Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/410 E. 2021/301 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2020/410
KARAR NO : 2021/301

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. ..
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/02/2017
KARAR TARİHİ : 22/03/2021
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde, ….Ltd. Şti ile davalı arasındaki ticari mal alım satımında ürün bedelinin KDV’siz fiyat olması gerektiğini, halbuki davalı tarafın KDV’li fatura düzenlendiğini, bundan dolayı toplam 123.720,44 TL fiyat farkı oluştuğunu, bu durumun farkedilmesinden sonra davalı taraftan iade talebinde bulunduklarını, faturanın fazla düzenlendiğni kabul eden davalı tarafın diğer grup şirketi … … A.Ş. ‘ye yapılacak satışlarda indirim uygulamayı teklif ettiğini, yapılan indirimler sebebiyle fazla ödemenin kısmen tahsil edildiğini, bakiye 46.131 USD alacak kaldığını, … .. A.Ş. ‘nin yaptığı alışverişin sona ermesinden sonra indirim imkanın da ortadan kalktığını ileri sürerek şimdilik 5.000 USD’nin 15/02/2013 tarihinden işleyecek devlet bankalarınca döviz hesaplarına uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmakta, ikametgahları itibariyle davanın genel yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, alacak hakkının zaman aşımına uğradığını, taleplerin soyut ve mesnetsiz olduğunu, ispata yarar hiçbir belge sunulmadığını, iddiaların yazılı belge ile ispatı gerektiğini, belgelerin kendilerine tebliğ edilmediğini, faturalara ihtirazi kayıt sürmeden teslim alan davacının talebinin haksız olduğunu, Polimer Servis Ltd Şti.’ne borçları bulunmadığını, temerrüt oluşmadığından faiz istenemeyecğeini, istenen faiz türüne ve tanıkla ispat iddialarına muvafakatları olmadığını ileri sürmektedir.
DELİLLER ve GEREKÇE:Derdest dava sözleşme sebebiyle alacak davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davalı taraf bir akdi ilişki bulunduğunu inkar etmemiş olmakla birlikte alacak iddiasını inkar etmiştir.
Davalı taraf yetki itirazında da bulunmuş ancak yapılan değerlendirmede sözleşmenin ifa yerinin Bursa Serbest Bölgesi olduğu belirlenmiş, bu kuraldan hareketle mahkememizin yetkili olduğu kabul edilmiştir.
Davacı şirket davalı ile ticari ilişkisi bulunan … … Dış Tic. A.Ş.’yi devraldığından külli halef sıfatıyla davacı sıfatı vardır.
…. A.Ş.’nin davalı taraftan mal aldığına dair fatura ve ödeme kayıtları çerçevesinde ticari ilişkinin varlığı sabit görülmüştür. … A.Ş.’nin KDV muafiyeti olduğu da kesilen faturalardan anlaşılmaktadır. Davacının iddiası, davalı tarafın anlaşmaya aykırı biçimde hareket ederek KDV’siz fatura kesmesine rağmen gerçekte KDV yükünü fiyata ekleyerek işlem yaptığı yolundadır. Bu durumun bir süre sonra anlaşıldığı, 123.720,44 USD fazla ödeme yapıldığı iddia edilmektedir. Yine iddiaya göre bu farkın kapatılması için diğer grup şirketi … … A.Ş.’ye indirimli satışlar yapıalarak … … A.Ş.’nin zararı kısmen giderilmiştir. Bakiye 46.131.USD’lik farkın kapatılmadığı ileri sürülmüştür.
Mahkememizce daha önce davanın kabulüne karar verilmiş. Bu karar bu karar Bursa Bölge Adliye mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin kararıyla kaldırılmıştır. Kaldırma gerekçesinde ; “davalı taraf ticari ilişkiyi kabul etmiş olup, davalının KDV dahilmiş gibi mal bedelini üzerine ekleyerek KDV’siz fatura düzenlendiği iddiasını davacının ispatlaması gerektiği, HMK’nın 200. maddesine göre iddianın yazılı belge ile ispatlanacağı, HMK’nın 202. maddesine göre, hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge varsa tanık dinlenebileceği, dava konusu olayda öncelikle davalı tarafa dava dilekçesine ekli belgelerin tebliğ edilmesi, sunulan belgelere karşı cevabının alınması, e posta yazışmalarının davacı ile davalı arasında düzenlenip düzenlenmediğinin, yazışmaları yapan kişilerin davacı ve davalı şirketlerdeki konumlarının ne olduğunun, e postaların yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmesi, konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile taraflar arasındaki proforma faturaları, faturalar, ticari defterler incelenerek, davacının iddiasının yerinde olup olmadığının araştırılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı” belirtilmiştir.
İddianın niteliğine bakıldığında ispat yazılı belge ile mümkündür. Ancak sunulan e-posta yazışmaları yazılı delil başlangıcı kabul edilerek tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim kaldırma kararı öncesi tanıklar dinlenmiştir.
Davacı tanıkları … ve … birbirine uygun beyanlarında … A.Ş.’nin KDV’den muaf olduğunu, bu sebeple faturaların KDV’siz kesilmesi gerektiğini, buna rağmen fiyata KDV oranında ekleme yapıldığını, durum ortaya çıkınca davalının durumu kabul ettiğini açıklamışlardır.
Taraflar arasında e-posta yazışmalarının varlığı ve içeriği noktasında ihtilaf yoktur. Davalı taraf e-posta yazışmalarını yapan … …’ın davalı çalışanı olması gerekçesiyle davalıyı temsil ve ilzama yetkili olmadığı için kabul etmemiştir. E- posta yazışmaları ile ilgili ihtilaf bu noktadan kaynaklanmaktadır.
Proforma faturalarda ….’ın ismi yer almaktadır. Aynı şekilde E-posta yazışmalarını da bu çalışan yapmıştır. Bir dönem KDV nedeniyle fazla yapılan tahsilat yeni alınacak mallardan iskonto yapılmak suretiyle karşılanılmaya çalışılmıştır.
Tarafların uygulaması son kısıma kadar e-posta yazışmalarında olduğu şekilde gerçekleştirildiğinden davalı çalışanı ……’ın yazışmaları davalı tarafın iradesine uygun olarak gerçekleştirdiği kabul edilerek bu yazışmalarla ilgili olarak TBK daki temsil hükümlerinin uygulanması gerekeceği bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı tarafın yazışmaların temsile yetkili kişilerce yapılmadığı savunması yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ayrı bir excel tabloda yeni alınan mallarda yapılan iskontolarla KDV dahil edilerek yapılan fazla ödemenin geri iadesi takip edilmeye çalışılmıştır. Her iki tarafta kayıklarında düzeltme yapmak yerine ortak iradeleriyle bu yöntemi seçmişlerdir. Davalı tarafın bu noktada davacının basiretli tacir gibi davranması gerektiğine yönelik iddiası hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
Hiç şüphesiz olması gereken yeni alınacak mallarda mahsuplaşma yapmak yerine taraflar fiyat farkı faturası kesilmesinde mutabık kalıp bunu kayıtlarına işleyerek fazla tahsil edilen tutar kadar davalının davacıya borçlu kılınması ve bu kısmın davacıya iade edilmesi olmalıdır. Taraflar bunu yapmak yerine yeni alınacak mallarda indirim uygulamasını tercih etmiştir. Bu durum davalı tarafın bir miktar para ödemesinin önüne geçtiği gibi yeni mal alımında iskonto yapılması davacıya grup şirket aracılığı ile davalı tarafa yeni mal satma imkanı oluşturmuştur. (Yeni malın davalının grup şirketinden alınıyor olması aynı zamanda davacı yararınadır.) İlk başta bu şekilde lenine olan bir durum yaratıp uyuşmazlık çıktıktan sonra bu durumun basiretli tacir gibi davranmaya aykırı olduğunu ileri sürmek hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğidir.
Davacının ticari ilişki sonlanınca yapılan uygulama uyarınca bakiye kalan 5.000,00 USD’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Kaldırma kararı çerçevesinde bilirkişiden rapor alınmıştır. Davalı taraf proforma faturalarla kesilen faturaların aynı miktarda olduğunu ileri sürmüşse de faturaların içinde KDV dahil edilmemesi gerekirken, KDV dahil edildiği sabit olduğundan davalı tarafça fazladan tahsilat yapıldığı ve bu yapılan fazladan tahsilatın grup şirketinden yeni alınacak mallardan indirim yapmak suretiyle bir kısmının tahsil edildiği de aynı şekilde sabittir.
Taraf defter kayıtlarıyla mevcut durum örtüşmese de defter ve kayıtların aksi yazılı delillerle ispatlanabilir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle mail yazışması içerikleri, tarafların iddia ve savunmaları, dinlenen tanık anlatımları ve bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde defter ve kayıtların aksi davacı tarafça ispatlanmıştır. Davacı kendisine ödenmeyen 5.000 USD alacağın tahsilini etme hakkına sahiptir. Bu sebeple davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bunun dışında …. A.Ş’ye satılan malların gerçek satış değerinin araştırılması gibi oldukça yoruma açık delillerin toplanmasına gerek görülmemiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile 5.000 USD alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Alınması gereken 1.240,88-TL harca peşin yatırılan 310,23-TL harcın mahsubu ile bakiye 930,65-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 4.080-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan ve peşin harç dahil edilerek hesaplanan 1.932,78-TL muhakeme masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı oybirliği ile açıkça okundu, anlatıldı.22/03/2021

İş bu kararın gerekçesi 25/03/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır