Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/728 E. 2021/29 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/728 Esas
KARAR NO : 2021/29

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 19/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davacının 20.000 TL sermaayeli 800 adet paylı davalı … San. ltd. Şti. ‘nin %25’ine tekabül eden 200 pay ile ortağı olduğunu, Davalı şirketin diğer ortaklarının … .., …, ve … olduğunu ve her birinin de %25 ‘e tekabül eden payları olduğunu, şirket yönetiminde yanlış kararlar nedeniyle şirket bünyesinde performans kaybı ve maddi sıkıntı yaşandığını, şirket temsili ve ilzama yetkili … … tarafından davacıya hiçbir bilgi verilmediğini, ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığını ve şirket bilançolarının müvekkiline gösterilmediğini, kâr dağıtımı yapılmadığını, davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresinde aynı alanda faaliyet gösteren birden fazla farklı şirketin faaliyette olduğunu ancak davalı şirketin faal olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle davacının haklı sebeple şirketin ortaklığından ayrılmak istediğini, davalı şirketin faaliyet konusundan uzaklaştığını, sürekli zarar ettiğini, limited şirketin ortaklık mevcudu kalmadığını, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini, beyanla davanın kabulü ile davacının şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı şirket …. Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …. Sicil numarası ile kayıtlı olarak 15.01.2014 tarihinde kurulduğunu, şirket 4 ortaklı olup her ortak %25 oranında eşit pay sahibi olduğunu, Davacının da müvekkil-şirketin kurucu ortaklarından olduğunu, davacı tarafın iddialarının gerçeklerle uzaktan – yakından bir ilgisi bulunmadığını davacı tarafın şirketin işleyişi ile ilgili her konuda bilgi sahibi olduğunu, Davacının şirketin mali durumu ile ilgili tüm bilgileri hem şirket muhasebe departmanından, hem şirket mali müşavirinden yazılı veya sözlü olarak sürekli şekilde edindiğini, davalı şirketin SGK ve vergi dairesine kamu borçlarının olduğunu davacının gerek şirkete gerekse diğer ortaklara dava dilekçesinde iddia ettiği hususlar ile ilgili hiçbir yazılı ihtarı dahi bulunmadığını , şirketin halihazırda kamu borçları nedeniyle kar etmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından kar dağıtımı yapılmasına da olanak bulunmadığını, şirkette %25 paya sahip … … 02.08.2017 tarihinde vefat ettiğini, geriye kalan tüm mirasçıların mirası reddettiğini , dolayısıyla 02.08.2017 tarihinden bu yana müteveffa ortak-…’na ait %25 pay müvekkil-şirkette temsil edilmediğinden askıda olduğunu, davacının da %25 pay sahibi olduğu dikkate alındığında davacı olmaksızın TTK’nun ilgili maddeleri uyarınca birçok karar alınması da mümkün olmadığını, davacının şirketin işleyişine katılması yasal açıdan da zorunlu olup aksi yöndeki davacı beyanların hiçbir mesneti bulunmadığını, davacının istediği her an diğer ortaklar … … ve … … … istediği gibi ulaşabildiğini şirketin adresi belli olup gün boyu diğer ortaklar … … ve … … … adreste bulunduklarını, hafta içi mesai saatlerinde istediği her an şirketin adresine gidip görüşmesinin önünde hiçbir engel bulunmadığını, şirketin gerçek veya tüzel kişilere herhangi bir borcu bulunmadığını, aleyhine mevcut bir icra takibi, vs de mevcut olmadığını, şirketin sadece ve sadece SGK ve vergi dairesine borcu bulunduğunu ilgili kurumların borç yapılandırması adı altındaki mevzuat değişiklikleri ile ödendiğini, Davacı tarafın şirketin kamu borçlarından %25 payı oranında şahsi malvarlığıyla sorumlu olduğundan bundan kurtulmaya çalıştığını, ancak 2014 yılından bu yana şirket eşit oranda paydaş 4 ortak tarafından yönettildiğini ve söz konusu borç da 4 ortak tarafından birlikte yapıldığını, dolayısıyla söz konusu borç da eşit oranda paydaş ortaklar tarafından birlikte ödeneceğini , bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Derdest dava TTK. 630. maddesine istinaden açılan çıkma davasıdır. TTK. 638/2 maddesi her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkma amacıyla dava açabileceğini öngörmüştür. O halde davacı taraf haklı sebeplerin varlığını ispat etmek zorundadır.
Şirketin mali durumu ve nasıl yönetildiğini belirlemek açısından şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması uygun bulunmuştur. Davalı şirketin mali yönetiminde dava dışı diğer kurucu ortakların kusuruna ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Şirket borçlarının geneli kamu borçlarıdır. Şirket kar elde etmediği için kar payı dağıtımı yapılmamıştır. Davacının şirketin işleyişi ile ilgili bilgi edinemediğine dair delil bulunmadığı gibi, bu konuda tanık da bildirilmemiştir. Kaldı ki; kural olarak her hissedar şirketin mali durumu hakkında bilgi almak hak ve imkanına sahiptir. Bu hak yasanın 614ncü maddesinde düzenlenmiştir. Müdür şirketin işleri ve hesapları hakkında bilgi vermek zorundadır. Aynı maddenin 2nci fıkrası bir istisna düzenlemesidir. “Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir.” Ancak genel kurulun da bu imkanı haksız yere kısıtladığı iddiası ileri sürülerek mahkemeden karar vermesi istenebilir ki bu da şirket hesaplarının mahkeme kanalıyla incelenmesini değil, paydaşın inceleme yetkisini kullanmasının sağlanması şeklinde olur. Daha açık bir ifade ile paydaş mahkemeden şirket hesaplarını incelemek üzere izin/yetki verilmesini talep edebilir. Dolayısıyla bu nedenler şirket ortaklığından çıkmak için haklı sebep teşkil etmez. Şirket ana sözleşmesinde ortaklık payının devrinin yasaklanması gibi davacıyı ortaklıkta mecbur bırakacak bir haklı sebebin varlığına dair iddia da bulunmamaktadır. Bu bilirkişi raporunda sadece haklı sebeplere ilişkin bir örnekleme olarak verilmiştir. Bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30 TL harcın başlangıçta alınan 44,40 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte olan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/01/2021

Katip …
✍ e-imzalıdır.

Hakim …
✍ e-imzalıdır.