Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/301 E. 2023/991 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/301
KARAR NO : 2023/991

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N….
VEKİLİ : Av. … – [16562-65678-….] UETS
DAVALI : … – T.C.N…. – Piremir Mah. Plevne Sk. No:10 İç Kapı No:9 Yıldırım/BURSA
VEKİLİ : Av. … – [16656-56782-…] UETS
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın Bursa’da Adıyamanlı Çiğ Köfteci Hasan Usta isimli işletmesi ve bu işletmeye bağlı elliyi aşkın şubesini sevk ve idare eden saygın bir iş insanı olduğunu, müvekkili bu zamana kadar işletmesinin sevk ve idaresini veyahut ticari ilişkilerini dürüstlük kuralları çerçevesinde ve karşılıklı iyi niyetle sürdürdüğünü, müvekkilinin bayi işletmecisi konumunda olan davalı … işyerini devretmek istemiş ve müvekkil ile anlaşarak peşinat ile 15.11.2019, 15.12.2019, 15.01.2020, 15.02.2020, 25.03.2020 vade ve ödeme tarihli senetler karşılığında işyerini devrettiğini, akabinde müvekkil söz konusu bayi/işyerini anlaşılan miktar üzerinden … isimli kişiye işletmek üzere verdiğini, davalı … devir karşılığı aldığı senetleri hileli davranışlarla orjinali ile birebir iğfal kabiliyetine haiz renkli kopyalarını yapmış ve müvekkile gelerek söz konusu senetlerin vade ve düzenleme tarihlerinin aynı olduğu bu nedenle elindeki senetleri iade edip yerine yeni senetler almak istediğini beyan ettiğini, müvekkilinin kendisine iade edilen senetlerin orjinal senetler olduğunu düşünerek almış ve yerine ödeme tarihleri aynı ancak düzenleme tarihleri sabit olacak şekilde (17.10.2019) yeni senetleri düzenleyip davalıya vermiştir. Müvekkil orjinal olduğunu düşündüğü iade aldığı senetleri imha ettiğini, davalı … değiştirerek aldığı 17.10.2019 düzenleme tarihli yeni senetlerin de tamamının iğfal kabiliyetine haiz renkli kopyalarını yapmış ve vade tarihlerinde senetlerin orjinallerini değil iğfal kabiliyetine haiz renkli kopyalarını getirerek senet karşılığını düzenli olarak tahsil ettiğini, davalı icra dosyalarının olduğunu bu nedenle banka hesabı kullanmadığını beyanla senet bedellerinin kendisine elden ödemesini istediğini, müvekkilinin senetlerin bedellerini davalının yerine anlaşılan bayi olan … isimli kişi vasıtasıyla gerçekleştirmiş olup davalı … senetleri …’in işyerinde …’e teslim ederek bedellerini tahsil ettiğini, tüm senetlerin bedelleri ödendikten sonra davalı senetlerin orjinallerini kendi nezdinde tuttuğu ve sahte örneklerini tahsil aşamasında iade ettiğinden elinde bedelsiz kalmış senetlerin hepsini haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde icra takibine konu ettiğini, davalı hakkında “Nitelikli Dolandırıcılık, Resmi Evrakta Sahtecilik ,Bedelsiz Senedi Kullanma” suçlarından ve resen tespit edilecek diğer suçlardan dolayı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet edildiğini, müvekkilinin iade aldığı orjinal olduğunu düşündüğü senetlerin bir kısmını imha etmiş fakat bir kısmını ise imza kısmını yırtarak elinde bulundurduğunu, davalı tarafından hazırlanan sahte senetlerin bir kısmının incelemeye esas olmak üzere soruşturma dosyasına ibraz edildiğini, davalı verdiği senetlerin sahteliği anlaşılmasın ve tahsil edilen senetler imha edildikten sonra müvekkil elinde iddiasını ispata yarar delil bulunmasın diye tüm senetleri tahsil edene kadar beklemiş daha sonra bedelsiz kalmış tüm senetleri toplu olarak icraya koyduğunu, müvekkili aleyhine Bursa 16. İcra Dairesi 2020/… Esas sayılı ödeme emri ile müvekkilimin ödemiş olduğu ve değiştirdiği tümü bedelsiz kalmış senetler kullanılarak icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin bu ödeme emrinden haberdar olduğu tarih itibariyle ödediği bedeller karşılığında kendisine teslim edilen senetlerin asıl senetler olmadığı Matbaa yoluyla fotokopi olarak yapılan senetler olduğunu fark ettiğini, davalı …’nın vade tarihi ile düzenlenme tarihi aynı olan müvekkile fotokopi olarak geri verdiği senetler içinde takip başlattığı ödeme emrinden de aşikar olduğunu, zira bu senetlerin ödeme tarihleri birebir aynı olduğunu, ödeme tarihi ve tarafları aynı olan tek senet yerine birden fazla senedin düzenlenmesi hayatın olağan akışına ve mantığa da aykırı olup bu durum dahi senetlerin değiştirilmek üzere verilen diğer senetle aynı olduğu ve “ödeme ile düzenleme tarihlerinin aynı olmasından kaynaklı” değiştirildiğini gösterdiğini, davalı … söz konusu senetler üzerinde hileli davranışları maddi gerçeğin ortaya çıkması adına başlatılan Resmi Belgede Sahtecilik, Nitelikli Dolandırıcılık ve Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu dosyasında yapılacak cezai tahkikat sonunda ortaya çıkacağı sabit olduğunu, işbu davaya konu müvekkiline verilen senetlere bakıldığında senetlerin aslı olmadığı birer fotokopi olduğunu anlamak senetlere bakıldığında mümkün olmadığını, dolayısıyla müvekkilim basiretli iş adamı gibi davranarak gerekli özeni göstermiş fakat, müvekkilime teslim edilen senetlerin fotokopi olduğu olağan, bu alanda uzman olmayan kişi tarafından anlaşılamayacak şekilde aslıyla birebir iğfal kabiliyetine haiz olarak düzenlendiğini, davalının kullandığı telefonun sinyal aldığı baz istasyonları ile bulunduğu alanın tespit edilmesi halinde senetlerin vade tarihlerinde düzenli olarak senetleri iade edip bedellerini aldığı … isimli devre konu şubenin Hamitler Mh. Hacı Bektaş cd. No:36/A Osmangazi/BURSA adresine gittiği görüleceğini, söz konusu adresin bulunduğu yeri gösterir varsa güvenlik kamera ile mobese kayıtlarının celbi halinde de bu husus ortaya çıkacağını, yine senetlerin üzerinde bulunan parmak izi incelemesi ile ve müvekkile sahte olarak verilmiş senetlerin üzerindeki parmak izi incelemesinde senetlerin davalı tarafından getirildiği ortaya çıkacağını, son olarak senetlerin düzenlenmesi, değiştirilmesi ve tahsilat aşamalarında olaya bizzat tanıklık eden aşağıda bir kısmı isim ve adresleri belirtili kişilerin ifadelerine başvurulduğunda da beyanlarımızın doğruluğu ortaya çıkacağını, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak başlatılan icra takibinin, öncelikle Davalının bedelsiz kalmış senetleri sahtecilik ve hileli eylemleriyle takibe konu ettiğinden teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, aksi kanaatte ise soruşturma ve cezai tahkikat da dikkate alınarak müvekkilin telafisi imkansız zararların doğmasına sebebiyet vermemesi adına teminat mukabilinde takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini taleple müvekkilin mağduriyetinin giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesinde, “Davacı taraf, müvekkilim …’ nın işyerini, … isimli üçüncü bir kişiye bayilik vermek üzere devren almış bulunmaktadır. Bu hususa ilişkin olarak, davacı-borçlu …, müvekkilimizin banka hesabına peşin olarak yatıracağı 5.000,00 TL.’ dan ayrı olarak, takibe konu olan 15.11.2019 Vade Tarihli 5.000,00 TL. Bedelli, 15.12.2019 Vade Tarihli 10.000,00 TL. bedelli, 15.01.2020 Vade Tarihli 10.000,00 TL. bedelli, 15.02.2020 Vade Tarihli 10.000,00 TL. bedelli ve 15.03.2020 Vade Tarihli 10.000,00 TL. bedelli senetleri düzenleyerek vermiştir. Ayrıca, … tarafından da ilave olarak müvekkilime verilecek olan 35.000,00 TL. tutarındaki senetlerin de daha sonra imzalatılarak kendisi tarafından müvekkilime verileceğini beyan etmiştir. Davacı taraf müvekkilimize peşinat olarak vereceği 5.000,00 TL.’ sına karşılık müvekkilimizin banka hesabına 12.10.2019 Tarihinde 1.000,00 TL. ve 2.000,00 TL. olmak üzere 3.000,00 TL. yatırmış, kalan 2.000,00 TL.’ sını da elden ödeyerek, peşinat ödemesini tamamlamıştır. Yine, müvekkilimin sanal ticaret ve satış yaptığı Yemeksepeti.com isimli internet sitesindeki üyeliğini de …’ a vermek üzere devralmak istemiştir. Müvekkilim, ticari hayatına devam etmek üzere önemli gelir elde ettiği için başta satmak istemediği bu üyelik için de yapılan pazarlık sonucu takibe konu diğer 42.000,00 TL. tutarındaki senetlerin davacı tarafça verilmesi üzerine müvekkilim, Yemeksepeti isimli internet sitesi üzerindeki üyeliğini de …’ e devretmiştir. İcra takibine ve davaya konu senetler müvekkilimin alacaklarının ödenmesi için verilmiş olup, iddia edilen “Fotokopi senet verilmesi” iddiaları tamamen gerçek dışı olup, verilen kambiyo senetlerine rağmen ileri sürülen bu iddiaların yazılı delil ile ispatlanması gerekmektedir. Sayın Mahkemenizce de bilindiği gibi, kambiyo senedinin vade tarihi ile tanzim tarihinin aynı olması, kambiyo senedinin geçerliliğine halel getirmediğinden, basiretli tacir olması gereken davacının, verdiği bu senetlerin geçersiz olduğunu kabul ederek, yerine yeni senetler verildiği iddiası da ticari hayatın gereklerine aykırıdır. Gerçekten, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2009/19965 E. , 2010/1007 Karar sayılı ve 19.01.2010 Tarihli kararında ; “…Somut olayda, takip dayanağı senedin vade ve tanzim tarihinin 30.10.2007 olduğu görülmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere vadenin, tanzim tarihinden önce olması halinde kambiyo vasfı etkilenecektir. Ancak, her iki tarihin aynı olması bono niteliğini etkilemez. Bu durumda, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19.1.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi…” denilmek suretiyle, kambiyo senetlerinde Tanzim Tarihi ile Vade Tarihinin aynı tarih olmasının, bono niteliğini etkilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde; tacir olduğunu, elliyi aşkın şubesi ile ticarethane işlettiğini ileri sürmekte olup, kambiyo senedinin vade tarihi ile tanzim tarihinin aynı olması, kambiyo senedinin geçerliliğine halel getirmediğinden, basiretli tacir olması gereken davacının, verdiği bu senetlerin geçersiz olduğunu kabul ederek, yerine yeni senetler verildiği iddiası da ticari hayatın gereklerine aykırıdır. Yukarıda belirttiğimiz gibi, davacı-borçlu vade tarihleri ve tanzim tarihleri aynı olan Toplam Tutarı 42.000,00 TL. olan senetleri, müvekkilimin sanal ticaret ve satış yaptığı Yemeksepeti.com isimli internet sitesindeki üyeliğini de devralmak ve … isimli üçüncü bir kişiye devretmek üzere vermiş bulunmaktadır. Davacı taraf, bu konudaki haksız iddialarını yazılı delille ispatlamakla yükümlü ise de, dilekçemiz ekinde bir kaç tane örneğini sunduğumuz Komisyon faturalarından görüldüğü gibi, müvekkilim Yemek Sepeti Elektronik İletişim Perakende Gıda Lojistik Anonim Şirketinin İnternet Sitesindeki üyeliği ile önemli miktarlarda satışlar yapmakta iken, bu ticari üyeliği de bayilikle birlikte davacı-borçlu tarafından, … isimli üçüncü bir kişiye devredilmek üzere satın alınmış ve müvekkilim de bu üyeliğini Toplamı 42.000,00 TL. tutarındaki senetler ile davacıya devretmiştir. 2) SENETLERİN ELDEN ÖDENDİĞİ İDDİASI DA TAMAMEN GERÇEK DIŞI OLUP, DAVACI TARAFÇA İLERİ SÜRÜLEN HER TÜRLÜ ÖDEME İDDİASININ DA YAZILI DELİLLE MAKBUZLA İSPATLANMASI GEREKMEKTEDİR. Davacı taraf, müvekkilimize verdiği senetlerden bir kısmı olan “15.12.2019 Vade Tarihli 10.000,00 TL. bedelli, 15.01.2020 Vade Tarihli 10.000,00 TL. bedelli, 15.02.2020 Vade Tarihli 10.000,00 TL. bedelli ve 15.11.2019 Vade Tarihli 5.000,00 TL. bedelli” senetlerin elden ödendiğini iddia etmektedir. Davacı taraf ancak yazılı makbuz ile ispatlayabileceği ödeme iddiasını da, hukuka aykırı şekilde mobese kayıtları, baz istasyonu kayıtları ile davacı tarafça borç ödemekten kurtulmak için hazırlanan senaryoya uygun ifade verecekleri açık olan asılsız tanık beyanları ile ispatlamaya çalışmaktadır. Bu nedenle, H.M.K. ispat hükümlerine aykırı olarak gösterilen bu delillere ve tanık dinletilmek istenmesine kesinlikle muvafakatimiz bulunmamaktadır. Oysa ki; kambiyo senetlerinin ödendiği iddiasının ispatı, ödemeye ilişkin makbuz ile mümkün olup, protesto olmamış senetlerin asılları davacı-borçluda bulunmuş olsaydı dahi, kambiyo senedinin ödendiği iddiasının ancak banka dekontu, ödeme makbuzu gibi yazılı belge ile ispatlanabileceği hususu sabittir. Davacı-borçlu verdiği kambiyo senetlerinin kendisi tarafından ödendiğini ileri sürmemektedir. Senetlerin ödemesini, … vasıtasıyla yaptığını iddia etmekte, senetlerin müvekkil yerine bayi olarak anlaşılan … tarafından müvekkile ödendiğini ve senetlerin …’ e teslim edildiğini iddia etmektedir. Davacı-borçlu müvekkilimin banka hesabına bilmekte olup, peşinata mahsuben gönderdiği para için açıklama da yaparak gönderdiği gibi, ödeme yapmak isteseydi, yine aynı banka hesabına gerekli açıklama ile ödeme yapması ve banka dekontu/makbuz alması mümkün olabilecekti. Davacı-borçlu taraf, kendi beyanlarında görüldüğü gibi tacir olup, ticari hayatın gereklerine uygun davranmak ve basiretli tacir gibi davranmak yükümlülüğü altındadır. Davacı-borçlu, müvekkilime olan borcu nedeniyle verdiği senetlerin bedellerinin senet lehtarı olan müvekkilime ödemek zorunda olduğunu bilmesi gerekirken, gerçeğe tamamen aykırı olarak, 3. kişi … vasıtasıyla ödediğini iddia etmesi, hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, basiretli tacir davranışı olmaktan da tamamen uzaktır. 3) MÜVEKKİLİMİN ALACAĞI KARŞILIĞINDA VERİLEN SENETLER KESİNLİKLE ÖDENMEDİĞİ GİBİ, DAVACI-BORÇLU TARAFA İADESİ DE HİÇBİR ŞEKİLDE GÜNDEME GELMEMİŞTİR. DAVACI-BORÇLU, MÜVEKKİLİME SENETLERİ VERİRKEN, ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE CİRO EDİLEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNEREK, VERDİĞİ SENETLERİN FOTOKOPİLERİNİ ÇEKTİRMİŞ VE MÜVEKKİLİME DE SENET ASILLARINI VERMİŞTİR. Davacı taraf, müvekkilime verdiği kambiyo senetlerini verirken, kambiyo senetlerinin 3. kişilere ciro edilebileceğini düşünerek, verdiği senetlerin fotokopilerini çektirerek kendisine alıkoymuş, senetlerin asıllarını da müvekkilime vermiştir. Müvekkilime verilen kambiyo senetleri günlerinde ödenmediği için asla ve asla senetlerin veya fotokopilerinin davacı-borçluya iadesi gibi bir durum söz konusu olmamıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi; kambiyo senetlerinin ödendiği iddiasının ispatı, ödemeye ilişkin makbuz ile mümkün olup, değil davacının senetleri verirken çektirip kendisinde alıkoyduğu senet fotokopileri, protesto olmamış senetlerin asılları davacı-borçlunun elinde bulunmuş olsaydı dahi, kambiyo senedinin ödendiği iddiasının ancak banka dekontu, ödeme makbuzu gibi yazılı belge ile ispatlanabileceği hususu sabittir. Davacı-borçlu, ödeme iddialarını makbuzla ispat etmesi gerekirken, ödeme yapmadığı için asla ispat edemeyeceği bu hususa ilişkin ispat yükünden kurtulmak için, müvekkilimizi haksız olarak Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet etmiştir. Davacı-borçlu hakkında suç isnadı ve iftira nedeniyle her türlü yasal başvuru hakkımızı saklı tutmakla birlikte, 24/03/1989 tarihli ve1988/1 E., 1989/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, yazılı belge ile ispat edilmesi gereken kambiyo senedinin ödediği iddiasının Ceza Yargılamasında da yazılı delil ile ispat edilmesi gerekmektedir:”…HUMK.nun 288. maddesine göre, “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, … itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beşbin lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiği gibi aynı Yasanın 290. maddesine göre de, “Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler …” tanıkla ispat olunamaz. Nitekim, 12/04/1933 gün ve 31/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, senede müstenit olan her nevi iddiaya karşı dermeyan olunacak savunmaların tanıkla ispatının mümkün olmadığına karar verilmiştir. Bu hükümlerden ve İçtihadı Birleştirme Kararında anlaşıldığı üzere, senetle ispat zorunluluğu yalnız hukuki işlemler (muameleler) içindir. Hukuki fiilen ise, tanıkla ispat edilebildiği için bunların senetle ispatı zorunluluğu yoktur. Bir borcu Ödemek acaba maddi fiil midir? Borcu Ödemek, bir borcu sona erdirme amacına yönelik olduğu için hukuki fiil değil, hukuki işlemdir. Senede karşı ileri sürülen hukuki işlemler değeri ne olursa olsun tanıkla ispat olunamaz. Bu kural HUMK.nun 290. maddesinde hükme bağlanmıştır….Kaldı ki, cebinde gerçeğe ve hukuka uygun olarak düzenlenmiş senet bulunan alacaklının senede konu alacağını tahsil edememe tehlikesinden de öteye TCK.nun 509. maddesinde gösterilen sonucu bakımından çok ağır bir cezanın tehdidi altında bulundurulması, hatta HUMK. ile İİK., Ticaret Kanunu hükümlerine güvenerek alacağını sağlam gördüğü için, şahit temini yolunu hiç aklına getirmediğinden, kolayca mahkum edilebilme yolu açılacaktır. Böyle bir yolun açılması, topluma güveni sarsacak, ekonomik hayatı alt-üst edecek sonuçlar doğuracaktır…” Bu nedenle, davacı-borçlu, takip konusu senetlerin hüküm ve kudretini ortadan kaldırmaya yönelik haksız ve gerçeğe aykırı iddiaları ile senetlerin elden ödendiğine ilişkin iddialarını, yazılı belge ve makbuzla ispat edebileceğinden, açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. 4) Davacı tarafça açılan davada, takip konusu borç dosyaya yatırılmasına rağmen, takibin tedbiren durdurulması talep edildiğinden, haksız olarak takibin durdurulmasına sebep olan davacı-borçlunun % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmekteyiz.” demiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, soruşturma dosyası, senet fotokopisi, Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı 2020/48162 soruşturma sayılı dosyası, tanık beyanları, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı dosyasına konu edilen 87.000,00 TL tutarlı bono ve fer’ileri yönünden borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek, taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacı, davalı ile iş yeri devri için anlaştıklarını ve bunun karşılığında davalıya bono vasfındaki senetleri verdiğini, senetlerin taraflar arasında düzenlendikten sonra düzenlenen bonoların düzenlenme tarihi ile vade tarihinin aynı olmasından dolayı davalı tarafından bu bonoların davacıya iadesini talep ettiği, davacının da kabul etmesi üzerine ödeme tarihlerinin önceki senetlerle aynı ancak düzenleme tarihlerinin 17/10/2019 olacak şekilde sabit tutulduğu yeni bonoları verdiğini, eski bonoları ise aldığını ve imha ettiğini, önceki verdiği bonolar olarak düşünerek aldığı belgelerin orijinal bonolar olmadığını, iğfal kabiliyetini haiz renkli kopyalarını davalının verdiğini, bono asıllarının davalının elinde bulunduğunu, ayrıca sonradan verilen bonoların davalı tarafından iğfal kabiliyetini haiz renkli kopyalarının çıkartıldığını ve davacının vade tarihinde yaptığı ödemelerde davalının sonradan düzenlenen bono asıllarını değil, bunların kopyalarını iade aldığını, bu kopya bonoların da bir kısmını imha edip bir kısmının imza kısmını kestiğini, ilk bakışta iade edilen bonoların kopya olduğunun anlaşılamayacağını, davalının talebi üzerine, davalının icra dosyalarının olduğundan bahisle banka hesabı kullanmadığını beyanla bono bedellerinin kendisine elden ödemesini istediğini, davacının ise, bonoların bedellerini davalının yerine anlaşılan bayi olan … isimli kişi vasıtasıyla gerçekleştirdiğini, davalı … Yapıcının bonoları …’in işyerinde …’e teslim ederek bedellerini tahsil ettiğini, tüm senetlerin bedelleri ödendikten sonra davalı senetlerin orjinallerini kendi nezdinde tuttuğu ve sahte örneklerini tahsil aşamasında iade ettiğinden elinde bedelsiz kalmış senetlerin hepsini haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde icra takibine konu ettiğini iddia etmektedir.
Davacı ayrıca davalı hakkında “Nitelikli Dolandırıcılık, Resmi Evrakta Sahtecilik,Bedelsiz Senedi Kullanma” suçlarından ve re’sen tespit edilecek diğer suçlardan dolayı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmuştur.
Bu kapsamda öncelikle davacının kendisine fotokopi senetler verildiği iddiası yazılı delille ispatlanması gereken bir iddiadır. Davacı ilk verdiği bono vasfındaki senetlerin asıllarının kendisine verilmeyip kendisine fotokopilerinin verildiğini iddia etmektedir ancak fotokopi olduğu ileri sürülen belgeler davacı tarafından imha edilmiştir. Dolayısıyla davalının inkarı karşısında bu belgelerin sahteliği iddiasının ispatlanması mümkün değildir. Yine davacı kendisi tarafından yeni olarak düzenlenen bono vasfındaki senetlerin de yapmış olduğu ödemelerden sonra iade aldığını, kendisine iade edilen bu belgelerin de asıl bono değil fotokopi olduğunu, ancak bu belgelerin de bir kısmını imha edip bir kısmının imza kısmını kestiğini beyan etmiştir. Bonoların açık şekilde düzenlenebileceği ve bononun yerleşik uygulamasının halihazırda fotokopi olarak çoğaltılan belgelerin doldurulması şeklinde olduğu değerlendirildiğinde, bonoların sahteliğinin tespitinin imzanın sahte olup olmadığı veya imza kısmının fotokopi değil ıslak imza şeklinde atılıp atılmadığının tespiti ile mümkün olabileceğinden davacının fotokopi olarak verildiği iddia olunan belgelerin bir kısmını imha edip bir kısmının imza kısmını kestiği beyanı karşısında bu belgelerin sahteliği iddiasının ispatlanması da mümkün değildir.
Bununla birlikte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca davalı hakkında “Nitelikli Dolandırıcılık, Resmi Evrakta Sahtecilik” suçlarından Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına dair karar verilmiştir.
Davacının bir diğer iddiası olan takibe konu bono vasfındaki senet bedellerinin ödendiği iddiası ile ilgili ise, davacı bono bedellerini davalının talebi üzerine elden ödediğini, ödemenin ise işletmeyi devrettiği … vasıtasıyla gerçekleştirildiğini ileri sürmüştür. Bu hususun davalının kullandığı telefonun sinyal aldığı baz istasyonlarının incelenmesinden, söz konusu adresin bulunduğu yeri gösterir güvenlik kamera ile mobese kayıtlarının celbi halinde senetlerin vade tarihlerinde davalının …’in işlettiği işletmeye gitmesinden, senetlerin üzerinde bulunan parmak izi incelemesi ve davacıya verilmiş senetlerin üzerindeki parmak izi incelemesinden, ayrıca tanık beyanlarından ortaya çıkacağını ileri sürmüştür.
Senetle ispat zorunluluğunu düzenleyen HMK md.200:
“Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Senede karşı tanıkla ispat yasağını düzenleyen HMK md.201:
“Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” şeklindedir.
Dava tarihi olan 2020 yılı için bu parasal sınırlar 4.480 TL’dir.
Bu kapsamda, davalının kabul etmemesi karşısında davacının ödeme iddiasını ancak senetle ispatlayabileceği, bu hususta davacının talep ettiği gibi bir araştırmayı mahkememizin yapamayacağı, kaldı ki tanık dahi dinlenemeyeceği, bu durumda davacının ödeme yaptığına ilişkin herhangi bir belge sunamadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacının tanıkları mahkememizce dinlenilmiş ise de, davalının muvaffakatının olmaması ve yukarıda belirtilen HMK 200 ve 201.maddeleri gereği tanık beyanlarına itibar edilmemiştir.
Tarafların dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde yemin delilini de ileri sürdükleri görüldüğünden taraflara yemin deliline başvurup başvurmayacakları sorulmuş, davacı vekili yemin deliline başvuracaklarını beyan etmesi üzerine yemin metnini sunması için süre verilmiş ancak bu süre zarfında davacının yemin metnini sunmadığı, sonraki duruşmada da yemin metninin sonuca hasıl olacağını beyan etmişlerdir.
Bu nedenlerle iş bu davada; kural olarak ispat yükü davacıda olmasına rağmen tüm dosya kapsamı, dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK 72/4 maddesi gereğince takibe konu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL nispi karar ve ilam harcın peşin alınan 1.490,80 TL’den mahsubu ile bakiye 1.220,95 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 13.967,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.