Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/100 E. 2021/692 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/100
KARAR NO : 2021/692

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : ….
KATİP : … …

DAVACI : … …
VEKİLLERİ : Av. ..
DAVALI : ..
VEKİLİ : Av…
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 08/02/2019
KARAR TARİHİ : 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında; davacının davalı şirkette 2800 pay sahibi ve şirket ortağı olduğunu, ancak diğer şirket ortakları tarafından işyerine girmesine engel olunduğunu, müvekkilinin yasa gereği şirketle ilgili bilgi alma ve inceleme hakkına engel olunduğunu, şirket kararlarına katılamadığını, ortaklar arasında birlikte hareket ve güven kalmadığını, TTK.nun 636/3.maddesindeki haklı nedenlerle şirketin fesih ve tasfiye şartlarının gerçekleşmiş olduğundan, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili beyanlarında ; davacı şirket ortağının şirketin işleri hakkında bilgi sahibi olup yasal haklarını serbestçe kullandığını, davanın yasal süresinde açılmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava limited şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkindir.
Davacının, davalı şirkette 2800 adet pay sahibi olup şirket ortağı olduğu, ancak diğer şirket ortakları tarafından şirketin işyerine girmesine engel olunduğu, yasa gereği şirket ile ilgili bilgi alma ve inceleme hakkına engel olunduğu, şirket kararlarına katılamadığı, ortaklar arasında birlikte hareket etme ve güven kalmadığından; TTK nun 636/III.maddesi gereğince, şirketin haklı nedenlerde fesih ve tasfiyesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkememizce daha önce fesih ve tasfiye yerine davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına ve 344.364,78 TL ayrılma akçesinin davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 23/01/2017 tarih ve 2017/.. esas sayılı kararı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, bu karar temyiz olunmuş Yargıtay ‘ 11. Hukuk Dairesinin 2017/1520 esas – 2018/7023 karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozma gerekçesinde; “Davanın açıldığı tarihte ve halen yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları; asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Keza Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde, denetlenen mahkeme kararının, belirlenen maddi vakıa kapsamında uygulanan usul hukuku ve maddi hukuk kurallarının olaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesinde gerek kendi içerisinde, gerekse gerekçe ile hüküm kısmı arasında çelişki olmamalı, mahkeme kararı bütünsellik esasına uygun olmalıdır. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki, açık bir kanuna ve kamu düzenine aykırılık hali olup, Yargıtay tarafından re’sen bozma sebebi teşkil edecektir. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir. Somut olayda, ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçe kısmında, davanın davalı şirketin haklı nedenle feshi istemine yönelik olduğu kabul edilmiş ve davacının haklı sebebin varlığını somut delillerle ispat edememiş olduğu kabul edildikten sonra, bu gerekçeyle çelişki oluşturacak şekilde, bu defa davacının, davalı şirketin ortaklar kurulu toplantısına katılamamış olması haklı nedenle fesih sebebi olarak kabul edilerek, fesih yerine davacı ortağın payının bedeli ödenmek suretiyle şirketten çıkarılmasına karar verildiği görülmüştür. Kararın davalı yanca istinaf edilmesi üzerine inceleme yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş ise de, mahkeme kararının gerekçe kısmının gerek kendi içerisinde ve gerekse gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki içermesi nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” görüşlerine yer verilmiştir.
Bozma sonrasında dava eldeki esası almıştır.
Dava davalı şirketin fesih ve tasfiyesi o olmadığı takdirde şirket ortaklığından çıkma talebine ilişkindir.
Davacının şirkette 1/3 oranında hisse sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
TTK ‘ nun 636/3 maddesi uyarınca haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir, mahkeme istem yerine davacı ortağa payın gerçek değerinin ödenmesini ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasını veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
Fesih ve tasfiyeye yahut bunun yerine şirket ortaklığından çıkarılmaya karar verilebilmesi için talepte bulunan davacı yönünden haklı sebeplerin var olması gerekir. Davacının ileri sürdüğü sebeplerin kendi kusurundan kaynaklanmaması da gerekir. Şayet kendi kusurundan kaynaklanan sebeplerle fesih, tasfiye yahut şirket ortaklığından çıkma istemi kabul edilebilir nitelikte olmayacaktır.
Davacı haklı sebep olarak bir kısım nedenler ileri sürmüştür.
Bu nedenler sıralanacak olursa;
-Davacının bilgi alma ve inceleme hakkının haksız yere engellendiği,
-Davacının şirkete girmesinin haksız yere engellendiği,
-25/11/2014 tarihli genel kurul toplantısında hazır bulunanlar listesindeki imzanın kendisine ait olmadığı,
-Davacının şirket içerisinde pasifize edildiği ve şirket kazancından pay verilmediği Tüm sayılan bu hususların davacı için çekilmez hale geldiği iddialarına dayanılmıştır. Davada daha önce verilen karar Yargıtay tarafından karar gerekçesindeki çelişki nedeniyle bozulmuştur.
Bozma gerekçesinde; “kararın gerekçe kısmında, davanın davalı şirketin haklı nedenle feshi istemine yönelik olduğu kabul edilmiş ve davacının haklı sebebin varlığını somut delillerle ispat edememiş olduğu kabul edildikten sonra, bu gerekçeyle çelişki oluşturacak şekilde, bu defa davacının, davalı şirketin ortaklar kurulu toplantısına katılamamış olması haklı nedenle fesih sebebi olarak kabul edilerek, fesih yerine davacı ortağın payının bedeli ödenmek suretiyle şirketten çıkarılmasına karar verildiği, kararın davalı yanca istinaf edilmesi üzerine inceleme yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş ise de, mahkeme kararının gerekçe kısmının gerek kendi içerisinde ve gerekse gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki içermesi nedeniyle” bozulduğu açıkça vurgulanmıştır. Bozma nitelik olarak davanın esası ile ilgili olmayıp gerekçenin çelişkili olasına ilişkin usule yönelik bir bozmadır.
Davacının haklı sebep olarak ileri sürdüğü hususlar daha önce dosya kapsamında araştırılmış bu konuda bilirkişilerden rapor alınmıştır. Ancak; davacının haklı neden olarak dayanmış olduğu katılmadığı genel kuruldaki hazirun listesindeki imzanın ona ait olup olmadığı ile ilgili araştırma yapılması eksik kalmıştır. Mahkeme heyetimizce buna yönelik imza araştırması yapıldıktan sonra tüm dosya kapsamında bir değerlendirme yapılmasının daha sağlıklı bir çözüme kavuşturulabileceği değerlendirilmiştir.
Bu kapsamda; ilgili genel kurulun hazirun listesi getirtilmiş davacının mukayeseye elverişli yazı ve imza örnekleri celp edilmiş, huzurda yazı ve imza örnekleri alınmış daha sonra grafolog bilirkişiden imza incelemesi için bilirkişi raporu alınmıştır.
Grafolog bilirkişinin hazırlamış olduğu 24/03/2021 tarihli raporda; hazirunlar listesinde bulunan davacı isim karşısındaki imzanın davacı eli ürünü olduğu saptanmıştır.
Davacının haklı sebep olarak ileri sürdüğü nedenlerden biri olan adına sahte imza atıldığına yönelik iddiası sübut bulmamıştır.
Ancak davacının fesih ve tasfiye istemi yahut şirket ortaklığından çıkarılmasına yönelik talebi bakımından ileri sürmüş olduğu diğer sebepler tartışılmalıdır.
Bu konuda daha önce şirket kayıtları incelenerek raporlar alınmıştır. Dosya kapsamında davacı ve davalı tarafların tanıkları da dinlenmiştir.
Şirkette ciddi bir faaliyetin olmaması, fesih tasfiye isteyen ortağa şirket işleyişi ile ilgili bilgi verilmemesi, şirkette sürekli olarak kar payının dağıtılmaması, ortaklar arasında anlaşmazlıkların bulunması haklı sebep teşkil edebilecek örnek hallerdendir.
Şirkette kar payı dağıtılmadığı, 25.11.2014 tarihli genel kurulda kar payı dağıtmama kararında davacının da oyunun bulunduğu anlaşılmış olsa da şirketin kuruluşundan beri davacıya kazanç payı dağıtmadığı, dosya kapsamında dinlenen tanık anlatımlarından ve davacının yargılama sürecindeki tüm beyanlarından da anlaşılacağı üzere ortaklar arasında uyum ve işbirliğinin kalmadığı anlaşılmaktadır.
Tanık …; “Ben tarafları tanıyorum, … Tekstil Ltd. Şti.nde ortak olduklarını biliyorum, ortakların anlaşamadığını, birbirlerinden ayrıldıklarını biliyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık .. ..; Ben davalı şirket tarafından üretilen malların ütüsünü yapıyorum, bu nedenle davalı şirketle ilgili bilgim vardır, ben davalı şirketle çalıştığım sürece … ile muhatap oldum, malları ondan alıp ütüledim, ücretini de ondan aldım, ayrıca davalı şirket bünyesinde başka işlerde de çalıştım, bu sürede de … ile muhatap oldum, ücretimi davacıdan aldım, diğer ortakları da sonradan tanıdım, Bir defasında şirket ortağı … ile Kerime’nin olayına tanık oldum, şirketin ürettiği ve yurt dışına gidecek malların baskısı gecikmişti, bu baskı işlerini başka şirket çalışanı takip ediyordu, ancak … Bey bu baskı işinin gecikmesinden Kerime’yi sorumlu tutarak münakaşa etti ve hakaret sözleri söyledi, buna tanık oldum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …; “Ben davalı şirkette muhasebe elemanı olarak çalışıyorum,, Mayıs 2015 tarihinden sonra … şirkete hiç gelmedi, mayıs ayı başında bir süre işe geldi, mayıs ayının 20’nde sonra ayrıldı, şirkete hiç gelmedi, ben şirkete 03/05/2015 tarihinde işe başladım, bu tarihten önceki şirket ortaklarının durumunu bilemem”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …; “Şirket ortağı … babam olur, bu nedenle şirketi ve ortaklarını biliyorum, davacı 28 Mayıs 2015 tarihine kadar şirketteki işini yapmıştır, şirkete gelmiştir, ancak 28 Mayıstan sonra şirkete hiç gelmemiştir”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere şirket ortakları arasında önemli anlaşmazlıklar bulunması dolayısıyla davacının Mayıs 2015 tarihiden itibaren şirket işleyişinde ve ticari faaliyetinde yer alamadığı görülmektedir. Davacı şirketle iş yapan bir kısım tanık anlatımlarından anlaşılacağı üzere davacının şirket faaliyetinde aktif olarak yer aldığı yapılan işlerle ilgili tanıkların davacı ile muhattap oldukları ancak ortakların arasına belli bir dönemden sonra ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle mayıs 2015 ten beri davacının şirketin ticari faaliyetine katılamadığı anlaşılmaktadır. Davacının keyfi olarak ticari faaliyete katılmaması kendi kusurundan kaynaklanmış olacağından bu husus haklı sebep olarak dikkate alınamasa da, davacının daha önce aktif olarak çalışmaktayken ortaklar arasındaki geçimsizlikten dolayı ticari faaliyete katılamadığı yani bunun keyfi bir davranıştan kaynaklanmadığı sabittir. Diğer yönüyle ortaklar arasında geçimsizliğe davacının kusurlu davranışlarıyla neden olduğunu söylemek de mümkün değildir. Bu konuda somut bir bulgu yoktur. Buna mukabil geçimsizlikle ilgili olarak davalı şirketle iş yapan Tanık Heva Deniz’in; “Bir defasında şirket ortağı … ile Kerime’nin olayına tanık oldum, şirketin ürettiği ve yurt dışına gidecek malların baskısı gecikmişti, bu baskı işlerini başka şirket çalışanı takip ediyordu, ancak … Bey bu baskı işinin gecikmesinden Kerime’yi sorumlu tutarak münakaşa etti ve hakaret sözleri söyledi” şeklindeki beyanları da bulunmaktadır.
Dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere davacının uzun süredir şirket işleyişinde ve faaliyetinde yer alamadığı, taraflar arasındaki uyumsuzluğun ve davacının şirket faaliyetinde yer alamadığının sabit olduğu, bunun ortaya çıkmasında davacının bir kusurunun bulunmadığı, süreç içerisinde ticari faaliyetin devamı bakımından ortaklar arasında birlikte hareket etme iradesinin kalmadığı, ortaklar arası uyum ve işbirliği tüm şirketler için önemli olsada davalı şirketteki ortak sayısı itibariyle bu gibi şirketlerde bunun daha da önem arzettiği, gerek tanık anlatımlarından gerekse davacının beyanlarından uzunca bir süredir davacının şirketle ve ortaklarla fiili bağının kalmadığı davacıyı ve şirketin diğer ortaklarını artık daha fazla bir arada ticari faaliyete devam etmeye zorlamanın hiç bir hukuki yararı bulunmadığı, aksine bu durumun şirketin ticari işleyişine ve taraflara zarar vermeye devam edeceği, bu durumda bulunan ortakları artık daha fazla bir arada tutmaya zorlamanın taraflara yarar yerine zarar doğuracağı kabul edilmiştir. Anılan gerekçeler şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek yerine davacının şirket ortaklığından çıkarılması bakımından daha adil bir sonuç oluşturacaktır. Bu sebeple davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce daha önce 344.364,78 TL ayrılma akçesi belirlenmiş ve hüküm kurulmuş bunun üzerine davacı taraf kararı istinaf etmemiş yalnız davalı taraf kararı istinaf etmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararını da davalı taraf temyiz etmiştir. Aleyhe hüküm verme yasağı uyarınca hükmolunacak ayrılma akçesi 344.364,78 TL’yi geçemeyecektir.
Kural olarak ayrılma akçesi karar tarihine en yakın olacak biçimde belirlenir. Mahkememizce de bozma sonrası bu yönde araştırma yapılmıştır. Bu araştırma sonrası belirlenen ayrılma akçesi 344.364,78 TL’den fazla olduğu takdirde hükmolunacak ayrılma akçesi aleyhe hüküm kurma yasağı uyarınca 344.364,78 TL’yi geçemeyecektir. Nitekim bozma sonrası yapılan hesapta daha fazla bir ayrılma akçesi belirlenmiştir.
Davacının davasının, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davacı ortağın şirketten çıkarılmasının kabul edilmesinin daha yerinde olacağı anlaşıldığından davanın bu yönü ile kabulü ile davacı …’ nun … – … Sanayi Ticaret Ve Limited Şirketi ortaklığından çıkarılmasına, ayrılma akçesi olarak davacı lehine 344.364,78 TL hükmolunarak bu alacağın davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davalı şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davacı ortağın şirketten çıkarılmasının kabul edilmesinin daha yerinde olacağı anlaşıldığından davanın bu yönü ile KABULÜ ile,
Davacı …’ nun Bursa Ticaret Sicilinin … sicilinde kayıtlı … – … SANAYİ TİCARET VE LİMİTED ŞİRKETİ ortaklığından çıkarılmasına,
2-Ayrılma akçesi olarak davacı lehine 344.364,78 TL hükmolunarak bu alacağın davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 23.523,56 TL harçtan başlangıçta alınan 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 23.495,86 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 55,40 TL harç, 4.132,00 TL yargılama gideri toplam 4.187,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 32.555,53 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir
dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.30/06/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza