Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E. 2020/202 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/10
KARAR NO : 2020/202

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – ….,
VEKİLLERİ : Av. … ,
Av. ..,
DAVALI ,,,,
VEKİLLERİ : Av. …
Av. … – .
Av. …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2013
KARAR TARİHİ : 24/02/2020
Eldeki davada mahkememizde yapılan yargılama sonucunda verilen 19/03/2018 tarih ve 2017/1170 Esas 2018/354 sayılı karar temyiz edilmiş, Yargıtay, 11. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2019 tarih ve 2018/4256 Esas 2019/5844 Karar sayılı numarasıyla bozularak mahkememizin 2020/10 esas sırasına kaydı yapılmış ve Yargıtay kararına uyularak muhakemeye devam edilmiştir. Bu muhakeme esnasında;
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde davacının davalı bankanın Nilüfer Bursa Şubesinden Temmuz 2011 tarihinde yatırım hesabında değerlendirilmek üzere 200.000-TL para yatırdığını, ancak yatırım hesabındaki Temmuz ekstresinde hesap bakiyesinin 180.000 TL , Ağustos ayı ekstresinde 120.000 TL, Eylül ayı ekstresinde 102.000,00 TL ve 2011 yılı sonunda Aralık ayında bakiyenin 40.000 TL’ye düştüğünün bildirildiğini, yatırım hesabında hisse alım satımını davalı banka kendi insiyatifi ile yaparak müvekkilimi zarara uğrattığını, davalı bankanın müvekkilinin rızası ve talimatı dışında yatırım hesabında hisse alımları yaparak zarara sebep olduğundan; 160.000 TL yatırım hesabındaki paradan zarar nedeniyle 10.000-TL menfi zararı nedeniyle toplam 170.000-TL’nin en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, davanın reddini savunmakta, davacının 14.02.2000 tarihinden beri müvekkili bankanın müşterisi olduğunu, 16.03.2011 tarihinde Akbank Özel Bankacılık Bursa Şubesi ile çalışmaya başladığı, davacının bankaya yatırdığı mevduatını hisse senedi piyasasında değerlendirmek üzere özel bankacılık personeli . . . sözlü talimat verdiğini, ancak hisse alım satım emirlerini davacının telefon emri ile sözlü olarak verdiğini, hisse alım satımından doğan zararın davacının kendi iradesi ile olup, bankanın kendiliğinden davacı adına hareket etmediğini, bankanın sadece hisse alım satımına aracılık ettiğinden zarardan sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER ve GEREKÇE: Yukarıda özetlenen dava sebebiyle mahkememizde yapılan yargılama sonucunda 19.03.2018 gün ve 2027/1170 E. 2028/354 K. Sayılı ilamla 45.769,72. TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava tarihi 10.01.2013’tür. Daha önce iki defa karar verilmiş, Yargıtay’ca her iki karar da bozulmuştur. Nitekim yukarıda zikredilen karar, bozma üzerine ve bozma ilamında gösterilen eksiklikler giderilerek verilen bir karardır. Ne yazık ki bu son karar da Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli kararıyla bozulmuştur. Bozma ilamında daha önceki bozma kararlarının gereğinin yerine getirilmediği belirtilmiştir. Bu karara karşı eski kararda direnilmesi uygun bulunmuştur.
Öncelikle belirtelim ki daha önceki 19.06.2017 tarihli bozma kararında telefon konuşmalarına atıf yapılmış, hisse senedi alım ve satım işlemlerine ilişkin telefon konuşmaları ve diğer deliller çerçevesinde davalı bankanın 2011 yılı Eylül ayından sonraki işlemler için sorumluluğunun tespiti gerektiği belirtilmiştir. Ancak hem tüm dosya kapsamı hem de bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere banka tarafından müşterinin arandığına ilişkin ses kaydı yoktur. Zaten davalı tarafın kusurlu bulunmasının temel sebeplerinden biri de budur. İlk karara dayanak olan 12.12.2013 tarihli raporun sonuç kısmında bankanı, “davacının her aşamada bilgilendirildiğine dair ses kaydı sunamadığı” açıkça belirtilmiş, rapor içerisinde de banka ile müşteri arasında telefon iletişimine dair kayıt olmadığı, banka çalışanının şahsi telefonu ile davacı ile irtibat kurduğu izah edilmiştir. Mahkememizce verilen ilk kararda bu durum tartışılmış, davalı bankanın Yatırım Ürünleri Uygulama Esaslarına aykırı davrandığı, 25. sayfada belirtilen hükme uymadığı, bu sebeple kusurlu olduğu açıkça anlatılmıştır. Keza aynı kararda BTK ve Turkcell A. Ş.’den telefon kayıtlarının araştırıldığı da belirtilmiştir. Keza hisse alımlarının müşteri talimatı alınmadan banka çalışanının inisiyatifi ile gerçekleştirildiği, bunun kusura esas alındığı zikredilmiştir.
01.12.2014 tarihli bozma kararı ağırlıklı olarak 2011 yılı Eylül ayı ekstresini alan davacının banka çalışanı ile görüşmesinin daha önceki işlemlere onay verildiği anlamına geleceği hususuna ilişkindir. Açık bir biçimde kusura esas alınan olguların gerçekleşmediği belirtilmemiştir. Keza kusura ilişkin mahkemenin kabulü de eleştirilmemiştir. Yani mahkemenin tazminata sebep gördüğü ve gerekçede belirttiği banka kusurlarının mevcut olmadığına dair bir bozma gerekçesi yoktur. Özünde belki bir tarihin öncesinin hesapta nazara alınmayacağı noktasındadır. Elbette 2011 Eylül ayından sonraki işlemlerde usule uygun müşteri talimatıyla yapılanlar tazminat hesabına dahil olmayacaktır. Ancak somut olayda böyle bir durum da yoktur. Yargıtay ilk bozmasında kusura ilişkin kabul ve gerekçeleri eleştirmemiştir. Bankanın kusuru var veya yok dememiştir. 2011 Eylül ayından sonrayı hesaba dahil et, öncesini dikkate alma demiştir. Aksi olsaydı yani toplanan delillere göre bankanın kusuru olmasaydı zaten davanın reddi gerektiği yolunda bozma yapılması gerekirdi. Çünkü mahkemenin kararı hem 2011 Eylül ayından öncesini hem de sonrasını kapsamaktaydı. Kusura ilişkin gerekçe tüm tazminata esas olan gerekçedir. Yargıtay bu gerekçeye olumsuz temas etmemiştir. Dikkat edilirse 2011 Eylül ayından sonraki süreçte banka çalışanının hesap özeti gönderilmemesi önerisi dahi kusura etkili olaylar arasında zikredilmiştir.
Hal böyle olunca sonraki aşamalarda aynı gerekçelerin tekrar tekrar yazılmasına gerek görülmemiş, sadece bozma ilamında belirtilen çerçevede işlem yapılarak bunun gerekçesi açıklanmıştır.
Daha önce de belirtildiği üzere bankaca işlemlerde ses kaydı sunulamadığı açıkça belirtilmiş, bu durum banka kusuru sayılmıştır. 01.12.2014 tarihli ilk bozma
 ilamında telefon kayıtlarına ilişkin bir bozma sebebi zikredilmemiştir. Buna rağmen 19.06.2017 tarihli bozma ilamında telefon kayıtlarının getirtilmesi istenmiş, öte yandan 25.09.2019 tarihli bozma ilamında “telefon görüşme içeriklerinin olmadığı anlaşılsa da telefon trafik verileri tartışılarak karar verilmesi” istenmiştir. Üstelik bozma ilamında uygulanması muğlak kalacak işlemler istenmektedir. Davacı talimatları ne demektir ve davacının dosyaya yansıyan hangi talimat sebebiyle hangi işlem tazminata esas olmaz? Hangi ekstre içeriği önceki kararı haksız çıkarır? Olaya uygulanacak tebliğ, yönetmelik, sözleşme hükümleri hangileridir ve bunlardan hangileri önceki kararda dikkate alınmamıştır? Zira artık tüm deliller toplanmıştır ve taraflarca getirilme ilkesi yüzünden mahkememizce resen başka kayıt getirtilmesinin hukuki tarafı yoktur.
Sonuç itibariyle ne zararın varlığı ne de miktarı konusunda mahkememizce eksik bırakılan bir husus olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı banka sözlü talimatların varlığını ispat edememiş, ses kaydı sunamamış, kurumsal davranıp telefon görüşmelerinin banka hatları üzerinden gerçekleştirilmesine özen göstermemiştir. Yazılı işlem teyitleri alınmamıştır. Müşteriyi detaylı bilgilendirmeyi tercih etmesi gerekirken hesap özeti göndermemeyi teklif ederek hatalı davranmıştır. Banka çalışanı yeterince denetlenmemiş, işlemlerde kayıt ve dikkatli davranma özendirilmemiştir. Portföy sözleşmesi dahi hazırlanmamıştır. Yatırım Ürünleri Uygulama Esaslarına aykırı davranılmıştır. Tüm bu olgular bir araya gelerek yatırım hesabında davacının kontrol edemediği bir zarar oluşmuştur. Elbette her işlemden kar edilmesi beklenmez. Ancak madem bu zarar banka çalışanının inisiyatifi ile ortaya çıkmıştır, sonucuna da banka katlanmalıdır.
Davacı tarafından alındığı sabit olan 30/09/2011 tarihli ekstreye göre hisse senedi tutarı 101.955,90 TL’dir. Kök raporda belirenen 5.000 adet AKSA, 2.000 adet BJKAS, ve 11.000 adet DYOBY hisselerinin kapanış fiyatından değeri 44.690 TL’dir. Bu durumda Eylül 2011 tarihinden sonraki hareketler sebebiyle doğacak zarar (101.955,90TL – 44.690 TL) 57.265,90 TL olacaktır. Davacının müterafik kusuru tenzil edildiğinde talep edebileceği rakam 45.812,72 TL olarak belirlenmiştir. Bu rapor ve kök raporda ortaya konulan hususlar yeterli görülmüş, ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2019 gün ve 2018/4256 E. 2019/5844 K. Sayılı bozma ilamına karşı önceki kararda direnilmesine,
Bu kapsamda davanın kısmen kabulü ile 45.769,72 TL nin 10/01/2013 dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alınması gereken 3.126,52-TL harçtan peşin yatırılan 2.903,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 223,32-TL harcın davalıya tamamlattırılmasına,
Davacı tarafça yapılan 1.771,20-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 485,42-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili lehine kabul edilen miktar üzerinden takdir olunan 6.750,06-TL ücret-i vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden davalı vekili lehine takdir olunan 15.751,88-TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 2.903,20-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 24/02/2020

İş bu kararın gerekçesi 24/02/2020 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır