Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/981 E. 2023/467 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/981 Esas – 2023/467
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/981 Esas
KARAR NO : 2023/467

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1-… – T.C.N…. – Hamidiye Mah. Mercan Sok. N:14/16 Kapı No:6 Gemlik/BURSA
2- … – T.C.N…. Hamidiye Mah. Mercan Sk. No:14/16 İç Kapı No:6 Gemlik/ BURSA
3- … – T.C.N…. Hamidiye Mah. Mercan Sok No 2/1 Gemlik/ BURSA
VEKİLİ : Av. …… – Gazhane Cad. No:11/1 Gemlik/ BURSA
DAVALI : 1- … ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ – [25999-13927-…..] UETS
VEKİLİ : Av……
DAVALI : 2- … – ……. Hamidiye Mah. 1.Irmak Sk. No:88 İç Kapı No:2 Gemlik/ BURSA
VEKİLİ : Av… – Hamidiye Mah. İbrahim Akit Cad. Şirin Plaza Kat:4 Dükkan:4 Gemlik/ BURSA
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/07/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalılardan …’a ait ve onun kontrolündeki … plakalı araç müvekkilim …’in sol ayağı üzerinden geçtiğini, kaza tarihinde 7 yaşında henüz gelişme çağında çocuk olan müvekkilimin ayağı, sol dirseği kırılmış, sağ ayağında hassasiyet meydana geldiğini, kaza sonucunda 7 yaşında olan müvekkilimim büyük bir hayati tehlike yaşadığını, uzun süre hastanede yatmış ve tedavi gördüğünü, tedavisine daha sonra evde devam edilmiştir. Ancak yapılan tedavilere rağmen müvekkilinin tam olarak iyileşme gösterememiş ve ayağı aksamaya devam ettiğini, müvekkilinin gerek hastanedeki tedavisi gerekse de evdeki tedavisi için bir çok masraf yapıldığını, bu tedavi sürecinde müvekkilim ve ailesi maddi manevi olarak yıprandığını, okul çağında olan müvekkilim tedavisi için okuluna düzenli olarak devam edememiş, eğitiminden geri kalmıştır. Yaşıtlarının bilgi seviyesi altına düştüğünü, ayrıca henüz 7 yaşında küçük bir çocuk olan müvekkilinin arkadaşları ile oyun oynayamamış ve okul etkinliklerine katılamadığını, tenefüse dahi çıkamadığını, bu kaza neticesinde yaşının gerektirdiği gibi yaşamaktan mahrum kalmış, sosyal gelişimini tamamlayamadığını, tüm bunlar neticesinde manevi olarak sarsılmış derin elem ve kedere büründüğünü, bu nedenlerle müvekkilinin çocuk olup kaza neticesinde gelişiminden eğitiminden ve sosyal hayatından geri kaldığını, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ile, 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacılar tarafının dilekçesinde belirtilen husus ve iddia edilen olaylar tamamen soyut iddiaya dayalı ve de müvekkilimize kusur yükletilmeye yönelik asılsız izahlar olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde belirttiği üzere müvekkilimizin kullandığı aracın çocuk …’in sol ayağı üzerinden geçmesi gibi bir durum olmadığını, müvekkilinin aracı geri viteste ve geriye sağa doğru manevra yaparken sol ayağının ezilebilmesi için çocuk …’in aracı görür,yüzü araca dönük şekilde aracın ön kısmından sol tarafına doğru yaklaşması gerektiğini, bu durumda da çarpmanın etkisiyle savrulacağı yer aracın manevra alanının ekseni dışında olduğunu, bacağın tekerlek altında ezilmesi durumunda 7 yaşında olan çocuğun fiziksel özellikleri de dikkate alındığında sol bacağının ezilip, diğer bacağın ezilmemesi gibi bir durum ortaya çıkması imkansız olduğunu, bu sebeple de araca geri manevra sırasında karşı yönden yaklaşan aracın önündeki çocuğun bacağının ezilmesinin düşünülmesi ihtimali fizik kurallarına aykırı nitelik taşıdığını, mağduriyet iddiasında bulunan çocuk araca ön kısmından tampona kendisi çarptığını, kaldı ki davaya konu olaydaki söz konusu araç 2014 model Mercedes Splinter taşıyıcı(transporter) sınıf minibüstür. Aracın geri vites park kamerası ve geri vites sesli uyarı (kesik sesli siren) sistemi de mevcuttur,ayrıca aracın motoru da diğer otomobil gibi taşıtlara göre daha gürültülü çalıştığını, böyle durumda da aracı görmemesi yahut geldiğini duymaması da imkansız olduğunu, 7 yaşında bir çocuğun kontrolsüz bir şekilde araçların sürekli geçişinin bulunduğu bir yerde oyun oynamasına müsaade eden ailenin sorumluluğu sorgulanması gerektiğini, mağduriyet iddiasında bulunan çocuk ve ailesinin belediye tarafından açık otopark olarak belirlenmiş bir mahalde oyun oynanmasına müsaade etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu da düşünüldüğünde müvekkilime kusur izafe edilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu sebeple de davacıların kendi kusurlarından kaynaklanan mağduriyetlerine dair tazminat talepleri de hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin olaydan dolayı herhangi bir kusuru bulunmadığını, daha sonra sunacağımız araç muayene raporları ve de servisçilik yaptığına dair sözleşmelerle birlikte müvekkilim günlük yaşamında aracını kusursuz olarak kullandığı kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin ehliyetini 1987 yılında aldığını, 31 senedir şoförlük ve servisçilik yaptığını, bu olay haricinde son 3 yıl içerisinde trafik cezası dahi yemediğini, söz konusu olayda da araca dair tüm kontrollerini yapmış, aracın etrafını kontrol ettiğini, araca bindikten sonra da geri vitese alıp, trafik kurallarına uymanın getirdiği refleksle sağ yan ayna ile kontrollü bir şekilde park yerinden çıkarken söz konusu olay vuku bulduğunu, müvekkilinin olaya dair beyanları sürekli aynı yönde iken mağduriyet iddiasında bulunan davacı çocuğun cezaya yönelik adli süreçteki beyanları dahi çelişkili olduğunu, ilk önce yalnız başına yerde taş topladığına yönelik beyanda bulunmuş, daha sonra ise arkadaşıyla oyun oynadığına dair beyan verdiğini, bu durumda ailenin etkisi ile ezbere beyan verdiğini düşündüklerini, aynı zamanda adli süreçte karara etkisi bulunan bilirkişi raporunun hazırlanması sürecinde bilirkişinin görevi olan teknik yönden bir inceleme de yapması gerekirken, sadece çelişkili olan mağdurun beyanları esas alınarak bir rapor hazırlandığını, Borçlar Kanunu madde 74’e göre “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” Bu sebeple önceden alınmış bu raporun dikkate alınmayarak, yeniden olayla alakalı yapılacak bilirkişi incelemesinde müvekkilimin kusurunun bulunmadığı açıkça görüleceğini, davacı tarafın iddia ettiği üzere iyileşme sürecinde bir aksama bulunmadığı ve çocuğun sağlıklı yaşamına, eğitim hayatına eksiksiz devam ettiği okulu ve mahalle eşrafı tarafından da bilinmektedir. Detaylı bir sağlık bilgisine sahip olmadan da bilinebilecek olan olgulardan ‘kırık iyileşme süresi’ gelişmekte olan çocuklarda 3-6 hafta arası olduğunu, sürecin uzamasına sebep ise kırığın ‘vücudun taşıyıcı ve baskıya maruz’ organı ayak tarak kemiklerinde bulunması yahut eklem noktalarında bulunması olduğunu, davaya konu olay sonucu oluşan kırık, ayak değil diz hizasından yukarıda bulunan bacak-baldır bölgesinde bulunmaktadır. Aksaklığa neden olabilmesi için de dolaşım bozukluğunun oluşması gerektiğini, söz konusu olayda ise çocuğun günlük yaşamında bisiklet ve diğer oyuncaklar ile bolca gezdiği yaşının getirdiği sağlıklı bireye dair hareketleri sergilediği yine çevre tarafından bilindiğini, Temmuz ayında gerçekleşen kaza sonucu iyileşme süreci hastanede 1 hafta olarak devam etmiş, devamında ise evinde okulların açıldığı Eylül ayına kadar tamamlanmış, mağduriyeti iddia edilen çocuk eğitim hayatına devam etmiş ve herhangi bir eğitim eksikliğine maruz kalmadığını, davacılar tarafının iddia ettiği üzere hastane masrafları olduğu ve maddi tazminat talebi yapılsa da ,müvekkilim kaza sonrası davacı tarafı defaatle tanıdıkları vasıtasıyla ziyaret etmiş ve 500,00 TL yardımda da bulunduğunu, daha sonra vereceğimiz tanık listesinde tanıklıkları bulunan şahıslar da bildirileceğini, davacı yanın söz konusu olaya dair açmış oldukları dava manevi tatmine yönelik olmadığını, aksine olayın meydana gelmesinden uzunca bir süre geçmesi ve önceki adli süreçte ‘maddi bir kaybım yoktur’ diye beyanları bulunmasına rağmen maddi talepte de bulunulması iyiniyetli olmadıklarına dair bir delildir. Unutulmamalıdır ki manevi tazminatın değeri ‘vereni fakirleştirmeyecek,alanı zenginleştirmeyecek makul bir tutar’ olması gerektiğini, bu sebeple fahiş şekilde istenen bu tazminat tutarı da davanın tamamen maddi kaygılarla açıldığına işaret olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı araç müvekkil şirket tarafından 22.09.2015 – 22.09.2016 vadeli 412451015 no.lu Servis Araçları Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi ile sigortalanmıştır. İlgili aracın müvekkil şirket nezdinde başkaca poliçesi bulunmadığını, poliçe klozlarında açıkça görüleceği üzere, sürücü, yardımcıları ve araçta taşınan öğrenciler teminat altına alındığını davacı araçta yolcu olmayıp yaya olduğundan, teminat dışı ferdi kaza taleplerinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Sigorta başvuru evrakı, İfadeler, Hastane muayene raporları, Uzlaşma teklif formu, Sigorta poliçesi, Araç Ruhsat fotokopisi, Adli kolluk Cumhuriyet Savcısı görüşme tutanağı, Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı Trafik Bilirkişi raporu, ATK raporu, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek, taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı araç sürücüsü ve küçük …’in velayetinin bulunduğu kişilerin, kazanın ve sonucun gerçekleşmesinde kusurlarının bulunup bulunmadığı ve oranlarının belirlenmesi amacıyla dosya kusur bilirkişisine tevdi edilmiştir.
Makine Mühendisi bilirkişi Alp Güller’in mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Dava davalı sürücü … sevk ve idaresindeki minibüs ile geri geri manevra yaparak park yerinden çıkmak isterken manevraları düzenleyen kurallara riayet etmediğinden ( Ve 70 ) ( yüzde- yetmiş ) oranında kusurlu olduğu, Çocuk yaya … ; anne ve baba korumasına muhtaç olduğu gibi , trafik kurallarını da bilmesi ve uyması söz konusu olmadığından kusursuz olduğu, Çocuk … ebeveyni söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde % 30 (yüzde- otuz) oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosya ve ekleri ATK 2. İhtisas Dairesine gönderilerek, dava konusu kaza sebebiyle davacının maluliyet raporunun düzenlenmesi talep edilmiştir.
ATK 2. İhtisas Dairesi tarafından mahkememize gönderilen ATK raporunda özetle: … ve Fatma oğlu, 2009 doğumlu …’in 18.07.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu aporları hakkında yönetmeliğe göre maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
Taraf vekillerinin ATK raporuna beyan ve itiraz dilekçeleri de dikkate alınmak suretiyle davacının maluliyet oranının kaza tarihi dikkate alınarak Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri Doğrultusunda, tespit edilemediği takdirde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği doğrultusunda tespit edilmesi amacıyla dosyanın İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
ATK 2.İhtisas Dairesi tarafından mahkememize gönderilen ATK raporunda özetle: … hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde; Adem ve Fatma oğlu, 2009 doğumlu …’in 18.07.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu aporları hakkında yönetmeliğe göre maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında yapılan değerlendirme, maluliyetine neden olacak düzeyde bulunmadığından, maluliyet tayinine mahal olmadığı, İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, aynı yönetmenliğin 15. Maddesi kapsamında başkabirinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı, Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği mütalaa edilmiştir.
Dosyada toplanan deliller ve aldırılan raporlar da değerlendirilerek dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilerek, rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: … plakalı aracın Sigorta Şirketi tarafından 22.09.2015 – 22.09.2016 vadeli 412451015 no.lu Servis Araçları Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi ile sigortalanmış olduğu, ilgili aracın şirket nezdinde başkaca poliçesi bulunmadığı belirtildiği, araçta yolcu olma vasfi bulunmayan küçük …’in bedensel zararının tazmininde … Türk Anonim Sigorta Şirketi’nin sorumluluğunun bulunmadığı düşünüldüğü, Yüksek Yargı’nın ilkesel kararındaki görüşü gereği; Davacı çocuğun kaza tarihindeki yaşı itibariyle, kazanç getiren herhangi bir işte çalışması sözkonusu olamayacağına ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğine göre; davacı çocuk için hesaplanan geçici işgöremezlik tazminatının hesaplanamaması gerekmekte olduğu, kazalı küçüğün tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olacağı sonucuna ulaşıldığı, ATK İkinci Üst Kurulunun 25.03.2021 tarihli 442 sayılı raporunda belirtilen Sağlık Kuruluşlarına gidiş-dönüşler için yapılan yol gideri masraflarının 700,00 TL olacağı hesaplandığı, davalının kusur oranı dikkate alındığında, talep tavanının 490,00TL olacağı mütalaa edilmiştir.
Davalı vekilinin yemin deliline başvurmuş olduğu anlaşıldığından, davalı vekiline yemin metnini sunmak üzere mahkememiz celsesinde süre verilmiş olup, davalı vekilince sunulan yemin metni davacı asile tebliğ edilmiştir.
Mahkememiz 12/04/2022 tarihli celsesinde davacı asilin hazır olduğu görülerek yemini yaptırılmıştır.
Davacı asil yemin beyanında; “Ben davalı tarafın sunmuş olduğu yemin metninde sadece davalı taraf bizi ziyarete geldiğinde biz para elden almadık ancak daha davalı gittikten sonra yastığın altında bir miktar para bulduk 250-300 Tl civarında idi. Fakat evimizde başkaca misafirler de vardı parayı kimin bıraktığını bilmiyorum, yastığın altında max 300,00 TL var idi. Karşı tarafın beyan ettiği gibi 500,00 TL almadım, bana verilen herhangi bir para yoktur, dair namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 14/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu dava değerini ıslah ederek, 1.000 TL maddi tazminat ile 100.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Diğer yandan davacılarının vekilinin manevi tazminat talebi yönünden bilindiği üzere Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Bu durumda, meydana gelen trafik kazası sonucu davalı …’a ait ve onun kontrolündeki 16 S 134 plakalı aracın davacı …’in sol ayağı üzerinden geçerek 7 yaşında olan davacı …’in ayağının, sol dirseğinin ve sağ ayağında hassasiyet meydana geldiği, mahkememiz yargılaması sırasında davacının maluliyet oranının belirlenmesi amacıyla dosyanın ATK 2. İhtisas Kuruluna gönderildiği, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen ATK raporunda davacının maluliyet tayinine mahal olmadığı, İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, aynı yönetmenliğin 15. Maddesi kapsamında başkabirinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığının anlaşıldığı, dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi raporu aldırılmasına karar verildiği, aktüer bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda davacı çocuk için hesaplanan geçici işgöremezlik tazminatının hesaplanamaması gerekmekte olduğu, kazalı küçüğün tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olacağı sonucuna ulaşıldığı, ATK İkinci Üst Kurulunun 25.03.2021 tarihli 442 sayılı raporunda belirtilen Sağlık Kuruluşlarına gidiş-dönüşler için yapılan yol gideri masraflarının 700,00 TL olacağı hesaplandığı, davalının kusur oranı dikkate alındığında, talep tavanının 490,00 TL olarak hesaplandığı, mahkememizin 15.celsesinde davalılarca davacı asile 300,00 TL verildiğinin anlaşıldığı, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda bakiye kalan 190,00 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat talebi yönünden bilindiği üzere Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı asıl olarak ne tazminat ne de bir cezadır. Amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmak ve ruhi ızdırabını dindirmek olması nedeniyle tazminata benzer bir fonksiyonu vardır. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Dolayısıyla yukarıdaki açıklamalar ışığında, taraflar arasında meydana gelen davacının maluliyeti ile sonuçlanan trafik kazasında, tarafların kusur oranları, olayın meydana geldiği tarih, olayın meydana geliş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihindeki paranın alım gücü, maluliyet varlığı ve oranı değerlendirilerek davacılarda oluşan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla takdiren davacı … için 6.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL, davacı … için 3.000 TL olmak üzere toplam 12.000,00 TL manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde takdir edilerek bu manevi tazminat kaleminin davalı işleten … yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile,
Maddi tazminat bakımından; 190,00 TL tazminatın 18/07/2016 tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi bakımından temerrüde düşürülme tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren) işeyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına,
Manevi tazminat bakımından; davacı …’e 6.000,00 TL, davacı …’e 3.000,00 TL ve davacı …’e 3.000,00 TL tazminat tutarının davalı …’dan tahsili ile davacılara belirtilen tutarlarda verilmesine,
2-Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin Reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 832,70 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 344,97 TL’nin mahsubu ile bakiye 487,73 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 900,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 476,76 TL olmak üzere toplam 1.376,76 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 166,17 TL yargılama gideri ve 344,97 TL peşin harç olmak üzere toplam 511,14 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacının vekil ile temsil edildiğinden maddi tazminat talebi yönünden AAÜT’ye 13. Maddesine göre belirlenen 190,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacının vekil ile temsil edildiğinden manevi tazminat yönünden AAÜT’ye 13/1 Maddesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davalılar vekil ile temsil edildiği anlaşılmakla maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden A.A.Ü.T 13/2. Maddesine göre 810,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davalı …’ın vekil ile temsil edildiğinden manevi tazminatın reddi yönünden AAÜT’ye 13 ve 10/2. Maddesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğuna gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2023

Katip …..
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …..
¸E-imzalıdır.