Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/399 E. 2021/337 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
-GÖREVSİZLİK-

ESAS NO : 2020/399 Esas
KARAR NO : 2021/337

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI … – … ….
VEKİLİ :Av. …..
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2017
KARAR TARİHİ : 26/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının yetkilisi olduğu …. adına sahibinden.com internet adresi üzerinden açılmış olan ilan doğrultusunda müvekkilinin davalının iş yeri adresinde, davalı ile yüz yüze görüşme yaparak 13/04/2017 tarihli iş sözleşmesi imzalanarak Ford Transit Marka ticari aracı almaya karar verdiği ve davalıya 10.000,00.TL peşinat ödendiği, imza edilen sözleşme gereğince ticari aracın ve karosersinin davacının talebi doğrultusunda 1 hafta içinde teslim edilmesi gerektiği, ancak aracın tesliminin sürekli olarak ertelendiğini, aracın teslim edilmediği bunun üzerine davalı Bursa 3. Noterliği’nin 16/06/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, ancak tüm bunların ardından yine de peşinat iade edilmediği, bunun üzerine daha sonra davalı aleyhine Bursa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafın 11/08/2017 tarihinde takibe, borca, faize ve fer’ilerine itiraz ettiği, davalının bu itirazının haksız ve hukuki mesnetten kötü niyetli olduğu açıklanarak davalı tarfça icra takibine itirazın iptaline ve % 20 oranında icra inkar tazminatını davalının davacıya ödemesine tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı taraf ise cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin ekinde sunulan sözleşmede davalının imzası bulunmadığını, sözleşme işyerinin kaşesi kullanılarak çalışan …tarafından imzalandığını, bu nedenle husumet yönünden davayı kabul etmediklerini, bahse konu sözleşmenin toplam tutarının 100.000 TL olup karşı tarafın sadece 10.000.-TL tutarındaki kaporayı ödediğini, karşı taraf bakiye kalan ödemeyi gerçekleştirmediğinden müvekkilinin aracın tesliminden kaynaklanan temerrüde düşürülmediğini, dava konusunu oluşturan alım satım sözleşmelerinde mal tesliminin bedel ödendikten sonra yapılacağına dair karinenin aksinin kanıtlanması yükümlülüğünün malı satın alana ait olduğunu, sözleşmenin 7.ve 8. Maddeleri uyarınca alıcı olarak davacının sözleşmeyi kendisi feshettiğinden dolayı kaporanın iadesini de isteyemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, araç sözleşmesi nedeniyle yapılan icra takibine itirazın iptali istemidir.
Mahkememizce, taraflar rasındaki sözleşme kapsamına göre kaporanın sözleşme bedeline mahsuben alındığı, söz konusu bedelin sözleşmeden cayma tazminatı olmadığı, davalının aracı teslime hazır olduğunu ispatlayamadığı, alacağın likit olduğu ve itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, itirazın alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğu değerlendirilerek davalı borçlunun asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine dair verilen karar Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 18/06/2020 tarih 2019/… esas 2020/… karar sayılı ilamı ile “mahkemece, 6102 sayılı TTK’nın 11/2. maddesi uyarınca çıkarılan en son tarihli Bakanlar kurulu kararı ve diğer kayıtlar ilgili yerlerden (Ticaret Odası, Vergi Dairesi, Esnaf Odası vs.) araştırıldıktan sonra, tarafların tacir olup olmadıkları ve mahkemenin görevli olup olmadığı araştırılarak öncelikle kamu düzenini ilgilendiren bu dava şartının değerlendirilmesi, yapılacak araştırmaya göre, Sezer Automotive Design Technology’nin şahıs şirketi olup olmadığı da belirlenerek temsilcide hata veya husumet yönündende değerlendirme yapılması gerektiği” gerekçeleriyle kaldırlmıştır.
26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi bulunduğu takdirde, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve anılan yasanın 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ve özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı da hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.09.2008 tarih ve 2007/… E., 2008/… K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; TTK’nın 11. madde (6102 sayılı TTK 11.madde) hükmüne göre, ticarethane veya fabrika (md.12), yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler (md.13) ticari işletme sayılır. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir (md.14) (6102 sayılı TTK 12.m). Esnaf’ın tanımı 17. maddede yapılmış ve bunların tacir olmadıkları vurgulanmıştır. Esnaf’ın yaptığı işin hacim ve ehemmiyeti, ticari muhasebeyi gerektirdiği ve ona ticari veya sınai bir müessese şekil ve mahiyeti verdiği taktirde, bu müessesenin de ticari işletme sayılacağı 13. maddede hüküm altına alınmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticari işletmenin, ticaret siciline kayıtlı olmaması, diğer anlatımla esnaf odasına kayıtlı olması, bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez ve tacir olmamanın kesin bir kanıtı da değildir. Vergi mükellefi olup olmamak da tacir-esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak değerlendirilmez.
TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) uyarınca, iktisadi faaliyeti, nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri esnaftır. 11.06.2002 tarih ve 24782 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nun 11 numaralı Kararı’nın 2. maddesinde, imalatla iştigal etmekle beraber, 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanunu’nun 3. maddesindeki “Sanayici” tanımının kapsamına girenler ile TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) dışında kalanların esnaf ve sanatkar sayılmayacağı belirtilmiştir.
Diğer yandan, TTK’nın 1463. maddesinde de (6102 sayılı TTK 11/2. madde), önce 17. maddeye gönderme yapılarak, 507 S.K. hükümlerinin saklı tutulduğu belirtildikten sonra “Bakanlar Kurulu’nun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz” denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci maddede belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Kaldırma kararı uyarınca görev konusunda gerekli araştırma yapılmış, davacının 2.sınıf tüccar olduğu, işletme hesabı usulüne göre defter tuttuğu, gerçek usulde vergiye tabi olduğu ve müvekkilinin esnaf olduğu davacı vekilinin de kabulünde olduğu anlaşılmıştır.
Davada, mahkemenin görevli olup olmadığının incelenmesi HMK.nun 114/c bendi gereğince dava şartlarından olup; mahkemece re’sen incelenmesi gerekir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi TTK.nun 4. ve 5.maddelerinde gösterilmiş olup, bu maddelerde belirtilen dava ve işlere bakmaya görevlidir.
Bir davanın Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için ya her iki tarafın tacir olup uyuşmazlığında ticari işletmeleri ile ilgili olması ( nispi ticari dava) yahut TTK’da düzenlenen işlerden kaynaklanması( mutlak ticari dava ) gerekmektedir. Dava konusu araç sözlemesinden kaynaklanmakla TTK’da düzenlenen bir iş değildir. Bu sebeple eldeki davayı mutlak ticari dava olarak kabul etmek mümkün değildir. Davacının Ticaret Sicilde kaydının bulunmadığı yine Vergi Dairesi cevabına göre işletme hesabına göre defter tuttuğu gerçek usulde vergiye tabi olduğu ve esnaf tacir ayrımındaki sınırı aşmadığı dolayısıyla davacının tacir olmadığı, esnaf olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf tacir olmadığından eldeki dava nispi ticari davada değildir. Bu sebeple mahkememiz görevli olmadığından görevli mahkeme genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
2-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç,yargılama giderleri ve vekalet ücretleri hakkında HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/03/2021

Katip …
✍ e-imzalıdır.

Hakim …
✍ e-imzalıdır.