Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/192 E. 2022/615 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/192 Esas
KARAR NO : 2022/615

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI-KARŞI DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI-KARŞI DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. ……
Av. … -….
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 30/05/2017
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde; tarafların dava dışı … Çimento San. Ve Tİc. A.Ş.nin %50 nisbetinde ortakları olduklarını, davalı ortağın şirket aleyhine 5 ayrı icra takibi başlattığını ve usulsüz olarak kesinleştirdiğini, kendi yöneticisi olduğu şirkete karşı takip yapmanın kötüniyetli olduğunu, takiplere karşı icra mahkemelerine başvuruda bulunduklarını, davalı ortağın şirket malvarlığını hile ve aldatma ile sattırma niyetinde olduğunu ileri sürerek davalı ortağın şirketi temsil yetkilerinin kaldırılmasına ve tedbiren davacının şirket yetkilisi olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf; davanın reddi gerektiğini savunmuş, tarafların ortak muris … … vefatı ile şirkete ortak haline geldiklerini, şirketten alacaklarını tahsil için icra takibi başlatmakta usulsüzlük bulunmadığını, azil için haklı sebepler oluşmadığını, muris ile sağlığında duygusal çatışmalar yaşayan davacının mantıklı kararlar almadığını, şirket yönetimine katılmadığını, çift imza ile temsil sözkonusu iken şirket yönetimi için gerekli imzaları atmadığını, telefonlara çıkmadığını, bu sebeple şirketin çalışamaz hale geldiğini, davalının acil ödemeleri kendi malvarlığından karşıladığını, bunu tahsil edebilmek için de takip başlattığını, aslen davacının kötü niyetli olduğunu, şirkete ait 2 taşınmazı muvazaalı olarak üçüncü kişilere devrettiğini, davacının eşinin ortağı olduğu şirketten … Çimento şirketine olan alacağın ödenmesi talebi üzerine bu davanın açıldığını, davacının yönetim konusunda uzlaşmaz davrandığını ileri sürmüş, aynı dilekçe ile karşı dava açmak suretiyle davacı-karşı davalının olumsuz tutumu yüzünden şirketin yönetilemez hale gelmesi sebebiyle …’in müdürlük yetkilerinin kaldırılmasına, …’ın tek müdür olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı-Karşı davalı karşı davaya cevabında, davanın reddini istemiş, muvazaalı işlemler yapıldığını, murisin ölümünden 2 gün önce bir şirket çalışanı hesabına 500.000 TL aktarıldığını, şirket aracının aynı çalışan üzerine muvazaalı biçimde devredildiğini, miras taksim sözleşmesine göre bazı gayrimenkullerin …’e kalması gerekirken taşınmazların satılıp bedellerin şirket hesabına aktarıldığını ileri sürmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Derdest dava ve karşı dava anonim şirkette yönetim kurulu üyesinin azli taleplidir.
Tarafların iddia ve savunmaları yukarıda özetlenmiştir. Buna göre tarafların kardeş oldukları ve şirketin tek ortağı ve yöneticisi durumundaki babalarının vefatı üzerine mirasçı sıfatıyla şirkete %50 payla hissedar oldukları anlaşılmaktadır. Şirketin tek ortağının vefatından sonra olağanüstü toplantı yapan iki kardeş hissedar, şirket ana sözleşmesinin 10. maddesini tadil ederek şirket yönetiminde başkan ve başkan yardımcısı olarak görev almışlar, şirketin temsilini de müştereken üstlenmişlerdir. Bu duruma göre şirket ancak iki kardeş hissedarın müşterek imzası ile temsil edilebilir.
Anonim şirketlerde yönetim kurulu genel kurulda alınacak bir kararla oluşturulan bir şirket organıdır.
Yönetici, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde şirketin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetici ile şirket arasındaki ilişki vekalet akdine dayanır.
Kural olarak yönetici seçmeye ve azle genel kurul yetkilidir. TTK madde 408’e göre Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır. Çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurula ait aşağıdaki görevler ve yetkiler devredilemez…. (b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları.
Kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla genel kurulun bu yetkisi devredilemez niteliktedir. Dolayısıyla Genel kurul dışında bir başka merciin yöneticinin azline karar verebilmesi için bu konuda yasada açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. Anonim şirketler bakımından yönetim organının görev süresi devam ettiği müddetçe azilleri ve yerlerine yenilerin seçimi genel kurul yetkisindedir. Kanunda Limited Şirketler bakımında bu konuda TTK nın 630. maddesinde düzenleme getirilmiştir. Buna göre; kural olarak Limited Şirket Genel kurulu, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir. Ayrıca her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. TTK’nun 630. Maddesinin anonim şirketlere kıyasen uygulanması da mümkün değildir. Mahkemelerce A.Ş. genel kurul yerine geçilerek yönetici tayin edilemezse de TMK 427/4 “Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa”, hükmü dikkate alınarak TMK 427/4 gereği mahkemece şirkete bir kayyım atanabilir. Ancak bu hal organsız kalma halinde söz konusu olup yasal dayanağı bulunmaktadır. Diğer bir halde belli miktar pay sahibinin mahkemeden genel kurul toplantısı yapılmasını istemesi ve bu genel kurul toplantısı icrası için özel olarak kayyım atanması halidir. Bunun dışında anonim şirketlerde yöneticinin haklı sebep gibi ileri sürülen olgularla da olsa mahkemece azline karar verilmesi mümkün değildir. Bu hususun tartışılması ve neticesine göre karar verilmesinin yeri genel kuruldur.
“Genel kurul, en yetkili organ olup, pay sahiplerinden oluşur. Yönetim kurulu üyeleri ile denetçileri seçme hakkı bu organa aittir. Anılan yetki, devredilemez yetkiler arasında yer alır. Ancak, genel kurul her zaman süresinde toplanamayabilir veya toplanmasına rağmen herhangi bir nedenle hemen yönetim kurulu üyeleri ile denetçileri seçemeyebilir. O halde, şirketin yönetim ve denetim organı olan eski yönetim kurulunun şirketin varlığını devam ettirmek için gerekli ve zorunlu işleri yapmak yükümlüğü mevcuttur. Başka bir anlatımla, yeni yönetim kurulu oluşuncaya kadar eski yönetim kurulunun şirketin devamlılığı için gerekli zorunlu işlemleri yapması geçerlidir. Ancak, bu durum, TTK’nun 314. maddesindeki emredici sürenin aşılarak yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin uzadığı veya yenilendiği anlamına gelmez. Eş deyişle, şirketin organsız kaldığı sonucunu ortadan kaldırmaz. Şirketin organsız kalması durumunda, hukuki yararı olanların genel kurul tarafından diğer organların seçimine kadar şirkete yönetim kayyımı atanmasını mahkemeden isteme hakları mevcuttur. ” (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 20.09.2011 tarih 2009/12668 Esas 2011/10598 K)
“Dava anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görevden azli, kabul edilmemesi halinde yetkilerinin sınırlandırılması ve şirkete yönetici kayyım atanmasına ilişkin olup; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Dairemizin 2014/4548 esas 2015/2472 karar 24.02.2015 tarihli kararında da belirtildiği gibi azil yetkisi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ilişkin 364 ve 408. maddeleri gereği münhasıran genel kurula hasredilmiştir. Bu durumun tek istisnası TTK 334/2 hükmü olup [PULAŞLI, Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s.406-407], somut olayda şirket ortaklarının yöneticilerin azli veya yetkilerinin sınırlandırması amacıyla mahkemeye başvuru hakkı tanıyan bir hükmü bulunmamaktadır. Davacının yasal dayanaktan yoksun talebine karşın, mahkemece, davanın tümden reddine karar vermek gerekirken, yönetim kurulunun yetkilerini sınırlandırır biçimde atanan kayyım ile yönetim kurulunun, aynı anda görev yapmalarını sağlayacak temelde hüküm kurulması yerinde olmamış, hükmün davalılar Sultan Dengiz ve Mehmet Dengiz lehine bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 15/01/2019 tarih 2017/3136 Esas 2019/338 K.)
Bu hususta aynı görüş içeren, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 15/01/2013 tarih 2012/8241 Esas 2013/691 K., Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 05/11/2014 tarih 2014/1761 Esas 2014/16924 sayılı K., Yargıtaty 11.Hukuk Dairesi 19/12/2018 tarih 2017/1330 Esas 2018/8071 K. sayılı ilamları da Yargıtay’ın yerleşik uygulamasını ortaya koymaktadır.
Mahkememizce daha önceden verilen red kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılmıştır. Kaldırma gerekçesinde “mahkemece, dava dilekçesi ve karşı dava dilekçesindeki iddialar üzerinde durulması, karşılıklı delillerin toplanması, şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonuçta davalı-karşı davacının vazifesinin yerine getirmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya idarede iktidarsızlığı gibi haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tesbiti gerek”tiği vurgulanmıştır.
Kaldırma kararı kesin nitelikte kararlar olduğundan istinaf mahkemesinin ilamında belirttiği eksiklik ve bilirkişi incelemeleri tamamlanmıştır. Ancak; yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere incelemeler sonucu ortaya çıkan durum ne olursa olsun mahkemenin haklı sebep gerekçeleriyle anonim şirketlere birisinin azline karar vermesi mümkün değildir. Eldeki dava şirketin organsız kaldığı gerekçesiyle yönetici tayini istemine ilişkin de değildir. Açıklanan gerekçelerle gerek ana davanın gerekse karşı davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN VE KARŞI DAVANIN REDDİNE,
2-Ana davada harçlar yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan başlangıçta alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın bu davacı-karşı davalı …’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karşı davada harçlar yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan başlangıçta alınan 14,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,20 TL harcın bu davalı-karşı davacı …’tan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Ana davada davanın reddi sebebiyle kendisini vekaletname ile temsil ettiren davalı … lehine takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalı …’den alınarak davalı-karşı davacı …’a ödenmesine,
5-Karşı davada davanın reddi sebebiyle davacı-karşı davalı … lehine takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacı …’tan alınarak davacı-karşı davalı …’e ödenmesine,
6-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine
Dair davacı karşı davalı vekili ile davalı karşı davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/05/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır