Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/423 E. 2021/328 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/423
KARAR NO : 2021/328

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – ….
VEKİLİ : Av. …….
DAVALI : … – …..
VEKİLİ : Av. …..

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde Davalı aleyhine Bursa 19.İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, takip konusu alacağın taraflar arasındaki ticari ilişkide davalıya satılan malların fatura bedelleri olduğu, davalının borcu ödemediği gibi başlatılan takibe de haksız olarak itiraz ettiği, ancak itirazın iptali dava açma süresini kaçırdıklarını, bu sebeple işbu davayı alacak davası olarak açmak durumunda kaldıklarını, 22.214,54-TL’nin 05/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek faizle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava sözleşme sebebiyle alacak davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davalı taraf bir akdi ilişki bulunduğunu inkar etmemiş olmakla birlikte alacak iddiasını inkar etmiştir.
Mahkememizin ön inceleme duruşmasında tarafların defterlerin incelenmesine karar verilmiştir.
Davacının taraf defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, inceleme gününde davacı taraf defterlerini ibraz ettiği halde davalı taraf defterlerini ibraz etmemiştir.
Bilindiği üzere taraflar tacirdir. Ticari davalarda dava konusunun tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin yahut alacak miktarının ispatı mümkündür.
HMK’nın 222. Maddesine göre; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Buna göre mahkeme taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden resen taraflardan defter ibrazını isteyebilir.
HMK’nın 219.maddesi tarafların belgeleri ibrazı zorunluluğunu düzenlemiştir. Buna göre ; Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bilindiği üzere taraflar tacirdir. Ticari davalarda dava konusunun tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin yahut alacak miktarının ispatı mümkündür.
HMK’nın 219.maddesi talep edildiği durumlarda defter ve belgelerin ibraz zorunluluğunu hüküm altına almıştır.
HMK 220.maddesi talep edilmesine rağmen tarafın belgeyi ibraz etmemesinin neticelerini düzenleme altına almıştır. Buna göre ; İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
HMK’nın 220.maddesi bu şekliyle elinde bulunduğu anlaşılan bir belgeyi ibraz etmemenin hüküm ve sonuçlarını ortaya koymuştur. Hiç şüphesizdir ki 220.maddede düzenlenen belge tabiri ticari defter ve belgeleri de kapsamaktadır.
Tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın defter ve belgeleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Anılan yasal düzenlemeler uyarınca verilen süreye rağmen bir taraf ticari defter ve belgelerini sunar diğer taraf sunmaz ise bu davranışı ile kendi defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan engel olduğu bu sonucun varlığını ve neticelerini kabul etmiş sayılır. HMK’nın 220.maddesi kapsamında ticari defter ve belgeler bunu tutan tarafın zilliyetliğinde olduğundan 220/2.maddesindeki inkarı da yapamayacaktır. 220/3.maddesi gereğince de defter ve belgelerin sunulmamasının neticesi olarak kaçınılan defter ve belgedeki kayıtların karşı tarafın defterlerindeki kayıtlara uygunluğu mahkeme tarafından kabul edilebilir. Mahkememizce de davalıya çıkarılan tebligata rağmen defter ve belgelerin davalı tarafça sunulmamasının sonuçları bu kapsamda değerlendirilmiştir.

Davacı defterlerini ibraz ettiği halde davalı defterlerini yapılan ihtara rağmen ibraz etmemiştir. Davacı defter ve belgeleri usulüne uygun tutulmuş olup delil olma niteliğindedir. Davacı taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere talimat mahkemesi marifetiyle rapor aldırılmıştır. Davalı tarafa ihtarlı tebligat yapılmış ticari kayıt ve defterlerini inceleme gününde mahkeme kalemine sunması istenmiş, defter sunmamanın aleyhine sonuç doğuracağı konusunda da uyarılmıştır. Buna rağmen davalı taraf kayıt ve defter sunmamış, bilirkişi raporu sadece davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanmıştır. Bilirkişi 16/01/2020 tarihli raporunda; davacı yana ait 2012-2013-2014-2015-2016-2017 yılına yılı ticari defteri ve kayıtlarının incelendiğini, bu defterlerin kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamamnda yapıldığının tespit edildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Cari Hesap Bakiye Alacağına ilişkin olduğunu, davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede davacı tarafın davalı tarafı ile ticari ilişkinin 2014 yılında başladığını ve 31.12.2018 tarihinde son bulduğu anlaşıldığını, davacı tarafın cari hesabında yapılan incelemede davalı taraftan 33,590.00-TL alacaklı göründüğünün tespit edildiğini ancak davacı tarafından davalı aleyhine Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas numarası ile 09.08.2018 tarihli Fatura alacağına dayalı Asıl Alacak 21.545,16-TL, İşlemiş Faiz 3.636.99TL olmak üzere toplam alacak 27.649,99-TL, olmak üzere ilamsız takip başlatılmış olduğunu, davacı tarafın talebine bağlı kalarak davacı tarafın davalı taraftan 21.545,16TL tutarında alacak talep edebileceğinin tespit edildiğini belirtmiştir.
Her ne kadar işbu davada davacının talebi alacak davası ise de 25/03/2021 tarihli duruşmada sehven itirazın iptali davası şeklinde hüküm kurulmuştur. (Dava konusu alacağa ilişkin icra takibi yapılmış ve takibe davalı borçlu tarafından itiraz edilmiştir. Ancak davacı itirazın iptali davası açma süresini kaçırarak alacak davası açmış olması nedeniyle karar aşamasında karışıklık meydana gelmiştir.) Davacının davası alacak davası olup, 25/03/2021 tarihli kısa kararın hem taleple bağlılık ilkesine aykırı olması, hem de iptali istenen bir icra dosyası bulunmadığından kısa kararın icra edilebilirlik vasfı kalmamıştır. Gerek dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları, gerek davacının dava dilekçesi, dosyaya sunulan delil ve tüm evraklar incelendiğinde dava konusunun davacının davalıdan bakiye cari alacağına ilişkin olduğu açıktır. 25/03/2021 tarihli kısa kararın icra edilebilirlik vasfına haiz olmaması, bu haliyle ticari hayatın sekteye uğraması ve telafi edilemez sonuçlara sebebiyet vermesi ihtimali değerlendirilerek esas usule feda edilemez ilkesi ışığında kısa kararda yapılan hata düzeltilerek, kararın esasına ilişkin bir değişiklik olmaksızın, davacının davalıdan kısa kararda da belirtilen Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı dosyasındaki alacak miktarı olan 21.545,16-TL kadar alacaklı olduğunun tespiti ile taleple bağlılık ilkesi gereği sehven yapılan hatanın gerekçeli kararın yazımı sırasında düzeltilmesi yoluna gidilmiştir.
Ayrıca 25/03/2021 tarihli duruşmada Miktar itibariyle takibin 22.545,16-TL üzerinden devamına karar verilmiş ise de gerek dava dilekçesindeki alacak talebi gerekse dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporu incelendiğinde dava konusu alacak 21.545,16-TL’dir. Buradaki hata rakam hatası şeklinde maddi hatadır, maddi hata gerekçeli kararın yazımı sırasında düzeltilmiştir.
Bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan deliller değerlendirildiğinde Davacı tarafın davalı taraftan 33,590.00-TL cari alacağı tespit edilmiş olup, taleple bağlılık ilkesi uyarınca davacının davalıdan talebi gereği 21.545,16-TL alacaklı olduğuna hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın kabulü ile 21.545,16-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

Alınması gereken 1.471,75-TL harca peşin yatırılan 379,37-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.092,38-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 4.080,00 -TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 50,80-TL başvurma ve vekalet harcı + 156,15-TL posta ve tebligat gideri + 500,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 706,95‬-TL yargılama gideri ile peşin olarak alınan 379,37-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı.. 25/03/2021

İş bu kararın gerekçesi 25/03/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır