Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/951 E. 2020/159 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/951
KARAR NO : 2020/159

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/07/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2020

Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı ile aralarında bir proje ortaklığı kurulmasının amaçlandığını bunun için davalı tarafa toplam 1.519.500,00 TL ödeme yapıldığını ancak proje gerçekleşmeyince avansın iadesi gerektiğini davalı tarafın 519.500,00 TL tutarında avansı iade ettiğini bakiyeyi ödemediğini bunun üzerine Bursa 19.İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalı tarafın takibe haksız biçimde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilerek davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf cevap dileçesinde, davanın reddini istemiş, gönderilen paranın EPS kesim hattı imalatı için gönderildiğini, herhangi bir proje yahut ortaklık için avans olmadığını, EPS hattının çalışır vaziyette teslim edilmediğini, davacı tarafa borçları bulunmadığını ileri sürmüş, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava tacirler arası avans ödemesinden kaynaklandığı ileri sürülen alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf davalı şirkete bir avans ödemesi yaptığını, avans ödemesine sebep teşkil eden hukuki ilişkinin kurulmadığını, bu sebeple avansın iadesi gerektiğini ispat etmelidir.
Davalı taraf takipte yetkiye itiraz ettiğinden itirazın iptali davalarında dava ön şartının oluşup oluşmadığı değerlendirilmiş ancak davalının icra takibinde yetkiye yaptığı itiraz sırasında yetkili icra dairesini göstermediği ve itirazın usulüne uygun kabul edilemeyeceği gözetilerek dava ön şartının oluştuğu takdir edilmiştir.
Keza davalı taraf yetkiye ilişkin ilk itiraz ileri sürmüştür. Ancak yapılan değerlendirmede özellikle davalı tarafın para gönderme dekontlarında avans iadesi yazmış olması nazara alındığında uyuşmazlığın bir para borcunun ödenmesine ilişkin olduğu ve bu tür davaların alacaklı ikametgahında da açılabileceği gözetilerek yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Esasen yüksek miktarda para alacağı anlamına gelen ve tanıkla ispatı caiz olmayan somut alacak iddiası yazılı veya kesin delille ispat edilmelidir. Davacı taraf para gönderme işleminin bir hukuki ilişkinin kurulmasını teminen para gönderdiğini veya bir hukuki ilişkide tarafa düşen para borcunun peşinen ödendiğini ancak karşı tarafın edimini yerine getirmediğini ancak yazılı veya kesin delille ispat edebilir. Konuya bu açıdan bakıldığında davacının elinde, ödemenin avans veya peşin ödeme olduğuna dair imzası ikrar edilmiş bir yazılı belge yoktur. Bu yönüyle davacı ancak yemin deliline dayanabilir. Nitekim davacı taraf usuli dürüstlük kuralına uygun olarak vakıaları tam ve eksiksiz biçimde aktarması gerekirken bundan kaçınmış, taraflar arasında ne tür bir proje planlandığını, taraflara düşen edimin ne olduğunu, paranın gönderilme amacının ne olduğunu açıklamamıştır. Üstü kapalı olarak farazi bir projeden söz edilmiş, kimin kusuru yüzünden projenin gerçekleşmediğini de anlatmamıştır. Her şeye rağmen davacının elinde “proje avans ödemesidir” ve “AEROTO ön avans ödemesi-2” açıklamaları ile gönderilmiş, toplamı 1.519.500.TL’ye baliğ olan banka dekontları mevcuttur. Bu dekontlar yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Eğer para gönderim açıklamasında hiç bir şey yazmamış olsaydı bunun borç ödemesi olduğu kabul edilecekti. Halbuki açıkça avans ödemesi yazılması ve davalının da buna vaktinde karşı çıkmaması davacı lehine degerlendirme yapılmasına neden olmuştur. Dekontlar yazılı delil başlangıcı kabul edilerek taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Buna karşılık davalı taraf para trafiği konusunda nispeten makul sayılabilecek, fakat danışıklı bir işlemi de gösterecek bir savunma yapmıştır. Davalının savunması esas alınırsa davalı bir EPS blok kesim hattı almak konusunda davacı ile anlaşmıştır. Proje diye bahsedilen de budur. Kesim hattının imalat ve montajı için 1.950.000.TL üzerinden anlaşma sağlanmıştır. Ancak bu bedel bir finans katılım bankası aracılıyla, finansal kiralama yoluyla ödenecektir. Henüz kesim hattı imal edilmediğinden finansal kiralama işleminde sorun çıkabilecektir. Bu sebeple davalı taraf makine/tesisat bedelini davacı şirketin banka hesaplarına 1.969.500.TL ödemiştir. Ödeme üzerine davacı taraf finans kurumuna fatura kesmiştir. Savunmaya göre henüz teslimat yapılmadan mal bedeli ödendiğinden, davalı taraf makine/ekipman tam olarak teslim edildiğinde tekrar ödenmek üzere baştan yaptığı ödemenin bir kısmını geri istemiştir. Davacının banka yoluyla gönderdiği toplam 1.519.500.TL’nin işte bu ödeme olduğu, EPS kesim hattı tam ve çalışır vaziyette teslim edilmediğinden kalan ödemenin yapılmadığı savunulmuştur.
Elbette bu savunmanın da yeterli açıklıkta olmadığı, hayatın olağan akışına uygun düşmediği izahtan varestedir. Ancak makine satarak alacaklı duruma geçen bir şirketin bir yandan da muhatabına para göndermesi de anlaşılmaya elverişli değildir. Bir satıcının sattığı ürünün bedelini veya büyük kısmını hemen iade etmesi izaha muhtaçtır.
Öte yandan finansal kiralama yoluyla alınan malın bedeli finans kurumu tarafından ödenir. Nihai alıcı davalı olsa da, satış sözleşmesi satıcı ile finans kurumu arasında kurulur. Alıcı ile finans kurumu arasındaki ilişki ise finansal kiralamadır. Nitekim finans kurumundan gelen yazı cevaplarına göre leasing yoluyla alınan makine-ekipman bedelleri finans kurumu tarafından doğrudan satıcıya ödenmiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde katkı sağlayacağı düşünülerek taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Önce davacı tarafın defterleri incelenmiş, bilirkişi 09.052019 tarihli raporunda davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu ve sahibi lehine delil teşkil edebileceğini açıkladıktan sonra, finansal kiralama işlemi kapsamında davacının 1.969.500.TL tutarında bir fatura kestiğini, bedelini Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.’den tahsil ettiğini, kayıtlara göre davacının davalı tarafa gönderdiği ve aldığı havalelerin defterine kayıtlı olduğunu, takip tarihi itibariyle davacının 1.000.000.TL alacaklı göründüğünü izah etmiştir. Davacı kayıtlarında malın teslimine ilişkin kayıtlar da mevcuttur.
Talimat yoluyla davalı defterleri de incelenmiştir. Buna ilişkin 20.08.2019 tarihli raporda davalının defterlerinin muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun tutulmadığı belirtilmiştir. Her ne kadar davalının defter tasdikleri zamanında yapılmış olsa da ticari alışveriş ve ödemelerin, örneğin davacıya avans iadesi adı altında gönderilen ve alınan paraların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı kendi defterlerine göre borçlu veya alacaklı değildir. Finansal kiralama konusu malı teslim aldığına dair tutanak ve beyanları da mevcuttur. Davalı taraf finansal kiralama bedelini 269.500.TL peşinat vermek ve 60.379,15.TL taksitler ödemek suretiyle toplam 2.442.825.TL olarak finans kurumuna ödeyecektir. Bu durumda kesim hattı tamamlandıkça davacıya ödeme yapılacağı iddiası dayanaksız kalmaktadır.
Her iki tarafın da mahkemeye maddi gerçek hakkında doyurucu bilgi vermediği, basiretli tacir gibi davranmadığı ortada olsa bile, davacının açıkça avans ödemesi adı altında para göndermesi, davalının buna hiç karşı çıkmaması, bilakis avans iadesi açıklamasıyla bir miktar para göndermesi, teslim yapıldıkça ödeme yapılacağına dair savunmasının finansal kiralama yöntemi ile uyuşmaması, yine finansal kiralama işlemlerinde ayıp iddiasının farklı bir prosedüre tabi olarak finansal kiralayana yöneltilmesi gerektiği nazara alınarak davanın yeterince ispat edildiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı taraf alacak miktarını bilecek durumdadır. Para alışverişlerini defterlerine işlemeyerek usulsüz davranmıştır. Taraflar arasındaki ilişki de mahkememizi yanıltacak biçimde eksik ve yanlı aktarılmıştır. Bu sebeple davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile Bursa 19.İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı takip dosyasına davalı-borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
İtirazın alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğu ve alacağın belirlenebilir bulunduğu nazara alınarak davalı borçlunun dava konusu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
Alınması gereken 75.107,26-TL harca peşin yatırılan 13.776,82-TL harcın mahsubu ile bakiye 61.330,44-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 71.283-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan ve peşin harç dahil edilerek hesaplanan 14.974,65-TL muhakeme masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 12/02/2020

İş bu kararın gerekçesi 12/02/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır