Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/136 E. 2022/358 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…. TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/136 Esas
KARAR NO : 2022/358

BAŞKAN :….
ÜYE ….
ÜYE :….
KATİP :….

DAVACI ….
VEKİLİ :Av…..
DAVALI :….
VEKİLİ :Av. ……..
Av…..
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ;davacı şirket ile davalı şirket arasında, davacı şirketin satıcı, davalı tarafında alıcı konumunda olduğu alım-satım sözleşmesi kapsamında ticari bir ilişki kurulduğunu, bu ilişkisi kapsamında davacı şirket muhtelif neviden ürünleri davalı şirkete sattığını ve teslim ettiğini, davalı şirketin 1.169.490,24 TL borcu için Bursa 1. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosyası için takip başlatıldığını, ve davalı tarafça takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini, davacı tarafça ödeme talep edilmesi üzerine, davalı şirketin, hayatın olağan akışı ve şirketlerin geçmiş ekonomik süreçleri dikkate alındığında, gerçekçi olmayacak şekilde bir aylık süre içerisinde toplam bedeli 2.000.000,00 TL olan iade faturaları kestiğini, bu faturaların kabul edilmeyerek süresi içinde iade edildiğini, bu sebeple davalı tarafın yaptığı itirazların iptaline, haksız ve kötüniyetli itiraz karşısında %20’den az olmamak kaydı ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; taraflar arasında kurulan ilişkinin distribütörlük sözleşmesi temeline dayandığını, davalının alacaklı olduğunu iddia eden davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını davalının davacıdan alacaklı olduğunu,; taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi kapsamında ana marka dağıtıcısı/satıcısı konumundaki firmalar ile distribütör firmalar arasında kurulan ticari ilişkilerde; davacının iddia ettiği gibi mal satıp, malın parasını ödeme türünden bir ticari ilişki olmayıp iade faturalarının, fiyat farkı faturalarının da düzenlene geldiği bir ticaret söz konusu olduğunu, davacı ımc pazar.ltd.şti. ile ticari ilişkinin 24/11/2017 de başladığını 24/11/2017 tarihinde (onur.demirel imcpazarlama.com) mail adresinden müvekkil firma müdürünün (necmisenhisar arigi.com) mail adresine “ekte sözleşme örneğini gönderdiğini, sözleşmeden farklı olarak ARI GIDA ya özel şartları da ekledğini uygunsa bunları da ekleyeceğini “ belirterek ticari ilişki başladığını Buna göre ;distribütör marjı %15 faturada liste fiyatı üzerinden basılacağını, yıl sonu ciro primi net cirodan (koşulsuz) %1, ilk dönem nisan ayı da dahil olmak üzere her üç ayda bir tüm markalarda(whiteglo serisi hariç) koşulsuz net cirodan %3 PRİM ödeneceğini vadenin ay hariç 120 gün olduğunu, 2018 haziran sonuna kadar sadece satılan ürünlerin bedelleri ödeneceğini kalan stok içinherhangi bir ödeme alınmayacağının kararlaştırıldığını, davalı firmanın deposuna gönderilen ürünlerin satışından sonra bedellerinin ödenmesi gerekeceğinden ve stok için herhangi bir ödeme alınmayacağından bu hususun konsinye satış olarak ortaya çıktığının belirli olduğunu, iade faturası kesilen 2 milyon TL’lik satılmayan ürünlerin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sonlandıktan sonra geri alınması gerektiğini ancak geri alınmadığını, bu ürünlerin davalının stoklarında bulunduğunu, zilyetlik davalıda olsa da taraflar arasındaki sözleşme doğrultusunda mülkiyetlerinin hala davacıya ait olduğunu, bu sebeple bu mallardan dolayı davalının davacıya borcunun bulunamayacağını, aksine alacaklı konumda olduklarını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2019/… sayılı dosyasında davalı borçlunun ödeme emrine itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı takip konusu alacağın davalıya satılıp teslim edilen malların ödenmeyen bedelleri olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı ise; taraflar arasında basit bir satım sözleşmesi olmadığını, ticari ilişkinin davacı tarafından kendilerine teslim edilen malların satışı yapıldıktan sonra alacaklılık ve borçluluk durumunun ortaya çıktığını, satışı yapılamayan malların ise davacıya iade edildiğini, bu kapsamda taraflar arasındaki yazışmalardan da anlaşılacağı üzere distribütör marjının %15 olarak liste fiyatı üzerinden basılacağını, yıl sonu ciro priminin de net cirodan %1, her 3 ayda bir de tüm markalarda net cirolarından %3 prim ödeneceğinin kararlaştırıldığını, vadenin ilgili ay hariç 120 gün olduğunun 2018 Haziran sonuna kadar sadece satılan ürünlerin bedellerinin ödeneceğini, kalan stok için herhangi bir ödeme yapılmayacağının kararlaştırıldığını, takibe ve davaya konu edilen mallar için uygulandığı üzere iade faturası kesildiğini, zilyetliğinin kendilerinde olsa da mülkiyetin davacıya ait olduğunu ileri sürmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık takibe konu faturalara dayanak malların TBK ‘da düzenlenen satım sözleşmesi hükümlerine mi tabi olduğu yoksa ilişkinin satım sözleşmesi olmayıp satılmayan ürünlerin iadesini içeren ve davalı tarafından satılan mallara göre ticari ilişkinin belirlendiği bir sözleşme türü mü olduğu hususlarındadır.
Taraflar arasında satım sözleşmesi olduğu kabul edildiğinde tüm mallar davalıya teslim edilmiş olduğu için davalının mal bedelini ödeme yükümlülüğü doğacaktır.
Ancak; aradaki ilişki normal bir satım ilişkisi olmayıp davalının ileri sürdüğü şekilde belirlenen bir ticari ilişki olduğu kabul edilirse satılmayan malların davacı tarafından iade alınması gerekeceğinden takibe konu faturalara ilişkin mal bedellerinin davalı tarafça ödenmesi gerekmeyecektir.
Bu sebeple taraflar arasındaki akdi ilişkinin ne olduğunun tespiti önem arz etmektedir. Taraflar yazılı bir sözleşme imzalamamışlardır. Taraflar arasında bir kısım yazışmalar yapılmış bu yazışmaların niteliği itibariyle HMK 202. Maddesinde düzenlenen delil başlangıcı niteliğindedir. Bu maddeye göre; delil başlangıcı iddia konusu hukuki işlerin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilci tarafından verilmiş veya gönderilmiş “belgedir.”
Belge HMK’nun 199. Maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre belge; uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ile bunlara benzer bilgi taşıyıcıları HMK’ya göre belge olarak tanımlanmıştır.
Delil başlangıcı da gönderilmiş belgeyi esas aldığından taraflar arasındaki mail yazışmaları bu kapsamda belgedir ve delil başlangıcı niteliğindedir.
Ancak taraflar arasındaki yazışmaların ticari ilişkilerin belirlenmesinde ticari defter kayıtlardaki durumla birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığına göre taraflar tacir olduğundan taraf defter kayıtlarındaki verilere göre ve yine HMK 199 ile 202 maddeleri uyarınca mail yazışmalarına göre akdi ilişkinin ne olduğu saptanmalıdır. Şüphesiz burada SMM bilirkişilerden kayıtların incelenmesi konusunda teknik yardım alınacaksa da taraf defter kayıtlarındaki durumun hukuksal yorumu ve akdi ilişkinin belirlenmesi bilirkişinin uzmanlık alanı olmayıp mahkeme hakiminin yetki ve sorumluluğundadır.
Bu kapsamda taraf defter ve kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafın defter ve belgeleri yargı çevremiz dışında olduğundan talimatla ayrı bir bilirkişiden rapor alınmış, davalı defterleri ise mahkememizce tayin edilen bilirkişi tarafından incelenmiştir. Aynı zamanda SMM bilirkişisine gıda mühendisi de eklenmiştir.
Bilirkişilerden davacıdan teslim alınan ancak satılmayıp da davalı stoklarında bulunan malların kayıtlarla karşılaştırılması yapılarak bu malların davacıdan alınan mallar olup olmadığı, stoklarda eksiksiz olarak bulunup bulunmadığı, kayıtlarla örtüşüp örtüşmediği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin basit bir satım sözleşmesi mi olduğu yoksa davalı tarafın iddia ettiği gibi distribıtörlük marjının %15 faturada liste fiyatı üzerinden basılıp basılmadığı, yıl sonu ciro primi olarak net cirodan davalı tarafa %1, ilk dönem Nisan ayı dahil olmak üzere her üç ayda bir tüm markalarda net cirodan %3 prim ödenip ödenmediği, ödemelerin vade hariç 120 gün kuralına tabi tutulup tutulmadığı, davacıdan teslim alınan malların bedellerinin davalı tarafça satıldıktan sonra davacıya ödenip ödenmediği, kalan stoklar için herhangi bir ödeme yapılmaması uygulamasının bulunup bulunmadığı, daha önce davacıdan alınıp da satılamayan mallara ilişkin davalı tarafça iade yapılıp davacı tarafa geri teslim edilip edilmediği, bunun her iki taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin uygulanmasının bu şekilde bir teamüle bağlanıp bağlanmadığı, taraflar arasındaki mail yazışmalarında davalı tarafın davacıya bu malları geri almasını ihtar edip etmediği, ihtar tarihi ve iade faturası tarihi itibariyle son kullanın tarihi geçen ürünün bulunup bulunmadığı, bu şekilde son kullanım tarihi geçen ürün var ise bu ürünlerin bedelinin ne miktarda olduğu araştırılmıştır.
Her iki taraf defterlerinde yapılan inceleme sonucunda davacı defterlerine göre davacının davalıdan 1.169.490,24 TL alacaklı olduğu belirlenmiş ticari ilişkide toplamda 5.109.912,24 TL tutarında davalıya mal satıldığı, davalı tarafça 3.696.680,01 TL iade faturası düzenlendiği ve 243.741,99 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu faturalara ilişkin iade faturası ise davacı kayıtlarında bulunmamaktadır.
Davalı defterlerine göre ise; 2017 yılında davalının davacıdan 66.796,61 TL tutarında mal aldığı, 3.050,23 TL tutarında mal sattığı, 2017 sonu davalının davacıya 63.746,38 TL borçlu olduğu bu borcun 2018 yılına devredildiği, 2018 yılında bu devir bakiyesi ile birlikte satılan mallarla toplam 2.767.435,28 TL mal satışı olduğu davalı tarafından yapılan satış ve ödemeler sonucu 1.852.878,15 TL’nin mahsubu sonunda 2019 yılına davacının 915.223,62 TL alacağın devredildiği, 2019 yılında 2018’den devirle birlikte toplam 3.248.152,13 TL tutarında mal satın alındığı, 3.808.948,73 TL tutarında mal satıldığı bu şekilde davalının davacıdan 560.796,60 TL tutarında alacaklı olduğu belirlenmiştir.
İade faturasının düzenlendiği tarih itibariyle son kullanım tarihi geçen ürünlerin bedelinin 127.305,07 TL olduğu tespit edilmiştir.
Her iki bilirkişi raporunun karşılaştırılarak birbirine aykırı durumların giderilmesi ve taraflar arasındaki hukuksal ilişkinin bu aykırılıklar giderildikten sonra bir bütün halinde değerlendirilebilmesi bakımından 3 kişiden oluşan bilirkişi heyetine dosya tevdii edilmişmiştir.
Bilirkişilerden her iki taraf defterleri karşılaştırmalı olarak incelenmek suretiyle, taraflar arasında ihtilaflı olduğu anlaşılan ve davalı tarafça düzenlenen 02/10/2019 tarihli ve 11/10/2019 tarihli toplamda 1.141.782,24 TL bedelli iade faturaları haricinde taraf defter ve kayıtlarının birbirleriyle uyumlu olup olmadıkları, davacı tarafça düzenlenen toplam satış faturası tutarı, bu faturaların tamamının davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, bunun karşılığında davalı tarafça ne miktarda iade faturası düzenlendiği, bu iade faturalarından davacı tarafın defterlerinde kayıtlı olmayan iade faturası bulunup bulunmadığı, iade faturaları dışında davalı tarafça fiyat farkı adı altında kesilen faturaların niteliğinin hizmet faturası niteliğinde olup olmadığı, davalı tarafça düzenlenen fiyat farkı faturalarının tamamının davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, davalı tarafça toplamda ne miktarda fiyat farkı faturası yahut bu ad altında hizmet faturası düzenlendiği, “31/10 tarihine kadar %4 ciro primi” kayıtlı 07/11/2018 tarih H877987 numaralı 31.362,27 TL tutarlı prim faturası dışında bu yönde başkaca bir ciro prim faturası bulunup bulunmadığı, bu faturanın taraflar arasındaki mail yazışmaları ile uyumlu olup olmadığı, davalı tarafça düzenlenen iade faturalarına konu malların bedeli dışında davacı ve davalı tarafların birbirlerinden alacak ve borçluluk durumu, şayet davalı tarafın iade faturasına konu ettiği tutarlar davacı alacağı olarak dikkate alınmayacak ise; davacının davalıdan bakiye alacağının bulunup bulunmadığı yahut davalının davacıdan alacaklı bulunup bulunmadığı, davalı tarafın iddialarının konsinye satışa uygun olup olmadığı, tarafların kayıtlarını konsinye satışa uygun olarak tutup tutmadıkları araştırılmıştır.
Yapılan incelemede davacının davalıya 5.104.515,70 TL tutarında mal sattığı, bu tutar içerisinde dava ve takibe konu edilen faturanın da bulunduğu, davalı tarafça 3.935.025,46 TL tutarında iade faturası düzenlendiği, 238.345,45 TL ödeme yapıldığı, fiyat farkı faturalarının düzenlendiği, ticari defterlerden konsinye satışa ilişkin bir sonuç çıkarılamayacağı rapor edilmiştir.
Tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde dikkat edildiği üzere davacı taraf defterlerinde davalının 3.696.680,01 TL tutarında iade faturası düzenlediği ve bunun davacı defterlerine de iade faturası olarak kaydedilmiş olduğu görülmektedir. Talimatla alınan 20/07/2021 tarihli bilirkişi raporu içeriğinden davalıya satılan malların fatura bilgileri ile iade faturaları bilgileri, fiyat farkı bilgileri yazılıdır. Yine davacı tarafından 07/11/2018 tarih E.877987 numaralı faturanın ciro prim gelir faturası olarak düzenlendiği bu faturanın alt kısmında 31/10 tarihine kadar %4 ciro primi kaydının bulunduğu, bu faturanın da davalıya ait defterlerine ilişkin bilirkişi raporunda iade faturalarına ait bilgiler kısmında 20. Sayfada ve 72. Sırada davacı defterlerine kaydedilmiş olduğu görülmektedir.
Davacı tarafça satılan malların karşılığında davalı tarafça yalnızca 238.345,45 TL ödeme yapılması taraflar arasındaki ilişkinin esasında satım sözleşmesi olmadığını göstermektedir. Yine davacı tarafça düzenlenen faturalar karşılığı satılamayan mallar için davalı tarafça satılan malların yaklaşık %70’i oranında iade faturası düzenlenmesi de aradaki ilişkinin TBK uyarınca basit bir satım sözleşmesi olmadığını ortaya koymaktadır.
Sonuç itibariyle; 3’lü heyetten alınan bilirkişi raporu ticari defterlerde inceleme yapmak yanında hukuksal görüşte bildirmiştir. Ancak taraflar arasındaki akdi ilişkinin ne olduğunun belirlenmesi mahkemenin takdirindedir. Bilirkişi heyetinin hukuksal nitelikte olan görüşüne mahkememiz iştirak etmemiştir.
Bilirkişilerin teknik incelemelerinden de anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki mail yazışmalarına uygun olacak biçimde defter ve kayıtlarını tuttukları davacı tarafça düzenlenen 07/11/2018 tarih E.877987 numaralı faturanın ciro prim gelir faturası olarak düzenlenmesi alt kısmında 31/10 tarihine kadar %4 ciro primi kaydının bulunması ve bu faturanın da davacı defterlerinde kayıtlı olması satıma konu malların tutarına göre davalı tarafça yapılan nakdi ödeme tutarı ile davacı defterlerinde de iade faturası olarak görünen toplam iade faturası sayısı ve tutarı ile HMK 199 ve 202. Maddeleri kapsamında değerlendirilen mail yazışmaları da dikkate alındığında taraflar arasında bir satım sözleşmesi olmadığı davacı tarafça davalıya teslim edilen malların satımı sonrasında kararlaştırılan ciro primi ve diğer olgulara göre alacaklılık borçluluk durumunun ortaya çıktığı, satılamayan malların da davacı tarafa iade edildiği, bu şekilde davalının bedelini ödemek suretiyle teslim alarak satın aldığı ürünler bulunmadığı, davalı tarafça satılamayan mallarda mülkiyetin davacıda kalması nedeniyle bu malların iade edildiği, taraflar arasında ticari ilişkinin sonlanması neticesinde satılamayan ve davacıya iadesi gereken malları davacının kabul etmemesi nedeniyle eldeki ihtilafın çıktığı oysa ki tarafların bir menkul malın bedeli karşılığında satımı suretiyle zilyetlik ve mülkiyetin devri şeklinde ticari ilişkide bulunmadıkları, mülkiyetin halen davacıda olduğu, uyarılara rağmen iade faturası ile gönderilen malları almadığı, davalıdan bu malların bedelini talep edemeyeceği kabul edilmiştir.
Akdi ilişki sonlanırken davalının davacıya malları iade alması konusunda temerrüde düşürmesi gerekir. Ancak iade faturası ile bunların gönderilmesi bu kapsamda değerlendirilmiştir. Bu sebeple iade faturasının tarihi itibariyle ürünlerin gıda ürünü olması dolayısıyla son kullanma tarihi geçen ürünlerin belirlenmesi gerekir. Zira akdi ilişkide davalının ürünlerin son kullanma tarihi geçmeden ilgili ihtarı yapıp iade yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekir. Burada dikkate alınacak tarih bu nedenle iade faturası tarihidir. Bu tarihe kadar son kullanım tarihi geçen ürünlerin toplam tutarı 127.305,07 TL’dir. Davalı ortaya çıkan bu tutardan sorumludur.
Bu sebeple davalının ödeme emrine itirazının 127.305,07 TL asıl alacak tutarınca iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir.
Taraflar arasında akdi ilişkinin tartışmalı olması, alacağın likit olmadığını göstermez. Bu sebeple kabul edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmolunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı icra dosyasında davalı borçlunun ödeme emrine itirazının KISMEN İPTALİNE,
2-Takibin 127.305,07 TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki kayıtlarla birlikte DEVAMINA
3-127.305,07 TL’nin %20 tutarında İcra inkar tazminatının davalı borçludan tahsili ile davacıya ödenmesine
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 8.696,21 TL harcın başlangıçta alınan 14.124,52 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 5.428,31 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan 8.696,21 TL harç, 54,40 TL başvuru harcı, 7.240,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 15.990,61 TL’nin kabul red oranına göre 1.740,66 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerine bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 16.043,98 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 69.159,26 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2022

Başkan ….
e-imza
Üye ….
e-imza
Üye ….
e-imza
Katip ….
e-imza