Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/660 E. 2019/112 K. 11.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2018/660 Esas
KARAR NO : 2019/112

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
Kültür Mah. Ecemevler Begonya Sok. No: 2 D: 4 Beşevler Nilüfer Bursa
VEKİLİ : Av. … … – Hacı İlyas Mah. 5 .Güler Sok. Banuşoğlu İş Mrk. Kat:4 D:418 16220 Osmangazi/ BURSA

DAVALILAR : 1- …

2- …

3- …

VEKİLLERİ : Av. …
Kısıklı Mah. Ferah Cd. Akınbey Sk. No:24 34692 Üsküdar/İSTANBUL

DAVA : Şirket Ortaklığının Tespiti ve Tasfiye Payı Alacağının Tahsili
DAVA TARİHİ : 09/05/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde davacının Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olduğunu ve uzun süredir eğlence sektörünün içinde bulunan bir işletmeci olduğunu, yıllar içerisinde değişik lokanta ve içkili mekanlar açarak işlettiğini, nihayet … Balık Restaurant isimli işletmede müdür olarak çalışmaya başladığını, burada müşteri sayısının artmasına yardımcı olduğunu, bu performansı gören … ve …’in davacıya adi ortaklık teklif ederek … Restaurant isimli işyerini açtıklarını, onlar sebebiyle işinden ayrılan davacının işletmede %35 hissedar olduğunu, işletmenin bu süreçte sorunsuz biçimde sürdüğünü ancak ortaklar olan davalıların kendisini işyerine sokmaması üzerine ortaklık ilişkisinin zarar gördüğünü, Bursa … işletmesinin resmiyette … Danışmanlık Ltd. şirketine ait göründüğünü bunun da tek hissedarının … olduğunu, davacı ile diğer davalı …’in hisselerinin … üzerinde göründüğünü, ancak onun ölümüyle hisse devrinin imkansız hale geldiğini, diğer ortak …’in bu ölümü fırsat bilerek … mirasçılarından hisseleri devraldığını, bu sebeple kendisine herhangi bir kâr payı yahut tasfiye payı ödenmediğini ileri sürerek, davacının Bursa … İşletmesini de kapsayan adi ortaklıkta %35 ortaklığı bulunduğunun tespitine, işletmenin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve kâr payı hesap edilerek şimdilik 1000 TL’nin davalılardan tahsiline, bu mümkün olmazsa adi ortaklığın tasfiyesine ve tasfiye payına karşılık şimdilik 1000 TL ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, davanın reddi gerektiğini savunmuş bahsedilen … isimli işletmenin … Danışmanlık Limited Şirketine ait olduğunu davacının kendi adına sermaye koyduğuna ilişkin iddiası dahi bulunmadığını, tüm ödemelerin adı geçen şirket üzerinden yapıldığını, davacının önceki işletmeden bahsetmeden ilk defa bir restoran açılıyormuş imajı vermeye çalıştığını, halbuki bu yerde Sakura isimli bir balık lokantası bulunduğunu, davacının sadece müdür olarak maaşlı biçimde işletmede çalıştığını, … ve … ile yazılı veya sözlü bir ortaklık anlaşmaları bulunmadığını, ortaklık iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, iddiaların yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiğini, bu konuda tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, 18 yıllık tecrübesi bulunan davacının basiretli bir tacir gibi davranarak yazılı sözleşme yapması gerektiğini, maaşlı çalıştığı restoranda idari işlerle ilgilenmesinin doğal olduğunu ancak bunun ortaklıktan kaynaklanmadığını davacının yönetim zaafiyeti ve şirket kredi kartlarını kendi şahsi harcamalarında kullandığı için iş akdinin fesh edildiğini, ortaklık iddiasında bulunan davacının bu gelirini de vergilendirilmiş olması gerekeceğini ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava adi ortaklığın tespiti ile ortaklıktan kaynaklanan kar payı yahut şirketin tasfiyesi halinde gizli ortağa düşecek tasfiye payının tahsili taleplidir. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir.
Dava bir restoran işletmesine gizli ve adi ortaklığın tespiti olarak açılmıştır. Ancak bu restoran işletmesi şahıslara değil bir limitet şirkete aittir. Davacı limited şirkete ortak olduğunu ileri sürmemiş, sadece bu şirketin bir işletmesine adi ortak olduğunu savunmuştur. Davacının iddiasına göre restoran işletmesi gerçekte şirkete de ait değildir. Şirket ortaklarından müteveffa … ile daha sonra şirkete ortak olan kardeşi … ve davacı arasındaki adi ortalığın konusudur. Davacı işletmedeki payının %35 olduğunu ileri sürmüştür ki bu iddiaya göre davacı büyük ortak durumunda olmalıdır. Zira davacı %35 pay sahibi ise diğer ortakların payı %32,5 olabilir. Halbuki kural olarak adi ortaklıkta aksi kararlaştırılmadıkça paylar eşit olur.
Davacının anlatımına göre müteveffa … vefat etmese limited şirketten kendisine pay verilecektir. Bu anlatım aslında limited şirkete gizli ortaklık iddiasını da içerir. Ancak mahkememizce davacının açık iddiası esas alınarak değerlendirme yapılmıştır.
Davacı resmî olarak işletmede ve şirkette işçi olarak görünmektedir. Bu durumun aksi davacı tarafından ispat edilmelidir. Davacı işletmeye ortak olurken bir sermaye de ödemediğini, bilgi ve tecrübesini ortaya koyarak ortak olduğunu savunmuştur. Tüm bu iddialar ispat edilmelidir.
Davacı ispat zımnında şirkete ait bazı kayıtları, elektronik haberleşme örneklerini sunmuşsa da bunların hiçbiri ortaklığı göstermeye yeterli değildir. İşletmenin müdürü olarak çalışan birinin faaliyetleri ile sorumlu ortak olarak çalışan birinin faaliyetleri arasında ayırt edici bir fark bulunmaması normaldir. Elbette davacı işletmede alt düzeyde bir çalışan değildir. Müdür de olsa ortak da olsa emir verme, inisiyatif kullanma kaabiliyet ve imkanına sahiptir. Daha açık bir ifade ile davacı yönetim yetkileri kullandığını ispat ederek adi ortaklığı ispat etmiş olmaz.
Esasen adi ortaklık boyutu itibariyle ancak yazılı veya kesin delillerle ispat edilebilir. Davacının elinde yazılı belge yoktur. Karinelerle davayı kazanması da mümkün olmadığından davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacı da bu delile başvurduğunu beyan etmiştir.
Davalı gerçek kişiler yemin icra etmek için davetiye beklemeden duruşmaya katılmışlar ve yeminli beyan vererek davacının işletmede sadece yönetici çalışan olduğunu, adi ortaklık iddiasının doğru olmadığını anlatmışlardır.
Yemin kesin delildir. Davalı taraf yeminli beyan vererek davacı iddiasını inkar ettiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Ortak olduğunu ispat edemeyen davacının kâr payı, tasfiye ve tasfiye payı isteme hakkı da yoktur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın reddine,
Peşin olarak alınan 35,90-TL harcın alınması gereken 44,40-TL harçtan mahsubu ile eksik alınan 8,5-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar vekili lehine takdir edilen 2.725-TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 11/02/2019

İş bu kararın gerekçesi 14/05/2019 tarihinde yazılmıştır.

Katip …

Hakim …