Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/672 E. 2021/1188 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/672 Esas
KARAR NO : 2021/1188

BAŞKAN :….
ÜYE :….
ÜYE :….
KATİP :….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1- ….
VEKİLİ : Av….
DAVALI : 2-….
VEKİLİ : Av….
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özet olarak davacı şirketin davalı … A.Ş ‘den 06/09/2017 tarihinde bir adet 2017 model … … otomobili 368.823,04 TL bedelle satın aldığını, aracın …plaka ile tescil edildiğini, aracın 12/08/2018 tarihinde başka bir araca arkadan çarptığını bunun üzerine çarpışma önleyici sistemin devreye girmediğinin ortaya çıktığını, aracın sadece mekanik arızası giderilerek kendisine teslim edildiğini, ancak iki ay serviste kalan aracın çarpışma önleyici sisteminin onarılmadığını, çarpmaya rağmen hava yastıklarının da açılmadığını, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1229 d.iş sayılı dosyasıyla yapılan tespitte aracın çarpışma önleyici sistemin halen çalışmadığını ileri sürerek aracın gizli ayıplı olduğunun kabulü ile yenisiyle değiştirilmesine bu mümkün olmazsa satış bedeli olan 368.823,40 TL ‘nin satın alma tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş davanın reddi gerektiğini savunmuş süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, araçta bir arıza olmadığını, çarpışma önleyici sistemin aşağıdan çarpmayı tamamen engelleyecek yetkisi olmadığını, hava yastıklarının ikinci derece şiddetli çarpışmalarda devreye girdiğini, bu yönden de arıza bulunmadığını, değişim talebinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında olduğunu, davacının kendi kusuruyla oluşan kazada kazançlı çıkmaya çalıştığını, mahkeme aksine kanaat verirse araçtaki hasarın dikkate alınması ve semenin tenzili gerektiğini, ikinci el olduğunun nazara alınmasını değer kaybının ücretten düşülmesini ve faizin aracın teslim tarihinden itibaren hükmedilmesini istemiştir.
Diğer Davalı … A.Ş de benzer savunma yapmış süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, araçta ayıp olmadığını, misliyle değişim talebinin haklı olmadığını, ileri sürmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava taraflar arasındaki taşınır satım sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Taşınır satışı Borçları Kanununu 209 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Davacı davalı … A.Ş ‘den 06/09/2017 tarihinde bir adet 2017 model … … otomobili 368.823,04 TL bedelle satın aldığı anlaşılmaktadır. Davacı aracı satın aldıktan sonra araçta gizli bir ayıbın ortaya çıktığını, bu ayıp dolayısıyla aracın 12/08/2018 tarihinde başka bir araca arkadan çarptığını bunun üzerine çarpışma önleyici sistemin devreye girmediğinin ortaya çıktığını, çarpmaya rağmen hava yastıklarının da açılmadığını ileri sürerek araçta bulunan ayıp dolayısıyla seçimlik haklardan yenisiyle değiştirilmesine bu mümkün olmazsa satış bedeli olan 368.823,40 TL ‘nin davalılardan tahsili ile kendisine verilmesini istemiştir.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık satılan malda ayıp bulunup bulunmadığı noktasındadır. Türk Borçlar Kanununu 219. Maddesi satılan malda ayıbın bulunması halini düzenlemiştir. Buna göre; satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması nedeniyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki veya ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur.
Yasa hükmüne göre, satıcının ayıptan sorumluluğunu şöyle bölümlendirebiliriz.
Satıcı,
a) Alıcıya bildirdiği niteliklerin “satılanda”bulunmamasından;
b) Satılan nesnedeki bozukluk ve eksiklikten, niteliksizlikten;
c) İstenilen nitelikleri taşımamasından ve miktarca eksiklikten;
ç) Nesnenin bazı parçalarının yokluğundan veya elverişsizliğinden;
d) Benzerlerine göre (davacının seçimine aykırı) daha düşük nitelikli olmasından;
e) Kullanım amacına uygun olmamasından;
f) Alıcının ondan beklediği yararları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ve ekonomik ayıpların bulunmasından sorumludur.
Satıcının sattığı nesnedeki ayıptan sorumluluğu, mülkiyeti ve zilyetliği geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Çünkü, satımda alıcının amacı, kullanabileceği yararlı bir nesneye sahip olmaktır.
