Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/658 E. 2020/358 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/658 Esas -GÖREVSİZLİK-
KARAR NO : 2020/358

HAKİM : …
KATİP : … …

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… … TC kimlik

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/05/2018
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; davalının maliki bulunduğu 16 E … plakalı araç 29/08/2015 tarihinde park halinde bulunan ve davacı şirket tarafından kasko sigortası poliçesi ile sigortalı bulunan 16 … 18 plakalı araca çarparak zarar verdiğini, kaza tespit tutanağına göre davalıya ait araç sürücüsü kazanın ardından olay yerini terk ederek kaçtığını, hasar tutarının toplam 1.110,33 TL olacağı belirtildiğini, söz konusu bedel aracın tamirini yapan Mais Motor Araçlar İmal ve Satış Şirketine 04/01/2016 tarihinde ödendiğini, davacı şirket tarafından ödenmiş olan tazminat bedelinin tahsili için davalı aleyhine Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2017/…. sayılı dosyası ile 1.110,33 TL anapara ve 1.300,70 Tl takip bedeli üzerinden icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ettiğini, asıl alacak olan 1.110,33 TL ‘nin %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Davalının cevap dilekçesinde; 16 E … plakalı aracın kendisinin üzerine kayıtlı olduğun, ancak şirketin iddia ettiği şekilde hiçbir kazaya karışmadığını, arabanın çok eski ve kullanılmaz durumda olduğundan dolayı devamlı olarak evinin önünde durduğunu, davacının dilekçesinde bahsettiği kaza tespit tutanağı da tek taraflı olarak tutulduğunu ve gerçek olmadığını, davacı tarafça istenen tedbirin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, ZMMS sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22/03/1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03/07/1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut olaya bakıldığında; davacı … şirketinin sigortalısı gerçek kişi olup, kazaya karışan 16 E … plakalı araç da (hasar bedeli ve değer kaybı bedeline konu edilen araç) özel araç niteliğinde bulunmakta olup, davalı ile aralarındaki hukuki ilişki de haksız fiilden doğmuştur. Bu durum karşısında, haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2017 tarih ve 2014/24045 E., 20176037 K. sayılı kararı- İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesi 14/02/2019 tarih 2017/1626 esas 2019/291 karar sayılı ilamı). Davalının tacir olması aradaki ilişkinin ticari olduğu ve ticaret mahkemelerinde uyuşmazlık konusu edileceği anlamına gelmez. Zira 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesi benimsenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır.
Bu nedenle görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
Yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/06/2020

Katip …

Hakim …