Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/12 E. 2021/486 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2019/12
KARAR NO : 2021/486

BAŞKAN :….
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :….

DAVACI : ….
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL: 1….
2-…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : ….
VEKİLİ : Av…

FERİ MÜDAHİL : … –
VEKİLİ : Av. ..

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…..

VEKİLİ : Av…..

FERİ MÜDAHİL :….
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : 1-….
2-…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : ….
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. ..

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : ….
VEKİLLERİ : Av. …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av….

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av…..

FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av….
FERİ MÜDAHİL :….
VEKİLİ : Av. ..

FERİ MÜDAHİL : ..
VEKİLİ : Av. ..

FERİ MÜDAHİL : ..
VEKİLİ : Av. ..

FERİ MÜDAHİL : …
FERİ MÜDAHİL : …

DAVA : Adi Konkordato
DAVA TARİHİ : 04/01/2019
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : davacı şirket ve davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin tekstil alanında faaliyet gösterdiğini, diğer davacı …’ın şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu davacı şirketin, dövizdeki dalgalanmalardan ve içinde bulunduğu ekonomik sorunlar nedeniyle borçlarının vadelerinde ödeyememe tehlikesi altında bulunduğunu gerekçe göstererek geçici mühlet talebinde bulunmuşlar, davacıya öncelikle geçici mühlet verilmesini ve şartlar tahakkuk ettiğinde kesin millete geçilmesini, konkordato’nun tasdiki ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Adi konkordato, iflasa tabi olup olmadığına bakılmaksızın, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun borçlarını proje ile belirli bir vade veya indirim yoluyla yeniden yapılandırabilecekleri bir hukuki imkandır.
Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen borçlu veya borçlunun iflasını isteyebilecek alacaklılardan biri, Asliye Ticaret Mahkemesine vereceği dilekçesine İİK m. 286’ da sayılan belgeleri de ekleyerek konkordato mühleti talebinin kabul edilmesi hususunda bir başvuru yapabilir.
Konkordato talebine eklenecek belgeler Madde 286 da sayılmıştır.
Davacının konkordato başvurusu ve başvuruya eklediği İİK m. 286 da sayılan belgelerin eksiksiz olduğu görüldüğünden davacı borçluya üç aylık geçici bir mühlet verilmiştir.
İİK m. 289/3 gereği, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde, borçluya bir yıllık kesin mühlet süresi verilir hükmü uyarınca geçici mühlet içerisinde yapılan incelemeler ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı denetlenmiştir. Mahkememizce, komiser raporu ve alacaklıların da itirazları değerlendirilmiş, borçlunun teklif etmiş olduğu konkordato şartlarına göre borçlarını ödeme ihtimalinin olduğu ve teklif edilen konkordatonun borçlunun ödeme kabiliyetine tekrar kavuşma amacına hizmet ettiği yolunda kanaatine ulaşılmıştır ve borçluya kesin mühlet verilmiştir.
Kesin mühletin ilanından sonra, İİK m. 299’a göre konkordato komiseri tarafından yapılacak ilanla alacaklıların alacaklarını bildirmesi istenir ve komiser bildirilen alacakların kayıtlarını yapar. Borçlunun bilançosunda veya alacaklılar listesinde kaydı yer almayan alacaklının konkordato projesi kapsamında yer alabilmesi için alacağını komisere bildirmesi gerekmektedir
Borçlunun bilançosunda kayıtlı alacaklıların ilan tarihinden itibaren alacaklarını bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır (m. 299). Bu şekilde, bilançoda yeralan alacaklar ve ilan yoluyla bildirilen alacaklar olmak üzere alacaklılar iki bölüm oluşturmaktadır.
Alacaklılar, komiser tarafından yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde alacaklarını bildirmeye davet olunur ve komiserin bu ilanı (m. 299), İİK m. 288’deki usule uygun şekilde yaptırması gerekecektir.
Komiser aracılığı ile konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra, ilanla konkordato projesini müzakere etmek üzere alacaklılar toplantıya davet edilmiş, ilânın birer sureti adresi alacaklılara posta ile gönderilmiş, toplantı günü ilandan en az on beş gün sonra yapılmıştır .
Alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmayacak kişiler aşağıdaki gibidir :
-206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların (işçi ve nafaka) alacaklıları
-Borçlunun eşi ve çocuğu,
-Borçlunun kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi.
-Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, (298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılacaktır)
18/01/2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapılmış, toplantıda davacı … Karayazgan için yasanın öngördüğü oranda çoğunluk sağlanamadığı, davacı şirket için ise toplantı sırasında 1 alacaklı kabul oyu kullanmış, toplantı sonrası iltihak süresi içerisinde 64 alacaklı konkordato teklifini kabul etmiştir. Davacı şirketin projesinin alacaklı çoğunluğu olarak %58,18, alacak çoğunluğu olarak %60,16’lık kısmı tarafından kabul edildiği görülmüştür.
Toplantı sonrası oylamaya ilişkin iltihak süresi beklenmiş ve komiser tarafından oylama sonucunda projenin tasdiki hususuyla ilgili olarak gerekçeli rapor hazırlanmıştır. Rapor mahkememize ibraz edildikten sonra kesin mühlet içerisinde konkordato projesi tasdik kararı hakkında bir karar verebilmek için bir duruşma günü belirlenerek İİK 304. Maddesi uyarınca duruşma günü ilan edilmiş, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri ihtar edilmiştir.
Konkordatonun tasdiki için gerekli koşullar İİK’nın 305. maddesinde sayılmıştır. Bunları beş maddede sıraladığımızda şartlar şu şekildedir:
1- Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması gerekmektedir..
2- Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerekir.
3- Konkordato projesi İİK m. 302 de öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olmalıdır. İİK’nın 302.’nci maddesinin 3. fıkrasına göre, kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Mahkeme bu oranları ve konkordatonun aranan çoğunlukla kabul edilip edilmediğini konkordato komiseri raporunu esas alarak belirleyecektir. Ancak mahkeme, komiserin raporu ile bağlı olmayıp, bu koşulu da kendiliğinden araştırmalıdır. Nitekim komiserin raporu mahkeme bakımından bağlayıcı değildir.
4- İİK’nın 206. maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmemesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe, yeterli teminata bağlanmış olması gerekmektedir.
5- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekmektedir.
Netice olarak davacı … Karayazgan’ın konkordato projesi yasanın öngördüğü çoğunlukla kabul edilmemiştir. Bu davacı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı şirket bakımından ise, yasanın öngördüğü objektif koşul olan alacaklılar toplantısında gerekli çoğunluğu sağlamıştır. Davacı şirketin projesinin alacaklı çoğunluğu olarak %58,18, alacak çoğunluğu olarak %60,16’lık kısmı tarafından kabul edilmiştir.
Ancak tasdik şartlarından birisi olan, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması koşulu her konkordato talep eden borçlu bakımından ayrı değerlendirilmesi gereken subjektif bir koşuldur. Kaynaklarla orantılılık olgusu, şirketin borca batık olup olmadığı, borç tutarı, yıllara yayılmış satış rakamları ve karlılık oranları, müşteri çevresi, hammadde ihtiyacını karşılayıp karşılayamayacağı, işletmesinde bulunan makine teçhizat ve ekipmanının istenilen üretim kapasitesine ulaşmaya elverişli olup olmadığı, üretilen malların satışının sağlanabileceği müşteri portföyü, arz talep eğrisinin istenilen karlılığa elverişli olup olmadığı, bu konuda konkordato öncesi dönemdeki şirketin yıllara yayılan durumu ile konkordato dönemindeki işletmesel performansı etkili olacaktır. Zira çoğu kez uzun yıllara yayılan ödeme vaadeleri, borçlunun gelecek yıllarda bir yandan bu ödemeyi gerçekleştirebilme ve diğer yandan da işletmesel varlığını koruyabileceğinin bir projeksyon olarak nesnel bir biçimde ortaya konulabilmesi ve tasdik kararı verilebilmesi mahkemede de bu yönde kanaat oluşmasına bağlıdır.
Geçmiş yıllar performansı ve mühlet içinde i durumu kanaat oluşturmada önemli kriterlerden birisidir. Zira borçlu hiç bir dönemde projede taahhüt ettiği satış ve karlılık rakamlarına hiç ulaşamamışsa, mevcut müşteri çevresi buna uygun değilse projenin başarı şansından söz etmek mümkün değildir.
Konkordato iflas ertelemenin aksine şirket kurtarma yolu değildir. Alacaklıların alacağına kavuşmasını amaçlayan bu kurum özünde borçlu şirketin faaliyetlerine devamını sağlamayı ve bu sayede borçların ödenmesini amaçlamaktadır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 20.01.2021 tarih 2020/.. E 2021/…. K)
Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur. Ancak bunun önemli bir koşulu kaynaklarla orantılılıktır.
İsv.İİK ‘da, konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça , “ borçlunun iyileşmesi “ kavramına yer verildiği, buna göre , geçici mühletin , açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı, İİK ‘da ise, m.287’deki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir.Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp, başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. (.. .. / . .. ., . . ., . .., ., Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187)
Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku Av. .. …, sayfa 112, 1. Cilt)
Davacı şirket, komiser raporuna göre 49 milyon TL seviyelerinde borca batıktır. Aktif varlığı 15 milyon TL seviyelerindedir. Borçları ise 64 milyon TL seviyesindedir.
Elbetteki borca batıklık projenin kaynaklarla orantılı olmadığına karar vermede tek ve yeterli bir kıstas değildir. Öyle ki; şirketin işletmesel performansı, müşteri çevresi itibariyle yıllık satış ve karlılık rakamları, şirket borca batık olsa da taahhüt ettiği ödemeleri gerçekleştirebilmek için yeterli olabilir. Yukarıda da vurgulandığı üzere kaynaklarla orantılılık her borçlunun işletmesel durumuna göre farklı değerlendirme yapılmasını gerektiren subjektif bir koşuldur.
Komiser raporuna göre davacı şirketin konkordato öncesi dönemde; 2015 yılında 10 milyon 900 bin $ civarında, 2016 yılında 11 milyon 600 bin $ civarında, 2017 yılında 11 milyon 600 bin $ civarında, 2018 yılında 9 milyon 200 bin $ civarında satış rakamlarına ulaştığı belirtilmiştir. Konkordato sonrası dönemde mühlet içerisinde ise; 2019 yılında 5 milyon 300 bin $, 2020 yılında 2 milyon 700 bin $ ve 2021 yılında rapor tarihi itibariyle 143 bin $ civarında satış rakamlarına ulaşmıştır.
Komiser görüşüne göre davacı şirketin 6 milyon $ satış rakamı “başa baş” olarak tabir edilen, bu miktardan sonraki satış rakamlarına göre karlılığa geçeceği belirletilen satış tutarıdır. Yine komiser görüşüne göre davacı şirketin gelecek periyotta da 12 milyon $ ve üzeri satış rakamlarına ulaştığında taahhüt ettiği vadelerde borcu ödeyebilme imkanı bulunmaktadır.
Komiser tarafından hazırlanan proforma gelir tablosuna göre davacı şirketin 2021 yılında 70 milyon TL civarında, 2022 yılında 111 milyon TL civarında, 2023 yılında 126 milyon TL civarında, 2024 yılında 147 milyon TL civarında, 2025 yılında 171 milyon TL civarında, 2026 yılında 199 milyon TL civarında, 2027 yılında 231 milyon TL civarında , 2028 yılında 266 milyon TL civarında, 2029 yılında 307 milyon TL civarında ve 2030 yılında 361 milyon TL civarında satış rakamlarına ulaşabileceği belirtilmiştir.
Davacı şirketin borca batıklık miktarı, komiser raporunda belirtilen yıllara yaygın satış rakamları ve gelecek yıllarda istenilen düzeyde satış rakamlarına ulaşılıp ulaşılamayacağı konusunda, bir tekstil mühendisi de atanmak suretiyle heyetten rapor alınmıştır. Heyet raporunda “trend analiz” yöntemi kullanılarak belirleme yapılmıştır.
Trend Analizi, şirketlerin finansal analizinde kullanılan yöntemlerden biridir. Trend analizinde şirketin gösterdiği gelişimler yıllar itibariyle analiz edilir. Karşılaştırmalı tablolar analizinden farklı olarak trend analizinde daha uzun yıllar karşılaştırılır. Genellikle inceleme dönemi 7-10 yıl arasında değişkenlik gösterir.
Trend analizi yönteminde bir baz yıl kabul edilmekte ve ilgili yıla ait tutarlar 100 kabul edilerek diğer yıllardaki verilerin baz yılına göre yüzde olarak değişimi hesaplanmaktadır. Bu sayede yıllara göre mali tablolarda yer alan kalemlerin artış ve azalışları belirlenerek şirketim gelişimi ve eksik yönlerini inceleme fırsatı verir.
Trend analizinde inceleme dönemi uzun tutulursa analiz daha başarılı sonuçlar vereceği kabul edilmektedir.
Ancak trend analizi yapılırken baz alınan yıl ve karşılaştırılan yılı piyasada dengesinin aynı doğrultuda olması daha doğru sonuçlar verir. Örneğin, piyasaların iyi olduğu bir yıl ile kriz dönemi yaşanan bir yılı karşılaştırmak trend analizinde doğru ve etkin sonuçlar vermeyecektir.
Heyet davacı şirketin net satışlar hasılatını geçmiş yıllara ilişkin verilere göre karşılaştırmıştır. Buna göre gelecek yıllar satış rakamları 2021 yılından 2030 yılına kadar TL ve USD üzerinden ayrı ayrı belirlemeler yapılmış. Bu belirlemelere göre davacı şirketin projede teklif ettiği vade tutarlarının mali verileriyle uyuşmadığı belirlenmiştir.
Dosya arasına alınan rapora davacı tarafça itiraz edilmiştir, itirazlarda özellikle; 2018 yılı cirolarının 9.000.000,00 TL olmayıp 14.000.000,00 TL civarında olduğu kârlılığın ise %5 olmayıp %7 seviyelerinde olduğunu, pandeminin etkileri olmadığı taktirde eski satış rakamlarına ulaşıldığında yıllık %7 kârlılıkla konkordatoya tabi borçların yıllık bazda ödenme imkanının bulunduğu bildirilmiştir. Ayrı bir heyet oluşturarak heyetten; davacı şirket kayıtlarında makine ve ekipmanlarında yerinde inceleme yapmak suretiyle davacının sahip olduğu tesis makine ve ekipmanların iddia edilen kapasitelerde üretime ve kârlılığa imkan verip veremeyeceği, davacının halen ticari ilişki içerisinde bulunduğu müşterileri aldığı siparişler de karşılaştırılmak suretiyle kârlılığın ve satış rakamlarının gerçekleşip gerçekleşemeyeceği, davacının konkordato sürecinden önce 2015 ve 2018 yılları içerisinde çalıştığı yurt içi ve yurt dışı firmalarda konkordato mühleti içinde çalışmalarının devam edip etmediği ve bu firmalardan sipariş almaya devam edip etmediği, bu firmalara ek olarak da başka firmalarla da çalışma yapılıp yapılmadığı, pandemiden önceki dönemde ve pandemiden sonraki dönemde alınan siparişler kapsamında % kaçlık bir daralma oluştuğunu aradaki farkın pandemiden mi yoksa davacının işletmesel sorunlarından mı kaynaklandığı, aynı sektörde iş yapan ve yurt dışında çalışan emsal firmalarda dikkate alınarak sektörde bu anlamda pandemi öncesi ve pandemi sonrası daralma oluşup oluşmadığı, pandemi sonrası sektör ortalamasıyla davacının sektör ortalaması arasında fark bulunup bulunmadığı, davacının çalışmaya devam ettiği bu firmalardan pandemi öncesindeki aldığı sipariş ortalamalarını pandeminin etkisi kalktıktan sonra alma ihtimalinin bulunup bulunmadığı, buna göre davacının satış rakamları ve kârlılığının ne olacağı, davacının pandemi döneminde faaliyete geçildiğini iddia ettiği kaplama tesisinin sektör kârlılık ortalaması bunun projedeki ödeme süreleri içerisindeki davacının kârlılığına katkısının ne şekilde gerçekleşeceği, davacının kayıtlarında görülen satış rakamlarının ve kârlılığın gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, önceki dönemlerde döviz değerlemelerinin yapılıp yapılmadığı, döviz değerlemesi yapılmamış ise gerçek ciro ve satış rakamlarının ne olduğu, 2018 yılına ilişkin satışlara ve rakamlara yönelik itirazlar da daha önce hazırlanan raporlar yetinilmeyerek kayıtlardan bizzat incelenmek suretiyle bu yılki cironun ne olduğu, buna göre konkordato projesinin başarısı şansının bulunup bulunmadığı araştırılmıştır.
Son heyet raporunda da, davacının borç toplamının 64 milyon seviyesinde olduğu, rayiç bilançolara göre firmanın öz sermayesi -48,979,671,93-TL olup borca batık olduğu belirlenmiştir.
Davacı şirket tarafından 2018 Yılında …. Tekstil Ltd.Şti. ve ….. Tekstil A.Ş ile karşılıklı düzenlenen faturaların fason işlem için düzenlendiği. Davacı firmanın düzenlediği fatura içeriklerinde ” Ham Dokuma Kumaş” açıklamasının yer aldığı. Karşı firmalar tarafından düzenlenen faturalarda ise ” Fason Baskı İşlemi- Baskılı Dokuma Kumaş” açıklamalarının bulunduğu. 2018 Yılında Gülcemal Tekstil firmasına 1.134.481,56 (Kdv Dahil) ve Ottoman A.Ş firmasına 170.162,46 TL (Kdv Dahil) faturalar düzenlendiği. 2018 Yılına ilişkin gerçekleşen afaki artışın Konkordato Projesinin gerçekleştirilebilirliği açısından yapılan hesaplamalarda değerlendirmeye tabi tutulmayacağı kabul edilmelidir.
14.11.2018 tarihinde şirketin aktifinde 253.02.005 kodla kayıtlı olan Ram makinesi KDV dahil. 1.294.884.00-TL bedelle ……. .A.Ş. ye satılmış makine bedeli …. A.Ş.firmasına olan borç tutarından düşülmüştür.
01.12.2011 tarihinde 273278 nolu fatura ile 1 adet Dijital Baskı makinesi, 1 adet yine Dijital Baskı makinesi ve 3 adet Kalite Kontrol makinesi KDV dahil toplam 2.011.757.22-TL bedelle ….. Teks. San. Ve Dış.Tic. A.Ş. firmasına satılmış makineler aynı firmadan kiralanarak kullanılmaya devam edilmiştir.
Satış bedeli karşılığı alınan 2.011.750,00-TL tutarlı senetler 10.12.2018 tarihinde …. Tekstil firmasına cari hesap borcu karşılığında verilmiştir
Şirketin 2019 yılı Brüt Satışlarının 36.265.854,52.-TL ve 2020 Brüt Satışlarının 35.812.007 TL olduğu, belirlenmiş olup; bu satışları oluşturan kayıtlar incelendiğinde şirketin satışlarının içinde işlem görmek için Fason firmalarına gönderilen mallara ilişkin faturaların düzenlediği görülmektedir. Ancak bu durumun şirketin fiilen satış yapmamış olmasına rağmen satış tutarlarını arttırdığı anlaşılmaktadır.
2018 döneminde Net Satışlar 66.912.191 TL olmasına karşın satışların maliyeti 72.288.825 TL olup, yapılan satışlardan 5.376.633 TL brüt satış zararı ortaya çıkmıştır. Şirketin 3.150.013.00 TL Olağandışı Gelir Beyan ettiği. Bu tutarın 2.447.352,00 TL’sinin Konkordato ilanından önceki dönemde 14.11.2018 ve 01.12.2018 tarihli maddi duran varlık satışından kaynaklandığı görülmüştür.
Davacımn sahip olduğu tesis makine ve ekipmanların iddia edilen kapasitelerde üretime ve karlılığa imkan verip vermeyeceği, hususunda ki değerledirmede; piyasadaki dijital baskı makinalannın hızları teknolojik seviyesine, model ve yılına bağlı olarak 25 – 150 mt/saat arasında değişmekte olduğu, firmanın sahip olduğu makinanın kapasite raporunda da belirtildiği üzere max. Üretim hızı 90 m/saat olduğu, burada makine çalışması tekstilde ortalama olarak %75 randıman öngörüldüğü, davacının daha çok fason üretim yaptırdığı üretim de sorun çıkması beklenmese de kendi ürettiği ürünler ile fason ürünler arasında mutlaka maliyet farkı olacağı ve bu durumun karlılığa olumsuz etki edeceği belirlenmiştir. Nitekim 2018 döneminde Net Satışlar 66.912.191 TL olmasına karşın satışların maliyeti 72.288.825 TL olmuş ve yapılan satışlardan 5.376.633 TL brüt satış zararı ortaya çıkmıştır. Bunun nedenlerinden birisi de budur.
Konkordato öncesi toplam 165 müşteriye satış yapılırken bu müşterilerden 121 tanesi konkordato sonrası alışverişi kesmiştir. Ancak 94 yeni müşteriye satış yapılmaya başlanmıştır.
2019 yılına kadar satışlar çok büyük bir oranda yurt içine yapılırken 2020 yılında genellikle yurt dışına satış yapılmaya başlanmıştır.
Sektörel bazda pandemi sebebiyle kapasitelerinin bir çok firmada tüm sektör baz alındığında ortalama %35 oranında düşüş gerçekleştiği belirlenmiştir.
Diğer yönüyle fason olarak yaptırılan işlerde davacının bildirdiği karlılık oranlarına ulaşılamayacağı, ortalama 0.50 usd doları maliyetin daha fazla olacağı anlaşılmaktadır.
2017 yılında 43.552.532-TL net satış karşısında 32.897.811-TL satılan mal maliyeti ve 10.654.721-TL brüt satış karı elde edilmişken. Bir yıl sonra 2018 yılında artarak 66.912.192-TL ye ulaşan neredeyse % 50 artan net satışların karşısında % 100 den fazla artış gösteren satılan mal maliyetinin 72,288,825-TL olması ve bunun sonucunda bürüt satış zararının 5,376,633-TL olarak gerçekleştiği görülmektedir.
Bilirkişi heyeti tarafından; davacı şirketin konkordato öncesi satış ve satılan mal maliyeti rakamlarının gerçekçi olmadığı, bu nedenle karşılaştırma yapılırken 2018 yılı gelir tablosunun değil de 2017 yılı ve 2019 yılı gelir tablolarının 2020 yılı ile karşılaştırılması daha gerçekçi olacağı belirlenmiştir.
Yine 2018 yılı satış rakamları komiser raporunun aksine heyet tarafında davacı kayıtlarında 14 milyon olarak belirlenmişse de komiserin bu yıl satış rakamlarını 9 milyon seviyesinde göstermesinin sebebinin 2018 Yılı son döneminde gerçekleşen afaki artışın (gerçeği yansıtmadığı için) dikkate alınmamış olmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. davacı tarafın bu yıla ilişkin satış rakamlarına yönelik itirazlarının aksine esasında heyet raporundaki bu belirlemeler karşılığında komiserin bu yıla ilişkin belirlemesiyle temelde örtüşür niteliktidir.
Diğer önemli bir sorunda davacı TL olan borçlarını alacaklılar toplantısından önce proje revizesiyle döviz borcuna çevirmiş olmasıdır. Bu durum davacı şirketin gerçekte olan TL borçlarını kur artışı nedeniyle güncel olarak %30-40 civarında oranında arttırmıştır. Davacı bu değişikliği alacaklılar toplantısında çoğunluk sağlayamayacağı kaygısıyla gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Sonuç olarak proje tüm borcu döviz borcu haline getirmiş, 8 yıllık süreçte kurdan kaynaklı olası ani artışlara karşı davacı kendisini savunmasız bırakmıştır. Her ne kadar davacı şirket yetkilisi duruşmalarda ticaretini döviz cinsinden gerçekleştirdiği için bu durumun şirketi olumsuz yönde etkilemeyeceğini belirtmişse de, şirketin döviz cinsinden alım yapıp, satışlarını döviz cinsinden yapması durumu, yapmış olduğu güncel ticaretine etki edecektir, yoksa geçmişten gelen dövizli borç yükü ani kur artışlarında güncel ticaretinden bağımsız olarak işletme için üzerine düşen bir çığ kütlesinden farksız olacaktır.
Konkordato da borçluların TL borcunu faizsiz olarak uzun vadeye yaymasının temel nedeni, paranın enflasyon karşısında değerinin kaybetmesi nedeniyle, tabiri caizse “borc/parayı faize” eritmektir. Davacı tüm borcunu dövize çevirerek bunu kullanmak yerine borcunu diri tutmuş, ani yahut uzun vadedeki kur artışlarında borcun erimek bir kenara katlanarak artmasına neden olacak bir revize yapmıştır. Nitekim bu durum mühlet içerisinde de etkilerini göstermiş TL borçlarında kur kaynaklı %30-40 civarında artışa ve toplam borca batıklık tutarında da artışa neden olmuştur.
Davacı şirketin projesinin alacaklı çoğunluğu olarak %58,18, alacak çoğunluğu olarak %60,16’lık kısmı tarafından kabul edilmesinin temel nedeni de; 15 Milyon aktif varlığının iflas giderleri de düştüğünde, 64 milyon seviyesindeki borç tutarı karşısında alacaklıların alacaklarının çok küçük bir yüzdesini almak yerine, süreç içerisinde “belki ödenir” ümidinden kaynaklanmaktadır. Mahkeme içi konkordatonun hukuksal iki yönü vardır. Birisi özel hukuk niteliği (alacaklılar toplantısında ortaya çıkan irade) diğeri yargısal (kamu) denetimdir. Bu denetim koruyucu ve denetleyici hükümlerle sağlanır (İİK’nın 305.teki şartların denetimi gibi). Somut uyuşmazlıkta, proje alacaklıların tamamı tarafından kabul edilmemiştir, böyle bir olasılıkta mutlaka alacaklıların iradesine üstünlük tanımalı, kaynaklarla orantılılık bir kenara, oylama sonucu ortaya çıkan tüm taraflara ait iradenin özel hukuk, yani sözleşme tarafı üstün tutulmalıdır. Ancak gelinen noktada alacaklı çoğunluğu olarak %58,18’in kabul oyu kullandığı dikkate alındığında kabul etmeyen alacaklılar bakımından oylama sonucuna dair şartlardan biri olan kaynaklarla orantılılığa ilişkin denetim sağlanmalı, kaynaklarla orantılılık şartı, kabul etmeyen alacaklıların haklarının korunması bakımından denetlenmelidir.
Davacının ve projeye destek veren alacaklıların, tasdik kararı verilmesi için gösterdikleri önemli nedenlerden birisi de iflas halinde alacaklıların alacaklarına kavuşma yüzdesidir. Bu sebeple davacıya bir şans verilmesi gerektiği savunulmuştur.
Bu gerekçe kısmen haklı bir gerekçedir. Gerçekten de 15 milyon aktif varlık karşısında projeyi kabul etmeyen alacaklılar da iflas tasfiyesinde alacaklarının çok cüzi bir kısmını alacaktır. Ancak onlar iradesini kabul yönünde değil red yönünde ortaya koymuşlardır. Yasa koyucu tasdik şartı olarak “adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması gerektiğini” şart koşarken, bir sonraki bentte “Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerektiğini” zorunluluk olarak öngörmüştür. Kabul etmeyen alacaklılar bakımından bu şartın denetlenmesi zorunludur.
Toplanan deliller ve ulaşılan veriler itibariyle davacı şirketin projesinin kaynaklarla orantılı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı sermaye şirketi olduğundan İİK m.292 uyarınca borca batık olup olmadığı önemlidir. Çünkü borca batıklık durumu sermaye şirketleri için bir iflas sebebi olup 292. madde uyarınca bu durumun resen dikkate alınması gerekmektedir.
Yaklaşık 49 milyon TL seviyesinde borca batık olan davacı şirketin iflasına resen karar verilmesi gerektiğinden konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilmekle birlikte borçlu şirketin iflasına da karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davacıların konkordato projesi tasdik talebinin reddine,
Davacı …. TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ (Ticaret Sicil No:…), (Vergi Kimlik No:….) ‘nin borca batık olması nedeniyle 29/04/2021 tarih ve 14:55 itibariyle İFLASINA,
Kesin mühlete ilişkin tüm yasada ön görülen sonuçların kendiliğinden sonlandığının konkordato komiseri NESLİHAN YILMAZ’ın komiserlik görevinin sonlandığının, ve mahkememizce alınan tüm tedbir kararlarının kaldırıldığının açıklanmasına,
İflas kararından bir örneğinin Bursa Nöbetçi İflas Müdürlüğü ile Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve ilgili yerlere bildirilmesine,
Kararının İİK 288.maddesi uyarınca ilanına,
İflas avansının iflas idaresine aktarılmasına
Harçlar yasası gereği alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacı Fun Tekstil Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’den tahsili ile hazineye irad kaydına
Harçlar yasası gereği alınması gereken 59,30 TL harcın davacı … Karayazgan’dan tahsili ile hazineye irad kaydına
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 29/04/2021

İş bu kararın gerekçesi 20/05/2021 tarihinde yazılmıştır.

Başkan ..
e-imza
Üye ..
e-imza
Üye ..
e-imza
Katip ..
e-imza