Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/7 E. 2021/963 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/7 Esas
KARAR NO : 2021/963
HAKİM : …
KATİP : ….

DAVACILAR : 1- …
2-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av….
DAVALI : 2-…
VEKİLİ : Av….
DAVALI : 3- …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı … Sigorta A.Ş.’ye zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı ve … tarafından sevk ve idare edilen …plakalı aracın, yaya olan …’a çarparak vefatına sebep olduğunu, sürücünün ceza yargılaması sonucunda mahkumiyetine karar verildiğini ve tali kusurlu bulunduğunu, davacıların müşterek çocukları … vefatı sebebiyle büyük acı ve üzüntü yaşadıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik her bir davacı için 5.000.TL maddi tazminatın tüm davalılardan müteselsilen tahsilini, yine her bir davacı için 20.000.TL manevi tazminatın ise araç sürücüsü ve malikinden tahsilini talep etmektedir.
Davalıların Cevabı; Davalı … (…) Sigorta A.Ş. davanın reddini savunmakta, olayla ilgili olarak ihbarda bulunulmadığını, bu nedenle davalı şirketin temerrüde düşmediğini, kusur oranıyla ve poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduklarını ileri sürmektedir.
Davalı …ve … ayrı ayrı verdikleri dilekçelerde davanın reddini istemişler, kusurun davacıların çocuğu olan …’a ait olduğunu, ceza yargılaması sırasında bunun ortaya çıktığını, kaza sonrasında yaralı ile ve ailesi ile ilgilendiklerini, anne babanın çocuklarının desteğinden muhtaç kaldığı iddiasının ispatı gerektiğini, SGK tarafından yapılan ödemelerin tazminattan düşülmesi gerektiğini, istenen manevi tazminatın yüksek olduğunu, bu tazminatı ödeme gücü olmadığını ileri sürmüşlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizin bozmadan önce yaptığı yargılama neticesinde verilen kısmen kabul kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 17/07/2018 tarih 2015/13211 esas 2018/7274 karar sayılı ilamıyla “Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüme dayalı tazminat istemine ilişkindir.
BK.’nun 53. maddesine ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, hukuk hâkimi, ceza hâkiminin belirlediği kusur oranı ve delil yetersizliğine dayalı beraat kararı ile bağlı değil ise de, sanığa isnat edilen eylemi işlemediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayalı beraat kararı ve eylemin hukuka aykırılığını ve fâilini belirleyen mahkumiyet kararı ile bağlıdır.
Somut olayda, mahkemece, kusur oranının belirlenmesi yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, sadece zararın saptanması için bilirkişi raporu alınmış, kusur yönünden ise; davalının sanık olarak yargılandığı ceza dosyasında davalı/sanığın tali, ölenin asli kusurlu olduğu, mahkemece yapılan değerlendirmede yeni bir kusur raporu alınmasının yarar sağlamayacağı, bu raporlarla yetinilebileceği, kusurun matematiksel dağılımı konusunun uzmanlık gerektirmediği ve mahkemece taktir edilebileceği, bu nedenle başkaca bilirkişi incelemesi yaptırılmayacağı, mahkemece yapılan değerlendirmeye göre olayda davalı sürücüye izafe edilebilecek kusur oranının azami %10 olduğu belirtilerek hüküm kurulmuştur.
Kusurun matematiksel dağılımı konusunun uzmanlık gerektiren bir durum olmadığı doğru ise de; hükmün gerekçesinde olayın nasıl meydana geldiği, desteğin ve davalı sürücünün Karayolları Trafik Kanunu ve trafik akışına göre hangi kuralları ihlal ettiği, maddi vakıanın ne şekilde ele alınarak kabul edildiği, çarpmanın nasıl, nerede gerçekleştiği, desteğin ve davalının kaza anındaki seyirleri gibi hususların nasıl kabul gördüğü anlaşılamamaktadır.
Buna göre; yukarıda anlatılanlar doğrultusunda kusurun tespitine yönelik tarafların itirazları da sorulduktan sonra konusunda uzman bilirkişiden kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleriyle bozularak kaldırılmıştır.
Mahkememizce bozmaya uyularak öncelikle taraflardan kusura ilişkin itirazları konusunda beyanları sorulmuş ve dosya kusur incelemesi yapılmak üzere bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi 10/01/2021 tarihli raporunu dosyaya ibraz etmiştir. Bilirkişinin tespitlerine göre; olay günü sürücü … sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile Zafer Bulvarı üzerinden Gökdere istikametinde sol şeritten seyrederken, taşıt yolunun sağ tarafında park etmiş araçlar arasından yaya geçidini kullanarak karşı istikamette geçiş yapmakta olan yaya …’a çarptığı anlaşılmakta olup, söz konusu kavşakta ışık kontrollü yaya geçidinin bulunduğu, başka bir deyişle yaya geçidini kullanarak geçmek isteyen yayaların direkteki butona bamaları gerektiği gibi, butona bastıktan sonra taşıt yolunda seyreden taşıtlara kırmızı ışık, kendilerine yeşil ışık yanmasını bekledikten sonra geçiş yapmaları gerektiği, somut olayda yaya …’ın hangi ışıkta geçiş yaptığı belirsiz olmakla birlikte CD tutanağında araçların toz bulutundan sonra sıkıştığı ve durduğu belirtilmekte olup, yayanın ışık butonunu kullanmadan kırmızı ışıkta geçiş yaptığının anlaşıldığını, somut olayda ilk geçiş hakkının sürücüye ait olduğunu, yaya …’ın karşıdan karşıya geçerken ilk geçiş hakkını sürücüye vermediği gibi, yaklaşan taşıtların hız ve uzaklığını dikkate almayarak kendi can güvenliğini tehlikeye atması yanında, karşıdan karşıya geçiş için uygun zamanı da seçmediğinden, karşıdan karşıya geçerken kontrolsüz geçiş yaparak kendi can güvenliğine gereken dikkat ve özeni göstermediğinden KTK’nun 68/b-1 ile Karayolları Trafik Tüzüğünün 138/b-3 maddesini ihlal etiği ve bu nedenle %75 oranında kusurlu olduğu ifade edilmiştir. Sürücü …’nın kusur durumunun değerlendirilmesinde ise; sürücü … sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile Zafer Bulvarı üzerinden Gökdere istikametinde sağ şeritten seyrettiği ve sol şeritte aynı istikamette seyreden araçların sağ tarafından geçtiği, daha sonra da sol şeride geçerken kontrolsüzce yaya geçidini kullanarak taşıt yolunun sağ tarafından sol tarafına geçmeye çalışan yayaya çarptığı, dolayısıyla davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araç ile yaya geçidine yaklaşırken her an somut olayda olduğu gibi kontrolsüz yayaların çıkabileceğini ön görmeyerek, aracının hızını mahal şartlarına göre düzenlemediği, diğer taraftan sürücüye ait 10 m fren izinin mevcut olduğu, araç sürücüsünün hızı hesap edildiğinde V= 16 s (f+p)
S= fren mesafesi= 10 m, p= eğim= 0, f= zemin sürtünme katsayısı = 0.60 (kuru asfalt)
V1 = 16 10 (0.60+0) = 16×6 = 16 x 2.5 = 40 km/h olduğunun hesap edilmiş olup, sürücünün ayağını gaz pedalından çekip, fren pedalına basması için geçen zaman dilimi 0.75 saniyede alacağı yol miktarının hesap edilmesi gerektiği, bu itibarla
40 km x 0.75 sn/ 3600 sn = 0.0083 km = 8.3 m
s= 10m + 8.3 m= 18.3 m
V= 16 18.3(0.60+0) = 16x 10.98 = 16×3.3 = 52.8 km/h olduğunun hesap edildiği, ancak araç sürücüsünün hesap edline bu hızla seyretseydi durabileceği, duramadığına göre hesap edilen 52.8 km/h üzerinde seyrettiği ve taşıt yolu üzerinde 30 km hız tahdit levhasının olduğu dikkate alındığında, sürücünün trafik işaret levhalarına uymadığı, bu gerekçelerle %25 oranında kusurlu olduğu tespit ve kanaat belirtilmiştir.
Aktüer bilirkişiden maddi zarara ilişkin rapor alınmış, raporda %25 nispetinde kusura göre davacı babanın destekten yoksunluk zararının 41.485,21-TL olduğu, davacı annenin ise 64.567,53-TL zarara uğradığı hesaplanmıştır.
Davacı vekili rapor doğrultusunda davasını ıslah etmiştir.
Zamanaşımı itirazları sebebiyle yapılan değerlendirmede; 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 24/03/2013 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 21/02/2014’tür. Yine ıslah ise 29/06/2021 tarihinde yapılmıştır. Davaya konu trafik kazası sonucu davacıların kızı vefat etmiş olmakla taksirle ölüme sebebiyet eylemi için ceza zamanaşımı süresi, 15 yıldır. Buna göre, gerek davanın açıldığı tarihte gerekse ıslah tarihi itibariyle uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazları yerinde değildir.
Davalı sigorta şirketi Yargıtay bozma ilamında davacı yararına sadece kusur nedeniyle bozulduğunu, bu durumda sair hususların kesinleştiğini ve davalılar lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, bozma öncesi ilk bilirkişi raporunda kusur indirimleri yapılması gerektiğini savunmuş ise de; tazminata ilişkin talebin mevcudiyeti ve miktarı kusur değerlendirmesine sıkı sıkıya bağlı olduğundan ve bozma kararında bozma neden ve şekline göre kusura ilişkin itirazlar dışında sair temyiz itirazlarının incelenmediği belirtildiğinden davalılar lehine usuli kazanılmış haktan bahsedilemez.
Dava dilekçesiyle faiz talep edilmemiş ise de davacı davasını ıslah ederken kaza tarihinden yasal faiz talebinde bulunmuştur. Bu nedenle davacıların tazminat taleplerinde faiz talebinin de olduğunun kabulü ile tarafların temerrüt tarihlerine göre yasal faize hükmedilmiştir.
Davacıların müşterek çocuğunun kazada vefat ettiği ve bunun da manevi acı ve zararlara sebep olacağı tartışmasızdır. Davacıların manevi tazminat isteği haklı ve yerindedir. Davalı sürücünün kazadaki kusur durumu dikkate alınarak talep edilen manevi tazminat talebi kısmi olarak kabul edilmiştir.
Tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Davacı … … yönünden maddi tazinata ilişkin davanın KABULÜ ile, 41.485,21 -TL maddi tazminatın davalılar … ve …yönünden kaza tarihi olan 24/03/2013, davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden dava tarihi olan 21/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya ödenmesine,
Davacı …(…) yönünden maddi tazinata ilişkin davanın KABULÜ ile, 64.567,53 -TL maddi tazminatın davalılar … ve …yönünden kaza tarihi olan 24/03/2013, davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden dava tarihi olan 21/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya ödenmesine,
Sigortanın sorumluluğunun sigorta teminat limiti ile sınırlı tutulmasına,
Davacı … … yönünden manevi tazminata ilişkin DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …yönünden kaza tarihi olan 24/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak adı geçen davacıya ödenmesine,
Davacı …(…) yönünden manevi tazminata ilişkin DAVANIN KISMEN KABULÜ ile ; 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …yönünden kaza tarihi olan 24/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak adı geçen davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 7.927,56-TL harçtan başlangıçta alınan 170,80-TL peşin harcın ve 328,07 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 7.428,69‬-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, ( davalı sigorta şirketi bu tutarın 6.788,33 TL si ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla)
3-Davacı tarafça yapılan 170,80-TL peşin harç, 25,20-TL başvurma harcı, 328,07 TL ıslah harcı ve 1.524,45-TL yargılama gideri toplam 2.048,52-TL’nin davanın kabul ret oranına göre 1.627,54-TL’sinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine (davalı sigorta şirketi bu tutarın 1.487,24 TL si ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla), kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılardan … tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre 20,55-TL’sinin davacılardan alınarak adı geçen davalıya ödenmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılardan …tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre 20,55-TL’sinin davacılardan alınarak adı geçen davalıya ödenmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
6- Kabul edilen maddi tazminat talepleri yönünden davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 14.025,01-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin10/1-2 md göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar …ve …’dan müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
8-Reddedilen manevi tazminat talepleri yönünden davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/4 md göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Temyiz Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2021

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı