Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/433 E. 2021/541 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/433
KARAR NO : 2021/541
BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ..
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 30/07/2020
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
G.KARAR
YAZMA TARİHİ : 14/06/2021

Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle ; davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı olan adresinden taşındığını, davalı şirkete çıkarılan tebligatların iade edildiğini, davalı şirkete TTK 33 ve 36.maddesi uyarınca beyanda bulunmasının istenildiğini ancak buna da olumlu bir cevap verilmediğini belirterek şirketin adresinin araştırılarak ticaret sicile adresinin tescil edilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava davalı şirketin güncel adresinin tespiti, tescil ve ilanı istemine ilişkindir.
Davacı ticaret sicil müdürlüğünce davalı şirkete tebligat çıkartılarak güncel adresinin bildirilmesi istenmiş ancak davalı şirket bu bildirime herhangi bir cevap vermemiştir.
Davacı bunun üzerine eldeki davayı açmıştır.
Davalıya tebligat yapılmışsa da davalı taraf bir cevap vermemiş pay devri sonucu devralan ortağın paydaşlığının şirket tarafından kabul edilip edilmediği de açıklanmamıştır.
TTK’nın 33.maddesine göre; Tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş olan veya 32 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki şartlara uymayan bir hususu haber alan sicil müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır.
Sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişi, sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından bin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.
Süresi içinde kaçınma sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder. Süresi içinde tescil isteminde bulunmayan veya kaçınma sebeplerini bildirmeyen kişinin ikinci fıkradaki cezayla cezalandırılması bu fıkra hükmünün uygulanmasına engel oluşturmaz.
Ticari faaliyet adresini belirlemek şirketin yetkisi olan hususlardandır. Hatta ana sözleşme değişikliği ile şirket merkezi dahi değiştirilebilir. Davacı ticaret sicil müdürlüğünün yetki alanı dışında başka bir sicil müdürlüğünün yetki alanına dahi şirket merkezini ve faaliyet adresini taşıyabilir.
Burada mahkeme tarafından adres araştırması yapılarak bu araştırmaya göre şirket adına tescil karar verilip verilemeyeceği tartışılmalıdır.
Davanı yasal dayanağı olan TTK’nun 33. Maddesi irdelenmelidir. Bu maddeye göre ; süresi içinde kaçınma sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder. Kanun burada şirketin kaçınma sebebini bildirmesini öngörürken, mevcut durumun şirket için neyi ifade ettiğinin tespit edilebilmesi ve mahkemeye talep ve kaçınma sebebi arasında değerlendirme yaparak bir karar verme olanağının sağlanmasını gözetmiştir. Yasanın açık hükmü uyarınca davacının dava konusu ettiği hususa ilişkin kaçınma sebebinin bildirilmiş olması mahkemenin karar vermesi için bir zorunluluktur. Davadan önce davalı tarafça sicil müdürlüğüne cevap verilmediği gibi eldeki davada da mahkememizce hüküm kurulmasını sağlayacak bir biçimde cevap veya kaçınma sebebi de davalı tarafça dosyaya bildirilmemiştir.
Yasa 33.maddede ticaret sicilin bildirimine rağmen bunun cevapsız bırakılmasını açık bir biçimde idari para cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Kaçınma sebebini bildirilmesi halinde ise mahkemece talebin kabülü yada reddi yönünde karar verilmesini öngörmüştür.
Şirketler hukukunun temel prensibi olarak yetkili organlar aracılığıyla karar alınması esası geçerlidir. Karar alma ise bir iradenin dış dünyaya yansıma şeklidir. Karar alma süreci sonrası bu irade tescili gereken hususlardansa ticaret siciline tescil bildirimi şirket yetkili organı tarafından yapılır.
Yasa koyucu mahkemenin karar verebilmesi için kaçınma sebebinin bildirilmesini zorunlu kılarken şirketin iradesinin ne olduğunun belirlenmesini amaçlamıştır. Bu aşamadan sonra kaçınma sebebinin haklı olup olmamasına göre ilgili hususun tesciline yahut istemin reddine karar verilmesini düzenlemiştir.
Ortaya konulmuş bir irade yoksa bir irade beyanı varmışçasına varsayıma dayalı karar verilebilmesi mümkün değildir. Şirket yargılama konusu bu hususla ilgili olarak yasanın imkan tanıdığı ölçüde farklı şekillerde karar almış olabilir. Bu durum belirlenmeden ve kaçınma sebebi ileri sürülmeden mahkemenin şirket işleyişini etkileyecek ve hatta belki şirket için gerçek duruma uygun olmayan bir karar vermesi doğru olmayacaktır.( Örnegin somut olayda mahkemenin araştırma yaptığı tarihten bir gün sonra şirket adresini değiştirebilir, hatta karar tarihinden sonra veya kararın kesinleşme süreci içerisinde da şirket adresini değiştirebilir ve bunu ticaret sicile de bildirebilir, mahkemenin kesinleşmiş mahkeme kararı ticaret sicile bildirildiğinde de mahkeme kararının icra edilip edilmeyeceği, ticaret sicilin mahkeme kararını mı yoksa şirketin bildirimini mi uygulayacağı tartışmaları da ortaya çıkabilir).Yasa bu durumun önüne geçmek için kaçınma sebebinin bildirilmesini zorunluluk olarak öngörmüştür.
Yasa 33.maddede cevap verilmemesi yahut kaçınma sebebinin ileri sürülmemesini idari para cezası yaptırımına tabi tutarken. Ayrıca kaçınma sebebinin bildirilmesi halinde mahkemece bir karar verilse dahi bu durumun idari para cezasının uygulanmasına engel olmadığını kabul etmiştir.
Buradan çıkan sonuç; cevap verilmemesi yahut kaçınma sebebinin ileri sürülmemesinin karşılığı yalnızca idari para cezası yaptırımı (şartlar varsa geçici 7.maddenin de uygulanması), kaçınma sebebi ileri sürülmüşse kaçınma sebebinin haklı olup olmamasına göre ihtilaflı hususta mahkemenin karar vermesi ve idari para cezası yaptırımıdır.
TTK’nın 33.maddesi uyarınca davacının davalı şirkete yapmış olduğu bildirime cevap vermemesi nedeniyle sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından idari para cezası uygulanabileceği gibi yasal şartlar oluştuğu takdirde geçici 7.madde uyarınca öngörülen yaptırımların uygulanması davacının değerlendirme ve yetkisi kapsamındadır.
Bu sebeple davacının davalı şirketin güncel adresi tespit edilerek tesciline karar verilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresten ayrıldığı sabit olduğu takdirde terkin kararı verilip verilmeyeceği tartışılmalıdır. Zira taşınma olgusu sabitken terkin kararı verilmemesi üçüncü kişilerin haklarına, (örneğin mülk sahibi yahut burayı kiralayan üçüncü kişiler), olumsuz etki edebilir. Hukuk düzeni bu kimselerin hukuksal menfaatlerini gözetmeli ve korumalıdır.
Benzer bir olayda Yargıtay adres için terkin kararı verilebileceğini kabul etmiştir. “Somut uyuşmazlıkta, ticaret sicil kaydındaki merkez adresinin değiştirilmesi talep edilen şirket, dahili davalı olarak kabul edilen şirkettir. Mahkemece, dahili davalı şirket tarafından bu yönde bir başvuru yapılmamış olması nedeniyle, alakadar olan 3. kişi konumundaki davacının başvurusu üzerine davalı sicil müdürlüğünün dahili davalı şirketi tescile davet etmesi, davet gereğini yerine getirmemesi halinde ise asliye ticaret mahkemesine durumu bildirmesi, mahkemenin terkin kararı vermesi durumunda davalı şirketin ticaret sicil kaydını düzeltmesi gerekirken davalı ticaret sicil müdürlüğünce bu yönde işlemler yapılmaksızın davacının başvurusunun reddi doğru olmadığı gerekçesiyle davalı kurumun red kararının iptaline karar verilmiştir. Ancak, belirtilen yasal düzenleme karşısında 3. kişi konumunda olan davacı tarafın ilgili ya da alakadar olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 13/02/2019 tarih, 2017/4007 E, 2019/1097 K.)
Yargıtay yalnızca terkin kararı verilmesi hususunun gerekçelerini kararda göstermemişse de kanımızca yalnızca terkin yapılabileceğinin temel gerekçeleri TTK m.33’e ilişkin yukarıda açıkladığımız olgulardır. Dosyaya sunulun belge ve delilerden, tebligatların iade edilmiş olmasından anlaşılacağı üzere davalının sicilde kayıtlı olan adresten taşındığı sabittir. Çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince tescil istemi terkin istemini de kapsamaktadır. Bu sebeple davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durum davalı şirketin sicilde kayıtlı bir adresinin bulunmaması sonucunu doğurup bir takım olumsuz sonuçlara neden olabilirse de bu olumsuz sonuçların önlenmesi bakımından TTK m.33’e göre idari para cezası ve geçici 7.madde uyarınca yaptırımlara tabi tutulmaya davalı şirket katlanmak durumunda kalacaktır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Bursa Ticaret Sicilinin …. sırasında kayıtlı… San ve Tic. A.Ş”nin Ticaret Sicilde kayıtlı olan ” … Nilüfer/Bursa” adresinin Ticaret Sicilden terkinine,
Fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 108,80 TL harç, 62,50 TL yargılama gideri toplam 171,30 TL’nin kabul ret oranına oranına göre 85,65 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26/05/2021
Başkan ..
e-imza
Üye .
e-imza
Üye ..
e-imza
Katip ..
e-imza