunun temel prensibi olarak yetkili organlar aracılığıyla karar alınması esası geçerlidir. Karar alma ise bir iradenin dış dünyaya yansıma şeklidir. Karar alma süreci sonrası bu irade tescili gereken hususlardansa ticaret siciline tescil bildirimi şirket yetkili organı tarafından yapılır.
Yasa koyucu mahkemenin karar verebilmesi için kaçınma sebebinin bildirilmesini zorunlu kılarken şirketin iradesinin ne olduğunun belirlenmesini amaçlamıştır. Bu aşamadan sonra kaçınma sebebinin haklı olup olmamasına göre ilgili hususun tesciline yahut istemin reddine karar verilmesini düzenlemiştir.
Ortaya konulmuş bir irade yoksa bir irade beyanı varmışçasına varsayıma dayalı karar verilebilmesi mümkün değildir. Şirket yargılama konusu bu hususla ilgili olarak yasanın imkan tanıdığı ölçüde farklı şekillerde karar almış olabilir. Bu durum belirlenmeden ve kaçınma sebebi ileri sürülmeden mahkemenin şirket işleyişini etkileyecek ve hatta belki şirket için gerçek duruma uygun olmayan bir karar vermesi doğru olmayacaktır. Yasa bu durumun önüne geçmek için kaçınma sebebinin bildirilmesini zorunluluk olarak öngörmüştür.
Yasa 33.maddede cevap verilmemesi yahut kaçınma sebebinin ileri sürülmemesini idari para cezası yaptırımına tabi tutarken. Ayrıca kaçınma sebebinin bildirilmesi halinde mahkemece bir karar verilse dahi bu durumun idari para cezasının uygulanmasına engel olmadığını kabul etmiştir.
Buradan çıkan sonuç; cevap verilmemesi yahut kaçınma sebebinin ileri sürülmemesinin karşılığı yalnızca idari para cezası yaptırımı (şartlar varsa geçici 7.maddenin de uygulanması), kaçınma sebebi ileri sürülmüşse kaçınma sebebinin haklı olup olmamasına göre ihtilaflı hususta mahkemenin karar vermesi ve idari para cezası yaptırımıdır.
Zaten yukarıda açıklandığı üzere şirket ortaklar genel kurulunun münhasır yetkisini ihlal edecek bir biçimde mahkemece karar verilmesi de mümkün değildir.
TTK’nın 33.maddesi uyarınca davacının davalı şirkete yapmış olduğu bildirime cevap vermemesi nedeniyle sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından idari para cezası uygulanabileceği gibi yasal şartlar oluştuğu takdirde geçici 7.madde uyarınca öngörülen yaptırımların uygulanması davacının değerlendirme ve yetkisi kapsamındadır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26/05/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza