Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/121 E. 2022/709 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…….
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/121 Esas
KARAR NO : 2022/709

BAŞKAN :…….
ÜYE :…….
ÜYE : …….
KATİP :…….

DAVACI :…….
VEKİLİ : Av. …….
DAVA : İflas (Doğrudan Borçlu Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 178))
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Doğrudan Borçlu Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 178)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı bulunduğunu, tek ortaklı limited şirket niteliğindeki şirketin makine üretim ve pazarlama alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu, ancak 2016 yılında bankaların kredi vermemeye başlaması üzerine şirketin 2017 yılında zora düştüğünü, 2018 yılı ortalarında gelişen faiz ve döviz hareketlerini değeriyle öngöremediği ekonomik güçlüklerle karşılaştığını, faaliyetlerini sağlıklı biçimde yürütemediğini, şirket aleyhine yapılan İcra takipleri sonucunda şirketin faaliyetinin fiilen sona erdiğini, menkullerin muhafaza altına alındığını, taşınmazların rehnin paraya çevrilmesi yoluyla satışına başlandığını, faaliyet adresinden tahliye edildiğini, bilançoya göre şirketin borca batık olduğunu, fiili mal varlığı değerlerinin kayıtlı borçlarının çok çok altında olduğunu güncell bilançoya göre 7.522.109,41 ₺ tutarında borca batıklık bulunduğunu ileri sürerek iflas istemenin yasal zorunluluk haline geldiğini belirterek şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Derdest dava İcra İflas Kanununun 178. maddesi gereğince doğrudan borçlunun müracaatıyla açılan iflas davasıdır.
Bu davada borçlu tüm aktif ve pasifini, alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. Davacı taraf bu zorunluluğu yerine getirmiş ve kayıtlarını mahkememize sunmuştur.
Mahkememizce daha önceden davanın reddine karar verilmiş. Bu karar Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2019/2425 E. 2020/162K. Sayılı ilamı ile mahkememize kararı kaldırılmıştır. Kaldırma gerekçesinde; “İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki iktidarsızlığıdır, borca batıklıkta ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK.nun 178/III deki durum olmadıkça) borçlu kendi iflasını isteyen borçlu aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemede bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerini belirlemek ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.” (Bkz. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/1607-1904 E. K. sayılı ilamı) somut olayda, davacı vekili şirketin borca batık olduğunu ileri sürerek iflasını talep etmiş, mahkemece, şirketin bilirkişi raporuna göre borca batık olmadığı, davacı şirketin dava dışı Hypercut Makine Ltd.’ne borçlu gözüktüğü, her iki şirketin ortaklarının aynı kişilerden oluştuğu, her iki şirketin aynı adresi kullandığı, dava tarihi itibariyle her iki şirketinde adresinden ayrıldığı, Hypercut Makine Ltd.’nin mahkemenin 2018/1834 esas sayılı dosyasında aynı şekilde iflasını istediği, davacı şirket kayıtları şeklen usulüne uygun tutulmakla birlikte gerçeğe uygun olmadığı, stok kayıtlarının mahkemeye doğru şekilde bildirilmediği, aynı kişinin iki şirket kurarak birisini diğerine borçlandırdığı, şirkete ait olup iflasta tasfiyeye girecek değer kalmadığı, gerçekten borca batıklık olduğu ortada olsa ve kendi iflasını istemesi yasal zorunluluk olsa bile, davacının dürüstlük kuralına uygun davranması gerektiği, davacının alacaklıları zora sokmaya yönelik olarak iflas talebinde bulunduğu, hakkın suistimalinin korunamayacağı, alacaklıların icra takibi yaparak seçimlik haklarını kullandıklarını, iflas talebinde bulunmadıklarını, davacının iflasını talep etmesinin icra takiplerini geciktireceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde davacı şirketin tek ortağı ve yetkilisinin Hasan Tüfekçi, dava dışı Hypercut Makine Ltd.’nin ise tek ortağının Özlem Özeş, şirket müdürünün Murat Özeş olduğu, farklı tüzel kişiler arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğuna dair dosyada yeterli delil bulunmadığı, mahkemenin her iki şirketin ortağının aynı kişiler olduğu, aynı kişinin iki şirket kurarak şirketleri birbirlerine borçlandırdığına dair gerekçesinin yerinde olmadığı, borca batıklık durumunda İİK’nın 178. maddesine göre iflas talebinde bulunulabileceği, iflas durumunda müflisin mallarının idaresinin iflas masasına geçeceği, icra takiplerinin de duracağı, bu hususların iflas aşamalarının tabi sonucu olduğu, iflas talep edilmesi ile sırf alacaklıların zora sokulmasının amaçlandığının kabul edilemeyeceği, mahkemenin dürüstlük kuralına aykırı davranıldığına dair gerekçesinin de isabetli bulunmadığı” belirtilmiştir.
Bilindiği gibi ticaret şirketleri borca batık hale geldiğinde kendi iflasını istemek zorundadır. Türk ticaret kanununun 376. maddesinin üçüncü fıkrası emredici hüküm niteliğindedir. Bu tür davalarda iflas talebinin ilan edilmesi ve alacaklıların itiraz haklarını kullanmasının sağlanması gerekir. Bu gereklilik de yerine getirilmiş ve ilanlar yapılmıştır. Somut olayda bazı alacaklılar iflasa karşı çıkmış, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takiplerin sürüncemede bırakılması için bu davanın açıldığını ileri sürmüşlerdir.
İİK m. 179 uyarınca iflas davası iki şekilde ortaya çıkabilir. Birinci ihtimalde sermaye şirketi (anonim ve limited şirket, TTK m. 124) veya kooperatifin borca batıklık sebebiyle kendisi iflasını isteyip davanın davacısı olurken, ikinci ihtimalde herhangi bir alacaklı şirketin iflasını isteyip davanın davacısı olabilir. Pasifi (borçları) aktiflerini (mevcut ve alacaklarını) karşılamaya yetmeyen sermaye şirketi veya kooperatif, şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden şirketin iflâsını isterse, davacı şirket veya kooperatif olup, kanunî mükellefiyete uymuş olur.
İflâsı isteme yetkisi ve görevi, şirket veya kooperatifi idare ve temsille görevlendirilmiş kimselerde, yani yönetim kurulundadır (TTK m. 376); ancak yönetim kurulunun organ sıfatıyla hareket etmesi sebebiyle davacı yine şirket olacaktır. Böylece, aktifleri (mevcudu ve alacakları) borcunu karşılamaya yetmediği (borca batıklık durumu) anlaşılan şirketin faaliyetine daha fazla devam etmesi önlenmekte ve sınırlı sorumluluğu dikkate alınarak gayri muayyen bir kitle korunmaktadır. Borca batıklığı alacaklılar da ispatlayıp, şirketin iflâsını talep edebilirler. Bu hâlde davacı alacaklıdır ve davalı olarak şirketi gösterir. Davacı alacaklı şirkete karşı takip yapabileceği gibi, İİK m. 179’a göre (şirketin yıllık bilançosundan borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa) şirketin doğrudan iflâsını da isteyebilir.
İflâs tâbi bir borçlunun borca batıklık nedeniyle kendi iflasını istediği davada davalı yoktur. İflâsın “kamusal bir talep” olma niteliği burada daha açıkça göze çarpmaktadır. İflâs talebini alan mahkemenin, İİK m. 166, 2’deki usûlle bu talebi ilân etmesi üzerine alacaklılardan bazıları, doğrudan doğruya iflâs talebinin reddi istemiyle, onbeş gün içinde iflâs davasına müdahale veya itiraz edebilir.
Ticaret mahkemesi, iflâs davası açılınca davayı basit yargılama usûlü ile (HMK m. 316-322) görür ve duruşmalı olarak inceleme yapar.
İflas istemi İİK da düzenlenen usulle ilan edilir. Eldeki davada bu ilan tamamlanmış ve ilanla duruşma günü arasında en az 15 günlük süre bırakılmıştır. İlanda duruşma gün ve saatine de yer verilerek müdahil olmak isteyen alacaklılara davaya müdehale edebilme imkanı tanınmıştır.
İflas avansı ve gider avansı depo edilerek, ilan ve diğer giderlerin yapılabilmesi ve yine olası bir iflas kararı halinde iflas tasfiyesi sırasında giderlerin karşılanabilmesi bakımından avans yatırma işlemi tamamlanmıştır.
Dava borca batıklığa dayalı iflas istemine ilişkin olduğundan, davacı şirketin aktiflerinin pasiflerini karşılayıp karşılamadığı araştırılmış ve bu konuda bilirkişi incelemesi de yapılmıştır.
Davacı şirketin aktif varlıklar toplamı 14.237.671,21 TL, borçları 22.078.09 TL olup davacı şirketin rayiç bilançoya göre 30/11/2018 tarihli kaydi özyaknağın -7.840.661,88 -TL olduğu ve bu şekilde borca batık olduğu tespit edilmiştir.
Bu nedenle davacının iflasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
1-Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Makina Elektronik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin 08/06/2022 tarih saat 15:21 itibariyle İFLASINA,
2-İflas kararının iflas müdürlüğüne bildirilmesine,
4-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile bir kısım feri müdahil vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2022

Başkan …….
e-imzalıdır
Üye …….
e-imzalıdır
Üye …….
e-imzalıdır
Katip …….
e-imzalıdır