Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/266 E. 2023/99 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/266
KARAR NO : 2023/99
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – Konak Mah. Eğitimciler Caddesi Mescioğlu İş Mrk. No:2 / 9 Nilüfer/ BURSA
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle; 01/03/2018 tarih 201803YS01 numaralı sözleşme ile davalı firmaya ait Mudanya Beşyıldız Projesi kapsamında davacının işlerini eksiksiz tamamlayarak tespit ettiğini ancak toplam 397.000-TL’lik hakediş dışında herhangi bir ücret alamadığını, bu sebeple 10.000,00 TL’nin davalının ticari kurum olması münasebetiyle, davalı için meydana getirdiği gerçek zenginleşmenin bilirkişi marifetiyle tespit edilerek, 12/06/2018 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkile ödetilmesi, ayrıca belirlenecek gerçek zenginleşme miktarına, davalının kötü niyetli olması münasebetiyle temerrüt faizinin uygulanması, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; davalının sözleşmede belirtilen yükümlüklerini tamamen yerine getirmesine ve hakedişler yapılmasına rağmen davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranarak davacı şirketi mağdur ettiğini ve davacı tarafın projesi süresinde teslim etmemesinden dolayı davalının büyük zarara uğradığını, açıklanan nedenle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Deliller;
Muş Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığı’na, Bursa Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Bakanlığı’na, Muş Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği cevabi yazının dosya arasında olduğu anlaşılmaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Ticari davalar; 6100 sayılı TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari dava, nispi ticari dava ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üçe ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. maddesinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Yapılan genel açıklamalar çerçevesinde somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmeleri mutlak ticari davalardan değildir, zira eser sözleşmeleri TTK m.4’te mutlak ticari davalardan sayılmamıştır. Bu durumda tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Davalı taraf sermaye şirketidir ve Kanunen tacirdir. Davacı ise gerçek kişidir ve bir ticari işletmesinin olması gerekir. Davacının kayıtlı olduğu vergi dairesine iki ayrı müzekkere yazıldığı ve davacının gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve işlemlerde kullanılan potansiyel vergi kimlik numarasını haiz vergi mükellefi olduğu, herhangi bir ticari işletme kaydının olmadığı, keza davacının ticari, zirai veye mesleki faaliyetinin de olmadığının belirtildiği, bu durumda hiçbir vergi kaydı olmayan davacının tacir olduğunu söyleyebilmeye olanak yoktur. Zira, gerçek kişi olan tacirler belirlenirken ticaret odasında ticari işletme kaydı olup olmadıklarına öncelikle bakılır, eğer ki burada kayıt yoksa gerçek kişinin bilanço usulüne göre defter tutması ya da işletme hesabına göre tutması ve 21/07/2007 tarihli kararnameye göre esnaf – tacir ayrımına ilişkin hadleri aşması gerekir. Davacının adına ticari işletmesi olmadığından eldeki davanın nisbi ticari dava olmadığı anlaşılmakla; aşağıdaki şekilde davanın görev dava şartı noksanlığından reddi ile Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olduğunun tespitine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve yasal gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c maddesi gereğince, davanın görevli mahkemede açılmadığı ve mahkemelerin görevinin dava şartı olduğu anlaşılmakla; dava şartı noksanlığı nedeniyle, HMK m.115 uyarınca, DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olduğunun tespitine,
3-HMK m.20 gereğince; taraflardan birinin, kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde; dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde, dava dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin taraflara ihtarına, (ihtar edildi)
4-Harç ve yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
5-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır