Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/378 E. 2021/575 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/378 Esas
KARAR NO : 2021/575

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – … …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2020
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davalı taraf ile davacı arasında anlaşma akdedildiğini, anlaşmaya göre davalı şirketin 1 adet PP060 Projeksiyon Punta Kaynak Makinesinin yapılması ve 05/12/2019 tarihinde teslim edilmesi hususunda davacıya taahhütte bulunduğunu, davacı şirketçe anlaşmaya binaen siparişin verilmesiyle birlikte 13/11/2019 tarihinde 10.000,00 TL , 14/11/2019 tarihinde ise 5.000,00 TL olmak üzere toplamda 15.000,00 TL ödemenin davalı şirketin … ıban numaralı hesabına yatırıldığını, makinenin davalı şirket tarafından teslim edilmesi halinde kalan 26.300,00 TL lik ödemenin de teslim esnasında yapılacağının kararlaştırıldığını, ancak davalı şirketin ifa tarihinde makineyi hazır etmediği gibi davacının yapmış olduğu ödemeyi de iade etmediğini, davalının borcunun muaccel hale geldiğini, taraflarca belirlenen ifa tarihinde mal teslim edilmediğinden satıcının temerrüde düştüğünü, taraflarca kararlaştırılan şekilde sipariş tarihinde 15.000,00 TL ödenmesine rağmen davalının üstlendiği edimi yerine getirmediğini, bu nedenle kanunen teslimden vazgeçtiği sayılan ve artık işbu anlaşmadan herhangi bir menfaati kalmayan davacıya ödemenin iadesinin sağlanması amacıyla Bursa 10. Noterliğinin 14/02/2020 tarih ve 6880 yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiğini, verilen süre içerisinde edimin iadesi sağlanmadığı için davalı aleyhine Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının 06/03/2020 tarihinde borca itiraz ederek takibin durduğunu beyan etmekle davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, davacı lehine %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde ; davalı şirket ile davacı arasında 12/11/2019 tarihi PP 060 projeksiyon Punta Kaynak Makinesi yapılması hususunda sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince davalı şirketin ödeme yapılacak hesap numarası sözleşme altında açıkça belirtildiğini ancak bu ıban numarasına yapılmış ödeme bulunmadığını ve bu nedenle 15.000,00 TL nin iadesi talebinin haksız olduğunu, PP 060 projeksiyon Punta Kaynak Makinesinin “…Nilüfer/BURSA” adresinde teslime hazır halde beklediğini, bu hususta davacı tarafa Bursa 18. Noterliğinin 13/02/2020 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarname içeriğine göre makinenin teslime hazır olduğunun belirtilmesine karşı makinenin teslim alınmadığını, davacının derhal fesih hakkını kullanmadığından açılan davanın reddi gerektiğini, gerek sözleşme gereğince ödenmesi gereken 35.000,00 TL+KDV ve teslimde temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi gerekse makinenin şirkette kapladığı alan nedeniyle oluşacak ecri misil talep haklarının saklı olduğunu beyan etmekle davanın reddine, davalı şirket lehine %20’den aşağı olmamak kaydıyla tazminat hükmedilmesine, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava, İlamsız Takibe İtirazın İptaline ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alındığında eldeki davada davacı-iş sahibinin mi yoksa davalı-yüklenicinin mi temerrüde düştüğü, dolayısıyla davacı-iş sahibinin sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, eser sözleşmesi, taraflarına haklar sağlayan ve borçlar yükleyen, tam iki taraflı bir iş görme akdidir. Yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye, teknik ve sanatsal ilkelere ve amaca uygun olarak imal edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle yükümlüdür .
Borçlar Kanunu’nda karşılıklı yükümlülükleri içeren sözleşmelerde, borcun ifasında gecikme halinde, alacaklının hakkını nasıl kullanacağı düzenlenmiştir.
Alacaklı, BK’nda öngörülen seçimlik hakkını kullanabilmesi için borcunu yerine getirmede temerrüde düşen borçluya süre vermek zorundadır. Ancak aşağıda gösterilen durumlarda bir süre verilmesi gerekli değildir:
a) Borçlunun durumundan, bu tedbirin etkisiz olacağı anlaşılırsa,
b) Borçlunun temerrüdü sonucu olarak, borcun yerine getirilmesi alacaklı için yararsız duruma gelmişse,
c) Sözleşme kurallarına göre, borcun kesin olarak saptanan bir zamanda veya belirli bir süre içinde ödenmesi gerekiyorsa borçluya süre verilmez.
Ayrıca, BK’nda yükleniciye (borçluya) süre verilsin veya verilmesin borcun yerine getirilmemesi halinde, alacaklıya üç seçimlik hak tanınmıştır. Buna göre:
1)Her zaman gecikmiş işi yerine getirme (ifayı) ve gecikme tazminatı isteme;
2) Sözleşmenin yerine getirilmesinden vazgeçilerek olumlu (müsbet) zararını isteme;
3) Sözleşmeden dönme ve olumsuz (menfi) zararı isteme.
Öte yandan, Hukuk Öğretisindeki yerleşmiş görüşe göre: Alacaklı, borcun yerine getirilmemesi halinde, başka bir anlatımla yerine getirmede direnme halinde (gecikmiş ifa halinde) alacaklı, seçimlik hakkını “her zaman” kullanabilir; ancak kullanmak zorunda da değildir. Bu nedenle, alacaklı borcun yerine getirilmesini (ifayı) ve gecikme tazminatını zamanaşımı (kural olarak 10 sene) süresi içerisinde isteyebilir (Bkz. Haluk, Tandoğan:Türk Mesuliyet Hukuku, AÜHF Yayınları, Ankara 1961, Sahife: 501; Herman, Becker:İsviçre Medeni Kanun Şerhi, Cilt:VI, Borçlar Kanunu I.Kısım Genel Hükümler, IV. Fasikül (Madde:104/150), Dr. Saim Özkök Çevirisi, Ankara 1972, Sahife:23). Davacı olan alacaklı, bu seçimlik hakkını kullanmadığı takdirde, sözleşmenin yerine getirilmesini ve tazminat istediği (birinci seçimlik hak) yolunda “bir karinenin varlığı kabul edilir (Fikret, Eren:Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 11.Baskı, İstanbul 2009, Sahife:1071). Bu karine, yasa koyucunun alacaklının borcun ifasını ve gecikme nedeniyle zarar ve ziyanını “her zaman” isteyeceğini kabul etmekle oluşmuştur (Ayrıca aynı yönde bakınız:Hukuk Genel Kurulu’nun 9.10.1991 gün ve E:1991/340, K:1991/467 sayılı ilamı).
Alacaklı temerrüdü, alacaklının kendisine arz edilen ifayı haklı sebep olmadan kabul etmemesi veya ifanın gerçekleşmesi için kendisinin yapacağı şeyleri yapmamasıdır. Böyle bir durum ise, ancak ifaya alacaklının katılması gereken borçlarda söz konusu olabilir (Kemal Oğuzman/Turgut Öz:Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul 1995, Sahife:265).
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olayın değerlendirilmesinde;
Taraflar arasındaki sözleşmede, teslim süresi, 05/12/2019 tarihi olarak kararlaştırılmıştır. Buna göre, 05/12/2019 tarihi teslim tarihi olup; vade kesin olduğundan, BK’nun ilgili hükümleri gereğince, alacaklı tarafından yükleniciye kural olarak, bir süre verilmesine gerek yoktur.
Davalı taraf malı teslime hazır olduklarına ilişkin davacının ihtarından 1 gün önce yani 13/02/2020 tarihinde davacıya ihtar gönderdiğini iddia etmiştir. Ancak davalı taraf malı teslime hazır olduklarına dair davacıya gönderdikleri ihtarname ve tebliğini kendilerine verilen süreye rağmen dosyaya sunmadıkları gibi noterden istenilmesi için suret harcını yatırarak talepte de bulunmamış, gerekli avansı da yatırmamıştır. Eğer davalı tarafça davacının fesih ihtarından önce iddia olunduğu gibi malı teslime hazır oldukları ihtar edilmiş olsaydı ve bu belgelendirilseydi davalı yüklenicinin teslimde temerrüdünün 05/12/2019 tarihinde gerçekleştiğini kabulle davacı işsahibinin “sözleşmenin feshini” istemediğinden, sözleşme süresi dolduğu halde, BK’nun 106/II.maddesi uyarınca, davacı “derhal fesih” hakkını kullanmadığından ve “gecikmiş ifa”yı istediğinden sözleşmenin artık süresiz hale geldiğinden bahsedebilirdik. (Hukuk Genel Kurulu’nun 22.05.2013 gün ve E:2012/15-1493, K:2013/731 sayılı ilamı; Aynı yönde:Hukuk Genel Kurulu’nun 26.10.1994 gün ve E:1994/15-443, K:1994/643 sayılı ilamı). Ancak davalı taraf önce kendisinin davacıyı temerrüde düşürdüğünü ispatlayamamıştır. Bu nedenle davacının fesih hakkını kullandığı kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafça yapılan ödeme davalı şirket yetkilisine yapılmış bir ödeme olduğundan geçerli bir ödemedir. Tüm dosya kapsamından da davalı tarafça makinenin zamanında teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının takibe itirazının haksız olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının 14/02/2020 tarihli ihtarnamesi davalıya 18/02/2020 tarihinde tebliğ edilerek davalı temerrüde düşürülmüştür. Takip ise 27/02/2020 tarihlidir. Temerrüt tarihi ile takip arasında 9 gün bulunmaktadır. Takipte %13,75 faiz oranı talep edilmekle 13,75×15.000 TLx9 gün/365 günx100 hesabı ile takipte istenen faiz talebinin olması gerekenden düşük talep edildiği gözetilerek takip öncesi işlemiş faiz talebinin de yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmede teslime ilişkin kesin bir vade olduğundan alacağın likit olduğu kanaatine varılarak davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Davanın KABULÜ ile, Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyasında davalı borçlunun ödeme emrine itirazlarının İPTALİNE,
2-Takibin kaldığı yerden DEVAMINA,
3-Alacağın likit olduğu anlaşıldığından asıl alacağın %20’si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.025,00-TL harçtan başlangıçta alınan 256,17-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 768,83‬-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5- Davacı tarafça yapılan 256,17-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı, 87,00-TL yargılama gideri toplam 397,57-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/05/2021

Katip …
✍ e-imzalıdır.

Hakim …
✍ e-imzalıdır.