Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/370 E. 2020/819 K. 04.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/370
KARAR NO : 2020/819

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …

2020/370 ESAS SAYILI ASIL DAVADA:
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av.

DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/02/2010
BİRLEŞTİRİLEN 2010/522 ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : …
VEKİLİ : Av.
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/02/2010
KARAR TARİHİ : 04/12/2020
Mahkememizin2016/270-2017/1088 E/K sayılı kararının temyiz edildiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/5564 esas ve 2019/2753 karar numarasıyla bozularak Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/370 esas sayılı dosyaya kaydı yapılmış ve Yargıtay kararına uyularak muhakemeye devam edilmiştir. Bu muhakeme esnasında;
2020/370 ESAS SAYILI ASIL DAVADA
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili 10/02/2010 kayıt tarihli dava dilekçesinde; Davalının asıl yüklenicisi olduğu Fatih Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii onarım işinin yapılması kapsamında müvekkili ile davalı şirket arasında 01/09/2003 tarihli taşeron sözleşmesi yapıldığını, taraflar arasında yapılan ESER SÖZLEŞMESİ İLE dava konusu inşaatın ahşap iksalı kazı işlerinin yapılması, demir bağlanması ve betonarme dökülmesi işlerinin müvekkili taşeron şirkete verildiğini, müvekkilinin eser sözleşmesi ile yüklendiği inşaat işlerini yapıp tamamladığını, davalı tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra müvekkilinin alacağının belirlenmesi yönünden Fatih 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/289 D.iş tespit dosyası ile yapılan işlerin tespitine dair tespit raporu alındığını, buna göre müvekkilinin alacağının 3.892.500,00 TL olarak hesaplandığını, muhtelif banka havaleleri ile yapılan ödemeler düşüldükten sonra müvekkilinin alacağının 1.500.000,00 TL’den fazla olduğunu, bu nedenle 1.500.000,00 TL KDV dahil alacağın 30.07.2009 işin bitiş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalı vekili 22/03/2010 tarihli cevap dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen 01.09.2003 tarihli taşeronluk sözleşmesi gereğince davacı taşeron tarafından yapılan imalatlar nedeniyle davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağının bulunmadığını, Fatih 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/289 D.iş sayılı tespit dosyasında alınan raporun mühendislik tekniği ve hukuki açıdan yetersiz ve geçersiz olduğunu, sözleşmenin 1.maddesine göre beton tedariki hariç m² birim fiyatı 165,00 TL’den beton tedariki dahil m² birim fiyatı 250,00 TL üzerinden hesaplama yapıldığında ve beton tedarikine dair sözleşmenin 3.1.maddesi nazara alındığında, müvekkilinin davacıya borçlu olmayıp, aksine fazla ödeme nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu, bu nedenle haksız yere açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

BİRLEŞTİRİLEN 2010/522 ESAS SAYILI DAVADA
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili 20/08/2010 kayıt tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirketin Vakıflar Genel Müdürlüğü ihalesine girerek Fatih Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii onarım işini ihaleyle alıp yüklenicisi olduğunu, dava konusu bir kısım işlerin yapımı için davalı ile aralarında 01.09.2003 tarihli taşeron sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşme gereğince yaptığı işlerin toplam bedelinin 2.898.135,04 TL olup, davalıya 3.185.285,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemeden iş tutarı düşüldüğünde müvekkili yüklenicinin davalı taşerona 175.394,68 TL fazla ödeme yaptığının anlaşıldığını, bu nedenle 175.394,06 TL fazla ödeme alacağının 09.02.2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalı vekili 01.10.2010 tarihli cevap dilekçesinde; açılan davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, 01.09.2003 tarihli sözleşme gereğince müvekkili şirketin davacının yüklenicisi olduğu Mihrimah Sultan Camii onarım işi kapsamında taşeron olarak üstlendiği, işi tamamladığı, ancak davacı yüklenicinin kendisine düşen ödemeyi yapmadığından, davacı hakkında Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesine 2010/90 Esas sayılı dava açtıklarını, davacı tarafından açılan davanın karşı dava niteliğinde olup, her iki davanın birlikte görülmesi gerektiğini, davacının hiçbir fazla ödemesinin bulunmadığını, davanın mahkemede görülen 2010/90 esas sayılı dava ile birleştirilerek; haksız yere açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLER VE GEREKÇE: Yukarıda özetlenen dava ve karşı dava sebebiyle mahkememizde deliller toplanarak yargılama yapılmış ve 21/01/2014 gün ve 2010/90 Esas 2014/4 Karar sayılı ilamla asıl davada kısmen kabul, birleşen davada ise red kararı verilmiştir. Bu karar temyiz edilmekle Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2014/2309 esas ve 2015/1206 karar numarasıyla bozulmuştur. Bozma ilamında “uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin dokuzuncu maddesinde fiyatın hiçbir şekilde artmayacağı, fiyat farkı ödenmeyeceği, sözleşmede olmayan iş kalemleri oluşması halinde yeni birim fiyatın mutabakatla tanzim edileceği” şeklinde bir hüküm bulunduğu açıklandıktan sonra iş bedeli hesaplanırken birim fiyatın esas alınması gerektiği sözleşme ekindeki fiyat listesinin tek taraflı imzalanmış olmakla tarafları bağlamayacağı belirtilmiştir. Yine bozma ilamında beton temini işinin davalıya ait olmadığı, sözleşme bedeline beton fiyatının da dahil olduğu belirtildikten sonra, bu kararlaştırmaya rağmen bir kısım betonun davalı tarafça temin edilerek davacıya verildiğinin savunulması karşısında 10/12/2013 tarihli celsede ödemeler konusunda mutabakatlar alınmışsa da davalının temin ettiği ve davacının da karşı çıkmadığı beton bedelinin dahil olup olmadığının açıklattırılmadığı, taraflara açıklama imkanı tanındıktan sonra davacı namına beton bedeli olarak davalının ödediği bir miktarın varlığı halinde bunun iş bedelinden mahsup edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememizce bozmaya uyularak yargılama yapılmıştır. Taraf vekillerine beton bedeli konusunda beyanda bulunmak üzere mehil verilmiş, davacı vekili davalının ödediği herhangi bir beton bedeli olmadığını, olsaydı bu bedelin hak edişlerden düşülmesi gerektiğini, ilk kararda da buna göre hüküm kurulduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili ise dilekçe ekinde bir kısım beton faturaları da sunarak kısmen betonun kendilerini temin ettiğini, davalı şirket tarafından ödenen beton bedelinin 746.838 TL’ye ulaştığını beyan etmiştir.
Davacının ödediğini iddia ettiği beton bedellerinin gerçeğe uygunluğunun denetlenmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılması ve yapılan ödemelerin kayıtlarda görünüp görünmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu amaçla daha önce rapor veren bilirkişi heyetinden ek rapor alınması uygun görülmüştür. Bilirkişi heyeti 13/06/2016 tarihli raporunda Yargıtay bozma ilamına ilişkin değerlendirmeler yapmıştır. Raporda davalı tarafın 26/06/2016 tarihli bilirkişi raporu ekinde yer alan fatura örneklerini ve Has Beton cari hesap özetini sunduğunu, anılan raporun ekinde yer alan belgelere göre davalı adına Has Beton tarafından 31 adet fatura düzenlendiği, fatura tutaralrı toplamının 733.670,92 TL olduğu ve bunun da 7.979m3 hazır betona tekabül ettiği açıklanmıştır. Bununla birlikte faturaların 2008 yılına ait olup sevk irsaliyelerinin bulunmadığı tespit edildikten sonra davacının faturalarda yer alan betonlarn sözleşmede kararlaştırılan işin yapılması için kullanılmadığına dair itirazı bulunmadığı belirtilmiştir. Dosyada yer alan diğer bilirkişi raporlarının incelenmesi sonucunda taraflar arasındaki alacak borç kayıtları arasında beton bedellerinin yer almadığı açıklanmış ve bunun davacı alacağına mahsup edilmediği belirtilmiştir. Buna karşılık alacaktan mahsup edilmesi gereken beton tutarı konusunda tereddüt söz konusudur. Davalı taraf 746.838 TL’lik beton bedeli talep etmiş, buna karşılık 25/06/2012 tarihli raporda bu tutar 733.670,92 TL olarak yer almıştır. Dosya kapsamındaki bilgilerle kesin sonuca varılamayacağı, kanaat bildirmek için Has Beton tarafından düzenlenen ve inşaat alanına teslimi gösterilen sevk irsaliyelerinin bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Bunun üzerine dava dışı Has Beton firmasından bilgi istenmiş, beton ödemelerine ilişkin banka kayıtları ve benzeri evraklar celp edilerek dosyaya eklenmiştir. Bunlar arasında Bank Asya üzerinden yapılan ödemeleri gösterir kayıtlar da yer almaktadır.
Eksik belgeler tamamlandıktan sonra aynı bilirkişi heyetinden ikinci ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 29/05/2017 günlü raporunda dava dışı Has Beton ile davalı Bekiroğlu İnşaat arasındaki ilişkiyi değerlendirmiştir. Ancak bu raporda da alacaktan mahsup edilmesi gereken beton tutarı konusunda çelişkili açıklamalar bulunduğu belirtilmiştir. Davalı taraf 746.838 TL talep etmekte, 25/06/2012 tarihli bilirkişi raporunda 733.670,92TL tespit edilmekte, buna kaşrılık raporun ekinde yer alan cari hesapta 685.038,48 TL olarak yer almaktadır. Ek raporda Has Beton ile davalı arasındaki alacak borç ilişkisi irdelenmiş,2008 ve 2009 yıllarında Has Beton’a yapılan toplam ödemenin 802.500 TL’ye ulaştığı belirtilmiştir. Bu miktar davacının alacağından tenzil edildiğinde 138.331,40 TL bakiye alacak kalmaktadır.
Mahkememizce dosyadaki tüm bilgiler bir bütün halinde değerlendirilmiştir. Bozma ilamına uyulduğuna göre davalı tarafından ödenen beton bedellerinin davacı alacağından tenzili konusunda tereddüt yoktur. Bu konuda kazanılmış hak da doğmuştur ancak davalı şirketin bir beton firmasına yaptığı tüm ödemelerin davalı alacağından tenzili mümkün değildir. Davalı taraf herşeyden önce betonun ne kadarlık kısmının davacının üstlendiği işte kullandığını ispat etmelidir. Bunu gösteren sevk irsaliyeleri dosyaya sunulmamıştır. Davalının bir kısım beton bedelini karşıladığı kabul edilse bile miktarı konusunda kesin bir kanaate varmaya yeterli veri yoktur. Bu durumda mahkememizce davacı tarafından 10/12/2013 tarihli duruşmada yapılan beyana itibar edilmesinin hakkaniyete en uygun çözüm olacağı sonucuna varılmıştır. Bu oturumda davacı 367.575 TL’lik beton bedelini kabul ettiklerini, bunu da davanın uzamaması için yaptıklarını belirtmiştir. Aslında davacı taraf bozma öncesindeki rakama ulaşılırken de bu bedelin nazara alındığı görüşündedir. Ancak davalının en az bu ikrarda sözü geçen bedel kadar beton temin ettiğini kabul etmek gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davalının duruşmada kabul ettiği, 367.575TL’lik beton bedeli daha önce hüküm altına alınan 940.831,40 TL ‘den tenzil edilerek davacının bakiye alacağının 573.256,40 TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Bozma ilamında eldeki dava ile birleşen 2010/522 esas sayılı dosyasından verilen red kararına yönelik açık bir ifade yoktur. Ancak şeklen de olsa, -zira davacı taraf dahi mahsubu gereken beton bedelinin746.838TL olduğunu kabul etmiştir,- beton bedellerinin davacının alacağından fazla çıkma ihtimali bulunduğundan bozmanın birleşen davaya da sirayet edebileceği kabul edilmiş bu sebeple birleşen dava yönünden de yeniden hüküm kurulmuştur gerekçesiyle 18/10/2017 tarihli kararla ana davanın kısmen kabulü ile; 573.256,40 TL alacağın 10/02/2010 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce bu yönde verilen karar Yargıtay 15. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Bozma gerekçesinde “mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de, bozma kararı doğrultusunda karar verilmemiştir. Davacı taşeron yargılama aşamasında, davalı yüklenici tarafından dava dışı Has Beton’dan satın alınan betonun yüklenicinin başka bir işi için satın alındığını iddia etmemiştir. Ayrıca Has Beton tarafından düzenlenen fatura tarihlerinin taraflar arasındaki işin imalât dönemine tekabül ettiği, Has Beton tarafından sağlanan beton miktarının da yapılan imalâtlardan fazla olduğuna dair bir iddia da bulunulmadığı anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle mahkemece, bakiye iş bedeli olarak bulunan 940.831,00 TL’den davalı yüklenicinin bozmadan önceki temyiz dilekçesinde Has Beton’a yapılan ödeme miktarı olarak kabul ettiği 733.670,00 TL’nin mahsubu ile bakiye üzerinden karar verilmesi gerekirken, kazanılmış hak ilkesine aykırı şekilde verilen karar doğru olmadığı belirtilmiştir.
Bakiye iş bedeli olarak bulunan 940.831,00 TL’den davalı yüklenicinin bozmadan önceki temyiz dilekçesinde Has Beton’a yapılan ödeme miktarı olarak kabul ettiği 733.670,00 TL’nin mahsup edildiğinde 07.161,40TL alacağın 10/02/2010 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-
Davacı … İnşaat Ltd. Şti.’nin davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 207.161,40TL alacağın 10/02/2010 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alınması gereken 14.151,19-TL harçtan peşin yatırılan 22.275,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.123,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı lehine takdir edilen 22.951,30-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan 8.461,50 TL muhakeme masrafı ve ve 14.151,19 TL peşin harcın toplamı olan 22.612,69-TL muhakeme masrafının kabul oranına göre 3.122,98 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı lehine takdir edilen 78.049,53 TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-Birleşen 2010/522 dava dosyası yönünden bozma ilamı kapsamında verilmiş olan karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
C-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 02/12/2020

İş bu kararın gerekçesi 04/12/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır