Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/22 E. 2022/658 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…..
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/22 Esas
KARAR NO : 2022/658

HAKİM : …..
KATİP : …..

DAVACI : 1…..
VEKİLİ : Av…..
DAVACI : 2- …..
VEKİLLERİ : Av……
Av. …..
DAVALI : 1-…..
VEKİLİ : Av……
DAVALI : 2-…..
VEKİLİ : Av. …..

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/02/2015
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/198 esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; 25/03/2011 tarihinde …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan, davacıların oğlu …’in …’ün sevk ve idaresindeki 16 S 0001 plakalı araçla çarpışması sonucunda vefat etttiğini, kazaya karışan 3.araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğini, davacıların vefat eden … ….. anne ve babası olduklarını, kazada yolcu olan müteveffanın tamamen kusursuz olduğunu, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün asli kusurlu, içinde bulunduğu ….. plakalı araç sürücüsü …’un tali kusurlu olduğunu, …..plakalı araç sürücüsü …’ün ise kusursuz olduğunu, Bursa 9.ACM 2011/286 Esas sayılı dosyasında kusura ilişkin alınmış 27/10/2011 tarihli ATK Trafik İhtisas dairesinden alınan rapor bulunduğunu, içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş’ye ait olduğunu, plakası belirlenemeyen aracın sorumluluğunu karşılamakla yükümlü olanında … Hesabı olduğunu, vefat eden …’in kaza tarihinde 23 yaşında olup, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde 4.sınıf öğrencisi olduğunu, ölümü ile davacıların müteveffanın desteğini yitirdiklerini, zararlarının tazmini için davalı sigorta şirketine ve … Hesabına başvurduklarını, … hesabından baba… için 13.197,11 TL, anne … için 15.057,00 TL ödemede bulunulduğunu, davalı … Sigorta A.Ş’nin ise baba… için 14.100,00 TL, anne … 17.900,11 TL tazminat ödediğini, ancak yapılan bu ödemenin yetersiz olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yapılacak Aktüerya hesabıyla belirlenecek tazminattan şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/198 esas sayılı dosyasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; … Hesabının sadece plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün sebebiyet verdiği bedensel zarardan kusur oranı ile sorumlu olduğunu, davalılara Aktüerya bilirkişisi tarafından hesaplanan rapora göre 23/09/2014 tarihinde… için 13.197,11 TL, anne … 15.057,00 TL olmak üzere toplam 28.254,00 TL makbuz ve ibraname karşılığında ödeme yaptıklarını, ödeme sorumluluğu yerine getirildiği gibi davacıların dava ile talep ettikleri tazminatın kazanın 25/03/2011 tarihinde meydana gelmesi sebebiyle KTK 109.maddesinde belirtilen 2yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden zamanaşımı yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili İstanbul 11.Aslye Ticaret Mahkemesinin 2015/198 esasa sayılı dosyasına vermiş olduğu cevap dilekçesi özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, davada şirketin merkezinin bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın sigortalı araç sürücüsü …’a ihbarını talep ettiklerini, …’un alkollü araç kullanması sebebiyle mahkeme ilamına göre …’a rücu edileceğini, ayrıca kazadan sonra sigorta şirketinde 27785-2nolu hasar dosyası açıldığını, tazminat hesabı yapıldığını, …’in ölümü sebebiyle davacılara 03/10/2014 tarihinde toplam 32.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, yapılacak tazminat hesaplamasında yapılan ödemelerinde güncellenmesi gerektiğini, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminattan sorumlu olduğunu, ayrıca müteveffanın araçta hatır ile taşınması sebebiyle yapılacak tazminat hesabınadn asgari %5 oranında indirim yapılması gerektiğini, davanın öncelikle yetki yönünden usulden reddine, esasa ilişkin olarakta tazminat ödendiğinden ve zamanaşımı dolduğundan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
İncelenen dosya kapsamına göre
Dava, hukuki niteliği itibariyle; 25/03/2011 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle davacıların açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır
İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi 07/03/2016 tarih 2015/198 esas 2016/170 karar sayılı ilamı ile Yetkisizlik Kararı vererek kararı 15/04/2016 tarihinde kesinleştirerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bursa 9. Asliye Ceze Mahkemesinin 2011/286 esas 2011/773 karar sayılı dosyası ile kazaya karışan sürücüler … ve … hakkında yargılama yapılmış sanık …’ün kazada kusursuz olması sebebiyle beraatine, sanık …’un ise alkollü ve süratli araç kullanması ve park halindeki 16 S 0001 plakalı araca çarpması neticesinde …’in ölümüne sebebiyet vermesi ve kazada tali kusurlu olması sebebiyle mahkumiyetine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Dava tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı vekili Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
2016/753 E- 2017/ 562 K sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonrası davanın kabul edildiğini mahkeme tarafından verilen kararın bozularak iade edilmiştir.
Bozma ilamı öncesi yargılama safahati aynı şekilde gerekçeye aktarılmıştır.
Davacıların oğlu müteveffa …’in 25/03/2011 tarihinde içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde vefat ettiği, kaza tarihinde 23 yaşında Üniversite öğrencisi olduğu, içinde bulunduğu aracın sürücüsü …’un kazada %45 oranında kusurlu olduğu, plakası tespit edilemeyen kazaya asli derecede kusurla sebebiyet veren aracın sürücüsünün %55 oranında kusurlu olduğu, bu aracın sebebiyet verdiği zararın tazmininin davalı … Hesabı A.Ş tarafından karşılanması gerektiği, yolcu olarak bulunduğu aracın davalı … Sigorta A.Ş’ ye ZMMS ile siggortalı olduğu, kazadan sonra davacıların hem … Hesabına hemde … Sigorta A.Ş’ye başvurdukları ve sigorta şirketlerince kendilerine kısmi ödemede bulunulduğu, sigorta şirketlerinin zamanaşımı itirazında bulundukları, ancak kazanın ölümlü kaza olması sebebiyle 8 yıllık zamanaşımına tabi olduğu dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı, sigorta şirketlerince yapılan ödemelerin güncelleme yapılarak hesaplanan tazminat miktarından tenzihi neticesinde davacılardan anne … için 31.466,49 TL, baba…’e ise 33.707,16 TL daha tazminat ödenmesi gerektiği, sigorta şirketlerinin işletilecek faizden eksik ödemenin yapıldığı tarihlerden itibaren sorumlu oldukları kabul edilerek davacı… için 33.707,16 TL’nin davalılardan … Sigorta A.Ş’den 03/10/2014 tarihinden, diğer davalı … Hesabında 29/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacı … için 31.466,49 TL’nin davalılardan … Sigorta A.Ş’den 03/10/2014 tarihinden, diğer davalı … Hesabından 29/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. HD sinin 2018/4612 Esas ve 2019/ 3900 Karar sayılı 24/12/2019 tarihli kararında “ desteğin üniversite öğrencisi olduğu bildirildiğine göre, okuduğu ilgili üniversiteden öğrenim bilgilerinin istenmesi, yaşasaydı mezun olacağı muhtemel tarih ve mezun olması halinde eğitim aldığı alana göre yapabileceği işin ne olduğunun sorulması; gelen bilgilere göre, desteğin mezun olduğunda yapacağı mesleğine göre elde edebileceği gelirin saptanması için emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması; bu tespitlerden sonra desteğin belirlenen geliri üzerinden maddi tazminat hesaplaması yaptırılması ve davalı … Hesabının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak sigorta ödemesinin güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapılması konusunda ek rapor yada başka bir aktüreya bilirkişisinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir” yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle davalı sigortalı şirketini tazminatla yükümlü tutan kararı bozmuştur.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Haksız fiil sebebiyle tazminat davalarında temel olarak haksız bir fiilin varlığının ve haksız fiilde davalı tarafın kusurununu belirlenmesi gerekir.
Trafik kazasında davacıların çocuğu … vefat etmiştir.
Mahkememizin kaldırma kararı sonrası verilen ara karar üzerine ilgili kurum ve kuruluşlar belirlenmiş ilgili kurumlara müzekkereler yazılmış ve cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Bursa 9. Asliye Ceze Mahkemesinin 2011/286 esas 2011/773 ve Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
2016/753 E – 2017/ 562 K sayılı dosyası ile sayılı dosyasında kusur tespitine ilişkin dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmiş, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı Teknik bilirkişi raporunda “ …’un kazada %45 oranında kusurlu olduğu, plakası tespit edilemeyen kazaya asli derecede kusurla sebebiyet veren aracın sürücüsünün %55 oranında kusurlu olduğu,” beyan etmiştir. Usul ekonomisi gereği dosya yeniden kusur durumunun tespiti için bilirkişiye verilmemiştir.
Kaldırma kararı doğrultusunda yazılan müzekkere cevapları dosyamız arasına alındıktan sonra Bu noktada dosya aktüerya hesap bilirkişisine tevdi edilmiştir.30/06/2021 tarihli kök ve 30/12/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; müteveffanın Rapor TRH-2010 tekniği uygulanmıştır. Zira yerleşik Yargıtay uygulaması da TRH2010 tablosunun ülke gerçeklerine daha uygun olduğu yeknesak uygulama olarak kabul edilmiştir. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10352 E., 2021/2596 K.) Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu dava konusu kaza nedeniyle kaza tarihi itibariyle 2022 yılı bilinen verilerine göre; Yargıtay bozma ilamı gereği davanın, ölenin yakınları sıfatıyla destekten yoksun kalma tazminatı açmış olmaları sebebiyle kusur indirimi yapılmadan hesaplama yapıldığı, Güncel Yargıtay kararları gereği paylaşım tablosunun yapıldığı ve yine Yargıtay 17.HD ve 4.HD kararları gereği TRH-2010 yaşam tablosunun kullanıldığı, Müteveffanın gelirinin bozma öncesi alınan bilirkişi raporunda asgari ücret olarak kabul edilerek hesaplama yapılması, bu hesaba itiraz olmaması ve hesaplanan tazminatın poliçe limiti ile sınırlı olması sebebiyle yine asgari ücret olarak hesaplandığı Yine Diğer yandan Yüksek Yargı, aşağıda arz edilen kararıyla, kazanılmış haklar kapsamında; tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi unsurları saymıştır. Beklenen ömür sürelerinde uygulanacak tabloları (PMF ve TRH-2010 Beklenen Ömür Tabloları) kapsam dışı tutmuştur .Yüce Mahkemenin bozma öncesi kararının 18/05/2017 tarihli olduğu dikkate alınarak, hem güncel asgari ücret, hem de 2017 yılı asgari ücret verileri dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır.
İşlemiş Dönem Gelirinin Bulunmasında, kazalının ücreti esas alınmış, bulunan miktarlardan vergi sigorta primi, işsizlik sigorta primi, damga vergisi düşülerek net tutarlar bulunmuştur. İşleyecek Kazanç Dönemi Gelirinin Bulunmasında; Kazalının bilinen en son ücretinin (31.12.2021) her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılmış, Söz konusu dönem 01.01.2022 tarihinden başlatılmıştır. Pasif Dönem Gelirinin Bulunmasında; Kazalının asgari ücret düzeyindeki emekli aylığının her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre hesaplaması yapılmıştır. Yapılan hesaplamada Ortalama kazanç ve sabit rant yöntemi (%10 artırım ve iskonto değerli dönem) uygulanmıştır. Bunun anlamı şudur: Önce 1 TL’nin 1. Yılda %10 faizle baliğ olacağı değer tespit edilmelidir. Sonrasında ise bu miktarın peşin ödenmiş olması sebebiyle %10 iskonto yapılmış (1/Kn-matematik-iskonto formülüdür ve matematik kitaplarında yer alır) Özetle, 1 TL önce %10 artışa, sonra %10 iskontaya tabi tutulmuştur.
Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı’nın 30.03.2020 tarihli yazısında, İlgi yazı ile hakkında bilgi istenen 15007825402 T.C, kimlik numaralı …, Üniversitemiz açıköğretim sistemiyle öğretim yapan işletme Fakültesi İşletme Lisans Programına 2007-2008 öğretim yılı 24/09/2007 tarihinde kayıt yaptırmış olup 25/03/2011 tarihinde vefat nedeniyle kaydı silinmiştir, … vefat etmeseydi muhtemelen 2012-2013 öğretim yılı Bahar Dönemi dönem sonu sınavları sonunda mezun olabilecekti. İşletme Lisans Programını başarı ile tamamlayan mezunlar, kamu ve özel sektörde çeşitli yönetim kademelerinde çalışabilirler. Mezunlarımız pazarlama, satış, muhasebe, finans, denetim ve insan kaynaklan gibi çeşitli alanlarda görev yapabilirler. Hususunun belirtildiği görülmüştür. Davacının 2013 bahar döneminde haziran ayında okulundan mezun olabileceği görüşü esas alınacaktır.
Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı’nın 30.03.2020 tarihli yazısında, İşletme Lisans Programını başarı ile tamamlayan mezunlarının, pazarlama, satış, muhasebe, finans, denetim ve insan kaynaklan gibi çeşitli alanlarda görev yapabildikleri görüşüne yer verilmiştir. Yüce Mahkemece yaptırılan tüm gelir araştırmalardan, müstakbel gelir konusunda hiçbir sonuç alınamadığı anlaşılmıştır. Dosyaya celp edilen TÜİK veri paylaşım programı kullanılarak;
Müteveffanın Ebeveynlerine Destek Olmaya Başlayacağı ve Evleneceği Yaş Yüksek Yargıtay’ın ilkesel kararları dikkate alınarak; hesaplanmıştır. Kazalının 01.06.2013 tarihinde okulundan mezun olacağı, 01.07.2013-01.12.2013 tarihleri arasında 6 ay askerliğini yapacağı 01.01.2014 tarihinde üniversite mezunu olarak çalışmaya başlayacağı belirlenmiştir. Müteveffanın kök rapor gereği 22.02.2014 tarihinde evleneceği, evlendikten sonra 2 yıl aralıklarla iki çocuğu olacağı kabulüyle hesaplama yapılacaktır.
İşleyecek kazanç dönemi gelirinin bulunmasına yönelik Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlarda dikkate alınarak, asgari ücretin 1,98148 katı düzeyindeki gelirinin her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre, TRH-2010 tablolarından yararlanılarak 01.01.2022 – 18.02.2039 tarihleri arasında hesaplanmıştır.
h. İndirim Kalemlerinin Tenziline yönelik ise ;Davalı … Hesabı tarafından 23.09.2014 tarihinde…’e 13.197-TL,…’e 15.057-TL olmak üzere toplam 28.254-TL ödeme makbuz ve ibraname karşılığında ödendiği görülmüştür. Bu ödemeler, 31.07.2021 tarihi itibariyle 9409 faiz oranı ile güncellenmiştir.
İşleyecek Kazanç Dönemi Gelirinin Bulunması bakımından Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlarda dikkate alınarak, asgari ücretin 1,98148 katı düzeyindeki gelirinin her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre, TRH-2010 tablolarından yararlanılarak 01.01.2018 – 18.02.2039 tarihleri arasında hesaplanmıştır.
Pasif Dönem Gelirinin Bulunmasına yönelik Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlarda dikkate alınarak, müteveffanın aktif süresinin 21.02.2048 tarihinde son bulacağı, annesinin varsayımsal ömür sonu tarihi ise 18.02.2039 tarihi olacağı için pasif dönem hesaplaması yapılmamıştır. Müteveffanın Varsayımsal Kazancı: Yapılan bu hesaplamalar neticesinde müteveffanın varsayımsal kazancının 814.866,64TL olacağı hesaplanmıştır.
Tüm bu veriler doğrultusunda 30/12/2021 tarihli kök raporda; Güncel asgari ücret verileri kullanılarak yapılan hesaplamada; Davacı Babanın bakiye zarar miktarının 134.620,65TL olacağı, Davacı Annenin bakiye zarar miktarının 172.703,53TL olacağı hesaplanmıştır. . 2017 asgari ücret verileri kullanılarak yapılan hesaplamada; Davacı Babanın bakiye zarar miktarının 71.230,40TL olacağı, Davacı Annenin bakiye zarar miktarının 77.900,58TL olacağı hesaplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı ve davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarının da irdelenerek kök raporu veren hesap bilirkişisine tevdii edilerek ek rapor düzenlenmesine karar verilmiştir. Tazminat Hesabında temel ilke, bilinen varken varsayıma dayanılamayacağıdır. Bilindiği üzere hiçbir yıl 360 günden oluşmaz. Ay 30, Yıl 360 gün hesabı Sosyal Güvenlik Hukukuna yönelik olup, huzurda görülen uyuşmazlığın Sosyal Güvenlik Hukuku ile hiçbir alakası bulunmamaktadır. T.C YARGITAY Hukuk Genel Kurulu’nun Esas No. 2016/21-1528 Karar No. 2019/1169 Tarihi: 12.11.2019 kararında tazminat hesaplamasında dikkate alınması gereken çok önemli ilkelere işaret edilmiştir. “Bilindiği üzere tazminat hesabının, hüküm tarihine en yakın verilerle yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla bilirkişinin içerisinde bulunduğumuz 2021 yılına ait veriler mevcutken 2017 yılındaki verilerin de dikkate alması hatalı olup kabul edilemez.” İtirazında bulunmuştur. Ödeme tarihi itibariyle hesap yapılarak, ödemenin zararı karşılayıp karşılamadığının tespiti Yüksek Yargıtay kararları gereğidir.
İşlemiş Dönem Gelirinin Bulunmasına yönelik Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da dikkate alınarak; Kazalının 25.03.2011 – 31.12.2022 tarihleri arasında işlemiş dönem geliri hesaplanmıştır. Bu gelir hesaplanırken 25.03.2011-30.06.2013 tarihleri arasında asgari ücret dikkate alınmıştır. 1.07.2013-1.12.2013 tarihleri arasında yeni askerlik yasası uyarınca 6 ay askerliğini yapacağı için gelir hesaplanmamıştır. 1.01.2014-31.12.2022 tarihleri arasındaki geliri ise, TÜİK verileri dikkate alınarak, asgari ücretin 1,98148 katı dikkate alınmıştır.
Pasif Dönem Gelirinin Bulunması yönelik Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlarda dikkate alınarak, müteveffanın aktif süresinin 21.02.2048 tarihinde son bulacağı, annesinin varsayımsal ömür sonu tarihi ise 18.02.2039 tarihi olacağı için pasif dönem hesaplaması yapılmadığı anlaşılmıştır.
Müteveffanın varsayımsal kazancı yapılan bu hesaplamalar neticesinde müteveffanın varsayımsal kazancının 2.096.641,04TL olacağı hesaplanmıştır. Bu açıklımalar doğrultusunda 30/12/2021 tarihli ek raporda ise ; 2022 yılı asgari ücret verileri kullanılarak yapılan hesaplamada; Davacı babanın destekten yoksun kalma zararının 197.687,90TL, davacı annenin destekten yoksun kalma zararının 271.378,00TL olacağı hesaplanmıştır. Davalıların kusurlarına karşılık gelen sorumluluklarının ayrıştırılması sonucunda: … ve … Şti’nin sorumluluk miktarlarının 241.948,50TL, … Hesabı’nın sorumluluk miktarlarının 227.117,40TL olacağı yönünde hesaplama yapılmıştır.
Destekten yoksun kalma zararının doğrudan zarar olduğu kabul edilirse, bu durumda destek yoksun kalma tazminatı talep edenler hak sahibi olarak nitelendirilmelidir. Destek görenlere desteğin kusuru atfedilemeyeceğinden KTK md. 92/(g) bendinin varlığı tazminat talebine engel teşkil etmeyecektir. Destekten yoksun kalma zararı, yansıma zarar da kabul edilse doğrudan zarar da kabul edilse destek görenler “ilgili” kavramının kapsamına girer. Bu nedenle KTK md. 92/(h) bendi gereğince, desteğin tam kusurlu olması hâlinde destek görenlerin taleplerinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olup olmadığının tespiti gerekir. KTK md. 85/1’de zarar gören ile ilgili bir sınırlama olmadığından destekten yoksun kalma tazminatı sigorta sorumluluk riski kapsamındadır. AYM’nin iptal kararı sonrasında destek görenlerin tazminat taleplerinin KTK md. 92/(h) gereğince reddedilmesi mümkün değildir. ( 1-2 Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında Desteğin Tam Kusurlu Olması Halinde Destek Görenlerin Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilmesi Sorunu Dr. Öğr. Üyesi Yıldırım Keser )
Destekten yoksun kalma zararının doğrudan zarar olduğu kabul edilirse, bu durumda destek yoksun kalma tazminatı talep edenler hak sahibi olarak nitelendirilmelidir. Destek görenlere desteğin kusuru atfedilemeyeceğinden KTK md. 92/(g) bendinin varlığı tazminat talebine engel teşkil etmeyecektir. Destekten yoksun kalma zararı, yansıma zarar da kabul edilse doğrudan zarar da kabul edilse destek görenler “ilgili” kavramının kapsamına girer. Bu nedenle KTK md. 92/(h) bendi gereğince, desteğin tam kusurlu olması hâlinde destek görenlerin taleplerinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olup olmadığının tespiti gerekir. KTK md. 85/1’de zarar gören ile ilgili bir sınırlama olmadığından destekten yoksun kalma tazminatı sigorta sorumluluk riski kapsamındadır. AYM’nin iptal kararı sonrasında destek görenlerin tazminat taleplerinin KTK md. 92/(h) gereğince reddedilmesi mümkün değildir.2 ( 1-2 Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında Desteğin Tam Kusurlu Olması Halinde Destek Görenlerin Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilmesi Sorunu Dr. Öğr. Üyesi Yıldırım Keser )
Davacı vekili tarafından 03/02/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile değer artırım talebini sunduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK m. 53 öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Destek tazminatı, fiili ve sürekli olarak bakımdan yoksun kalınması halinde takdir edilen bir tazminattır. Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Bunun gibi her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez. Olayımızda ölen kişi davacıların eş ve babası olduğu ve yine davalının engelli olduğundan bahisle bakmakla yükümlü olduğu kabul edilmesi gerekmektedir. Bu kabul şartınında bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları kapsamında değerlendirmek gerekecektir.
Davacı, muris desteğin öldüğü tarih itibariyle 23, yaşında olup, olağan koşullarda, ölen çocuğun ailesine bakım yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak, davacı kaza tarihi itibari ile yaşları annenin çalışma imkanının düşük olması nedeniyle, ölen çocuktan destek almasının anılan yasal düzenlemeler karşısında makul olması, ölenin diğer davacı baba ile birlikte çocuğun ve evin bakımını sağlayacağı hep birlikte gözetildiğinde; davacıların ölen … ‘nin desteğinden faydalandığı, onun ölümü ile de desteğinden yoksun kalıp zarara uğradığı açıktır.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 45/11. Maddesinde(6098 Sayılı BK’nun 53/3.md.) düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlarımıştır. Görülmektedir ki, destekten yaksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalman zarardır. Bu tazminat eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. Sayılı ilamında da aynt esaslar benimsenmiştir. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulamasında da bu zarar türünün yansıma yolu ile doğrudan destekten yoksun kalanlar üzerinde doğduğu, miras hukukundan bağımsız bir talep olduğu kabul edilmektedir. Özet olarak, destekten yoksun kalma tazminatı terekeye dahil bir tazminat olmayıp, ölenin desteğinden yoksun kalanların ölüm nedeniyle ortaya çıkan, miras hukukundan (terekeden) bağımsız, yansıma yolu ile uğrarılan maddi zararın tazmini amacını güden bir zarar olduğundan, bu yönde bir hesaplamanın yapılması mümkün olmamıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas Numarası: 2005/4648, Karar Numarası: 2005/691, Karar Tarihi: 30.11.2005)
Kazalının yaptığı iş ve elde ettiği gelir konusunda dava dosyasına herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı görülmüştür. Yargıtay 17. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlarda dikkate alınarak, kazalının tazminat hesabına esas gelirinin asgari ücret olacağı kabulüne ulaşılmıştır. (HGK 14.11.2001, 2001/21-1025 E, 1022 K, 4. H.D 01.05.2007,2006/6473-2007/5536)
Huzurdaki Dava, davacılar murisinin ölümü nedeniyle, 6098 sayılı TBK’nun 53. ve 56. maddeleri (818 sayılı BK’nun 45/2. ve 47. md.) gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.6098 sayılı TBK’nun 53. maddesi (818 sayılı BK’nun 45/2. md.) gereği, ölümle sonuçlanan olay nedeniyle, ölenin yardımından mahrum kalan yakınlarının, bu zararlarının da tazmini gerekmektedir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 364/1. maddesinde “herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür” düzenlenmesine yer verilmiştir.
Davaya konu kazada davacılar çocuğu … vefat etmiştir. Davacılar çocuklarının vefatı dolayısıyla destek yoksun kalma tazminatı talep etmişlerdir. Bu sebeple ölenin davacılara destek olduğu kabul edilmiştir.
Davamıza konu olayı ele aldığımızda dosya kapsamında görüleceği üzere davacılar ile müteveffanın anne çocuk ve baba çocuk ilişkisinin olduğu, davacının müteveffanın anne ve babaya bakımı ile eve katkıda bulunarak destek olduğunu ortaya koymuştur. Davacıların müteveffanın fiili ve sürekli bakımından yoksun kaldığı anlaşılmaktadır.
Huzurda görülen uyuşmazlığın Temyiz Dairesi olan Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin en son ilke kararında; hesaplamalarda TRH-2010 Beklenen Ömür Tabloları ve Prograsif Rant Tekniğinin
uygulanması ile hesaplama yapıldığı davacının öz oğlu ve eşi olması ve davacı anıl olay tarihinde bakıma muhtaç yaşta olduğu davacıya müteveffanın eylemli ve sürekli olarak desteğinden yoksun kaldığı dosya kapsamında sabit olmakla Davacı…’in için 197.687,90 TL, davacı anne için 271.378,00 TLdesteğinden yoksun olacağı tespit edilmiştir.
Zamanaşımı itirazları sebebiyle yapılan değerlendirmede; Davalı tarafın zaman aşımı itirazı bulunmaktadır. 6098 sayılı TBK 72 maddesi gereği, haksız fiilden kaynaklı tazminat davalarında zaman aşımı süresi tazminat yükümlüsünü öğrenme tarihinden itibaren 2 yıl ve eylem tarihinden itibaren 10 yıldır. 2918 sayılı KTK 109 maddesi ile motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü, öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve kaza gününden başlayarak 10 yıl içerisinde zaman aşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır.her halükarda on yıllık süreler belirlendiği, ancak fiil aynı zamanda suç teşkil etmekteyse ve ceza zamanaşımı daha uzunsa ceza zamanaşımı süresi uygulandığı, bu doğrultuda da Karayolları Trafik Kanununda düzenleme yapıldığı, somut olayda ölümlü trafik kazası olduğu , dava konusu olay nazara alındığında eylem TCK md. 85 kapsamında görüleceği aşikar olup ceza zamanaşımının on beş yıl olacağı, Bu durumda tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir zaman aşımını öngördüğü bir fiilden kaynaklanıyorsa, ceza zaman aşımı uygulanacaktır. Somut olayda, kaza 20/02/2011 tarihinde meydana gelmiş davacı 20/02/2015 tarihinde dava açmıştır. Davaya konu trafik kazası sonucu davacıların murisi hayatını kaybetmiş olmakla taksirle ölüme sebep eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesi uyarınca 15 yıldır. Buna göre, davanın açıldığı tarihte uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından dava tarihinde zaman aşımı süresi dolmamış olup, davalı vekilinin bu yoldaki itiraz sebebi yerinde değildir.
2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 24/07/2018 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi 01/10/2018 ‘dir.
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava;…’in 25/03/2011 tarihinde içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde vefat ettiği, kaza tarihinde 23 yaşında Üniversite öğrencisi olduğu, dayalı olarak açılan maddi-manevi tazminat talebine ilişkindir. Trafik bilirkişisi tarafından tanzim edilen kusur raporunda özetle içinde bulunduğu aracın sürücüsü …’un kazada %45 oranında kusurlu olduğu, plakası tespit edilemeyen kazaya asli derecede kusurla sebebiyet veren aracın sürücüsünün %55 oranında kusurlu olduğu, bildirildiği, trafik bilirkişi raporunda tespit edilen kusur oranının mahkememizce hükme esas alınmaya yeterli olduğu kanaatine varılarak, dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş, aktüerya bilirkişisi tarafından tanzim edilen 30/06/2021 tarihli kök rapor ile 30/12/2021 tarihli ek Davacı babanın destekten yoksun kalma zararının 197.687,90TL, davacı annenin destekten yoksun kalma zararının 271.378,00TL olacağı hesaplanmıştır. hesaplanan tutarların davalı Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigorta Poliçe Teminat limiti ile sınırlı olmak üzere bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporlarda davaya konu edilen hususlar bilimsel gerekçeli ayrıntılı olarak açıklanmış,raporların hükme esas alınmaya yeterli olduğu kanaatine varılmakla birlikte davacıların davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KABULÜ ile
2-Davacı…’in davasının kabulü ile 197.687,90 TL’nin Davalılardan … Sigorta A.Ş. Yönünden, 03/10/2014 tarihinden itibaren, davalı … hesabı yönünden 29/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı…’e verilmesine,

3-Davacı …’in davasının kabulü ile 271.378,00 TL’nin Davalılardan … Sigorta A.Ş. Yönünden, 03/10/2014 tarihinden itibaren, davalı … hesabı yönünden 29/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 32.041,89 -TL harçtan başlangıçta alınan 27,70-TL peşin ve 1.554,65-TL ıslah harcı toplamı olan 1.582,35‬ -TL’nin mahsubu ile bakiye 30.459,54 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 27,70-TL peşin harç, 39,20-TL başvurma harcı + vekalet harcı, 1.554,65 TL ıslah harcı, ve 2.024,70 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.646,25-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 40.503,29 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
7-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair Davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2022

Katip …..
E-imzalıdır

Hakim …..
E-imzalıdır