Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/67 E. 2021/842 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/67 Esas
KARAR NO : 2021/842

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …
DAVALI : …-…-
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2015
KARAR TARİHİ : 17/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının aleyhine yapılan takibe yetki yönünden itiraz etmesi üzerine açılan davada Bursa icra dairelerinin yetkili olduğuna karar verildiğini, yetkili icra dairesince gönderilen takibe de itiraz edildiğini, taraflar arasında 28/2/2011 tarihli sözleşme ile yapılacak iş ile ilgili bedellerin ve yetki hükmünün tadil edildiği Mart 2012 tarihli sözleşmenin olduğunu, davacının davalı şirketin Burgazpark evleri isimli projesinde ahşap dolap ve kapı işlerinin imal ve montajını gerçekleştirdiğini, ayrıca büro tefriş mobilyaları satışı ve teslimi yaptığını, sözleşme konusu ürünlerin tam olarak teslimine rağmen fatura bedellerinin tam olarak tahsil edilemediğini, takibe itirazın haksız olduğunu, ödenmeyen cari hesap alacaklarının içinde iki adet büro tefriş malzemesinin de olmasının davalının kötüniyetini ortaya koyduğunu, faize itirazın da haksız olduğunu belirterek Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde;Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı ile davalının yaptığı projenin ahşap dolap ve kapı işlerinin imal ve montajı konusunda anlaşıldığını, davacının yaptığı işlerin ayıplı olması nedeniyle bu durumun işin tamamı bitmeden bildirildiğini, davacının kusurunu kabul ederek imalatları değiştirmeye başlamasına rağmen kusurlu imalat miktarının arttığını, ayıplı imalatlar nedeniyle bağımsız bölümlerin değerinde düşüş olduğunu, davalı firmanın ticari itibarının zedelendiğini, davacının gönderdiği faturalara karşı ihtarname gönderilerek iş kabulü yapılmadığından borcun bulunmadığı, aksi düşünülse dahi takas ve mahsup hakkının kullanıldığının ihtar edildiğini, davacının yaptığı işlerin ayıplı olduğunu, davalı şirketin borcunun bulunmadığını, şirketin zarara uğraması nedeniyle alacaklı olduğunu, sözleşmede iş bedelinin 140.000,00.-TL’nın ayni olarak daire verilmek suretiyle ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu miktarın nakten talebinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, eser sözleşmesi ile satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali istemidir.
Taraflar arasında yazılı olarak yapılan sözleşme ile davalının müteahhitliğini yaptığı inşaatın kapı, mutfak ve banyo dolabı işlerinin davacı tarafından yapılması için sözleşme yapıldığı, 2011 tarihli sözleşmeden sonra ek işlerin belirlendiği 2012 tarihli sözleşmenin yapıldığı, iş bedelinin ne şekilde belirleneceğinin sözleşmelerde yer aldığı, sözleşme konusu işin tamamlanarak teslim edildiği, sözleşmenin düzenlenmesi sırasında davalının çek ile 241.290,00.-TL ödeme yaptığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının taşeron olarak yaptığı işin ayıpsız olarak teslim edilip edilmediği, ayıplı ürün var ise ayıpların giderilmesi için gerekli olan bedelin ne olduğu, sözleşme dışında davalıya satışı yapılan ürün bulunup bulunmadığı, yapılan iş bedeli ile satılan ürün bedellerinin davacıya tam olarak ödenip ödenmediği hususlarındadır.
Davacı vekili, 31/1/2013 tarihli ihtarname ve cari hesap alacağına dayanarak 165.645,98.-TL asıl alacak ve ferilerinin tahsili için ilamsız icra takibi yapmıştır. Takibe dayanak olan bu ihtarnamede 165.645,98.-TL cari hesap alacağının ödenmesi uyarısında bulunulmuştur. Davacı, 23/11/2012 ve 11/12/2012 tarihli dilekçeleri ile de cari hesap alacağını oluşturan faturaları davalıya tebliğ etmiştir. Tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemelerine göre davacının defterlerinde kayıtlı olan bu faturalardan 614003 numaralı 8.881,15.-TL tutarlı 896 adet kapı kolu satışına ilişkin fatura dışında kalan 156.764,96.-TL tutarlı faturalar davalı şirketin 2012 ve 2013 tarihli defterlerinde de de kayıtlıdır. Davalı taraf eser sözleşmesinden kaynaklanan faturalardan borcunun olmadığına veya fatura konusu işlerin yapılmadığına ilişkin bir savunması olmayıp davacının edimini ayıplı ifa etmesi nedeniyle davacıya borcunun olmadığını savunmuş, 241.290,00.- TL çek ödemesi dışında ödeme yaptığına dair bir savunmada ise bulunmamıştır.
Sözleşme davalının yaptığı sitedeki dairelere takılacak kapı ve dolaplarla ilgili olup hangi dairelerde hangi işlerin ayıplı olduğu hususunda ispat yükü davalı taraftadır. Davalı, dava tarihinden önceki tespit sırasında 48 adet daire için tespit yaptırmış, bu dairelerden 31 adetinde ayıplı üretim olduğu belirlenmiş, keşif sırasında ise 58 dairede ile ilgili inceleme ve açıklama yapmış, kalan dairelerin ayıplı olduğuna dair delil sunmadığı gibi bu dairelerin incelenmesi için gerekli işlemleri de yapmamıştır. Davalı, inceleme yapılmayan dairelerde ayıplı imalat olduğunu ispatlayamamıştır.
Yargıtay 15. HD’nin 2016/1549- 2017/2839 sayılı kararında da açıklandığı üzere, ayıbın varlığı ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Dosya kapsamındaki ihtarnamelerden davalı iş sahibi tarafından ayıp ihbarının yapıldığı, davacı tarafından buna karşı çıkılmayıp eleman gönderilmek suretiyle ayıbın giderilmesine çalışıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili ayıp ihbarının zamanında yapılmadığını ileri sürmüş ise de işin teslim tarihi, davacının 21/11/2012 tarihli ihtarname ile faturaları karşı tarafa göndermesi üzerine davalının bu ihtarnameye itiraz ederek, işlerin ayıplı olduğunu, daha önce tamir edilen işlerdeki kusurun arttığı savunması, davacının daha sonra gönderdiği ihtarnamelerde de ayıplara ilişkin hususlara itiraz etmemesi dikkate alındığında ayıp ihbarını süresinde yapılmadığı hususundaki itiraz yerinde görülmemiştir.
Sözleşmenin 2.4.1 maddesindeki BF.151. bölümüne göre de kapı kolları davalı şirket tarafından verilecek, bu kolların montajı ise davacı tarafından yapılacaktır. Bu hükme göre davacı kapı kollarının imalatından sorumlu değildir. Ancak cari hesap alacağına dahil olan 614003 numaralı fatura kapı kollarının davalıya satışına ilişkin olup davalı bu faturaya itiraz etmesine rağmen kapı kollarının kendisi tarafından temin edilerek davacıya teslim edildiğini iddia etmediği gibi bu konuda delil de sunmamıştır. Bu nedenle davalının ticari defterlerine kayıtlı olmayan kapı kolu satış bedeline ilişkin 614003 numaralı 8.881,15.-TL tutarlı faturanın cari hesaba dahil olacağı ve davalı tarafından ödenmesinin gerektiği sabittir.
Davalı mutfak ve banyo dolaplarının da ayıplı olduğunu ileri sürmüş ise de, davalı huzuru ile yapılan tespit ile keşif sırasında dolapların ayıplı olduğuna dair inceleme ve rapor düzenlenmediği dikkate alındığında dolaplarla ilgili ayıbın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Cari hesap alacağına dahil olup davalı tarafından kabul edilmeyen mobilya satışlarına ilişkin 8/5/2012 ve 26/6/2012 tarihli faturalar da icra takibine konu yapılmıştır. Bilirkişi raporunda bu mobilyaların teslim edildiği belirtilmiş ise de, faturaya konu ürünlerin hangi parçalardan oluştuğu ve davalı tarafından ne şekilde kullanıldığına ilişkin bir açıklama yapılmayıp sadece bu mobilyaların eksiksiz teslim edildiğinin açıklanması, davalının ise mobilya satışına ilişkin faturaları kabul etmediğini savunmasına göre bu faturalara konu edilen ve davalıya satıldığı ileri sürülen mobilyaların neler olduğunu ve ne şekilde teslim edildiğini dosya kapsamından belirlemek mümkün değildir. Satış konusu ürünlerin davalıya teslim edildiği hususunda ispat yükü davacıdadır. Dosya kapsamında ise teslime ilişkin delil bulunmamaktadır.
Bilirkişi 31/01/2020 tarihli raporunda kapılar üzerinde boya kabarmaları, boya ton farklılıkları, montaj hataları, kasa bileşenlerinin başka malzemeden imal edilmiş olması gibi eseri meydana getirecek yüklenicinin sorumluluğunda açık ve gizli ayıplar içerdiği, bu ayıpların ancak kapıların değişimi ile giderilebileceği ifade edilmiştir. Bu anlamda bilirkişi kapıların sözleşme bedeli ile sayısının çarpımı sonucu (salon kapı sayısı x salon kapı sözleşme bedeli + iç kapı sayısı x iç kapı sözleşme bedeli = 36 x 240 TL + 234 x 210 TL = 57.780,00 TL) bu bedelin 57.780,00 TL olduğunu ifade etmiştir.
Tüm açıklamalar ışığında; davacının defterlerinde kayıtlı olan bu faturalardan 614003 numaralı 8.881,15.-TL tutarlı 896 adet kapı kolu satışına ilişkin fatura dışında kalan 156.764,96.-TL tutarlı faturalar davalı şirketin 2012 ve 2013 tarihli defterlerinde de kayıtlı olduğundan bu miktara, davalının ödemesi gereken kapı kolu satış bedeline ilişkin 614003 numaralı 8.881,15.-TL tutarlı fatura bedeli cari hesaba dahil edilmiş; akabinde icra takibine konu edilen 8/5/2012 ve 26/6/2012 tarihli faturalara konu ürünlerin teslimine ilişkin bir delil olmadığı gözetilerek fatura bedelleri olan 3.464,95 TL ile 9.562,96 TL cari hesap alacağından düşürülerek toplamda 152.618,20 TL cari hesap alacağına ulaşılmıştır. Ancak bu tutardan ayıplı ürün bedellerinin tenzili gerekir. Bilirkişi 31/01/2020 tarihli raporunda ayıplı ürün bedelinin 57.780,00 TL olduğunu ifade etmiştir. Bu bedel cari hesap alacağından düşüldüğünde, davacının davalıdan 94.838,20 TL kadar alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2015/… sayılı dosyasında davalı borçlunun ödeme emrine itirazlarının İPTALİNE,
Takibin 94.838,20 TL üzerinden DEVAMINA,
Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 6.478,39 TL harçtan başlangıçta alınan 2.008,37 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.470,02 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri gereğince hesaplanan 11.828,96 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri gereğince hesaplanan 8.797,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafça yapılan ve peşin harçta dahil edilerek (istinaf masrafları da dahil) hesaplanan 8.364,30 TL muhakeme masrafından kabul red oranına göre 4.767,65 TLsinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan ve istinaf masrafları da dahil edilerek hesaplanan 1.534,85 TL muhakeme masrafından kabul red oranına göre 659,98 TLsinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/09/2021

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı