Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/909 E. 2020/718 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/909 Esas
KARAR NO : 2020/718

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVALI ……
VEKİLİ :Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2014
KARAR TARİHİ : 16/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; davalıya ait işyerinde bölme ve mobilya işleri yaptığını, 21.01.2013 tarih 217556 nolu fatura nedeniyle KDV dahil 57.282,73 TL alacak ile yine 21.01.2013 tarih 21755 nolu faturayla 2.194,80 TL vade farkı alacağı olduğunu, davalının faturalara yasal süresinde itiraz etmemesi nedeniyle fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, davalının 2012 yılından devreden 4.532,08 TL alacağının mahsubuyla bakiye alacaklarının 54.945,09 TL olduğunu belirtmiş, borcun ödenmemesi nedeniyle Bursa 20. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… takip sayılı dosyasıyla davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının haksız itirazı ile takibin durduğu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı teklifi ile akti ilişkinin kurulduğu, ancak, davacının kestiği faturaların, yapılan imalatlara denk gelmediği gibi, bir kısım işleri eksik bıraktığı, bir kısım imalatların ayıplı olduğunu, faturalardaki bedellerin fahiş olduğunu belirterek eksik değil, fazla ödeme olduğunu belirterek, davanın reddi talebinde bulunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, sözlü eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine, davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davaya dayanak icra dosyasının inceelenmesinde 54.945,00 TL ‘nin %9 faiziyle tahsilinin talep edildiği, usulüne uygun itiraz üzerine duran takip nedeniyle süresinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce mahalinde keşiflerle alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamı değerlendirililerek son alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmış davacının bakiye alacağının 54.945,09 TL olduğunu iddia ettiği, ancak hükme esas alınan raporla 67.101,09 TL fazla faturalandırma yaptığı, 2.080,00 TL de ayıplı imalat olduğunu belirterek, bu bedellerin davacının iddia ettiği bakiye alacağından fazla olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkememiz red kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 08/06/2018 tarih 2017/897 esas 2018/808 karar sayılı ilamı ile “Bölüm ve mobilya işlerinin yapılmasına ilişkin taraflar arasında sözlü eser sözleşmesinin bulunduğu tarafların kabulündedir. Davacı yüklenici sözleşme kapsamında kesilen faturaların davalıya tebliğ edildiği süresinde itiraz edilmediği, davalı defterine kaydedildiği idda edilmiş ise de, mahkemece bu iddia hiç incelenip değerlendirilmediği gibi, alınan bilirkişi heyetlerinde bu yönde inceleme yapabilecek bilirkişi görevlendirmediği gibi, alınan raporlarda da bu yönde hiçbir inceleme ve değerlendirme bulunmamaktadır. Bilirkişi raporları faturalardaki bedellerle, bilirkişilerce belirlenen bedellerin oranında fark olduğuna ilişkindir. Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak mahkmece bir mali bilirkişi, bir inşaat mühendisi ve bir adet mobilya işlerinden anlayan bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyetinden mahallinde keşifle taraf iddia ve delilleri de değerlendirilmek suretiyle, davacı yüklenici tarafından sözleşme kapsamında talepte bulunduğu işlerin mahallinde yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, davacı faturalarının davalıya tebliğ edilip edilip edilmediği, süresinde itirazda bulunulup bulunulmadığı, davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı incelenerek faturada yer alan ve ifa ile davalıya teslim edildiği ispatlanan işlerin bedeli, faturalara süresinde itiraz edilmemişse, faturalardaki bedellerden, davacının talep edebileceği toplam alacağın belirlenmesi, bu miktardan, davalı tarafça ödendiği ispat edilerek toplam ödemelerin mahsubu, yine mahkemesince yapılan yargılamada 05.05.2015 tarihli keşifle dinlenen taraf tanıklarıyla ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmakla ayıplı işler bedelinin de belirlenmesi, ayıplı işler yönünden mahkemesince bu işler bedeli toplam 2.080,00 TL olarak belirlenmiş ve buna iilşkin davalı tarafça istinaf edilmediği de dikkate alınarak bu miktardan fazla olmamak kaydıyla mahsup edilmesi; davacı yüklenici tarafça vade farkına ilişkin de talepte bulunulmuş ise de taraflar arasında buna ilişkin bir sözleşme hükmü bulunmadığı gibi taralar arasında süre gelen ticari ilişkide vade farkının uygulandığına dair oluşmuş bir teammülün de bulunmadığı anlaşılmakla, vade farkına ilişkin alacak kalemi dikkate alınmayarak, yapılacak incelemeye göre davanın sonuçlandırılması gerektiği” gerekçeleriyle kaldırılmıştır.
Bölme ve mobilya işlerine ilişkin sözlü eser sözleşmesi ilişkisi tarafların kabulündedir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Eser sözleşmesinde işin sözleşemeye uygun ifa edilerek teslim edildiğini ispat yükü yüklenici de, işin bedelinin ödendiğinin ispat yükü ise iş sahibindedir. Sözlü eser sözleşmesinde, iş bedeli taraflar arasında çekişmeli ise, mahkemece mahallinde keşifle yapıldığı iddia ve ispat edilen işler yönünden, iş bedeli yapıldığı tarihteki mahalli rayiçlere göre belirleneceği temel ilkedir. Sözleşme ilişkisi kapsamında fatura düzenlenmesi, tek başına sözleşmenin varlığını ve faturadaki işlerin yapıldığını kanıtlamaya yetmez ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde veya ihtilafsız olması halinde, sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. (Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2018 gün, 2016/4742 Esas, 2018/652 Karar sayılı ilamı) faturada belirtilen birim değerlerin fahiş olduğu iddia edilemez. Ancak faturada belirtilen işlerin yapılarak, iş sahibine teslim edildiği hususu yüklenici tarafça ayrıca ispatlanmak zorundadır. Faturada belirtilen işlerin bir kısmının yapılmadığı iddiası, eksik iş iddiasına dayalı olmakla, herhangi bir itirazı kayda veya öncesinde ihbar yükümlülüğü taşımaz ise de, ayıplı iş iddiası teslimden sonra makul sürede, yükleniciye ihbar edildiğinin kanıtlanması zorunluluğunu gerektirir. Ayıp iddiası tanıkla da ispatlanabilecektir. Sözleşme kapsamında doğacak alacaklara vade farkı uygulanabilmesi taraflar arasında buna ilişkin bir sözleşme ilişkisinin olmasına, tarafların kabulüne veya bu yönde oluşmuş teammülün bulunması şartına bağlıdır.
Kaldırma kararında belirtildiği üzere bilirkişi heyeti oluşturularak mahallinde keşif yapılmış, raporların ve taraf vekillerinin itirazları üzerine alınan ek raporların dosyamıza sunulması sağlanmıştır. Yapılan keşif sonrası alınan 22/07/2020 tarihli ek rapor uyarınca, ifa ile yapılan işler toplamı 68.010,80+159.072,48 TL = 227.083,28 TL ‘dir. Davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların tamamının davalının ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, davalının davacı tarafından düzenlenen faturaların muhteviyatına ilişkin yasal süreler içerisinde yapılmış açık bir itirazının bulunmadığı hususları gözetilerek, bu miktarın belirlenmesinde davalı defterlerinde kayıtlı faturalarda yer alan birim fiyatlar esas alınmıştır. Zira artık davalı tarafın faturalarda belirtilen birim değerlerin fahiş olduğu iddiası dinlenmez. 05.05.2015 tarihli keşifle dinlenen taraf tanıklarıyla ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmakla ayıplı işler bedeli son alınan raporla 4.801,40 TL olarak belirlenmiş ise de, ayıplı işler yönünden mahkememizce kaldırma kararı öncesi yapılan yargılamada bu işler bedeli toplam 2.080,00 TL olarak belirlenmiş ve buna ilişkin davalı tarafça istinaf edilmediği de dikkate alınarak bu miktardan fazla olmamak kaydıyla mahsup edilmesi gerektiği BAM kararıyla belirtildiğinden bu miktar ile; davacı yüklenici tarafça vade farkına ilişkin de talepte bulunulmuş ise de taraflar arasında buna ilişkin bir sözleşme hükmü bulunmadığı gibi taralar arasında süre gelen ticari ilişkide vade farkının uygulandığına dair oluşmuş bir teammülün de bulunmadığı anlaşılmakla, vade farkına ilişkin alacak kalemi de dikkate alınmayarak 2.194,80 TL vade farkı tutarları mahsup edildiğinde 222.808,48 TL davacı alacağı kalmaktadır. Davacı davalının 381.877,03 TL ödeme yaptığını ifade ettiğine göre davalının ödemesi davacı alacağından fazladır. Bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL harcın başlangıçta alınan 703,55 TL peşin hartan mahsubu ile artan 649,15 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafça yapılan 403,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 8.246,71 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza