Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/741 E. 2021/93 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/741
KARAR NO : 2021/93

BAŞKAN : …..
ÜYE : ….
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av….
DAVALILAR :…..
…..
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/07/2019
KARAR TARİHİ : 03/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında; mülkiyeti davalılardan … Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Vakfına ait olan ve diğer davalı … A.Ş tarafından inşası yapılan yapının taahhüt işlerinin davalı … tarafından yapıldığını, davacının da … ile anlaşmak suretiyle elektrik işlerini tamamladığını, yaptıkları iş bedelinin tamamının ödenmediğini, diğer konusunda bir anlaşmazlık yaşanmışsa da ilk faturanın kabulüyle fiyat belirsizliğinin ortadan kalktığını, asıl iş sahibi sıfatıyla … ve … A.Ş ‘nin borçtan sorumlu olduğunu ileri sürerek kdv hariç 345.000,00 TL’nin her bir borçlunun temerrüt tarihi olan ticaret faiziyle birlikte tahsiline karar karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili beyanlarında ;davanın reddini istemiş, davacı şirket ile … arasında özel … A.Ş ‘nin konak eğitim kampüsü ince inşaat işleri yapılması konusunda sözleşme akdedildiğini, davacıyla aralarında bir sözleşme bulunmadığını, bu sebeple kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, dava hakkının zaman aşımına uğradığını, bir eser sözleşmesi bulunduğunu bu sebeple diğer davalı …’nün borcundan sorumlu tutulamayacaklarını, kaldı ki …’nün de böyle bir borcu bulunmadığını, … ye karşı borçlarının tamamını ödediklerini, Bursa 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/… D.İş dosyasından anlaşılacağı üzere elektrik işlerinin de tamamlanmadığını ileri sürmüştür.
Davalı … vekili beyanlarında ; davanın reddini istemiş, taraflar arasında sözleşmesel bağ bulunmadığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, yokluklarında yapılan tespitleri kabul etmediklerini, …’nün borcundan sorumlu tutulamayacaklarını, kendilerine bir fatura yahut ihtar da gönderilmediğini, faturalarda istenilen tutarların fahiş olduğunu, elektrik tesisatının da uygun biçimde tamamlanmadığını bu yüzden kendilerinin de zarara uğradığını ileri sürmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Sözleşmeye konu iş … A.Ş’ye ait iken davalı …’a devredilen okul inşaatının elektrik işleridir.
İş sahibi … tarafından işin yapımı davalı … A.Ş’ye devredilmiş, bu işin bir kısım işleri de … A.Ş tarafından diğer davalı …’ye taşeronluk sözleşmesi ile devredilmiş … tarafından da okul inşaatının elektrik işlerinin yapımı da taşeronluk sözleşmesi ile davacıya devredilmiştir.
Akdi ilişki davacı ile … arasında kurulmuştur. Davacı taraf yüklenici ve taşeron … ile iş sahibi …’ın da yapılan işlerden sorumluluğunun bulunduğunu iddia etmiştir. İddiasının dayanağının da …’ın iş sahibi olarak işin yapımı sırasında şantiye şefleri tarafından emir ve talimat verildiği olgusuna dayanmıştır.
Davalı … ve … A.Ş davacı ile akdi ilişki kurulmadığını, taşeron …’ye iş bedelinin tamamen ödendiğini, davacının taleplerinden davalı iş sahibi ve davalı yüklenicinin sorumlu olmadığını ileri sürmüşlerdir.
Öncelikle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesi gerekmektedir. Davacı taraf iş sahiplerinin emir ve talimatları olgusuna dayanarak davacıya karşı iş sahibi ve yüklenicinin de sorumlu olduğunu iddia etmiş buna ilişkin Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin işin yapımı sırasında üçüncü kişilerin görmüş olduğu zararlara ilişkin olarak sorumluluğun kapsamını gösteren Yargıtay kararları sunmuştur.
Ancak Yargıtay kararları incelendiğinde işin yapımı sırasında üçüncü kişinin bu işle ilgili olarak gördüğü zararlardan dolayı iş sahibinin de yüklenici veya taşeronla birlikte sorumlu olup olmayacağına ilişkin kararlardır. İşin yapımı sırasında üçüncü kişinin gördüğü zararlar ile davacının sözleşmeden kaynaklı alacak ilişkisinin hukuksal temeli aynı nitelikte değildir.
Buradaki sorumluluk daha çok adam çalıştıranın sorumluluğu kuralları çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu şekilde işin yapımı sırasında üçüncü kişiler zarar görmüş ise yüklenicinin işin yapımıyla bağlantısı kurulduğu takdirde zarar gören üçüncü kişinin zararlarından yüklenici veya taşeronla birlikte sorumluluğu yoluna gidileceği kabul edilmiştir.
Davacının iddiası ise akdi ilişkiden kaynaklı bir alacak iddiasıdır. Dolasıyla bir akdi ilişki kurulduğunda bu taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurur. Adam çalıştırmanın sorumluluğu kapsamında ortaya çıkan içtihat uygulamalarını davacının akdi ilişki kurmadığı iş sahibi … ve yüklenici … A.Ş’ye yönelik olarak uygulamak mümkün değildir. Nitekim bu taraflar arasında davacı ile akdi ilişki kurulmamıştır. Akdi ilişki davacı ile davalı … arasında kurulmuştur.
Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin bu hususu açıklayan emsal niteliğindeki 21/12/2018 tarihli 2017/… Esas 2018/… Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ; “Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır. Somut olayda davacı ile davalı … A.Ş. arasında sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Sözleşmelerin nispiliği uyarınca davalı … A.Ş.’nin sorumlu tutulması mümkün değildir. Ayrıca davalı … A.Ş.’nin Borçlar Kanunu 110 ve TBK 128. maddesi anlamında bir taahhüdü de bulunmamaktadır. … A.Ş. kendi iç yazışması ve almış olduğu kararda, davalı … A.Ş’nin fiilinin taahhüt niteliğinde olmadığından bu davalı yönünden pasif husumet nedeniyle reddi gerekirken kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.”
Dolayısıyla davalılar … ve … Yatırım A.Ş’nin taraf sıfatı bulunmamaktadır. Bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi ve Bursa 4.Sulh Hukuk Mahkemelerinin tespit dosyaları dosya arasına celp edilmiş, mahkememiz dosyası üzerinden de elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır. Bu kapsamda davacının davalıdan KDV dahil 448.182,28 TL olduğu belirlenmiş davacı ise KDV hariç 345.000,00 TL talep etmiştir. Davacı aynı zamanda değişik iş dosyasında yapmış olduğu 1.440,00 TL masrafı da davalılardan talep etmiş, ancak bu masraf yargılama giderlerinde dikkate alınması gerekirken sehven kurulan alacak hükmünde talep edilen 345.000,00 TL ile birlikte hüküm kurulduğu görülmüştür. Esasında davanın 345.000,00 KDV hariç olmak üzere kabul edilip 1.440,00 TL’nin ilamdaki yargılama giderleri kısmında dikkate alınması gerekeceğinden yapılan bu maddi hata gerekçeli kararın yazımı sırasında fark edilmiş ise de hüküm kurulduktan sonra kısa kararda değişiklik yapılamayacağından bu durum gerekçeli kararın yazımı sırasında açıklanmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davacının davalılar … Yatırım … A.Ş ile … Vakfına yönelik davasının reddine,
2-Davacının …’ye yönelik davasının kabulü ile KDV hariç 346.440,00 TL alacağın 24/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 23.665,32 TL harçtan başlangıçta alınan 5.916,33 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 17.748,99 TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 5.916,33 TL harç, 864,90 TL yargılama gideri toplam 6.825,63 TL’nin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 32.700,80 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı … ve … … Tic. A.Ş kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine m.7/1’e göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı.03/02/2021
Başkan ….
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip ….
e-imza