Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/219 E. 2021/1056 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…..
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/219 Esas
KARAR NO : 2021/1056

BAŞKAN :…..
ÜYE …..
ÜYE :…..
KATİP :…..

DAVACI : …..
VEKİLİ : Av…..

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 19/04/2020
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında:
DAVACININ TALEBİ : davacı şirketin mali tabloların incelenmesi neticesinde döviz kurlarındaki artış ve dalgalanmalar, faiz oranlarının artması, nedeniyle davacı şirketin gelir gider dengesi ve nakit akışlarındaki bozulmaların şirketin faaliyetini ve ekonomik güvenliğini tehlikeye soktuğu gerekçesiyle geçici mühlet talebinde bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamının incelenmesinde ;
Davacı vekilinin dilekçesine eklediği konkordato ön projesinde davacının teklifinin vade konkordatosu olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı kesin mühlet sonrası alacaklılar toplantısından önce projesini revize etmiş ve konkordatoya tabi olan ve faiz içermeyen asıl alacağa ilişkin borcunun ilk taksiti ilk taksidi 02/01/2024 tarihininden itibaren başlamak üzere 48 eşit taksitle ödenmesine, alacaklılara ödenmesi şeklinde proje düzenlenmiştir.
Adi konkordato, iflasa tabi olup olmadığına bakılmaksızın, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun borçlarını proje ile belirli bir vade veya indirim yoluyla yeniden yapılandırabilecekleri bir hukuki imkandır. Konkordato geçici mühleti başarıya ulaşma ihtimalinin olması durumunda borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir ve ilan edilir.
Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen borçlu veya borçlunun iflasını isteyebilecek alacaklılardan biri, Asliye Ticaret Mahkemesine vereceği dilekçesine İİK m. 286’ da sayılan belgeleri de ekleyerek konkordato mühleti talebinin kabul edilmesi hususunda bir başvuru yapabilir.
Konkordato talebine eklenecek belgeler Madde 286 da sayılmıştır, mahkeme talep ile birlikte İİK m. 286’ daki belgelerin eksiksiz olduğunu tespit ettikten sonra borçluya derhal üç aylık geçici bir mühlet verir. Burada mahkemece yapılacak inceleme şekli bir inceleme olup talepte ve sunulan belgelerde bir eksiklik bulunmuyorsa borçluya derhal üç aylık geçici bir mühlet vermek gerekmektedir. Bu aşamada mahkemec üç aylık geçici mühlet kararı verilirken içerik ve sunulan bilgilerin sıhhati ve gerçekliğinin denetlenmesi mümkün değildir. Mahkeme geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi konkordato komiseri görevlendirilerek denetlenir (İİK m. 287/3).
Komiser mühletin sonunda mahkemeye bir rapor sunar. Bu rapor neticesinde mahkeme konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğuna kanaat getirirse, borçluya bir yıllık kesin mühlet verir (İİK m. 289). Bu bir yıllık kesin mühlet, sürenin dolmasından önce komiser veya borçlunun talebiyle altı aya kadar daha uzatılabilmesi mümkündür.
Kesin mühlet verilmesine ve uzatılmasını ilişkin kararlar kesin nitelikte olup bu kesinlik olgusu kararın verildiği anda istinaf sebebi yapılamamasını ve tasdik kararından sonra da bu hususların istinaf sebebi yapılamamasını kapsar. (Kanun’un 293/1. maddesine göre de kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Bu iki düzenleme kanunyollarını sadece bu kararların verildiği tarihte değil yargılama sonunda verilen nihai karar aşamasında da kapatmıştır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/1403 – 2020/1401)
Kesin mühletin ilanından sonra, İİK m. 299’a göre konkordato komiseri tarafından yapılacak ilanla alacaklıların alacaklarını bildirmesi istenir ve komiser bildirilen alacakların kayıtlarını yapar. Borçlunun bilançosunda veya alacaklılar listesinde kaydı yer almayan alacaklının konkordato projesi kapsamında yer alabilmesi için alacağını komisere bildirmesi gerekmektedir.
Bu şekilde, bilançoda yeralan alacaklar ve ilan yoluyla bildirilen alacaklar olmak üzere alacaklılar iki bölüm oluşturmaktadır.
Buna göre komiser tarafından davacı borçlu için alacaklılara ilân tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet için gerekli ilanlar yapılmış ve ilanda, alacak bildiriminin yapılacağı adresin ve hangi zaman içinde yapılabileceği, alacağını süresinde bildirmeyen alacaklıların, alacaklarının borçlunun bilançosunda da kayıtlı olmaması durumunda, kanun maddesinde belirtilen konkordato müzakerelerine alınmayacağı hatırlatılmıştır.
Bilançoda bulunmayan alacaklar yahut alacak olarak bulunupta bilanço da yer alan alacak ile alacaklı tarafından bildirilen alacak arasında farklılık varsa ve borçlu bildirilen bu alacağı kabul etmezse bu alacak çekişmeli alacak statüsüne girdiğinden oylamada bu çekişmeli kısım nazara alınmayacaktır. Ancak alacağı hiç bildirilmeyen yahut düşük bildirildiğini düşünen bu alacaklının İİK uyarınca çekişmeli alacak yönünden dava açma hakkı saklıdır.
Burada borçlunun bildirdiği alacak tutarı ile alacaklının iddia ettiği tutar arasındaki fark miktarı çekişmeli alacak düzeyindedir. İİK’nun 302.maddesinin 4.fıkrasına göre ;”çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.”
Buradaki hükümden çekişmeli olan alacakların tamamı hakkında bir alacak yargılaması yapar gibi mahkemenin belirleme yapma yükümlülüğü bulunduğu sonucu çıkartılmamalıdır. Böyle bir durumda çekişmeli alacakların araştırılması yoluna gidilecek olursa konkordatoya ilişkin sürelerin yasada sınırlı olarak belirlenmiş olması da dikkate alındığında alacaklar hakkında yargılama yapar gibi araştırma yapmak konkordato yargılama usulüne aykırıdır. Dosya üzerinden basit bir belirlemeyle karar verilebilir olan çekişmeli alacaklarla ilgili mahkemece karar verilebilirse de çoğu kez banka kredisinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davalarında alacağın miktarının net bir biçimde belirlenebilmesi birden fazla kez bilirkişi incelemesi ve yıllar süren yargılamalara konu olduğu düşünüldüğünde dosya üzerinden basit belirlemelerle karar verilebilecek haller dışında konkordato oylamasına ve nisabına etki edebilme ihtimali bulunan ve belirlenmesi yargılamayı gerektiren çekişmeli alacakların oylamada dikkate alınması yönünde delil araştırması yapılmak suretiyle müspet karar verilmesi doğru olmayacaktır.
Bu konuda örnek verilecek olunursa; ilama dayalı olan, kesinleşmiş takibe yahut kambiyo senedine dayalı olan alacaklar gibi çekişmeli alacaklar yönünden alacaklılar toplantısında hesaba katılması bakımından bu hususta müspet karar verilip verilmemesi yönünde değerlendirme yapılması heyetimizin uygulaması olarak belirlenmiştir. Bunun dışında ki önemli nitelikte delil araştırması gereken ( keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yapılması gibi) çekişmeli alacaklar için araştırma yapılarak karar verilmesi konkordato yargılama usulüne tezat teşkil edeceğinden bu türden çekişmeli alacaklar toplantı nisabında dikkate alınmaması heyetimizce uygun bulunmuştur. Ayrıca bu alacaklının İİK 308/b maddesi uyarınca çekişmeli alacak yönünden tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içerisinde dava açma hakkı da saklıdır. Dolayısıyla çekişmeli alacak sahibinin haklarının olumsuz etkilenmesinden de söz etmek mümkün değildir. ( Mahkemenin bu konuda verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Bu bağlamda çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkan sağlanmıştır (İİK m.308/b). Açıklanan nedenlerle çekişmeli hale gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/1401 – 2020/1372 ) (Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Esas-karar No: 2020/715 – 2020/701)
Bu hususta Komiser raporunda alacaklılar toplantısı öncesi alacak bildirimine ilişkin ilandan sonra yapılan alacak bildirimleri ile ilgili 15/04/2021 tarihli ara karar verilmiştir
Aradaki çekişmeli kısma ilişkin bu alacaklıların İİK 308/b maddesi uyarınca dava açma hakkı da yasa gereği saklıdır. Bu alacaklıların haklarının zedelenmesi de söz konusu değildir. Kanaatimizce konkordato yargılaması yapan mahkemenin çekişmeli alacaklarla ilgili karar verebileceği haller doğrudan dosya üzerinden sunalan belgelere (ilama dayalı olan, kesinleşmiş takibe yahut kambiyo senedine dayalı olan alacaklar gibi) göre belirlenebilecek hallerle sınırlı olarak uygulanabilecek haller olduğundan çekişmeli kalan kısmın da alacak olarak oylamaya dahil edilmesine yönelik talebi yerinde görülmemiştir.
Komiser aracılığı ile konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra, ilanla konkordato projesini müzakere etmek üzere alacaklılar toplantıya davet edilmiş, ilânın birer sureti adresi alacaklılara posta ile gönderilmiş, toplantı günü ilandan en az on beş gün sonra 18.10.2021 tarihinde yapılmıştır.
18.10.2021 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında 45 adet alacaklı ve 4.367.726,84 TL alacak tutarı üzerinden yapılan toplantıya 6 alacaklının toplantıda hazır bulunduğu katılım gösterdiği, katıtanların 3 evet ve 1 hayır oyu kullandığı, toplantı tarihinden sonraki 7 günlük iltihak süresi içerisinde toplam 28 olumlu oy kullanıldığı sonuç itibari ile toplam 31 alacaklı ve 3.635.593,70 TL’lik olumlu oy ile Konkordato Projesinin yasanın aradığı çoğunluğu sağlamış olduğu kabul edilmiştir.
Toplantı sonrası oylamaya ilişkin iltihak süresi beklenmiş ve komiser tarafından oylama sonucunda projenin tasdiki hususuyla ilgili olarak gerekçeli rapor hazırlanmıştır. Rapor mahkememize ibraz edildikten sonra kesin mühlet içerisinde konkordato projesi tasdik kararı hakkında bir karar verebilmek için bir duruşma günü belirlenerek İİK 304. Maddesi uyarınca duruşma günü ilan edilmiş, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri ihtar edilmiştir.
Konkordatonun tasdiki için gerekli koşullar İİK’nın 305. maddesinde sayılmıştır. Bunları beş maddede sıraladığımızda şartlar şu şekildedir:
1- Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması gerekmektedir.
Somut uygulamalar nazara alındığında iflas tasfiyesi halinde paraya çevirme sırasında cebri icra yoluyla yapılacak satışlarda var olan kıymetlerin %40 ila %60’ı arasında değişmektedir. Ancak bu tutardan iflas masası giderleri ve diğer giderler düşüldüğünde alacaklıların alacaklarına kavuşma oranı dana da düşmüş olacaktır. Konkordato projesi kapsamında faizsiz olan alacaklarının %100’lük kısmını vadelerin sonunda tahsil etmiş olacaklardır. Dolayısıyla her halükarda konkordato projesi kapsamında borçların tasfiye edilmesi, iflas tasfiyesine göre alacaklıların daha lehinedir. Yine ortalama iflas tasfiyesi süreci davacı potansiyelindeki bir şirket için en az beş yıl süreceğinden projedeki vade süresi de alacaklılar bakımından olumsuz sonuç doğurmayacaktır.
2- Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerekir.
Projenin tasdiki için en önemli şartlardan birisi de kaynaklarla orantılılık olgusudur. Davacı şirket gıda işleri ile faaliyet göstermektedir.
Yukarıda yer alan tablada ayrıntılı olarak yer verildiği üzere, şirketin varlıklarının rayiç değerlemesi sonucunda 29.02.2020 tarihi itibari ile aktifinin 7.714.078,21 TL olduğu, borçlarının 6.012.339,73 TL olduğu ve sonuç itibari ile varlıkların bilançoda yer alan borçlarını karşılamaya yetmekte ve varlıkların borçlarından 1.701.738,48 TL fazla olduğudur.
Başka bir deyişle borca batık olmadığı hesaplanmıştır. 30.06.2021 tarikli mali veriler üzerinden yapılan hesaplamada ise aktifinin 6.034.340,84 TL olduğu, barçlarının toplamının 6.209.365,29 TL olduğu yani sirketin -175.02445 TL borca batık olduğu hesaplanmıştır.
Davacı şirketin pandeminin olumsuz koşullarına rağmen faaliyetine devam ettiği ve işletmesel gelir elde ettiği görülmüştür.
Her borçlunun işletmesel potansiyeli ve bu potansiyele göre gelecek projeksyonu farklıdır. Önemli olan bu projeksyona göre elde edilecek karlılık ve likidite ile teklif edilen vadelerin uyumlu olmasıdır. Bu vadelerle işletmenin vadelere yayılan projeksiyonda beklenilen işletmesel performansı uyumlu olduğu ve alacaklılarda projede teklif edilen vadelere onay verdiği sürece dürüst işletme için konkordato projesinin tasdik şartları mevcut ve proje kaynaklarla orantılı demektir.
Alacaklıların yasada öngörülen çoğunlukla ortaya koymuş olduğu iradeye diğer şartlar bakımından ciddi anlamda bir engel yoksa alacaklıların bu iradesine üstünlük tanımak gerekmektedir. Aksi takdirde konkordato ile öngörülen yasal düzenlemenin amacına uygun davranılmış olmayacaktır.
Borca batık olan şirketler için şirket kurtarma yöntemlerinden biri olan iflas erteleme müessesesi ile konkordato kurumu birbirinden önemli ölçüde farklıdır. Uygulamada halen yasa uygulayıcıları tarafından ve çoğu kezde alacaklıları temsilen katılan hukuksal temsilciler tarafından iflas erteleme döneminden miras kalan hukuksal bakış açısı ve alışkanlıklar konkordato kurumuna aktarılarak konkordato uygulamasına bir şekil verilmeye çalışılmaktadır. Oysa bu konkordatonun amaçlandığı şekilde uygulanmasına engel teşkil eden bir durum yaratacaktır.
Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 20.01.2021 tarih 2020/1165 E 2021/123 K sayılı ” Konkordato iflas ertelemenin aksine şirket kurtarma yolu değildir. Alacaklıların alacağına kavuşmasını amaçlayan bu kurum özünde borçlu şirketin faaliyetlerine devamını sağlamayı ve bu sayede borçların ödenmesini amaçlamaktadır” kararı ile bu hususa işaret etmiştir.
Az önce de belirtildiği üzere konkordato müessesesi iflas ertelemeden ciddi ölçüde farklılıklar teşkil etmektedir. Bunlardan en önemlisi borçlunun teklif ettiği konkordatoya alacaklıların oylamada oy hakkına sahip olabilmeleri, konkordato da maddi hukuka tesir edebilecek nitelikte düzenlemeler bulunmasıdır. Bu bakımdan alacaklılar toplantısında alacaklıların ortaya koyduğu iradeye üstünlük tanınması konkordatonun amacına uygun olacaktır. Elbetteki bu durum azınlığın çoğunluğa ezdirilmesi gibi bir sonuç doğurmamalıdır. Konkordatonun başarıya ulaşmasının hiçbir şekilde mümkün olmamasının sabit olması halinde yahut borçlunun kötüniyetli olması halinde yasal çoğunluk sağlansa dahi tasdike karşı çıkan alacaklıların da korunması gerekir.
Ancak projenin başarı ihtimali varsa ve alacaklıların gerekli çoğunluğu da iflas yerine konkordato uygulamasına katılım yönünde irade göstermişse bu projenin tasdik edilmesi hukuka ve yasal düzenlemenin amacına daha uygun olacaktır. Zira iflas tasfiyesi alacaklılar bakımından çoğunlukla olumlu sonuçlar veren bir süreç değildir. Nitekim bunu öngören yasa koyucu İİK’nın 305.maddesinde konkordatonun iflasa göre alacaklılar için daha lehe olması halini düzenlemiştir.
Konkordato müessesesinin bu nedenle önemli farklılıklarını tekrarla birlikte bu durum Yargıtay uygulamalarına da yansımıştır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 20.04.2021 tarih 2021/2083 E 2021/1815 K sayılı kararında bu hususa işaret edilmiştir; “Katı uygulanan konkordato kuralları ne alacaklı ne de ekonomiye katılması amaçlanan borçluya fayda sağlamaz. Aksine büyük çoğunluk oyuyla borçluyla anlaşma sağlamak isteyen alacaklının durumunu da kötüleştirir.”
Bu kapsamda Yargıtay projenin başarıya ulaşmasının hiçbir şekilde mümkün olmaması halinde iflas kararı verilmesi gerektiğini ölçüt olarak belirlemiştir. Dolayısıyla başarı ihtimali bulunan ve alacaklılar tarafından da kabul edilen projenin tasdiki yerine iflas kararı verilmesi doğru olmayacaktır. “Projenin başarıya ulaşmasının hiçbir şekilde mümkün olmaması halinde malvarlığının korunması için iflas kararı verilmelidir. En büyük alacaklının muvafakatinin bulunması konkordato projesinin kabul edilebileceği yönünde bir kanaat oluşturmaktadır.”(Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 20.01.2021 tarih 2020/1165 E 2021/123 K)
Aynı kararda konkordato uygulamasının amacına yönelik olarak şu hususlarda vurgulanmıştır; Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur.
Tüm bu ilkeler ortaya konulduktan sonra davacı şirket bakımından değerlendirme yapıldığında; Borçlu şirketin alacaklılar toplantısında alacaklı ve alacak çoğunluğunun büyük bir kısmı tarafından proje kabul görmüştür.
Projenin kaynaklarla orantılı olabilmesi için şirketin işletmesel potansiyeli ve projedeki vadelere yayılan süreçteki nakit akışına uygun bir teklif içermesi gerekir. Davacı şirket projesinde bu gerçekliğe uygun olarak pandemi etkilerini de atlatabilecek şekilde vadeyi 02/01/2024 tarihininden itibaren başlamak üzere 48 eşit taksit olarak belirlemiştir. Ödeme vadesinin başlangıcı ödemelerdeki kaynağın yaratılması bakımından davacıya önemli bir avantaj sağlamıştır. Bu sebeple proje kaynaklarla orantılıdır. Ödeme vadesinin ileri tarihte başlaması alacaklılar tarafından kabul edilmeme riskini taşısa da bunun aksine eldeki davada alacaklıların büyük çoğunluğu projeyi kabul etmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 20.04.2021 tarih 2021/2083 E 2021/1815 K sayılı kararında ” büyük çoğunluk oyuyla borçluyla anlaşma sağlamak isteyen alacaklının durumunu da kötüleştirir.” ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 20.01.2021 tarih 2020/1165 E 2021/123 K sayılı kararında “En büyük alacaklının muvafakatinin bulunması konkordato projesinin kabul edilebileceği yönünde bir kanaat oluşturmaktadır.” şeklindeki kararlarında da vurguladığı üzere alacaklılıarın büyük çoğunlukla gösterdiği iradeye üstünlük tanınmalıdır.
Bu nedenle davacı şirketin projesi kaynaklarla orantılı, nesnel, samimi ve iyi niyetlidir.
Davacının projesi kaynaklarla orantılı, nesnel, samimi ve iyi niyetlidir.
3-Konkordato projesi İİK m. 302 de öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olmalıdır. İİK’nın 302.’nci maddesinin 3. fıkrasına göre, kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
18.10.2021 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında 45 adet alacaklı ve 4.367.726,84 TL alacak tutarı üzerinden yapılan toplantıya 6 alacaklının toplantıda hazır bulunduğu katılım gösterdiği, katıtanların 3 evet ve 1 hayır oyu kullandığı, toplantı tarihinden sonraki 7 günlük iltihak süresi içerisinde toplam 28 olumlu oy kullanıldığı sonuç itibari ile toplam 31 alacaklı ve 3.635.593,70 TL’lik olumlu oy ile Konkordato Projesinin yasanın aradığı çoğunluğu sağlamış olduğu kabul edilmiştir.
4- İİK’nın 206. maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmemesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe, yeterli teminata bağlanmış olması gerekmektedir. İmtiyazlı alacaklıların alacaklarından açıkça vazgeçmesi halinde borçlunun teminat göstermesine gerek kalmayacaktır.
Buradaki şartlar İİK’nun 206.maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacakların ve mühlet içerisinde komiserin izniyle akdedilmiş olan borçlulara ilişkin alacakların teminatlandırılması düzenlenmiştir. Bilindiği üzere mühlet sonrası borçlar konkordatoya tabi borçlar değildir. 206/1.maddede öngörülen borçlarda imtiyazlı alacak olup konkordatoya tabi değildir. İmtiyazlı alacaklılardan kasıt son bir yıl içerisinde tahakkuk eden işçilik alacaklarıdır. Bir yıllık sürenin hesaplanmasında geçici mühletin başlangıç tarihi baz alınmalıdır. Mahkememizin kabulüne göre de tahakkuk eden alacaktan kasıt ilama bağlanmış alacaklardır. Yasa koyucu burada imtiyazlı alacaklar ile mühlet içerisinde doğan alacaklıların alacağının teminatlandırılmasını yahut alacaklının teminat gösterilmesinden feragat edilmesi şartını aramıştır.
Komiser tarafından davacının teminata bağlanması gereken borçları bulunmadığı tespit olunmuştur. Dolayısıyla davacının İİK 305.maddesinde düzenlenen bu şartı da gerçekleştirmiş olduğu kabul edilmiştir.

5- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekmektedir.
Mevcut harçlar tarifesi uyarınca binde 2,27 oranına göre alınması gerekmektedir. Davacı tarafça 9.100,00 TL tasdik kararından önce bu tutar davacı tarafça yatırılmıştır. Konkordato tasdiki için gereken yargılama gideri bakımından dosyada yatırılmış olan avans yeterli olduğundan davacı tarafça başkaca bir yargılama gideri yatırılmasına gerek duyulmamıştır.
Bu sebeple davacının konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davacı … ….. GIDA SAN. TİC. A.Ş (Ticaret Sicil No:…..), (Vergi Kimlik No:…..)’nın TALEBİNİN KABULÜ İLE PROJENİN TASDİKİNE,
Konkordatoya tabi olan ve faiz içermeyen asıl alacağa ilişkin borcunun ilk taksidi 02/01/2024 tarihininden itibaren başlamak üzere 48 eşit taksitle ödenmesine,
Konkordato Komiseri ….. ….. komiserlik görevinin SONLANDIRILMASINA,
….. ….. İİK 306/2.maddesi gereğince tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetimi sağlamak üzere ATANMASINA,
….. ….. borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir rapor alınmasına,
….. ….. aylık 1.000,00 TL ücret takdiri ile bu giderin şirket kasasından ödenmesine,
Mahkememizce kesin mühletin İİK’da öngörülen sonuçlarının kendiliğinden sonlandığının açıklanması ile mahkememizce verilen TÜM TEDBİR KARARLARININ KALDIRILMASINA,
Tasdik kararının İİK 288.maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine,
Harçlar yasası gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair davacı vekili ile duruşmaya katılan feri müdahil vekillerinin yüzüne karşı davacı bakımından kararın tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise kararın ilanından itibaren on gün içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 09/11/2021
İş bu kararın gerekçesi 09/11/2021 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …..
e-imza
Üye …..
e-imza
Üye …..
e-imza
Katip …..
e-imza