Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/38 E. 2020/181 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/38 Esas -BİRLEŞTİRME-
KARAR NO : 2020/181

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 2- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 3- … – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2020
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2018/970 esas 2020/55 karar sayılı kaldırma kararı üzerine dosya Mahkememize gönderilmiş olmakla dosya üzerinde inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkilinin 29/03/2016 günü …’ın kullandığı araca bindiğini, aracın sahibinin …. Diş Prot.San.Tic. Ltd. Şirketi olduğunu, aracın …’ın tam kusuru nedeniyle trafik kazası yaptığını, müvekkilinin yaralandığını, araca davalı … Japon Sigorta A.Ş tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası yapıldığını, müvekkilinin kaza nedeniyle sakat kaldığını ve büyük acılar çektiğini, tam olarak iyileşmesinin mümkün olmayacağını, müvekkilinin asgari ücretle çalışan bir işçi olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan araç sahibi olan işleten ve sürücüden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Japan Sigorta A.Ş. vekili, 16 J 5312 plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alındığını, Karayolları Trafik Kanunu gereğince davacı usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete başvuru yapılmadığını, kabul manasında olmamak üzere, kaza ile sakatlık arasında illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp (Trafik İhtisas) Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın kusurunun bulunmadığını, maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumu’na sevk edilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, hesaplanacak tazminattan hatır taşımasının tenzili gerektiğini beyanla, davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Derdest dava trafik kazası biçiminde ortaya çıkan haksız fiil sebebiyle tazminat davasıdır. Davalılar arasında zorunlu mali mesuliyet sigortacısının bulunması sebebiyle dava ticaret mahkemesinde açılmıştır. Bilindiği gibi bu tür davalarda davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut değildir. Karayolları Trafik Kanununun 97. maddesi gereğince zorunlu sigortacıya dava açılabilmesi için hasarın ihbar edilmesi ve ihbara yeterli belge ve bilgi eklenmesi zorunludur. Bu zorunluluk yasada dava şartı olarak düzenlenmiştir. Davalı tarafın bu yönde savunması olması bir yana, dava şartı mahkemece re’sen nazara alınması gereken hususlardandır. Somut olayda dava açılmadan önce sigortacıya başvurulmadığı anlaşılmış olmakla davalı … yönünden dava şartı eksiktir. Bu şartın davanın görülmesi sırasında giderilebilir bir dava şartı olmadığı değerlendirilmiştir. Dava açılmadan önce bu şartın gerçekleşmesi gerekir. Davanın meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacının uğradığı zararların tazmini amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğu, 26/04/2016 tarihinde yapılan Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde yapılan değişiklik ile ‘Zarar görenin zorunlu mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir’ şeklinde düzenlemenin yer aldığı, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğin usul hükümlerine ilişkin olup, usul hükümlerinin ise derhal uygulanması gerektiğine dair HMK’nun 448. maddesi hükmü de gözönüne alınarak söz konusu usul hükmünün yürürlüğe girdiği 26/04/2016 tarihinden itibaren derhal uygulanması gerekmekte olup, ancak davacı vekili davalı … şirketine müracaat etmeksizin davayı 08/06/2016 tarihinde açtığı, bu hali ile dava şartlarının davalılardan sigorta şirketi yönünden oluşmadığı anlaşılmakla, davalılar … ve … aleyhine açılan DAVANIN TEFRİKİ ile mahkememiz ayrı bir esasına kayıtlanmasına ve işlemlerin yeni dosya üzerinden yürütülmesine, davalılardan Sompo Japan Sigorta Anonim Şirketi yönünden açılan davanın ise işbu dava dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilerek ve DAVANIN DAVALI … YÖNÜNDEN DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “Kararın kanuna ve usule aykırı olduğunu, HMK md. 115/2ye göre; ‘Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir’ dendiğini, davadaki dava şartının noksanlığının giderilebilir nitelikte bir dava şartı olduğunu, davalı … şirketine başvuruyu 14/03/2017 tarihli ihtarname ile iadeli taahhütlü posta ile gönderdiklerini, başvurunun 15/03/2017 tarihinde davalı … şirketine tebliğ olduğunu, alındı belgesinin 24/04/2017 tarihli dilekçe ekinde yerel mahkemeye sunulduğunu, Anayasa md. 140/4 gereği; ‘davalıların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir’ ve ‘Usul Ekonomisi İlkesi’ başlıklı HMK md. 30 gereği; ‘(1) Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür’ düzenlemelerinin olduğunu, davanın sigorta şirketi yönünden reddedilmesinin hukuki olduğu kadar mantıki bir izahının da olmadığının açık olduğunu, ayrıca davanın tefrik edilmesine ve ayrı esasa kaydedilmesine ilişkin kararın da kanun ve usule aykırı olduğunu” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın diğer davalılar yönünden tefriki ile davalı … yönünden dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi; “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.- Yürürlük:26.04.2016) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda davacı, davalı … şirketine başvurmadan doğrudan 08.06.2016 tarihinde tazminat davasını açmış, mahkemece 2918 Sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca dava tarihinden önce davalı … şirketine başvuruda bulunulmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine hükmedilmiştir. Eldeki dava HMK’nın yürürlüğünden sonra açılmıştır. HMK’nin 114.maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesindeki “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklindeki düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir (Yargıtay 17. HD 2018/4932 E.-2018/12056 K.). Mahkemece bu usule uyulmadan ve davacı vekilinin yargılama sırasında sigorta şirketine başvuru şartını yerine getirdiklerine dair birtakım dilekçe ve tebliğ evrakı sunmasına rağmen sözkonusu belgeler de incelenip değerlendirmeksizin, tamamlanabilir nitelikteki dava şartının yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yine, mahkemece “sürücü” ve “işleten” olan diğer davalılar bakımından dosyanın tefrik edilmesi de usul ekonomisine uygun olmamış, HMK 168.madde de gözetilerek kararın bu yönden de kaldırılması gerekmiştir. Zira, somut olayda, talebin trafik kazasında meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğu, davalı … aleyhine açılan eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde devam ettirilip, kazaya sebebiyet veren aracın işleten ve sürücüsü yönünden dosyanın ise tefrik edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı … yönünden davaya devam edilmiş, işleten ve sürücü yönünden dava tefrik edilmiş ise de, aracın işleten ve sürücüsü olan davalılarla trafik sigortası arasında KTK ve TBK hükümlerine göre müteselsil sorumluluk bulunup, usul ekonomisi, arada bağlantı bulunması ve davanın daha iyi bir şekilde görülüp sonuçlandırılması bakımından en başından tüm davalılara karşı açılmış bulunan davanın tüm davalılar bakımından Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (Bu yönde bknz. Yargıtay 17 HD. 2016/1052 E.-2016/1518 K.). Bu nedenle HMK 168. madde uyarınca, bu hususun da karar kaldırma nedeni yapılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6.madde uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın, Mahkememizin 2019/97 Esasında kayıtlı dava ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmakla H.U.M.K’nun 45. maddesi uyarınca BİRLEŞTİRİLMESİNE, bundan sonraki işlemlerin Mahkememizin 2019/97 sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine, esasın bu şekilde kapatılmasına,
Harç, masraf ücreti vekalet tayin ve takdirinin asıl davada nihai kararla değerlendirilmesine,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/02/2020

Katip …

Hakim …