Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1 E. 2021/66 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
BAŞKANLIĞI

ESAS NO : 2020/1
KARAR NO : 2021/66

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : ….
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : … ….
VEKİLİ : Av. …
: …


VEKİLLERİ : Av. …
TASFİYE
MEMURLAR: … .

DAVA : Elatmanın Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 17/07/2012
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili Bursa 4.Asliye Hukuk Hukuk Hakimliğinin 2012/…. esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde ve duruşmada özetle;davacı ile davalı şirket arasında Bursa 16. Noterliği’nin 05/08/2008 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenerek davacının maliki olduğu … üzerinde inşaat yapılması konusunda anlaşıldığını, sözleşmenin 11. maddesine göre inşaat süresinin 14 ay olduğunu ve sürenin 05/10/2009 tarihinde dolduğunu, tarafların Bursa 16. Noterliği’nin 15/12/2008 tarih ve …. yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat ek sözleşmesi yaptığını, buna göre eski sözleşmenin aynen geçerli olduğu ve eski sözleşmede yer alan yüklenicinin kademeli satış yetkisinin kaldırıldığını, yüklenicinin 05/10/2009 tarihinde temerrüde düştüğünü, davacının iyi niyetle bir süre daha bekledikten sonra yüklenicinin sözleşmeyi yerine getirmemesi üzerine Orhangazi 1. Noterliği’nin 08/06/2011 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya son olarak 4 ay ek süre verildiğini, bu sürenin de 05/12/2011 tarihinde dolduğunu, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/…. D.iş sayılı dosyası ile mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen raporda inşaatın gerçekleşme seviyesinin %56 olduğu ve kalan imalatların yapım maliyetinin 691.851 TL olduğunun belirlendiğini, Orhangazi 1. Noterliği’nin 05/12/2011 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile verilen 4 aylık sürenin dolduğu, şirketin faaliyetlerini durdurmasının istenildiğini, arsa üzerinde davacıya ait bulunan tek katlı yığma bina ve bodrum üzerine 3 katlı karkas binanın sözleşmenin ifa edileceğine güvenilerek yıkıldığını iddia ederek yükleniciye tanınan 4 aylık sürenin 05/12/2011 tarihinde dolmasına rağmen yüklenicinin inşaat faaliyetlerine devam etmesi nedeniyle müdahalesinin önlenmesine, gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, davalı … adına kayıtlı 7 numaralı bağımsız bölümün 8/100 arsa payının; davalı … adına kayıtlı 11 numaralı bağımsız bölümün 8/100 arsa payının, davalı … adına kayıtlı 14 numaralı bağımsız bölümün 5/100 arsa payının, … adına kayıtlı 15 numaralı bağımsız bölümün 2/100 arsa payının adlarından iptali ile davacı adına tesciline, Orhangazi 1. Noterliği’nin 08/06/2011 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname masrafı 53,34 TL, aynı noterliğin 05/12/2011 tarih ve 6857 yevmiye numaralı ihtarname masrafı 63,73 TL, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… D.iş sayılı dosyasında yapılan yargılama gideri toplam 442,8 TL, yıkılan iki adet binanın fesih tarihindeki piyasa rayici üzerinden değeri olarak şimdilik 1.000,00 TL, yıkılan binaların sözleşme tarihinden fesih tarihine kadar ki rayiç kira getirisi olarak 1.000,00 TL, sözleşmenin 2. maddesinde yer alan 300.000 TL cezai şartın 100.000 TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren yasal faizleri ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalılardan …. Ltd.Şti,- … ve … vekili Bursa 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/… esas sayılı dosyasına verdiği cevap dilekçesinde ve duruşmada özetle; Dava dilekçesinde sözü edilen ek süreye ilişkin noter ihtarının, davalı yüklenici şirkete tebliğ edilmediğini, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nin feshi koşullarının oluşmadığını, İnşaat seviyesinin % 56 olduğuna dair iddianın doğru olmadığını, inşaatın bitmek üzere olduğunu, kaldı ki bitmek üzere olan bir inşaatta feshin, geriye değil, ileriye etkili olması gerektiğini, Davalı yüklenici şirketin, sözleşmeden caymadığını, O nedenle, yüklenicinin cayma koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şartın, kendisinden talep edilemeyeceğini, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’ne konu edilen arsa üzerine Mahkemece konulan bir ihtiyati tedbirin kaldırılması uzunca bir zaman aldığından, inşaat ruhsatının 2009 Yılı sonlarında alınabilmiş olduğunu, bu gecikmede, davalı yüklenici şirketin hiçbir kusurunun olmadığını, gecikmeye neden olanın davacı olduğunu, sürelerin hesaplanmasında ihtiyati tedbirin kaldırılış tarihinin dikkate alınması gerektiğini, Yüklenici şirket dışında kalan diğer davalıların, yükleniciden tapuda bağımsız bölüm satın alan kişiler olduğunu, bu kişilerin de tapularının iptali için, Yüksek Yargı Kararlarında aranan koşulların oluşmadığını, açıklanan nedenlerle,davacı arsa sahibi …’ ın tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili olarak da cevap veren Av. … 30.01.2012 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle ; Davalı yüklenici … Yapı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti ile diğer davalılar … ve … hakkında 27.01.2012 günü Mahkemeye sundukları diğer cevaplarını, davalı … için de aynen tekrar ettiklerini,davacı arsa sahibi …’ ın tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İş bölümü itirazları konusunda emsal dava dosyası bulunduğunu; yüklenici …. İnş. Ltd. Şti.nin, arsa malikleri … …. v.d. ile Noterden yaptığı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine ilişkin olarak Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesine 2010/…. E. sayı ile açılan davaya karşı süresinde iş bölümü itirazında bulunduklarını, davacı/yüklenici şirketin karşı koymasına rağmen, Mahkeme; 28.10.2010 günü iş bölümü itirazının kabulüne karar verdiğini ve dosyanın Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesine’ gönderilerek 2010/640 E. sayısını almış olup şu anda derdest olduğunu, Bursa 4. A.H.M.’nin 2010/… E. sayılı dosyasından verilen nihai kısa kararı Ek: 1 olarak sunduklarını, Her iki davanın aynı nitelikte olduğunu, her ikisinin de Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden kaynaklanan bir çekişme olduğunu, Davacı arsa sahibinin, iş bu davayı görüp karar vermeye görevli olmayan Mahkemeden ihtiyati tedbir talep ettiğini, oysa ki HMUK. m. 390/1 gereğince, ihtiyati tedbirin, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan Mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü Mahkemeden talep edileceğini, Dava dosyasının Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinden sonra, davanın esası hakkında hüküm kuracak olan bu Mahkemenin de, şu nedenlerle davacının ihtiyati tedbir istemini reddetmesinin doğru olacağını, Davacı arsa sahibi ile davalı şirket arasında 05.08.2008 tarihinde Noterden Düzenleme Şeklinde Akdedilen Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin, yüklenici şirketin karşı koyması halinde, arsa sahibince tek taraflı olarak feshedilemeyeceğini, bu konuda davacının, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin haklı nedenlerle feshine dair bir dava açmasının zorunlu olduğunu, nitekim davacının da, sözü edilen davayı açma gereksinimi duyarak eldeki davayı açmış olduğunu, Arsa sahibi ile yüklenici/davalı şirket arasında feshin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı hususunun tartışmalı olduğunu, bu konunun keşif ve bilirkişi raporu alındıktan sonra net bir şekilde ortaya çıkacağını, davacı arsa sahibinin, bu aşamada, henüz akdin feshinin haklı olduğuna dair bir karar verilmeden, inşaatların yapımının durdurulmasına dair bir ihtiyati tedbir talep edemeyeceğini, Davacının, 27.09.2011 günü Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak, (2011/…. D.İş) inşaatın seviyesinin tespitini istediğini ve Bilirkişi – İnş. Müh. …. …. tarafından 04.10.2011 tarihinde bu konuda bir rapor verildiğini, doğal olarak bu raporun, 27.09.2011 keşif günü Mahkeme heyeti ve bilirkişi tarafından inşaatların yapıldığı yerde yapılan gözlemlere dayalı olarak daha sonra 04.10.2011 tarihinde verildiğini, Davacının, davalı/yüklenici şirkete gönderdiğini ileri sürdüğü Noter ihtarnamesindeki tebliğ şerhli 05.08.2011 olup, davalıya bu ihtarname ile 4 aylık ek süre verildiğini ve bu sürenin 05.12.2011 tarihinde dolmakta olduğunu, yükleniciye verilen 4 aylık ek süre henüz dolmadan, – yani 2 Ay 9 Gün önce – davacı tarafından bir delil tespiti yapılmış olduğunu, o nedenle bu delil tespitine dayalı olarak, yüklenicinin temerrüde düştüğünün ileri sürülemeyeceğini ve temerrüt koşulları oluşmadığından akdin feshinin talep edilemeyeceğini, bu nedenlerle, inşaatların durdurulması için isten ihtiyati tedbir talebinin de doğru ve yerinde olmadığını, Noterden gönderilen ihtarnamenin tebliğinin usulsüz olduğunu; davacının, dava dilekçesinin ekinde gönderdiği 08.06.2011 tarihli Noter ihtarnamesinin, davalı şirketin gösterilen adreste bulunmaması nedeniyle 01.07.2011 tarihinde iade edildiği, daha sonra 7201 sayılı Tebligat Kanunun 6099 S.K. ile değişik 21/2 maddesine göre tebligat evrakının muhtara bırakıldığı ve ilgili bina kapısına 2 nolu haber kağıdının yapıştırılarak 05.08.2011 günü tebligatın yapıldığı hususunun, Noter tebliğ şerhinden anlaşılmakta olduğunu, Tebligat Kanununda tüzel kişiere yapılacak tebligatlar için m.12 ve m.13’de özel düzenlemelere yer vermiş odluğunu, bu hükümlere göre tebligatın tüzel kişinin yetkili temsilcilerinden birine, onun hazır olmaması halinde de orada bulunan memur ya da çalışanlardan birisine yapılabileceğini, Tebligat Kanunu m.35’e göre yapılacak tebligatlarda da “tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının (ilgili) adrese ait binanın kapına asılacağı ve bu asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı” hususunun açıklığa kavuşturulmuş odluğunu, Olayda, TK m.35’e göre tebliğ evrakının bir nüshasının, davalı tüzel kişinin sicil adresindeki kapıya asılmadığını, tüzel kişilere uygulama kabiliyeti bulunmayan Tebligat Kanunu m.21/2’ye göre tebligat evrakın muhtara bırakıldığını, ancak ilgili adresteki binanın kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırılmış olduğunu, Cevap dilekçelerinde de dile getirdikleri gibi, inşaatın seviyesinin 27.09.2011 tespit ve keşif tarihindeki seviyenin çok daha üzerinde olduğunu, tespit tarihinden sonra davalı yüklenici şirketin büyük bir hızla inşaatı bitirme çabası içine girmiş olduğunu, inşaatın fiilen terk edilmesi iddiasının doğru olmayıp, davacının “inşaatların durdurulması konusundaki ihtiyati tedbir istemi” nin de inşaatların devam ettiğini belgelemekte odluğunu, bu durumun Mahkemece yapılacak keşifte açıkça belli olacağını, yüklenici davalı şirketten bağımsız bölüm satın alan diğer davalıların hukukunun da, inşaatların bitirilmesiyle bağlantılı olduğunu, şayet ihtiyati tedbir kararı verilirse olayda hiçbir kusuru bulunmayan bu davalıların da hukukunun zedeleneceğini, beyan etmiştir.
Davalılar vekili Av. … 03.12.2012 Tarihli Beyan dilekçesinde Davalı; …, … ve …’ in, “davacı arsa sahibinin 100.000,00 TL tutarındaki cezai şart istemine” karşı beyanlarını sunduğunu, Davacı arsa sahibi …’ ın, davalı yüklenici … …. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile olan KKİS’nin sözleşmesini, temerrüt nedeniyle feshettiğini ileri sürerek, KKİS’nin geriye etkili olarak feshini, yüklenicinin kendisine düşen dairelerden, yukarıda adı geçen davalılara, tapuda yaptığı satışların iptali ile adına tescilini ve ayrıca sözleşme m.2’de yer alan 300.000,00 TL ‘lik cezai şartın 100.000,00 TL’ sinin yükleniciden tahsilini talep etmiş olduğunu, KKİS’ nin geriye etkili olarak feshine karar verildiğinde, davacı, arsa sahibi lehine cezai şarta hükmedilemeyeceğini; YG 15. HD’nin 31.05.2010 gün ve 2090 -3090 sayılı İçtihadında;”BK m.158/1 ‘e göre seçimlik cezai şart, akdin icra edilmemesi veya natamam icra edilmesi durumunda, akdin feshedilmemesi halinde istenebilir. Somut olayda …. KKİS’nin diğer parseller yönünden geriye doğru feshine karar verildiği anlaşılmaktadır. Feshedilen parseller yönünden cezai şart istenemez ise de, ileriye etkili fesihte yüklenici, arsa sahiplerinin uğradığı her türlü zararı ödemekle yükümlüdür.” dendiğini, YG 15. HD’ nin 20.10.2003 gün ve 1716 – 4880 sayılı İçtihadında; “Yanlar arasında sözleşmenin 7. maddesiyle ödenmesi kararlaştırılan ceza, bir akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hali için ön görülen ve düzenlenmesi BK m.158/1 ‘de yapılan seçimlik cezaya ilişkindir .. Bu halde sözleşmede aksine hüküm bulunmadığından ya akdin ifası, ya da cezanın tediyesi istenebilir. Bu cezanın istenebilmesi için sözleşmenin ayakta tutulması gerekir. Somut olayda, davacı, ceza ve diğer istek kalemleri dışında sözleşmenin feshini de talep etmiş ve fesih istemi Mahkemece hüküm altına alınmış…. feshe dair hüküm kesinleşmiştir. Sözleşme feshedildiğinde, davacının istemi ancak menfi zarara ilişkin olabilir” dendiğini, BK m. 158/1 ‘deki hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı ancak ya akdin icrasını (akdin ifasını) veya cezanın tediyesinin isteyebilir, şeklindeki hükmün bazı sonuçlar meydana getirmekte olduğunu, öncelikle seçimlik ceza veya akdin ifasının ancak sözleşmeye dayanılarak talep edilebileceğinden, bu cezanın istenebilmesi için sözleşmenin ayakta olması yani feshedilmemesi gerektiğini, zra feshedilen sözleşmeye dayanılarak cezai şart istenemeyeceğini, Y. 15. H.D.’ nin 11.03.2002 Günlü 5874/1062 sayılı kararının aynen, “Davacı iş sahibi, BK 106 maddesindeki seçimlik hakkını sözleşmenin feshi doğrultusunda kullanmıştır. Taraflar arasındaki 16.10.1999 günlü sözleşmede ödenmesi ön görülen ceza ise, BK m.158/1 ‘de yazılı seçimlik ceza olduğundan, sözleşmeyi fesheden iş sahibi bu cezayı talep edemez.” şeklinde olduğunu, Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü halinde, alacaklının, asıl borç ifası yerine cezai şartı isteyebilmesi için, BK m. 106’da yer alan seçimlik haklarından, ifada vazgeçerek müspet zararının tazminini isteme hakkını seçmesi gerektiğini, asıl borcun ifası ile gecikme tazminatını isteyen veya geriye etkili olarak sözleşmeden dönen alacaklının, cezai şartın ödenmesini isteyemeyeceğini, YG 15 HD.’ nin 17.03.2010 gün ve 959 – 1517 sayılı kararında ; “Sözleşmede kararlaştırılan cezanın, BK m.158/1 ‘de düzenlenen seçimlik ceza niteliğinde olup, aksi kararlaştırılmadığından, sözleşmenin feshi halinde istenmesinin mümkün bulunmamasına göre …. ” dendiğini, Eseri teslim borcunda temerrüde düşen müteahhit karşısındaki iş sahibinin, sözleşme ile kararlaştırılan seçimlik cezai şartı talep edebilmesi için, birbirini takip eden iki seçim beyanında bulunması gerektiğini, buna göre iş sahibinin öncelikle BK m. 106 – 108 sisteminin kendisine sunduğu seçimlik haklardan biri olan, ifadan vazgeçmeyi istemesi gerektiğini, değiştirici yenilik doğuran hak niteliğinde ki bu beyanın, işsahibinin seçime ilişkin ilk beyanı olduğunu, bu seçim hakkının kullanılmasından sonra diğer seçim hakkının da seçimlik cezai şartın istenmesine yönelik olacağını, zira ifadan vazgeçen iş sahibinin, kural olarak olumlu zararlarını talep edebileceğini, şayet iş sahibi olumlu zararlarını değil de seçimlik cezai şartı talep ediyorsa bir seçim beyanında daha bulunması gerekeceğini, ifadan vazgeçerek olumlu zararların istenmesi halinde sözleşmenin varlığını koruyacağını, asıl borcun yerini tazminat borcunun alacağını, bu sonuçla iş sahibinin, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmesi varsayımında bulunacağı mal varlığı konumuna ulaşacağını, işte seçimlik cezai şart kayıtlarının yer aldığı sözleşmelerde, iş sahibinin seçim hakkını kullanması sonucunda müteahhit bu tazminat borcunun yerine seçimlik cezai şartın konusu edimin ifa etmekle yükümlü olacağını, elbette ki iş sahibinin seçimlik cezai şartı ile karşılanmayan zararlarını, müteahhidin kusurunu da ispatlamak koşuluyla ayrıca talep edeceğini, Müteahhidin temerrüdü üzerine sözleşmeden dönen iş sahibinin, cezai şartı talep edememesinin nedeninin cezai şartın fer’i niteliği olduğunu, gerçekte cezai şartın doğması ve varlığını sürdürmesinin, geçerli asıl bir borç ilişkisinin varlığına bağlı olduğunu, bu bağlamda iş sahibinin, temerrüde düşen müteahhit karşısında bozucu yenilik doğuran hak niteliğindeki sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanması üzerine, eser sözleşmesinin, kural olarak geçmişe yürürlü şekilde ortadan kalkacağını, baştan itibaren kesin hükümsüz hale geleceğini, bu haliyle eser sözleşmesinin bir klozu olan… cezai şart hükümlerinin de geçersiz hale geleceğini, Y. 15 HD’nin 16.05.1999 gün ve 1999/465 E. sayılı kararında; “Taraflar arasındaki 19.01.1989 tarihili sözleşmenin 22. maddesinde öngörülen cezai şart, ifa yerine geçen cezai şart niteliğinde olup, bu cezai şart ancak sözleşme feshedilmeden ve hükümleri yürürlükteyken, BK m.106 gereğince aynen ifa isteminden vazgeçilerek, bunun yerine geçen olumlu zarar sayılan cezai şart olarak istenebilir. Davacı ise…. ihtarında ve … açtığı davada sözleşmeden döndüğünü açıkça bildirmiş ve bu sözleşmeyi fesih iradesini açıklamıştır. Bu durumda Mahkemece, cezai şartla ilgili olan bu davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir” dendiğini, Bilindiği gibi BK m.106 – 108 (TBK m.125)’de, iki tarafa karşılıklı edim yükleyen akitlerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde, diğerinin borcun ifa edilmesi için uygun bir mehil tayin edeceğini, bu mehil zarfında da borç ifa edilmemiş olursa; alacaklı şu üç seçimlik haktan birisini tercih edebileceğini; – Aynen ifa + gecikme zararı, – Aynen ifa isteminden derhal vazgeçerek, (akdi feshetmeden) müspet zararlarının tazmini – Akde (geriye etkili) feshederek (yani sözleşmeden dönerek) menfi zararlarının tazminini, Olayda KKİS’nin tarafı olan arsa sahibinin, bu üç seçimlik haktan, temerrüt nedeniyle akdin geriye etkili olarak feshini, talep ettiğine göre, seçimlik cezai şartı talep hakkını yitirmiş olduğunu, diğer anlatımla, “Aynen ifa isteminden derhal vazgeçerek, (akdi feshetmeden) müspet zararlarının tazmini” şıkkını terrcih ederek, akdi ayakta tutarak, sadece ifa yerine müspet zararlarını talep etseydi, işte o zaman seçimlik cezai şartı talep imkanına kavuşmuş olacağını, “inşaatın tamamlanmaması ve temerrüt nedeniyle KKİS’nin geriye etkili feshine ve bunun doğal sonucu olarak yükleniciden tapuda bağımsız bölüm satın alan müvekkillerinin tapularının iptaline” karar verilse bile, davacı arsa sahibinin, 100.000,00 TL tutarındaki (seçimlik) cezai şart talebinin reddine, karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir
Mahkememizce daha önceki bozma ilamlarına uyularak 15/11/2017 tarihli kararla; “Ecrimisile ilişkin davanın kabulü ile ve taleple bağlı kalınarak, 1.000,00-TL ecrimisil tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.nden alınarak davacıya ödenmesine, Sözleşmenin feshi, tapu iptali ve tescil ile … yer alan 2 adet binanın bedeline ilişkin hususlar daha önce kesinleştiğinden, bu hususta yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar verilmiştir. Mahkememizce verilen bu karar Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 21/03/2019 tarihli ilamı ile bozulmuştur. Bozma gerekçesinde ;”Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/…. Esas – 2017/… Karar ve 28.02.2017 günlü bozma ilamının 4. bendinde, davacı arsa sahibi tarafından 1.000,00 TL kira tazminatı,1.000,00 TL eski yapı bedeli talep edildiği, talep edilen bu kalemler yönünden davacı tarafından ıslah dilekçesi verilerek talebin artırılmamasına rağmen mahkemece talebi aşar şekilde 304.400,00 TL bina değeri, 51.088,00 TL kira tazminatına karar verilmesinin doğru olmadığı belirtildiği, ancak bozma sonrası mahkemece yapılan yargılama sonunda hüküm bendinin iki nolu kısmında bina bedelinin kesinleştiğinden bahisle bu talep bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi de doğru olmamıştır. Yine hüküm kısmının 6. bendinde mahkemece davalı üçüncü kişilerden alınması gereken toplam harç miktarı doğru olarak hesaplanmasına rağmen, davalılar arasında paylaştırılması doğru olmamıştır. Az yukarıda 2. bentte yazılı gerekçelerle harcın davalı üçüncü kişiler arasında arsa bedel paylarına göre ayrı ayrı hesaplanarak her birinin sorumlu olduğu miktar ayrı ayrı, davalı yüklenicinin ise tüm harçtan diğer davalılar yanında müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş; sözleşmenin feshi, tapu iptâl ve tescil ile 1.000,00 TL kira alacağı, 1.000,00 TL bina bedeli, 100.000,00 TL cezaya ilişkin talepler bozma ilamı dışında kalarak kesinleştiğinden bu kalemler yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi, bina bedeli ve kira tazminatı yönünden 1.000,00TL’yi aşan kısımlar yönünden istemlerin reddine, bakiye ilam harcı ve vekâlet ücreti yönünden az yukarıda açıklandığı şekilde hesaplama yapılarak karar verilmesinden ibaret olmalıdır.” gerekçesine yer verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş ve sözleşmenin feshi, tapu iptal ve tescil ile 1.000,00 TL kira alacağı, 1.000,00 TL kira bedeli, 100.000,00 TL cezaya ilişkin talepler bozma ilamı dışında kalarak kesinleştiğinden bu kalemler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının bina bedeli ve kira tazminatı yönünden 1.000,00 TL’yi aşan kısımlara yönelik taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
Karar verilmesine yer olmadığına karar verilen kalemlerin toplamı 102.000,00 TL’dir. Tapu iptali ve tesciline karar verilen hisselerin toplam değeri 132.875,60 TL’dir. Davalı yüklenicinin harç ve vekalet ücretlerinden sorumluluğu bu iki dava değerinin toplamına göre belirlenmelidir. 8/100 hissiye göre davalı …’nin, 8/100 hisseye göre davalı …’in , 5/100 hisseye göre davalı …’nin , 2/100 hisseye göre davalı …’ın sorumluluğu bu oranlar üzerinden tapu iptali ve tesciline karar verilen hisselerin toplam değeri 132.875,60 TL dikkate alınarak harçtan sorumlulukları belirlenmiştir.
Dava 1.000,00 TL kira alacağı, 1.000,00 TL bina bedeli, 100.000,00 TL cezaya ilişkindir. Daha önce hüküm fıkralarında bu tutarlardan fazlasına hükmedilmesi dosyada ıslah olmadığı için mümkün değildir. Yargıtay bozma ilamında da bu tutarları aşan kısımlar yönünden ıslah olmadığı için istemlerin reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dava değeri davalı …. … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. bakımından bu tutarlar tapu iptal tescil istemleri yönünden davalılar …, … ,…, … yönünden tapu iptali tescil olduğundan ve daha önce kesinleşen hükümlerdeki istemlerin tümden kabulüne karar verildiğinden davalılar yargılama giderlerinin tamamından sorumludurlar.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Sözleşmenin feshi, tapu iptal ve tescil ile 1.000,00 TL kira alacağı, 1.000,00 TL kira bedeli, 100.000,00 TL cezaya ilişkin talepler bozma ilamı dışında kalarak kesinleştiğinden bu kalemler yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının bina bedeli ve kira tazminatı yönünden 1.000,00 TL’yi aşan kısımlara yönelik taleplerinin reddine,
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 20.861,87 TL harçtan yargılama aşamasında davalı … … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine yönelik dava yönünden alınan 4.817,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.044,86 TL harcın davalı … …. İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 16.044,35 TL harçtan peşin olarak yatırılan 6.881,44 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9.162,91 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (8/100 hisseye göre davalı …’nin sorumluluğunun 2.439,11 TL, 8/100 hisseye göre davalı …’in sorumluluğunun 2.439,11 TL, 5/100 hisseye göre davalı …’nin sorumluluğunun 1.524,44 TL, 2/100 hisseye göre davalı …’ın sorumluluğunun 609,77 TL ile sınırlı tutulmasına,)
4-Davacı tarafından yapılan 21,15-TL başvurma harcı + 3,30 TL vekalet harcı + bozmadan önce 185,00-TL posta ve tebligat gideri+bozmadan sonra 189,50-TL posta ve tebligat gideri + 1.219,35 TL keşif ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.618,30 TL yargılama gideri üzerinden kabul ve red oranına göre hesaplanan % 81,40 kabul oranına tekabül eden 1.317,30-TL yargılama gideri ile peşin olarak alınan 6.881,45-TL harcın davalılardan .. … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yönünden tamamı diğer davalılar yönünden hisselerine göre 8/100’nün davalı …, 8/100’nün davalı …, 5/100’nün davalı …, 2/100’nün davalı …’dan bu hisselerle sınırlı olmak üzere tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 24.891,29 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (8/100 hisseye göre davalı …’nin sorumluluğunun 5.764,58 TL, 8/100 hisseye göre davalı …’in sorumluluğunun 5.764,58 TL, 5/100 hisseye göre davalı …’nin sorumluluğunun 3.602,86 TL, 2/100 hisseye göre davalı …’ın sorumluluğunun 1.441,14 TL ile sınırlı tutulmasına,)
6-Davacı tarafça yapılan 5.573,80 TL harç, 745,50 TL yargılama gideri toplam 6.319,30 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların davacı tarafa iadesine,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20/01/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza