Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/794 E. 2020/707 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

… TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
BAŞKANLIĞI

ESAS NO : 2019/794
KARAR NO : 2020/707

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …

DAVACI : …….
VEKİLİ : Av. …….
DAVALI : ……
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 11/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında; Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. Sayılı dosyasıyla takibe konulan 798.000 € ve 415.000 USD meblağlı iki adet bononun hile ve sahtecilik yoluyla oluşturulmuş bonolar olduğunu, davacının gerçekte böyle bonoları imzalamadığını, davalıya da herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespitine ve davalının haksız takip tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili beyanlarında ; bonoların kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiğini, imzanın inkar edilmediğini ileri sürülen bu vakıaların gerçek dışı olduğunu, davalının davacıya borç para verdiğini, bunun karşılığında da dava konusu bonoları aldığını, davacının dayandığı ses kaydının hukuka aykırı delil kapsamında kaldığını, ileri sürerek davanın reddini istemiş, davacı aleyhine kötü niyet ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava Burs 14.İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı takip dosyasında takibe konu iki adet bonodan borçlu olmadığının tespitine ilişkin açılmış menfi tespit davasıdır.
Takibe dayanak belgenin kambiyo senedi niteliğinde bono olduğu görülmektedir. Davacı takibe konu senetteki imzanın hile imzalanarak verildiğini, senet dolayısıyla davacıya borçlu olmadığını ileri sürmüştür.
Davacının senede yönelik hile iddiaları yönünden; takibe ve davaya konu senet bono niteliğindeki kambiyo senedi olduğundan, bilindiği üzere kambiyo senetleri (ticari senetler) ihdasi (kurucu) nitelikteki senetlerdendir. Gerçekten, bir borç için kambiyo yükleniminde bulunulması borcun yenilenmesi (tecdidi) sonucunu doğurmaz(BK., m. 133). Bu durumdaki bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri asıl borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü halinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur.
Kambiyo taahhüdünde bulunulmasına neden olan ve temel ilişkideki asli para edimini teskil eden “temel alacak”, o kambiyo taahhüdünün hukuki sebebini olusturur. Ancak, kambiyo taahhüdünün geçerliliği sebebe bağlı olmayıp, bu senetler maddi anlamda soyut (mücerret) senetlerdir. Kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi gereğince temel alacağın mevcut olmaması, geçersiz olması kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta, fakat sebepteki /temel iliskideki) sakatlık kambiyo borçlusuna“nedensiz zenginlesme defi” öne sürme hakkını vermektedir. Bu davayı açan davacı, kambiyo senedinin hükümsüzlüğünü öne sürmemekte, tersine kambiyo taahhüdünün varlığını kabul etmektedir. Ancak, borçlu, temel ilişkiden bir alacak hakkı doğmadığı halde, kambiyo senedi alacağının istenmesi nedensiz zenginlesme olusturduğundan kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını öne sürmektedir. Bu noktada menfi tespit isteminde bulunan; temel ilişkinin varlığını, temel ilişkide ki sözleşmenin türünü, kambiyo senedinin hangi nedenle ve sözleşmesel ilişki nedeniyle verildiğini ispatladıktan sonra bu temel ilişkideki hangi nedenlerden dolayı kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını ispatlamakla yükümlüdür. Burada iki aşamalı bir ispat yükü söz konusudur ve ispat yükü de menfi tespit isteminde bulunan kişi üzerindedir. Buna ilişkin ispat yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğu ilkesi ve mücerretlik ilkesi gereğince temel ilişkiden bağımsız borç ilişkisi yaratacağından kambiyo senetleri nedeniyle sorumlu olunacaktır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Takibe ve davaya konu bono bir yazılı delil olduğundan kural olarak davacının bu yazılı delile karşı ispat yükü yukarıda belirtildiği üzere davacı taraf üzerindedir. Bilindiği üzere HMK Madde 201’e göre; senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler yasada öngörülen tutardan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. Yazılı delille ispatı gerekir.
Kural bu olmakla birlikte davacı senedin hile altında verildiğini ileri sürdüğünden bu konuda ki iddia ile ilgili Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/24308 sayılı soruşturma dosyasında ceza soruşturması yürütüldüğünden bu dosyada dosyamız arasına celp edilmiştir. Soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği bu karara itiraz sonrası da Bursa 6.Sulh Ceza Mahkemesi tarafından itirazın reddine karar verildiği bu şekilde takipsizlik kararının kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Davacının hile ve dolayısıyla haksız fiil olduğu iddiası HMK uyarınca başkaca delillerle ispatlanabilirse de bu iddiaya dayanak olabilecek en temel olgu olan ceza soruşturmasında da bu hile olgusuyla ilgili bir delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı taraf 22/07/2020 tarihli dilekçeleri ile bir takım delillerin ve banka kayıtlarının toplanması istenmiştir. Bu delillerle davacının bu miktarda borç parayı vermesinin mümkün olmadığı başka bir deyişle bunun hayatın olağan akışına aykırı olacağı ispatlanmaya çalışılmıştır. Takip ve davaya konu senet kambiyo senedidir. Hayatın olağan akışı kavramıyla bu senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu yönde Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları da bulunmaktadır. Yeknesaklaşan kararlara göre hayatın olağan akışı şeklinde soyut kambiyo senetlerine ilişkin uyuşmazlıklarda uygulama imkanı bulunmayan ve yasal olmayan bir gerekçenin dayanak yapılması doğru değildir. ( Bknz. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5.HD 25/10/2019 tarih 2018/377 E. 209/1001 K., Yargıtay 19 HD 2017/2614 E. 2018/184 K.)

Davacının bu senetteki imzaların başka amaçlarla belge üzerine atıldığı iddiasının açığa atılan imzanın kötüye kullanılması kapsamında da değerlendirilmesi gerekecek olursa, açığa atılan bir imzanın kötüye kullanılması iddiası Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca aldatma kapsamında kalmayacağı bunların ispatı bakımından tanık deliline dahi başvurulamayacağı kabul edilmektedir. Açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığı savunması ancak yazılı delil ile ispatlanabilir. ( HMK madde 201) Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna konu olan böyle bir uyuşmazlıkta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasının tanık delili ile ispatlanamayacağını, bu iddianın aldatma kapsamında sayılmayacağı bu sebeple senedin aksinin ancak yazılı delil ile ispatlanabileceği kabul edilmiştir. Hatta açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ile ilgili olarak resmi evrakta sahtecilik suçundan verilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olan mahkeme hükmünün senedin aksinin ispatı bakımından da delil olamayacağı belirtilmiştir. Ancak karara konu uyuşmazlıkta karar düzeltme aşamasında sanığın başka bir suçtan mahkumiyeti sonrası hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hüküm açıklanarak sanık ceza aldığı için karar düzeltme aşamasında Hukuk Genel Kurulu senede karşı bu iddianın kesinleşen mahkumiyet kararı kapsamında kabul edilebilirliğine karar vermiştir. (Bknz. Yargıtay HGK 18/12/2018 tarih 2018/19-699 E. 2018/1950 K.)
Davacının suç isnadı içeren ve iddialarına dayanak yaptığı eyleme ilişkin ceza kovuşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar Sulh Ceza Mahkemesinin itiraz üzerine vermiş olduğu ret kararıyla kesinleşmiştir. Davacı senede karşı yapmış olduğu iddialarının dosya kapsamı itibariyle ispatlayamamıştır. Ancak hukuka aykırı olduğu iddia edilen davacı ve davalı arasındaki görüşmeleri içeren ses kaydı dökümü ve davacının bu kayda ilişkin beyanları senede dayanak teşkil eden borç para verme olgusunun gerçek olup olmadığı noktasında bir kısım şüphe barındırmakta ise de gerek bu ses kaydının delil olabilme vasfı gerekse bu hususun şüphe düzeyinde kalıp takibe ve davaya konu senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte olmayışı dikkate alındığında ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL harcın başlangıçta alınan 98.411,52 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 98.357,12 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 146.251,42 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Bursa Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/11/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza