Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/888 E. 2022/228 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
-KONKORDATO –
ESAS NO : 2019/888 Esas
KARAR NO : 2022/228

BAŞKAN :…
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :…

DAVACILAR : 1- …
2-…
3- …
4-…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …

VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL:…

VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …


VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL…

VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL: …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL: …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL…
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….
FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …
FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL…
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : ……
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL: …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL:…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL: …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL …
VEKİLLERİ : Av…

FERİ MÜDAHİL:…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))

KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı … Ltd. Şti. ‘ nin 09/05/2012 tarihinde kurulduğunu, şirketin %54 hissedarı olan diğer davacı … … ‘ ın aynı zamanda şirketin yetkili müdürü olduğunu, şirketin gayrimenkul alanında faaliyet gösterdiğini ve İstanbul ‘ da devam eden projelerinin bulunduğunu, diğer davacı … Yapı Ltd. Şti. ‘ nin 15/10/2014 tarihinde kurulduğunu, şirketin %100 paya sahip hissedarının diğer davacı … …’ ın şirketin yetkili müdürü olduğunu, bu davacının da gayrimenkul alanında faaliyet gösterdiğini, İstanbul’ da devam eden projelerinin bulunduğunu, davacı … … ‘ ın her iki şirkete de ortak olduğunu, davacı … … ‘ ın ile … Yapı Ltd. Şti. ‘ nde paydaş olduğunu ve aynı zamanda bu şirkette yetkili müdür olduğunu, davacı gerçek kişilerin şirketlerin bankalardan kullanılan kredi borçlarına kefaletlerinin bulunduğunu, bu sebeple davacı şirketlerle birlikte ortakları için de konkordato talebinde bulunduklarını, şirketlerin mali tabloların incelenmesi neticesinde döviz kurlarındaki artış ve dalgalanmalar, faiz oranlarının artması, nedeniyle davacı şirketin gelir gider dengesi ve nakit akışlarındaki bozulmaların şirketin faaliyetini ve ekonomik güvenliğini tehlikeye soktuğu gerekçesiyle geçici mühlet talebinde bulunmuştur.

Tüm dosya kapsamının incelenmesinde ;
Davacı vekili dilekçesine eklediği konkordato ön projesinde vade konkondatosu teklif etmiştir.
Adi konkordato, iflasa tabi olup olmadığına bakılmaksızın, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun borçlarını proje ile belirli bir vade veya indirim yoluyla yeniden yapılandırabilecekleri bir hukuki imkandır. Konkordato geçici mühleti başarıya ulaşma ihtimalinin olması durumunda borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir ve ilan edilir.
Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen borçlu veya borçlunun iflasını isteyebilecek alacaklılardan biri, Asliye Ticaret Mahkemesine vereceği dilekçesine İİK m. 286’ da sayılan belgeleri de ekleyerek konkordato mühleti talebinin kabul edilmesi hususunda bir başvuru yapabilir.
Mahkeme talep ile birlikte İİK m. 286’ daki belgelerin eksiksiz olduğunu tespit ettikten sonra borçluya derhal üç aylık geçici bir mühlet verir. Burada mahkemece yapılacak inceleme şekli bir inceleme olup talepte ve sunulan belgelerde bir eksiklik bulunmuyorsa borçluya derhal üç aylık geçici bir mühlet vermek gerekmektedir. Bu aşamada mahkemec üç aylık geçici mühlet kararı verilirken içerik ve sunulan bilgilerin sıhhati ve gerçekliğinin denetlenmesi mümkün değildir. Mahkeme geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi konkordato komiseri görevlendirilerek denetlenir (İİK m. 287/3).
Komiser mühletin sonunda mahkemeye bir rapor sunar. Bu rapor neticesinde mahkeme konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğuna kanaat getirirse, borçluya bir yıllık kesin mühlet verir (İİK m. 289). Bu bir yıllık kesin mühlet, sürenin dolmasından önce komiser veya borçlunun talebiyle altı aya kadar daha uzatılabilmesi mümkündür. Mühletlere ilişkin mahkemece verilen tüm kabul kararları ve tedbirlere ilişkin kararlar kesin niteliktedir. Bu kesinlik nihai karar sonrasında da kanun yolu aşamasında bu hususların istinaf sebebi yapılamamasını da kapsar.(İİK’nın 287/son maddesi uyarınca geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı gibi aynı Kanun’un 293/1. maddesine göre de kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.Bu iki düzenleme kanunyollarını sadece bu kararların verildiği tarihte değil yargılama sonunda verilen nihai karar aşamasında da kapatmıştır. Açıklanan nedenlerle her iki alacaklı vekilinin istinaf dilekçesinin bu yöne ilişkin kısımlarının reddine karar vermek gerekmiştir Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/1403 – 2020/1401)
Davacının konkordato başvurusu ve başvuruya eklediği İİK m. 286 da sayılan belgelerin eksiksiz olduğu görüldüğünden davacı borçluya geçici mühlet verilmiştir.
İİK m. 289/3 gereği, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde, borçluya bir yıllık kesin mühlet süresi verilir hükmü uyarınca geçici mühlet içerisinde yapılan incelemeler ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı denetlenmiştir. Mahkememizce, komiser raporu ve alacaklıların da itirazları değerlendirilmiş, borçlunun teklif etmiş olduğu konkordato şartlarına göre borçlarını ödeme ihtimalinin olduğu ve teklif edilen konkordatonun borçlunun ödeme kabiliyetine tekrar kavuşma amacına hizmet ettiği yolunda kanaatine ulaşılmıştır ve borçluya kesin mühlet verilmiştir. Kesin süre içerisine Covid-19 salgını nedeniyle 7226 sayılı kanun kapsamında salgında geçen süre kesin süreye eklenmiştir (Durna, Ümit Erkan: Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle yargıda duran sürelerin konkordato kurumundaki mühlet ve süreler açısındandeğerlendirilmesi,14.05.2020) (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/1232 – 2020/1402).
Kesin mühletin ilanından sonra, İİK m. 299’a göre konkordato komiseri tarafından yapılacak ilanla alacaklıların alacaklarını bildirmesi istenir ve komiser bildirilen alacakların kayıtlarını yapar.
Borçlunun bilançosunda veya alacaklılar listesinde kaydı yer almayan alacaklının konkordato projesi kapsamında yer alabilmesi için alacağını komisere bildirmesi gerekmektedir.
Borçlunun bilançosunda kayıtlı alacaklıların ilan tarihinden itibaren alacaklarını bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır (m. 299). Bu şekilde, bilançoda yeralan alacaklar ve ilan yoluyla bildirilen alacaklar olmak üzere alacaklılar iki bölüm oluşturmaktadır.
Alacaklılar, komiser tarafından yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde alacaklarını bildirmeye davet olunur ve komiserin bu ilanı (m. 299), İİK m. 288’deki usule uygun şekilde yaptırması gerekecektir.
Buna göre komiser tarafından davacı borçlu için alacaklılara ilân tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet için gerekli ilanlar yapılmış ve ilanda, alacak bildiriminin yapılacağı adresin ve hangi zaman içinde yapılabileceği, alacağını süresinde bildirmeyen alacaklıların, alacaklarının borçlunun bilançosunda da kayıtlı olmaması durumunda, kanun maddesinde belirtilen konkordato müzakerelerine alınmayacağı hatırlatılmıştır.
Buradaki onbeş günlük süre içerisinde alacağın komisere bildirilmesi yükümlülüğü, borçlunun bilançosunda göstermiş olduğu alacaklar veya borçlunun konkordato projesinde göstermiş olduğu listede yeralan alacaklar hakkında geçerli değildir. Alacaklar bildirildiğinde komiser, borçlunun ticari defterlerini, bilançolarını ve beyanlarını dikkate alarak, alacakların gerçek olup olmadığı hakkında gerekli incelemeleri yapar ve İİK m. 302’e göre alacaklılar toplantısına sunacağı raporu hazırlayarak, alacaklıların bilgisine sunar. Şayet bilançoda bulunmayan alacaklar yahut alacak olarak bulunupta bilanço da yer alan alacak ile alacaklı tarafından bildirilen alacak arasında farklılık varsa ve borçlu bildirilen bu alacağı kabul etmezse bu alacak çekişmeli alacak statüsüne girdiğinden oylamada bu çekişmeli kısım nazara alınmayacaktır. Ancak alacağı hiç bildirilmeyen yahut düşük bildirildiğini düşünen bu alacaklının İİK uyarınca çekişmeli alacak yönünden dava açma hakkı saklıdır.
Burada borçlunun bildirdiği alacak tutarı ile alacaklının iddia ettiği tutar arasındaki fark miktarı çekişmeli alacak düzeyindedir. İİK’nun 302.maddesinin 4.fıkrasına göre ;”çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.”
Buradaki hükümden çekişmeli olan alacakların tamamı hakkında bir alacak yargılaması yapar gibi mahkemenin belirleme yapma yükümlülüğü bulunduğu sonucu çıkartılmamalıdır. Böyle bir durumda çekişmeli alacakların araştırılması yoluna gidilecek olursa konkordatoya ilişkin sürelerin yasada sınırlı olarak belirlenmiş olması da dikkate alındığında alacaklar hakkında yargılama yapar gibi araştırma yapmak konkordato yargılama usulüne aykırıdır. Dosya üzerinden basit bir belirlemeyle karar verilebilir olan çekişmeli alacaklarla ilgili mahkemece karar verilebilirse de çoğu kez banka kredisinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davalarında alacağın miktarının net bir biçimde belirlenebilmesi birden fazla kez bilirkişi incelemesi ve yıllar süren yargılamalara konu olduğu düşünüldüğünde dosya üzerinden basit belirlemelerle karar verilebilecek haller dışında konkordato oylamasına ve nisabına etki edebilme ihtimali bulunan ve belirlenmesi yargılamayı gerektiren çekişmeli alacakların oylamada dikkate alınması yönünde delil araştırması yapılmak suretiyle müspet karar verilmesi doğru olmayacaktır.
Bu konuda örnek verilecek olunursa; ilama dayalı olan, kesinleşmiş takibe yahut kambiyo senedine dayalı olan alacaklar gibi çekişmeli alacaklar yönünden alacaklılar toplantısında hesaba katılması bakımından bu hususta müspet karar verilip verilmemesi yönünde değerlendirme yapılması heyetimizin uygulaması olarak belirlenmiştir. Bunun dışında ki önemli nitelikte delil araştırması gereken ( keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yapılması gibi) çekişmeli alacaklar için araştırma yapılarak karar verilmesi konkordato yargılama usulüne tezat teşkil edeceğinden bu türden çekişmeli alacaklar toplantı nisabında dikkate alınmaması heyetimizce uygun bulunmuştur. Ayrıca bu alacaklının İİK 308/b maddesi uyarınca çekişmeli alacak yönünden tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içerisinde dava açma hakkı da saklıdır. Dolayısıyla çekişmeli alacak sahibinin haklarının olumsuz etkilenmesinden de söz etmek mümkün değildir. ( Mahkemenin bu konuda verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Bu bağlamda çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkan sağlanmıştır (İİK m.308/b). Açıklanan nedenlerle çekişmeli hale gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/1401 – 2020/1372 ) (Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Esas-karar No: 2020/715 – 2020/701)
İpotekli alacaklı olduğunu beyan eden Türkiye … A.Ş vekili taşınmazlar üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını ve … … vekili taşınmazlar üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını ayrıca davacı … Ltd Şti ‘ye ait Bursa ili Nilüfer ilçesi Hasanağa Mah. 155 ada 4 parsel A blok 5 artı çatı kat 14 nolu bağımsız bölümün kıymet takdiri yapılmamıştır, ancak diğer rehinlerin kıymeti dikkate alındığında … LTD ŞTİ ‘den adi alacak düzeyinde kalan bir alacakları bulunmadığını açıklamışlardır.
Alacaklılardan…vekili toplantı nisabında ve konkordato borcu kapsamında müvekkilin alacağı 240.000,00 TL olarak gösterilmiştir, ancak Bursa 12.AHM 2019/261 Esas sayılı dosyasında ilamla 348.404,98 TL asıl alacağa hükmedilmiştir, bu alacak tutarının borç tasfiyesinde ve toplandı nisabında dikkate alınmasını talep etmişlerdir.
Rehinli alacaklı … … A.Ş vekilinin kıymet takdiri yapılmadığını bildirdiği taşınmaz yönünden rehinli diğer taşınmazların toplam kıymeti ile bu rehinli alacaklının alacak tutarı dikkate alındığında dahi rehni aşan kısım bulunmadığından usul ekonomisi uyarınca kıymet takdiri yapılmadığı ileri sürüler taşınmaz için bir kıymet takdiri yapılmasına yer olmadığına, Konkordato komiserinden konkordatoya tabi borçlar dışında davacıların rehinli borçlarının tutarları rehinli taşınmazların kıymetini de açıklayan ve ayrıca ……vekilinin ilamla hükmedilen alacağının tutarı da dikkate alınarak ek bir rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Davacı … Ltd şti vekiline dosyaya bildirilen ve ilamdaki hükmedilen tutar arasındaki miktar farkı kadar konkordatoya tasdik harcını tamamlamak üzere süre verilmiş, davacı tarafça eksik harç tamamlanmıştır. Konkordato nisabında da ilama bağlı bu alacak dikkate alınmıştır.
Komiser aracılığı ile konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra, ilanla konkordato projesini müzakere etmek üzere alacaklılar toplantıya davet edilmiş, ilânın birer sureti adresi alacaklılara posta ile gönderilmiş, toplantı günü ilandan (22/09/2021 tarihli) en az on beş gün sonra 19/10/2021 tarihinde yapılmıştır.
Davacı kesin mühlet sonrası alacaklılar toplantısından önce projesini revize etmiş ve Geçici mühlet tarihinden itibaren faiz uygulanmayacak şekilde konkordatoya tabi borcun ilk taksidi tasdik kararından 1 ay sonra başlamak üzere 36 ayda eşit taksitler halinde ödenmesi şeklinde proje düzenlenmiştir.
19/10/2021 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında ve daha sonra iltihak süresi içerisinde katılım sağlanarak davacı … Ltd. Şti. için konkordatoya tabi toplam 74 alacaklıdan 48 alacaklı davacının projesine kabul oyu vermiştir. Davacı … Yapı Ltd. Şti. için 27 alacaklıdan 23 alacaklı davacının projesine kabul oyu vermiştir. … için komiser raporunda belirlenen 20.457.418,46 TL olup bu tutara Alacaklılardan ……’ nın toplantı nisabında ve konkordato borcu kapsamında 240.000,00 TL olarak gösterilmiştir, ancak Bursa 12.AHM 2019/261 Esas sayılı dosyasında ilamla 348.404,98 TL asıl alacağa hükmedilmiş olması nedeniyle aradaki fark olan 108.404,98 TL ‘ nin daha bu tutara ilave edilmesi gerektiği bu durumda dahi toplantıda kullanılan 19.550.421,67 TL tutarındaki olumlu oyla gerek alacaklı gerekse alacak çoğunluğu bakımından yasanın aradığı nisabı fazlasıyla sağladığı anlaşılmaktadır. Davacı … yapının ise; 27 alacaklıdan 23 alacaklının olumlu oy kullandığı oylama nisabında dikkate alınacak tutarın 1.167.672,13 TL olduğu, alacaklılar toplantısında ise; 1.019.671,79 TL alacak miktarının olumlu oy kullandığı, bu şirket bakımından da alacak ve alacaklı çoğunluğunun yasanın öngördüğü nisabın çok üzerinde bir çoğunlukla projenin kabul edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Komiser raporunda davacı … … ve … … bakımından yapılan oylamada çoğunluk sağlanmış gibi rapor düzenlenmiş ise de; komiserin raporunda bu davacıların borcunun olmadığı ancak; şirketlerin oylamasında oy kullanan şirket alacaklılarının oylarının da dikkate alınarak hesaplama yapıldığı görülmektedir. Davacı gerçek kişilere ilişkin olarak aşağıdaki konkordato şartlarının değerlendirilmesinde (3.) başlıkta ayrıntılı açıklama yapılacaktır.
İİK ‘ nun Borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar başlıklı Madde 303 ‘ e göre; “konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder”
Dolayısıyla davacı gerçek kişilerin kredi borçlarına kefaletin de davacı şirketlerin borçlardan alacaklarının şirketin toplantısında olumsuz oy kullanılması halinde davacı gerçek kişilerin toplantısında da kullandıkları oya dikkat etmek gerekecektir. Zira Madde 303 ‘ te belirtildiği üzere konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza edeceğinden bankaların davacı gerçek kişilerin toplantısında kullandıkları oy dikkate alınarak belirleme yapılmalıdır. Davacıların kefalet borcu dışında şirketin diğer borçlarından sorumluluğu bulunmadığından bu borçların alacaklılarının şirket için kullandığı olumlu oylar davacı gerçek kişiler için dikkate alınamayacaktır. Bu sebeple davacı gerçek kişiler için kredi borçlarına kefaletten kaynaklı borçları dikkate alındığında davacı gerçek kişiler bakımından gerekli çoğunluğun sağlandığından söz etmek mümkün değildir.
Toplantı sonrası oylamaya ilişkin iltihak süresi beklenmiş ve komiser tarafından oylama sonucunda projenin tasdiki hususuyla ilgili olarak gerekçeli rapor hazırlanmıştır. Rapor mahkememize ibraz edildikten sonra kesin mühlet içerisinde konkordato projesi tasdik kararı hakkında bir karar verebilmek için bir duruşma günü belirlenerek İİK 304. Maddesi uyarınca duruşma günü ilan edilmiş, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri ihtar edilmiştir.
Konkordatonun tasdiki için gerekli koşullar İİK’nın 305. maddesinde sayılmıştır. Bunları beş maddede sıraladığımızda şartlar şu şekildedir:
1- Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması gerekmektedir.
Davacı … Ltd. Şti. ‘ nin 30/09/2021 tarihi itibariyle 22.574.653,60 TL, davacı … Yapının 24.060.793,29 TL tutarında borca batık olduğu anlaşılmaktadır. Somut uygulamalar nazara alındığında iflas tasfiyesi halinde paraya çevirme sırasında cebri icra yoluyla yapılacak satışlarda var olan kıymetlerin %40 ila %60’ı arasında değişmektedir. Komiser tarafından ortalama oran %50 olarak kabul edildiğinde dahi alacaklıların alacaklarını tamamen almasını sağlamayacaktır. Ayrıca buradan iflas masası giderleri ve diğer giderler düşüldüğünde alacaklıların alacaklarına kavuşma oranı dana da düşmüş olacaktır. Konkordato projesi kapsamında geçici mühletten itibaren faiz işlemeyecek şekilde belirlenen konkordatoya tabi olan alacaklarının %100’lük kısmını vadelerin sonunda tahsil etmiş olacaklardır. Dolayısıyla her halükarda konkordato projesi kapsamında borçların tasfiye edilmesi, iflas tasfiyesine göre alacaklıların daha lehinedir. Yine ortalama iflas tasfiyesi süreci davacı potansiyelindeki bir şirket için en az beş yıl süreceğinden projedeki vade süresi de alacaklılar bakımından olumsuz sonuç doğurmayacaktır.
2- Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerekir.
Projenin tasdiki için en önemli şartlardan birisi de kaynaklarla orantılılık olgusudur. Davacı şirketler gayrimenkul ve inşaat işleri ile faaliyet göstermektedir. Davacı … yapının %100 pay sahibi … … ‘ tır. Davacı … ‘ in ise %54 hissedari davacı … … %27 hissedarı … …, %19 hissedarı Muhammed Alrais ‘ tir.
Burada davacı şirketlerin rayiçler bilançosuna göre borca batık olduğu görülse de; davacı şirketlerin gayrimenkul alanında faaliyet gösterdiği, halen faal olduğu, konkordato süreci içerisinde de projede bildirilen inşaat yapımına ilişkin projelerin yapımına devam edildiği, tamamlanan yapıların konkordato süreci içerisinde de komiser ve mahkeme denetiminde satılarak şirkete gelir kaydedilmeye devam edildiği, gayrimenkul piyasasında bilindiği üzere gayrimenkul değerlerinde ciddi anlamda artış olduğu, davacının da konkordato süreci içerisinde ve tasdik sonrasında tamamladığı gayrimenkullerin satışı ile önemli ölçüde bir kaynak yaratabileceği gözlemlenmektedir. Nitekim konkordato yargılamasının devam ettiği süre içerisinde davacı bu yolla bir kısım taşınmazlarını nakde dönüştürebilmiştir. Davacı şirketler gayrimenkul alanında da bilindiği üzere mevcut projelerini tamamlayıp kaynak yaratıp bir sonraki projelere geçerek gelir elde etmeye devam etmektedir. Davacı şirketlerin de süreç içerisinde faaliyet durumu dikkate alındığında yeni projelerle kaynak yapabilme potansiyelinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Borca batıklık başlı başına projenin başarı şansını ortadan kaldıran talebin uygulanabilir olmadığını gösteren bir durum değildir. Aksinin düşünülmesi borca batık şirketlerin konkordato isteminde bulunmasına engel teşkil eder ki bu konkordatonun özü ve ruhuna uygun olmadığı gibi yasa koyucunun amaçladığı konkordato kurumundan elde edilmek ve oluşturulmak istenen hukuksal sonucu da aykırıdır.
Her borçlunun işletmesel potansiyeli ve bu potansiyele göre gelecek projeksyonu farklıdır. Önemli olan bu projeksyona göre elde edilecek karlılık ve likidite ile teklif edilen vadelerin uyumlu olmasıdır. Bu vadelerle işletmenin vadelere yayılan projeksiyonda beklenilen işletmesel performansı uyumlu olduğu ve alacaklılarda projede teklif edilen vadelere onay verdiği sürece dürüst işletme için konkordato projesinin tasdik şartları mevcut ve proje kaynaklarla orantılı demektir.
Alacaklıların yasada öngörülen çoğunlukla ortaya koymuş olduğu iradeye diğer şartlar bakımından ciddi anlamda bir engel yoksa alacaklıların bu iradesine üstünlük tanımak gerekmektedir. Aksi takdirde konkordato ile öngörülen yasal düzenlemenin amacına uygun davranılmış olmayacaktır.
Borca batık olan şirketler için şirket kurtarma yöntemlerinden biri olan iflas erteleme müessesesi ile konkordato kurumu birbirinden önemli ölçüde farklıdır. Uygulamada halen yasa uygulayıcıları tarafından ve çoğu kezde alacaklıları temsilen katılan hukuksal temsilciler tarafından iflas erteleme döneminden miras kalan hukuksal bakış açısı ve alışkanlıklar konkordato kurumuna aktarılarak konkordato uygulamasına bir şekil verilmeye çalışılmaktadır. Oysa bu konkordatonun amaçlandığı şekilde uygulanmasına engel teşkil eden bir durum yaratacaktır.
Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 20.01.2021 tarih 2020/1165 E 2021/123 K sayılı ” Konkordato iflas ertelemenin aksine şirket kurtarma yolu değildir. Alacaklıların alacağına kavuşmasını amaçlayan bu kurum özünde borçlu şirketin faaliyetlerine devamını sağlamayı ve bu sayede borçların ödenmesini amaçlamaktadır” kararı ile bu hususa işaret etmiştir.
Az önce de belirtildiği üzere konkordato müessesesi iflas ertelemeden ciddi ölçüde farklılıklar teşkil etmektedir. Bunlardan en önemlisi borçlunun teklif ettiği konkordatoya alacaklıların oylamada oy hakkına sahip olabilmeleri, konkordato da maddi hukuka tesir edebilecek nitelikte düzenlemeler bulunmasıdır. Bu bakımdan alacaklılar toplantısında alacaklıların ortaya koyduğu iradeye üstünlük tanınması konkordatonun amacına uygun olacaktır. Elbetteki bu durum azınlığın çoğunluğa ezdirilmesi gibi bir sonuç doğurmamalıdır. Konkordatonun başarıya ulaşmasının hiçbir şekilde mümkün olmamasının sabit olması halinde yahut borçlunun kötüniyetli olması halinde yasal çoğunluk sağlansa dahi tasdike karşı çıkan alacaklıların da korunması gerekir.
Ancak projenin başarı ihtimali varsa ve alacaklıların gerekli çoğunluğu da iflas yerine konkordato uygulamasına katılım yönünde irade göstermişse bu projenin tasdik edilmesi hukuka ve yasal düzenlemenin amacına daha uygun olacaktır. Zira iflas tasfiyesi alacaklılar bakımından çoğunlukla olumlu sonuçlar veren bir süreç değildir. Nitekim bunu öngören yasa koyucu İİK’nın 305.maddesinde konkordatonun iflasa göre alacaklılar için daha lehe olması halini düzenlemiştir.
Konkordato müessesesinin bu nedenle önemli farklılıklarını tekrarla birlikte bu durum Yargıtay uygulamalarına da yansımıştır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 20.04.2021 tarih 2021/2083 E 2021/1815 K sayılı kararında bu hususa işaret edilmiştir; “Katı uygulanan konkordato kuralları ne alacaklı ne de ekonomiye katılması amaçlanan borçluya fayda sağlamaz. Aksine çoğunluk oyuyla borçluyla anlaşma sağlamak isteyen alacaklının durumunu da kötüleştirir.”
Bu kapsamda Yargıtay projenin başarıya ulaşmasının hiçbir şekilde mümkün olmaması halinde iflas kararı verilmesi gerektiğini ölçüt olarak belirlemiştir. Dolayısıyla başarı ihtimali bulunan ve alacaklılar tarafından da kabul edilen projenin tasdiki yerine iflas kararı verilmesi doğru olmayacaktır. “Projenin başarıya ulaşmasının hiçbir şekilde mümkün olmaması halinde malvarlığının korunması için iflas kararı verilmelidir. En büyük alacaklının muvafakatinin bulunması konkordato projesinin kabul edilebileceği yönünde bir kanaat oluşturmaktadır.”(Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 20.01.2021 tarih 2020/1165 E 2021/123 K)
Aynı kararda konkordato uygulamasının amacına yönelik olarak şu hususlarda vurgulanmıştır; Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur.
Tüm bu ilkeler ortaya konulduktan sonra davacı şirket bakımından değerlendirme yapıldığında; Borçlu şirketin alacaklılar toplantısında alacaklı ve alacak çoğunluğunun büyük bir kısmı tarafından proje kabul görmüştür.
Davacının projesi kaynaklarla orantılı, nesnel, samimi ve iyi niyetlidir.
3-Konkordato projesi İİK m. 302 de öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olmalıdır. İİK’nın 302.’nci maddesinin 3. fıkrasına göre, kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
19/10/2021 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında ve daha sonra iltihak süresi içerisinde katılım sağlanarak davacı … Ltd. Şti. için konkordatoya tabi toplam 74 alacaklıdan 48 alacaklı davacının projesine kabul oyu vermiştir. Davacı … Yapı Ltd. Şti. için 27 alacaklıdan 23 alacaklı davacının projesine kabul oyu vermiştir. … için komiser raporunda belirlenen 20.457.418,46 TL olup bu tutara Alacaklılardan ….. ‘ nın toplantı nisabında ve konkordato borcu kapsamında 240.000,00 TL olarak gösterilmiştir, ancak Bursa 12.AHM 2019/261 Esas sayılı dosyasında ilamla 348.404,98 TL asıl alacağa hükmedilmiş olması nedeniyle aradaki fark olan 108.404,98 TL ‘ nin daha bu tutara ilave edilmesi gerektiği bu durumda dahi toplantıda kullanılan 19.550.421,67 TL tutarındaki olumlu oyla gerek alacaklı gerekse alacak çoğunluğu bakımından yasanın aradığı nisabı fazlasıyla sağladığı anlaşılmaktadır. Davacı … yapının ise; 27 alacaklıdan 23 alacaklının olumlu oy kullandığı oylama nisabında dikkate alınacak tutarın 1.167.672,13 TL olduğu, alacaklılar toplantısında ise; 1.019.671,79 TL alacak miktarının olumlu oy kullandığı, bu şirket bakımından da alacak ve alacaklı çoğunluğunun yasanın öngördüğü nisabın çok üzerinde bir çoğunlukla projenin kabul edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Komiser raporunda davacı … … ve … Altınış bakımından yapılan oylamada çoğunluk sağlanmış gibi rapor düzenlenmiş ise de; komiserin raporunda bu davacıların borcunun olmadığı ancak; şirketlerin oylamasında oy kullanan şirket alacaklılarının oylarının da dikkate alınarak hesaplama yapıldığı görülmektedir. Gerek dava dilekçesindeki ve projedeki bildirimlerden gerekse de komiser raporunda da belirtildiği üzere davacı gerçek kişilerin kredi borçlarına kefaletten kaynaklı borçlarının bulunduğu, davacı … … ‘ ın şahsi bir borcunun bulunmadığı, … … ‘ ın ise … … Bankasına 73.836,44 TL borcu bulunduğu, bu borcun da davacı yakınları tarafından bu davacı lehine kapatılmış olduğu, … A.Ş. ‘ ye olan şahsi borcun da hayat sigortası tarafından bir kısmı kalan kısmının da davacının yakınları tarafından bu davacı lehine ödenerek borcun kapatılmış olduğu anlaşılmaktadır. Davacı gerçek kişilerin kredi borçlarından kaynaklı kefalet borçları bulunmaktadır. Bu borçların dışında şirket alacaklılarının kullandığı olumlu oyların bu davacılar lehine dikkate alınması mümkün değildir.
İİK ‘ nun Borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar başlıklı Madde 303 ‘ e göre; “konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder”
Dolayısıyla davacı gerçek kişilerin kredi borçlarına kefaletin de davacı şirketlerin borçlardan alacaklarının şirketin toplantısında olumsuz oy kullanılması halinde davacı gerçek kişilerin toplantısında da kullandıkları oya dikkat etmek gerekecektir. Zira Madde 303 ‘ te belirtildiği üzere konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza edeceğinden bankaların davacı gerçek kişilerin toplantısında kullandıkları oy dikkate alınarak belirleme yapılmalıdır. Davacıların kefalet borcu dışında şirketin diğer borçlarından sorumluluğu bulunmadığından bu borçların alacaklılarının şirket için kullandığı olumlu oylar davacı gerçek kişiler için dikkate alınamayacaktır. Bu sebeple davacı gerçek kişiler için kredi borçlarına kefaletten kaynaklı borçları dikkate alındığında davacı gerçek kişiler bakımından gerekli çoğunluğun sağlandığından söz etmek mümkün değildir.
Bu sebeple davacı şirketlerin yasanın aradığı oranın çok üzerinde bir oranlı çoğunluğu sağladığı ancak davacılar … … ve … …’ ın gerekli çoğunluğu sağlayamadıkları anlaşılmaktadır.
4- İİK’nın 206. maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmemesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe, yeterli teminata bağlanmış olması gerekmektedir. İmtiyazlı alacaklıların alacaklarından açıkça vazgeçmesi halinde borçlunun teminat göstermesine gerek kalmayacaktır.
Buradaki şartlar İİK’nun 206.maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacakların ve mühlet içerisinde komiserin izniyle akdedilmiş olan borçlulara ilişkin alacakların teminatlandırılması düzenlenmiştir. Bilindiği üzere mühlet sonrası borçlar konkordatoya tabi borçlar değildir. 206/1.maddede öngörülen borçlarda imtiyazlı alacak olup konkordatoya tabi değildir. İmtiyazlı alacaklılardan kasıt son bir yıl içerisinde tahakkuk eden işçilik alacaklarıdır. Bir yıllık sürenin hesaplanmasında geçici mühletin başlangıç tarihi baz alınmalıdır. Mahkememizin kabulüne göre de tahakkuk eden alacaktan kasıt ilama bağlanmış alacaklardır. Yasa koyucu burada imtiyazlı alacaklar ile mühlet içerisinde doğan alacaklıların alacağının teminatlandırılmasını yahut alacaklının teminat gösterilmesinden feragat edilmesi şartını aramıştır.
Rapor içeriğine göre davacı şirketlerin İİK 305 maddesi uyarınca teminatlandırılması gereken bir borcunun bulunmadığı bartır usulü sözleşme yapılan ve karşılıklı taahhütlerin devam ettiği taşeronlar hakkında da bu taşeronların teminat gösterilmesinden feragat ettiklerine dair beyanlarının da komisere sunulmuş olduğu, dolayısıyla davacı şirketlerin teminatlandırılması gereken bir borcunun bulunmadığı görülmüştür.
5- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekmektedir.
Konkordato borcu kapsamında davacı … Ltd. Şti.’ nin komiser tarafından belirlenen 20.457.418,46 TL konkordatoya tabi borcun mevcut harçlar tarifesi uyarınca binde 2,27 oranına göre alınması gereken tasdik harcı miktarının 46.684,42 TL olduğu, davacı tarafça öncelikle 46.438,34 TL yatırıldığı, ancak ilama bağlı alacak nedeniyle nisapta dikkate alınması gereken 246,08 TL tasdik harcının da karardan önce tamamlanmış olduğu, davacı … Yapı için konkordatoya tabii olduğu belirlenen 1.167.672,13 TL’ lik tutarın binde 2,27 oranına göre alınması gereken tasdik harcı miktarı olan 2.650,61 TL tasdik harcının karardan önce bu tutar davacı tarafça yatırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Konkordato tasdiki için gereken yargılama gideri bakımından dosyada yatırılmış olan avans yeterli olduğundan davacı tarafça başkaca bir yargılama gideri yatırılmasına gerek duyulmamıştır.
Bu kapsamda davacılar … … ve … … gerekli çoğunluğu sağlayamadığından konkordato projelerinin tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargılama devam ederken … … vefat etmiştir. Vefat ettiği için taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir. Bu davacının birinci derecedeki mirasçıları mirası reddetmiştir. Reddi miras istemi Bursa 9.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/1325 esas sayılı dosyasında görüldüğünden sonuçlanması beklenmiş bu dava dosyasında davacı müteveffa … …’ın mirasçıları Rumeysa ve Hediye …’ tarafından mirasın reddedildiğinin tespiti ile müteveffanın babası … … tarafından mirasın kabul edildiğinin kayıt ve tesciline karar verildiği ve kararın kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Davacı … …’ ın davasına mirasçısı olarak diğer davacı … … devam etmiştir.
Bu sebeple Davacı müteveffa … … mirasçısı sıfatıyla … …’ ın ve aynı zamanda kendi adına olan konkordato istemi bakımından davacı … …’ın talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davacı şirketlerin ise konkordato tasdik şartlarını sağladığı kabul edildiğinden tasdik talebinin kabulü ile Geçici mühlet tarihinden itibaren faiz uygulanmayacak şekilde konkordatoya tabi borcun ilk taksidi tasdik kararından 1 ay sonra başlamak üzere 36 ayda eşit taksitler halinde ödenmesine karar verilmiştir.
İİK m.294/2 uyarınca rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi duracaktır. M.288/1 uyarınca geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından faizlerin duracağı tarih geçici mühletin başladığı tarihtir. Nitekim Yargıtay 15 HD 23.06.2021 tarih 2021/2089 E, 2021/2943 K sayılı ilamında da “kesin mühletin faize ilişkin düzenlemesi geçici mühleti de kapsayacağından” görüşüyle aynı hususa işaret etmiştir.
Komiserinde raporlarında gösterdiği ve duruşmada da belirttiği üzere davacının geçici mühlet tarihinden önce işleyen faizli borcu bulunmamaktadır. Geçici mühlet tarihinden sonra da faiz işlemesi duracaktır. Davacı şirketin konkordato projesinin tasdikine karar verilirken geçici mühleten önce doğan faizli alacakların faiz kısımlarına etki etmeyecek biçimde hüküm kurmak için “Konkordatoya tabi borcun 24/06/2019 geçici mühlet tarihlinden itibaren faizsiz olarak” şeklinde belirleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Nitekim Yargıtay da bir ilamında bu hususa işaret ederek ilk derece mahkemesi kararını düzelterek onamıştır. “Yukarıda anılan kanun maddeleri gereğince kesin mühletin faize ilişkin düzenlemesi geçici mühleti de kapsayacağından konkortadoya tabi borçların geçici mühlet tarihinden itibaren faizsiz olarak ödenmesinin karalaştırılması gerekir. Hükmün bu nedenle konkordato talep eden davacı yararına bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.”(Yargıtay 15 HD 23.06.2021 tarih 2021/2089 E, 2021/2943 K)
Bunun önemi şuradadır. Konkordato talep eden borçlunun geçici mühlet öncesinde işleyen bir kısım faizli borcu bulunabilir. Bu alacakların faizlerinde tenzilat yapmak faizli olmayan alacaklarda tenzilat yapılmaması faizli olan alacaklarda ise tenzilat yapılması sonucunu doğuracaktır ki bu alacaklılar açısından eşitsizliğe neden alacaktır. Nitekim davacıya bu husus hatırlatılarak projeyi revize edip etmeyeceği sorulmuş davacı taraf duruşmada geçici mühlet tarihinden itibaren faiz işlemeyecek biçimde konkordatoya tabi olan borcun ödenmesi şeklinde projesini düzeltmiştir.
Her ne kadar davacının yargılama sonucuna göre geçici mühlet tarihinden önce faiz işleyen borcu bulunmasa da, çekişmeli alacaklara ilişkin davalarda veya gerekçe içeriğinde açıklanan ve yargılaması devam eden davalarda ileride mahkemelerce verilecek hükümlerde konkordato borcuna dahil olup geçici mühlet tarihinden önce işleyen faiz alacak kalemleri ortaya çıkabilir. Bu durumda geçici mühlet tarihinden önce işlemiş faizi bulunan ve sonradan ortaya çıkan alacaklar konkordato borcuna bu faizli kısımları ile dahil olacaktır.
Benzer bir şekilde borçlu kayıtlarında yer almayan ve vadesi geçici mühlet tarihinden önce olan bir kambiyo senedi alacaklısı komiserin ilanına rağmen 15 günlük sürede alacağını bildirmemiş ise İcra ve İflas Kanunu’nun 308/c maddesinin ikinci fıkrasına göre “Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir.” hükmü uyarınca işlemiş faizli kısmı ile konkondato borcuna dahil olacaktır. 15 günlük sürede böyle bir alacağı bildirmemenin müeyyidesi alacaklılar toplantısına katılamamak nisapta yer alamamak ve oy kullanamamaktır. Yoksa alacağını bildirmeyen alacaklının alacağı yok kabul edilmeyecektir.İcra ve İflas Kanunu’nun 308/c maddesinin ikinci fıkrası uyarınca konkondato bu alacaklı için de mecburi olacaktır.
Bu düzenlemeye göre projede yer alsın veya yer almasın anılan borçlar için konkordato hükümleri geçerli olacağını hatırlatmakta yarar vardır. Zira bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olacağından bu nitelikteki borçlar da tasdik kararı kapsamındadır.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1- Davacı müteveffa … … (T.C. N:…) mirasçısı sıfatıyla … …’ ın (T.C. N:…) ve aynı zamanda kendi adına olan konkordato istemi bakımından davacı … …’ın talebinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-Davacı … YAPI SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ (Tic. Sicil N:…), (V.D. N:…) ve … BOYA PEYZAJ DEKORASYON İNŞAAT NAKLİYAT HAFRİYAT YAPI MALZEMELERİ LOKANTA TAŞIMACILIK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ (Tic. Sicil N:…), (V.D. N:…) ‘nun taleplerinin KABULÜ ile projenin TASDİKİNE,
3-Geçici mühlet tarihinden itibaren faiz uygulanmayacak şekilde konkordatoya tabi borcun ilk taksidi tasdik kararından 1 ay sonra başlamak üzere 36 ayda eşit taksitler halinde ödenmesine,
4-Mahkememizce kesin mühletin İİK’da öngörülen sonuçlarının kendiliğinden sonlandığının açıklanması ile mahkememizce verilen TÜM TEDBİR KARARLARININ KALDIRILMASINA,
5-Konkordato Komiseri … … komiserlik görevinin SONLANDIRILMASINA,
6-… … İİK 306/2.maddesi gereğince tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetimi sağlamak üzere ATANMASINA,
7……’den borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir rapor alınmasına,
8…’ye aylık 3.000,00 TL ücret takdiri ile bu giderin şirketler kasasından ödenmesine,
9-Tasdik kararının İİK 288.maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine,
10-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan başlangıçta alınan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı … Ltdi. ŞTi. ‘ den tahsili ile, 80,70 TL harcın davacı … Yapı Ltd. Şti. ‘ nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Müteveffa davacı … … için 80,70 TL, davacı … … için 80,70 TL harç olmak üzere toplam 161,40 TL harcın davacı … … ‘ tan tahsili ile hazineye irad kaydına,
12-Tasdik kararının İİK 288.maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine,
Dair davacı vekili ile duruşmaya katılan feri müdahil vekillerinin yüzüne karşı davacı bakımından kararın tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise kararın ilanından itibaren on gün içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2022

İş bu kararın gerekçesi 22/02/2022 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza