Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/497 E. 2021/233 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/497 Esas
KARAR NO : 2021/233

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :1- … – …
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :2- … –

VEKİLİ :Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/08/2017
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ;20/07/2017 günü meydana gelen trafik kazasında 16 … 965 plakalı aracın maliki ve sürücüsü …’ın Beşyol kavşağından Demirtaş istikametine giderken Yeni Yalova Yolu caddesi Okul sokaktaki lambalı kavşakta araçlara kırmızı ışık, yayalara yeşil ışık yanarken kurallara uygun şekilde karşıya geçmeye çalışan müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğu, davalının kazada asli kusurlu olduğu, müvekkilin geçirdiği kaza sonrasında tedavi masraflarını kendisinin karşıladığını, davalıların hiçbir şekilde yardımcı olmadıklarını, özel güvenlik görevlisi olarak çalışan müvekkilin geçirdiği bu kaza nedeniyle tedavi sürecinde işe gidemediği, hem maaşından hem de fazla mesai ücreti gelirinden mahrum kaldığını, psikolojik olarak da sorunlar yaşadığı, kazaya sebebiyet veren 16 … 965 plakalı aracın … Sigorta A.Ş tarafından sigortalandığını, 6100 sayılı yasanın 107. Maddesine göre belirlenecek geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminatı ile 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalı … için sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden diğer davalı için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … Sigorta A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekeceği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceğini, davayı kabul manasında olmamak üzere gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiği ve davacı tarafından manevi tazminat talep edildiğinden bu hususta trafik sigortası genel ve özel şartları uyarınca teminat dışı olup reddine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı … vekili ise; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı tarafından haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak araç sürücüsü davalı ile ZMMS Sigortacısı olan sigorta şirketine karşı birlikte açılan davada, davalıların sorumluluğu aynı maddi olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunlu olduğundan ve zorunlu sigortalar TTK’nın 1483 ve devamı maddelerinde düzenlendiğinden TTK’nın 4/1-a ve 5. Maddeleri gereğince mutlak ticari nitelikteki davaya bakma görevinin özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olması gerekçeleri ile dosya, Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 02/04/2019 tarih 2017/746 esas 2019/360 Karar sayılı ilamı ile görevsizlikle mahkememize gönderilmiştir.
Kaza ile ilgili Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/… soruşturma nolu dosyasında alınan 20/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücü kazada tamamen kusurlu bulunmuştur.
Yine dosyada alınan 17/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının özel güvenlik mesleğinin 1 nolu meslek grubunda yer alması halinde %4,3 oranında, 9 nolu meslek grubunda yer alması halinde %8,3 oranında meslekte kazanma gücünün kaybetmiş olduğu, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Bu nedenle her iki maluliyet oranına göre seçenekli hesaplama yapılmış, ancak davacının özel güvenlik görevlisi olarak görev yaptığına dair sunulan kayıt ve belgeler de dikkate alınarak davacının 274 günlük geçici iş göremez dönemi ile %8,3 maluliyeti nedeni ile oluşan zaranının 94.641,96 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 2019 yılı asgari ücret verilerine göre hesaplanan rapor doğrultusunda davasını ıslah ederek güncel asgari ücret verilerine göre hesaplama yapılmasına dair talepleri olmadığını ifade etmiştir.
Anayasa mahkemesi 01/09/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 10/06/2020 tarihli kararı ile 2918 sayılı KTK’nın ZMMS dair tazminatların genel şartlara göre belirlenmesine ilişkin hükümleri iptal etmiştir. “İPTAL” kararının eldeki uyuşmazlığa etkisinin açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Anayasa Mahkemesi söz konusu norm denetimini, görülmekte olan bir davada Mahkemenin başvurusu üzerine, bir başka ifadeyle itiraz (somut norm denetimi) yoluyla gerçekleştirmiştir.
T.C. Anayasası’nın “Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasına göre “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” Aynı maddenin beşinci fıkrasına göre ise “İptal kararları geriye yürümez.”
İptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi, Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/1989 tarih, 1989/11-48 E.K. sayılı kararında “Türk Anayasal sisteminde, “Devlete güven” ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Anayasadaki bu düzenlemeden güdülen amaç, iptal edilen kanuna dayanılarak, daha önce yapılan işlemlerin geçerliliklerini koruyacağıdır. Ancak iptal kararının geriye yürümeyeceğini mutlak olarak anlamak ya da kabul etmek mümkün değildir. Bir kere iptal kararları geriye yürümeyecekse, dava mahkemelerinin davaları durdurarak sorunu Anayasa Mahkemesine havale etmesinin bir anlamı olmayacaktır (Teziç, Erdoğan: Anayasa Hukuku, İstanbul, 2003, s.214).
Nitekim bu mülâhazalarla somut norm denetimi sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal kararı verilmesi durumunda, bu kararın geriye yürümesi gerektiği kabul edilmiştir. T.C. Anayasası’nın “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlıklı 152 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.”
Anayasa’da yer alan açık hüküm gereğince, somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’nce iptal kararı verilmesi durumunda, iptal kararı, itiraz yoluna başvuran mahkeme bakımından bağlayıcıdır ve geriye yürür. Bununla birlikte, bu kararın henüz kesinleşmemiş ve görülmekte olan benzer nitelikteki diğer davalara etkisi ayrıca değerlendirmeye muhtaçtır.
İptal kararının görülmekte olan benzer nitelikteki diğer davaları etkilemeyeceği kabul edilirse, iptal edilen kanuni düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu sabit duruma geldiğinden, T.C. Anayasası’nın 152 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince benzer nitelikteki davalara bakmakta olan bütün mahkemelerce Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılır ki, bu ihtimalde de görülmekte olan diğer davalar bakımından nihai olarak iptal kararının geriye yürümesi neticesi ortaya çıkacaktır.
Belirtmek gerekir ki, T.C. Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11 inci maddesine göre “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” 138 inci maddeye göre de hâkimler öncelikle Anayasa’ya uygun olarak hüküm verirler.
Bütün bu açıklamalar ışığında, somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesince verilecek iptal kararının, kesin hüküm halini almış yargı kararları saklı kalmak şartıyla, geriye yürüdüğünü kabul etmek zorunludur. Esasen geriye yürümezlik ilkesi hukuk güvenliği amacıyla tercih edildiğine göre, bu ilkenin yalnız kesin hüküm halini almış kararlar bakımından kabul edildiğini söylemek onun amacına daha uygun düşer (Kıratlı, Metin: Anayasa Yargısında Somut Norm Denetimi, Ankara, 1966, s. 180; Kuzu, Burhan: Anayasa Mahkemesinin İptal Kararlarının Geriye Yürümezliği Sorunu, İÜHFM, 1988, C:2, s.214; Teziç, Erdoğan: Anayasa Hukuku, İstanbul, 2003, s.214; Aliefendioğlu, Yılmaz: Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi, Ankara, 1996, s.305; Tunç, Hasan: Türk Anayasa Yargısında İtiraz Yolu, Erzincan, 1992, s.72-73).
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15/06/2011 tarih ve 2011/20-231, 2011/425 esas karar sayılı kararında da “Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır. Zira, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakkın da istisnasını teşkil ederler” hususları belirtilmiştir.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/1989 tarih, 1989/11-48 E.K. sayılı kararında da “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur…” hususları ortaya konulmuştur.
Açıklanan bu bilgiler ışığında ve iptal kararının içeriğine göre, sigorta şirketinin trafik kazasından doğan sorumluluğunda da öncelikle Karayolları Trafik Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Davacının yaralanma sebebiyle manevi zarara uğradığı, bedensel ve ruhsal acılar çektiği olağan hayat tecrübesi ile sabittir. Bunun ayrıca ispatı gerekmez. Davacının manevi tazminat isteği haklı ve yerindedir. Miktar olarak makul ölçülerde talep edilen manevi tazminat talebi tam olarak kabul edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin KABULÜ ile;
2-94.641,96 TL maddi tazminatın davalı … yönünden 03/08/2017 dava tarihinden ( sigorta teminat limit ile sınırlı olmak kaydıyla) diğer davalı … yönünden 20/07/2017 kaza tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
3-10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan 20/07/2017 olay tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Maddi tazminat davası açısından alınması gereken 6.464,99 TL ile manevi tazminat davası açısından alınması gereken 683,10 TL olmak üzere toplam 7.148,09 TL harçtan başlangıçta alınan 37,58 TL peşin harç, 320,00 TL ıslah harcın mahsubu ile eksik kalan 6.790,52 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye Gelir Kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 37,58 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 51,70 TL tedbir talebi harcı, 253,80 TL keşif harcı, 708,85 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.083,33 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Manevi tazminat davası açısından;
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/4 ve 10/1 maddelerine göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin (daha azına hükmedilemeyeceğinden) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
7-Maddi tazminat davası açısından;
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 12.940,98 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır