Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/734 E. 2021/790 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/734
KARAR NO : 2021/790

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 09/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :10/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;makine mühendisi davalı müvekkili şirkette 31.03.2018 tarihi itibariyle teknik ressam olarak işe başladığını, 18.03.2019 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, davalı işten ayrıldıktan sonra müvekkili şirket ile aynı iş kolunda (Metallerin makinede işlenmesi ve şekil verilmesi) faaliyet gösteren… firmasında çalışmaya başladığını, davalı ile yapılan Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesine göre personel, hizmet akdinin herhangi bir sebeple feshedilmesi ve ortadan kalkması halinde, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde Marmara Bölgesinde, işveren ile aynı faaliyet alanında çalışan diğer şirketlerle herhangi bir iş ilişkisine giremeyeceğinin belirtildiğini, sözleşmeye göre rekabet yasağına aykırı davranış sonucunda bu ücretin 4 katı tutarında cezai şart ödeneceği taahhüt edildiğini, davalı tarafın en son aldığı aylık brüt ücretin 4 katı 12.868,76 TL olarak hesaplandığını, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 12.868,76 TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin mesleğinin otomotiv mühendisliği olmasına rağmen davacı … Otomotiv bünyesinde teknik ressam olarak çalıştırıldığını, verilen görevin, müvekkilinin eğitiminin gereklerinin altında kaldığından, lisans döneminde aldığı eğitime yönelik çalışma arzusunda olan müvekkil teknik ressam olarak çalışmayı daha fazla sürdüremediğini, davacı şirket ile olan iş sözleşmesi sona eren müvekkil, ekonomik hayatını ve geleceğini sürdürmeyi düşünerek … Amortisör Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’de Ar-ge elemanı olarak göreve başladığını, … Otomotiv Mobilya Tekstil İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’de eğitimine uygun bir görev olan Ar-ge elemanı ve sigortalı bir çalışan olarak görevine devam ettiğini, davacının kendi bünyesinden ayrılan işçisine kötü niyetli olarak haksız şekilde bu davayı yönelttiğini, müvekkilin üretim sırları ve teknikleri hakkında yeterli bilgisi bulunmaması ve üretim yapmayan bir şirkette sigortalı çalışan olarak görev yapmasının müvekkilin davacı şirketle rekabet riski olmadığını gösterdiğini, dolayısıyla bu sözleşmeye aykırılığa dayanarak müvekkiline karşı tazminat talebinde bulunulması haksız olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE :
Dava, davalı işçinin sözleşmedeki rekabet yasağına aykırı çalışması nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsiline ilişkindir.
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Tarafların bildirdikleri tanıkların beyanları alındıktan sonra davacı ile dava dışı davalı işçinin çalıştığı firmaya ait kayıtlar celp edilerek dosya konusunda uzman tasarım- marka bilirkişisine tevdi edilerek, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi hükümleri, TBKnun rekabet yasağına ilişkin maddeleri değerlendirilerek, davalının davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle davacıya ait ticari sırlara, üretim teknolojisine, özel üretim biçimi gibi üretim sırları ya da müşteri çevresine erişebilme imkan ve ihtimalinin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacı işverene zarar verme ihtimal ve riskinin olup olmadığı, dava dışı firmanın faaliyet alanları da incelenerek, rakip firma olup olmadığı da raporda açıklanarak, davacının rekabet yasağı sözleşmesi kapsamında alacağına ilişkin rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi tarafından mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davaya konu iş sözleşmesinin 27.12.2017 tarihli olması sebebiyle değerlendirmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 444. maddesi vd. hükümleri kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede davalının, davacı işyerinden ayrıldıktan bir süre sonra dava dışı başka bir işyerinde çalışmaya başlaması, davacı ve davalının sonradan çalışmaya başladığı şirketlerin aynı sektörde faaliyet göstermesi, yine davacı ve davalının sonradan çalışmaya başladığı şirketlerin aynı ilde faaliyet göstermesi gibi koşullar gözünde bulundurulduğunda davacı şirket ile davalı arasında imzalanmış 27.12.2017 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 5. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağının ihlal edildiği, bahse konu iş sözleşmesinde düzenlenen cezai şart tutarı olan 4 aylık brüt maaş karşılığının (3.217,19 x 4 = 12.868,76-TL.) olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında iş akdinin sona erdiği 18.03.2019 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve devamı maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.
O halde yukarıdaki açıklamalardan toplanan delillerden somut olayda, davalı işçinin davacı şirkette 27.12.2017 tarihi itibariyle teknik ressam olarak çalışmaya başladığı, 18.03.2019 tarihinde işten istifa ederek ayrıldığı ve dava dışı … … firmasında 31.03.2018 tarihinde ARGE bölümünde çalışmaya başladığı sabittir.
Diğer yandan taraflar arasında düzelenen iş sözleşmesinin 5. Maddesi uyarınca davalı işçinin 1 yıl süre ile Marmara Bölgesinde rakip firmada, aynı iş kolunda çalışmayacağına dair rekabet yasağı öngörülmüştür.
Davalı tarafından Marmara Bölgesi ile sınırlanmasının çalışma özgürlüğüne aykırılık teşkil ettiği savunulmuştur.
Bilindiği üzere 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’da da İsviçre Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemeye yakın bir düzenleme getirilmiştir. TBK’nın 445. maddesinde “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu maddenin temelinde rekabet yasağı sözleşmesinde kanunda öngörülen sınırlamaları aşan hükümler öngörülmüş ise hakimin MK’nın 4. maddesi gereği hakkaniyet ölçüsünü de gözeterek aşırı kaydı “yasal ya da uygun seviyeye” indirmesi düşüncesinin yattığı söylenebilir. TBK’nın 445 hükmünün, TBK’nın 27/1 ve MK’nın 23/2. hükümleri karşısında özel norm sayılıp, bu nedenle de bu maddelere aykırılığın yaptırımı olan kesin hükümsüzlük yaptırımı uygulanmamalıdır. (Dr. Nagehan Kırkbeşoğlu, Türk Özel Hukukunda Kısmi Hükümsüzlük, İstanbul-2011, s.324. Vd.).
“Tüm bu yapılan açıklamalar çerçevesinde her ne kadar mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde yer alan “Tüm Dünya” ibaresinin yaptırımının kesin hükümsüzlük olduğu kabul edilmiş ise de TBK’nın 445/1 ve 2. maddesi hükmü nazara alındığında hakime, rekabet yasağı sözleşmesindeki aşırı hükümlere karşı sözleşmeyi ayakta tutacak önlemleri alma ve sözleşmeye müdahele etme imkanı tanınmış olup, somut uyuşmalıkta rekabet yasağı konusunda tarafların iradeleri birleştiğinden anılan sözleşmede kesin hükümsüzlük-butlan hali bulunmayıp hakimin müdahalesi ile giderilebilecek hükümsüzlük hali bulunduğundan TBK’nın 445/2. maddesi hükmüne göre bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/12450 Esas ve 2016/6672 Karar sayılı İlamında vurgulandığı üzere tüm dünya ibaresi olsa da TBK 445/2. Maddenin uygulanması gerektiği) Bu durumda TBK 445/2 sözleşmenin ayakta tutulmasının öngörüldüğünden davalının tek başına Marmara Bölgesi ile sınırlamanın çalışma özgürlüğüne aykırılık teşkil ettiği savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı şirket ile dava dışı .. .. firmasına ait ticaret sicil kayıtları, SGK ve Vergi Kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek, davacı şirket ile dava dışı .. .. firmasının aynı faaliyet alanında , otomotiv ve endüstriyel amörtisör, bloker konularında iş yaptıkları, rakip firma olduğu, davalı işçinin teknik ressam olarak davacı firmada çalışıp dava dışı çalıştığı firmada ise ARGE bölümünde çalışarak davacı firmada edindiği üretim sırlarını yeni geliştirilecek ürünlerde kullanma ihtimalinin bulunduğu, davalı işçinin ticari sırlara, üretim teknolojisine, özel üretim biçimi gibi üretim sırları ya da müşteri çevresine erişim ihtimalinin bulunup davacıya zarar verme ihtimal ve riskinin bulunduğu anlaşılmakla davalının rekabet yasağı hükmünün ihlal edildiği sabit olduğundan brüt ücretin dört katı olan 12.868,76-TL. cezai şart alacağına dair davanın kabulüne, davalının elde ettiği kazanç, cezai şart miktarı dikkate alınarak tenkis yapılmasında hakkaniyet olarak takdiren yer olmadığından aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ İLE, 12.868,76 TL cezai şart alacağının dava tarihi olan 22/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 879,06 TL harçtan başlangıçta alınan 219,77 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 659,29 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye Gelir Kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 264,17 TL harç ve 707,90 TL yargılama gideri toplamı 972,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmekle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflar tarafından kullanılmayan artan gider avanslarının hükmün kesinleşmesine müteakip taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/09/2021

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)