Satıcı, sattığı nesnenin değerini ve yararını azaltan eksiklikler bulunmadığına ilişkin güvence vermese dahi, yasaca sorumludur. Bununla birlikte, satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin yasa hükmü emredici nitelikte değildir. Alıcı ile satıcı, aralarında sorumsuzluk anlaşması yapabilirler.Ya da alıcı, nesneyi ayıplarını bilerek (örneğin ucuz bulduğu için) satın almış olabilir ve bu durumda satıcı alıcının bildiği ayıplardan sorumlu olmaz.
Ancak, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
Satılanın satımdan beklenen amacı sağlayacak nitelikleri taşıması ticari doğruluk gereğidir. O halde satıcı, satılandan beklenen yararları, kullanma amacını, değerini ve elverişliliğini kaldıran ya da azaltan bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır.
Satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için, satılanda ne tür eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi, satılanda bulunması gereken nitelikleri ayrıca açıklamasına ve güvence vermesine de gerek yoktur. Burada satıcının yasal sorumluluğu söz konusudur.
Ayrıca ayıp, yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olmalıdır.
Ayıp, aynı cinsten normal eşyada bulunması gereken iyi niteliklerin satılanda bulunmaması ya da kötü niteliklerin bulunmasıdır. Buna göre, maddi ayıp, bir nesnenin aynı cinsten normal parçalarla karşılaştırıldığında, kendi değerini veya elverişliliğini kaldıran ya da azaltan her türlü kötü niteliklerdir.
Satılandaki ayıp önemli olmalıdır. Bu koşulun gerçekleşmiş sayılması için ayıp yüzünden nesnenin değerinin veya elverişliliğinin önemli ölçüde azalması veya bütünüyle ortadan kalkması gerekir. Eğer satın alınan nesnedeki ayıp, sözleşmeye aykırılık oluşturuyorsa veya alıcının seçimlik haklarını kullanmasını gerektiriyorsa, ayıp önemli sayılır.
“Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
Burada ayıbın açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğunun belirlenmesi gerekir. Çoğu alıcı, üründeki ayıbı (bozukluğu, eksikliği, elverişsizliği) kullanmaya başladıktan sonra farkeder. Bu nedenle uygun süre içinde de olsa “gözden geçirme” ayıbı farketmek için yeterli değildir. Bu konuda yaşanan sorunlar genellikle mekanik ve elektronik eşyalarla ilgilidir. Bir de otomobil alımlarında sıkça görülür ve bozukluklar, eksiklikler, sakıncalı donanımlar “gizli ayıp” biçiminde yıllar sonra ortaya çıkabilir. İmalât hatalarını satıcı bilmese dahi sorumlu olur. Örneğin, bir Yargıtay kararının konusunu oluşturan olayda, otomobilin 60.000 kilometrede yatak sarması nedeniyle açılan davada, bu gibi arızaların “muayene ile anlaşılması olanaksız ve kullanma ile ortaya çıkan arızalardan olduğu” sonucuna varılmış ve satıcı sorumlu tutulmuştur.
Yasa alıcıya bir kısım seçimlik haklar tanımıştır. Bu seçimlik haklar TBK ‘ nun 227. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Davacı dava dilekçesinde seçimlik haklardan misli ile değişim bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönerek bedelin iadesini talep etmiştir.
Satım sözleşmesi ve ayıba ilişkin temel ilkeler açıklandıktan sonra somut uyuşmazlığa gelindiğinden davacı temel olarak araçta çarpışma önleyici sistemin 12/08/2018 tarihli trafik kazasında devreye girmediğini ve bu şekilde kazanın meydana geldiğini ileri sürmüştür.
Araçta bulunması gereken bir özellik bulunmuyorsa yahut belirtildiği şekilde çalışmıyorsa ayıplı kabul edilebilir. Ayıp için ileri sürülen husus teknolojik bir sistemin çalışabilirliğinden kaynaklanmaktadır. Burada her şeyden önce bu teknolojinin nasıl çalıştığını görmek ve tespit etmek gerekir.
Otomotiv sektöründe teknolojinin gelişmesi ile birlikte otonom sürüşe doğru bir gelişim kaydedilmektedir. Pek çok otomotiv firması teknoloji olarak otonom sürüşe geçişte pek çok teknolojik donanımı araçlarına eklemektedir. Bu kapsamda yarı otonom sürüş sistemleri bir geçiş aşaması oluşturmaktadır.
Bu sistemlerin bir parçasından olan yarı otonom sürüşte araç sistemin aktive edilmesiyle devreye girmekte öndeki araçla belli bir takip mesafesi koyup önündeki araç durduğu takdirde sürücünün fren yapması beklenmeksizin fren yapmakta, öndeki araç belli bir zaman aralığında hareket ettiği takdirde tekrar sürücüden müdahale etmesini beklemeksizin sistem çalışarak aracı hareket ettirmektedir.
Davacının kazanın oluş biçimindeki ileri sürdüğü husus sanki aracın yarı otonom sürüş sistemi teknolojisinde kullanılan ve sürücüye gerek kalmaksızın öndeki araca çarpmamak için sürücüden bağımsız frenleme yaparak aracın durdurulması gerektiği biçiminde ortaya konulmuştur.
Bu halle sistemin nasıl çalıştığını görebilmek için satılan aracın kullanım kılavuzunu irdelemek gerekmektedir. Satılan aracın kullanım kılavuzunda CPA Plus (Collision Prevention Asist Plus) yani çarpışma önleme asistanı olarak adlandırılmaktadır. Bu asistan açıklanırken bağımsız frenleme fonksiyonuna sahip mesafe ikaz fonksiyonundan ve adaptif fren asistanından oluştuğu belirtilmiştir. Bu asistanın önde giden bir araca çarpmak tehlikesini en aza indirmek veya kaza sonuçlarını azaltmak konusunda yardımcı olabileceği belirtilmiştir. Aracın kullanım ve tanıtma kılavuzunda da belirtildiği üzere sürücüden bağımsız olarak aracı doğrudan durdurma sistemi olmadığı anlaşılmaktadır. Sadece böyle bir tehlike anında sürücüye destek sağlayacağı bildirilmiştir. Bunu açıklarken de bir çarpma tehlikesi algılandığında bu asistanın görsel ve sesli olarak sürücüye ikaz gönderdiği, kritik durumlarda bağımsız bir frenleme başlatabildiği (bu frenleme aracı durdurmamaktadır.) Kritik bir durumda sürücü frenleme yaparsa bu asistan sürücüye destek sağlar. Uyarılar bölümünde trafik durumuna her zaman dikkat edilmesi gerektiği sadece mesafe ikaz fonksiyonuna güvenilmemesi gerektiği bildirilmiştir. Yaklaşık 30 km ‘ lik bir hızdan itibaren araca olan mesafe bir kaç saniyeliğine gidilen hıza göre çok az olduğunda bu durumda mesafe ikazı lambası yanar. Yaklaşık 7 km ‘ lik bir hızdan itibaren önde giden bir araca çok hızlı yaklaştığınızda bu durumda aralıklı olarak çalan bir ikaz sesi duyarsınız ve kombine göstergedeki mesafe ikaz lambası yanar. Önde giden araca mesafeyi artırmak için derhal fren yapın (bu sistemin önde giden araca çarpışmayı önleyip aracı bağımsız bir şekilde durduran bir sistem olmadığı ortaya konulmuştur.) sürücü kritik bir durumda mesafe ikazına tepki vermezse asistan bir bağımsız frenleme fonksiyonu ile sürücüyü destekleyebilir. Bu fonksiyon sayesinde kritik sürüş durumlarına tepki verebilmesi için sürücüye daha fazla zaman kalır. (Kısacası sürücünün fren yaparak aracı durdurmasına katkı sağlar.) Bu şekilde sürücü bir kazayı önleyebilir veya kaza neticelerini azaltabilir.
Sistemin çalışma prensipleri bu şekilde açıklandığı üzere bu sistem yarı otonom sürüşte kullanılan ve sürücüden bağımsız olarak öndeki araca çarpmamak için frenleme yapmak suretiyle aracı durduran bir sistem değildir. Bu asistan sürücüye sağladığı destek ile öndeki araca çok yaklaşıldığı hissedildiği anda sürücüye frenleme yapması için uyarı ikazı yapar sürücünün frenleme yapamadığı ve tepki vermediği durumlarda frenlemeyi başlatır (ancak aracı durdurmaz) , sürücüden bağımsız bu frenleme başlatılması sayesinde sürücüye frenleme yapıp aracı durdurabilmek için bir zaman kazandırır. Sürücünün yapacağı frenleme ile bu şekilde kaza önlenir. Yahut kazanın neticeleri azaltılabilir. Hiçbir zaman sürücüden bağımsız olarak bir frenleme yapmak suretiyle aracı durdurup kazayı önlemez.
Bu hususların belirlenebilmesi bakımından araçta bilirkişi incelemesi yapılmış ancak aracın öndeki araca belli bir mesafe kala bu sistem devreye gireceğinden kaza riski nedeniyle otoyol kullanım şartlarında kullanım kılavuzunda belirtilen mesafeler uygulanarak sağlıklı bir test yapılmamıştır.
Bilirkişi heyetince araç otoban şartlarında kullanılmış seyir halinde iken öndeki araca 3-4 metre kadar yaklaşıldığında sistem sadece uyarı lambasını yakmıştır. Ancak; yol şartları nedeniyle ve kaza riski dolayısıyla uyarı lambasından sonra sürücünün fren yapmaması halinde bağımsız frenleme başlatılabilecek kadar bir yakınlaşma sağlanamadığından bağımsız frenleme başlatılıp başlatılamadığı tespit edilememiştir.
Alınan rapor gerek simülasyon cihazı kullanılması gerekse yol şartları itibariyle uyarı lambasının yanıp yeteri kadar mesafe ile yaklaşılmadığından bağımsız frenleme fonksiyonunun başlatılıp başlatılamadığının tespiti bakımından yeterli olmadığından İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine müzekkere yazılmış, otomotiv kürsüsünden seçilecek 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti yukarıda açıklandığı üzere aracın kullanım kılavuzu ve tanıtım kitapçığındaki özelliklerine vurgu yapılmış kaza riski dolayısıyla otoyol kullanım şartlarında belli bir noktaya kadar deneme yapılmış, bu deneme sırasında önde giden araca hızla yaklaşılmış yaklaşma hızı belli bir değere yaklaştığında dava konusu uyarı sisteminin gösterge panelinde bulunan kırmızı uyarı ışığı yanmış, yaklaşma hızı daha kritik değerlere çıktığında ise kırmızı uyarı ışığına ilaveten sesli uyarı sinyali duyulmuştur. Dolayısıyla bu asistanın görsel ve sesli ikaz fonksiyonlarını yerine getirdiği belirlenmiştir. Ancak; aracın bağımsız frenlemenin başlatılacağı ana kadar öndeki araca bir yaklaşım yapılmasının tehlikesinden dolayı böyle bir test fiili olarak gerçekleştirilmemiştir. Yukarıda da vurgulandığı üzere araçtaki bu sistem bağımsız frenleme yapıp aracı durduran bir sistem değildir. Sadece sürücüye frenleme yapabilmesi için uyarı gönderen, kritik durumlarda bir frenleme başlatıp sürücüye aracın durdurulması için gerekli freni yapabilme bakımından bir zaman oluşturabilmesini sağlayan bu sayede bir kazayı önleyen yahut kazanın neticelerini azaltan yardımcı bir sistemdir. Bu sistem aracı doğrudan doğruya öndeki araca yaklaşıldığında durdurmaz. Dolayısıyla davacının araçta bulunması gerektiğini belirttiği ve ancak bulunmadığı ve dolayısıyla 12/08/2018 tarihinde öndeki araca arkadan çarpması şeklinde kaza meydana gelmesine engel olmadığı şeklindeki iddialarla araçta ayıp bulunduğu iddiası kabul görmemiştir.
Davacı kazanın oluşmasını engelleyecek frenleme ve aracın durdurulması şeklindeki araçtan beklentisi bu aracın niteliklerinde bulunmamaktadır. Bu sistem bir yarı otonom sürüş sistemi olmayıp sürücüye destek sağlayan bir sistemdir. Raporlar içerisinde bu anlamda çelişki bulunsa da talimatla alınan otomotiv kürsüsünden seçilen bilirkişi heyeti raporu gerek dosya kapsamı ile gerek aracın yukarıda gerekçeleri açıklanan tanıtım kılavuzuyla ve bu sistemin çalışma prensibiyle daha uyumlu olduğundan bu bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Davacıya dava dilekçesindeki airbaglerin açılmaması ile ilgili iddiası sorulmuş davacı taraf bu hususun ayıp olarak yargılama konusu kapsamında irdelenmesi taleplerinin bulunmadığını, araçta bulunan ayıbın çarpışma önlemi sisteminde ayıp bulunduğu iddiasına ilişkin olarak bulunduğunu bildirdiğinden airbaglerle ilgili bir araştırma yapılmamıştır.
Davacı taraf dava dilekçesinde birden fazla seçimlik hakkı alternatifli olarak talep etmiştir. ancak; davacının seçimlik haklardan hangisini kullandığını belirtmesi gerekir. Bu hususta davacı tarafın duruşmada beyanları alınmış, seçimlik haklardan misli ile değişim hakkının kullanıldığı açıklanmıştır.
Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 6.349,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.290,08‬ TL harcın talep ve istek halinde davacıya iadesine,
3-
Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … Ticaret Türk A.Ş. ve … … A.Ş. Kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 34.267,61 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/12/2021

Başkan ….
e-imzalıdır
Üye ….
e-imzalıdır
Üye ….
e-imzalıdır
Katip ….
e-imzalıdır