Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/648 E. 2022/904 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/648 Esas
KARAR NO : 2022/904

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI :… ….
VEKİLİ :Av….
DAVALI :1-…
VEKİLİ :Av….
DAVALI :2- …
DAVA :Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 08/05/2018
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZIM TARİHİ : 28/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özet olarak davacı banka ile davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. arasında akdedilen bankacılık hizmetleri sözleşmesine istinaden adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, diğer davalının bu sözleşmede müteselsil kefil olarak imzası bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, asıl borçlu ve davalı kefile ihtar tebliğ edildiğini, buna rağmen bakiye alacağın ödenmediğini, alacağı tahsil etmek için davalı aleyhine Bursa 1.İcra Dairesinin 2017/… sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davalıların takibe haksız biçimde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş , davalı … … ‘in müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğu bulunmadığını zira eş rızasının alınmadığını, takibe dayanak yapılan ve dava dilekçesi ekindeki belgelerin kendilerine tebliğ edilmediğini, temerrüt faizi istenemeyeceğini zira kat ihtarının usulüne uygun gönderilmediğini, teminat mektupları yönünden şirket yetkililerinin şahsi sorumluluğu bulunmadığını ileri sürmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dava Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı takip dosyasında davalı borçluların ödeme emrine itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirket ile davacı banka arasında akdedilen sözleşme sebebiyle kullandırılan kredi ve ödemeler çerçevesinde takip tarihi itibariyle bakiye borç ne kadar olduğu, diğer davalıların kefil sıfatı ile sorumluluğunun olup olmadığı, varsa limitinin ne olduğu, faiz oranı ve başlangıcının ne olması gerektiği, icra tazminatlarına hükmetmek için gerekli şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmalıdır.
Takip konusu alacağın davalı şirket ile banka arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, diğer davalının bu kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğu görülmektedir.
Dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilerek davacı banka kayıtlarında inceleme yapılmıştır.
Takibe konu alacağın hesaplaması yapılırken Yargıtayın bu konuda koymuş olduğu kurallar çerçevesinde, alacağın kat tarihi itibariyle kayıtlardan tespit edilmesi, kat tarihinde bulunan alacağa temerrüt tarihine (kat ihtarının borçluya tebliği ile verilen sürenin sonu) kadar akti faiz ve ferîleri uygulanmalı, temerrüt tarihi itibariyle bulunan akti faiz ve ferîleri kapitalize edilerek temerrüt tarihinde borçlunun sorumlu olacağı asıl alacak tespit edilmelidir. Bu safhadan sonra temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar, daha önce belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri (Kaynak kullanım destekleme fonu hariç) uygulanmalı ve takip tarihinde talep edilebilecek asıl alacak ile birlikte temerrüt faizi miktarı ve ferîleri ayrı ayrı tespit edilmelidir. Bulunacak bu rakam alacaklı bankanın borçludan takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarıdır. Şayet kat tarihi, temerrüt tarihi ve takip tarihi itibariyle hesaplanan bu miktarlar alacaklının taleplerinden fazla ise talep dikkate alınarak miktarlar belirlenmelidir.
Buna göre hazırlanan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre Davacının davalılardan 530 nolu ticari artı para için 17.785,53 TL asıl alacak üzerinden, 0012BCH kredisi için 11.797,80 TL asıl alacak üzerinden, … numaralı çek yaprak bedeline ilişkin alacak için 1.590,44 TL, … numaralı taksitli ticari kredi için 711.163,43 TL olmak üzere toplam 742.807,98 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir.
Takibe konu edilen asıl alacağın 17.785,53 TL’lik kısmına takip tarihinden itibaren yıllık %28,08 oranında, 11.797,80 TL’lik kısmına son ödeme tarihi olan 01/12/2017 tarihinden itibaren yıllık %43,96 oranında, 1.590,44 TL’lik kısmına son ödeme tarihi olan 01/11/2017 tarihinden itibaren yıllık %72 oranında, 711.163,43 TL’lik kısmına son ödeme tarihi olan 08/01/2018 tarihinden itibaren yıllık %30 oranında temerrüt faizi ve faizlere %5 BSMV uygulanmalıdır,
36.660,00 TL gayri nakdi alacağın davalı … Tekstil Ltd. Şti.’nden tahsili ile davacı banka nezdinde gelir getirmeyen bir hesaba depo edilmesine karar verilmiştir.
Davalı kefil … … yönünden kefalet sözleşmesinde açık hüküm bulunmadığından gayri nakdi alacağın depo talebinin reddine karar verilmiştir.
Bir kısım ödemeler takipten önce bir kısım ödemeler ise takipten sonra davadan önce yapılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu uzunca süredir takipten sonra davadan önce yapılan ödemeler için davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabul etmektedir.Hukuk Genel Kurulu 22.11.2018 tarih, 2017/19-822 Esas – 2018/1754 Karar sayılı ilamında; “Ödemelerin alacaktan mahsubunda ise; takip tarihinde belirlenen asıl alacak, temerrüt faizi ve ferîleri toplamından mahsubu öncelikle Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak temerrüt faizinden yapılacaktır. Bir başka deyişle, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi, fazlası var ise asıl alacaktan mahsup edilerek belirlenecek olan asıl alacak miktarı bulunmalıdır. Bu uygulama her bir ödeme için ayrı ayrı yapılmak zorundadır. Bu şekilde yapılan hesaplamaya göre son ödemeden sonra dava tarihine kadar hesaplanacak temerrüt faizi ve ferîleri ile birlikte alacaklının dava tarihindeki alacağı tespit edilmelidir. Tüm bu tespitlerden sonra mahkemece itirazın iptali davasında, itiraz üzerine icra takibi durduğundan takibin devamına dava tarihi itibariyle belirlenen miktar üzerinden imkân sağlayacak şekilde hüküm kurmak ve icra inkâr tazminatının da bu miktar gözetilerek değerlendirilmesi gereklidir. Dosya içerisinde yer alan 21.03.2011 tarihli bilirkişi raporunda, davalının 01.10.2009 ve 06.11.2009 tarihinde yapması gereken ödemeleri vadesinden sonra yapması nedeniyle, vade tarihleri ile ödeme tarihleri arasında geçen süre yönünden faiz borcu yönünden hesaplama yapılmış, Özel Dairenin bozma kararı sonrasında alınan 30.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise “Borç ikrarı ve ödeme taahhüdü” belgesinin imzalandığı 01.09.2009 tarihi itibariyle alacak miktarı belirlenmiş, takip tarihi itibariyle davacı bankanın alacağı tespit edilmemiştir. Hâl böyle olunca Yerel Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda ve yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek takip tarihi itibariyle alacak miktarı belirlenip takipten sonra ancak dava açılmadan önce yapılmış kısmi ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığına işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” görüşünde olduğunu ortaya koymuştur.
Davacı takip talebinde TBK ‘ nun 100. Maddesi hükümlerine göre yapılan ödemelerin öncelikle mahsubu temerrüt faizinden yapılacaktır. Bir başka deyişle, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi gerekçektir. Arta kalan tutar var ise asıl alacaktan mahsup edilecek ve bu şekilde asıl alacak miktarı belirlenecektir. Bu uygulama her bir ödeme için ayrı ayrı yapılarak yapılan hesaplamaya göre son ödemeden sonra dava tarihine kadar hesaplanacak temerrüt faizi ve ferîleri ile birlikte alacaklının dava tarihindeki alacağı tespit edilmelidir. Çünkü davacının takipten sonra davadan önce yapılan ödemelerin takip talebinde gösterilen ferilerden düşümü yapılıp arta kalan asıl alacaktan düşülecek olur ise Hukuk Genel Kurulunun yeknesak içtihatlarında da belirlediği üzere davadan önce yapılan ödemelerde davacının hukuki yararı olmadığından takip tarihinden ödeme tarihine kadar işleyen faizlere mahsup yapılmadan asıl alacaktan mahsup yapıldığında alacaklının takip sonrası işleyen faizi dikkate alınmayacağı gibi mahkeme kararının infazı icra müdürlüğünce ilamda bildirilen tutarlar üzerinden yapılacağından takip sırasında işleyen faizlerden mahsup yapılmadığı için takip talebindeki asıl alacaktan daha fazla mahsup yapılması davacı alacaklının fazla mahsup yapılan tutar kadar asıl alacağının her bir ödeme tarihine kadar işleyen faiz ve bunun ferisi olan BSMV’lerin dikkate alınmayarak hak kaybına neden olması sonucunu doğuracaktır.
Bu sebeple; takipten sonra davadan önce yapılan her bir ödeme için ödeme tarihine kadar takipte işleyen faiz ve feriler bulunmalı bu faiz ve feriler takip talebinde gösterilen faiz ve ferilere eklenmeli, bunların toplamından ödeme tutarları mahsup edilerek şayet bundan sonra arta kalan bir ödeme tutarı varsa bu kalan tutarın asıl alacaktan mahsubu yapılarak bakiye kalan asıl alacak bulunmalı, son ödeme tarihinde bakiye kalan bu asıl alacağa son ödeme tarihinden dava tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV alacağı hesaplanarak dava tarihi itibariyle davacının bakiye kalan asıl alacak, temerrüt faizi alacağı ve BSMV alacağı bulunarak hüküm altına alınmalıdır.
Bu şekilde hesaplama sonucu oluşan asıl alacağa hangi tarihten itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanması gerektiği de belirlenmelidir. Buna göre; ya son ödeme tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle alacak belirlenirken son ödeme tarihinden kalan asıl alacağa bu tarihten dava tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV hesaplanarak hüküm kurulmalı, asıl alacağa da dava tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmalı, yahutta bu şekilde yapılan hesaplama son ödeme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasındaki sürenin uzunluğu nedeniyle davada ve takipte talep edilen alacağı aşıyor ise hüküm kurulurken son ödeme tarihindeki asıl alacak hükme bağlanıp bu alacağa son ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmelidir. Bu şekilde yapılan hesaplama ile takipte davacı bankanın açıkta kalan takip sonrası işlemiş faiz ve feri alacakları kalmamış ve hak kaybına neden olunmamış olacaktır.
Bilirkişi raporunda takipten önce yapılan ödemeler öncelikle faizlerden düşümü yapılıp takip tarihi itibariyle bakiye belirlenmiştir, bu hesaplama yöntemine uygun bir hesaplamadır.
5301 numaralı ticari artı para kredisi yönünden takipten sonra ödeme olmayıp ödemeler takipten öncedir, bu alacak için dava tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV hesaplanıp dava tarihi itibariyle toplam borcun bulunmasına gerek yoktur, davacı bankanın takip tarihi itibariyle 17.785,53 TL asıl alacağı kalmıştır, bu alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmesi gerekmektedir.
0012 numaralı ticari kredi yönünden takip tarihinden sonra bir kısım ödemeler bulunmaktadır, son ödeme tarihi itibariyle kalan bakiye asıl alacak olan kalmıştır ve 11.797,80 TL ‘dir, bu alacak içinde son ödeme tarihi olan 01/12/2017 tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmiştir.
300002 numaralı çek tazmin bedellerine ilişkin alacaklar yönünden davacı bankanın 4.247,05 TL takip tarihi itibariyle alacağı bulunmaktadır, bu alacağa takip tarihinden ödemenin yapılan 01/12/2017 tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV uygulanmalı 01/12/2017 tarihinde yapılan ödeme öncelikle takipte işleyen münferilerden düşülmeli ve kalanı asıl alacaktan düşülmelidir. Bu arada davacı bankanın 74 ve 76 numaralı iki adet toplamı 2.820.000,00 TL olan gayri nakdi alacağı nakde dönüşmüştür. Nakde dönüşen toplam çek tazmin bedellerinden yapılan 7.050,00 TL ödeme bu şekilde düşümü yapıldığında davacı bankanın son ödeme tarihi itibariyle 1.590,44 TL asıl alacağı kalmıştır, takibin bu alacak yönünden kalan asıl alacağa son ödeme tarihi olan 01/12/2017 tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir.
600002 numaralı taksitli ticari kredi yönünden takip tarihinden sonra bir kısım ödemeler bulunmaktadır, bilirkişi tarafından takip tarihinden itibariyle alacak belirlenmiş belirlenen asıl alacağa her bir ödeme tarihine kadar faiz işletilmiş, yapılan her bir tahsilat öncelikle takip tarihinde gösterilen feri alacaklardan düşülmüş, bakiyesi takipte işleyen feri alacaklardan düşülmüş, yine kalan bakiyesi asıl alacaktan düşümü yapılmış ve buna göre son ödeme tarihi olan 08/01/2018 tarihi itibariyle davacı bankanın 711.634,21 TL asıl alacağı kalmıştır, bu asıl alacağa son ödeme tarihi olan 08/01/2018 tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmiştir.
Davacı banka ödemeleri düşüp, takibin 723.130,84 TL üzerinden devamını talep etmiştir, harca esas değer bu tutardır.
Mahkememizce yukarıda belirtilen hesaplama yönteminden son ödeme tarihinde kalan bakiye asıl alacaklara son ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmesi tercih edilmiştir. Zira bu şekilde yapılan hesaplamada davacı bankanın takipte işleyen faiz ve ferilerinden eksik hesaplanan ve eksik hüküm kurulan tutar olmayacağı gibi, son ödeme tarihinden itibaren dava tarihine kadar işleyen feriler de hükme dahil edildiğinde de bu iki şekilde hüküm kurulduğunda dava tarihi itibariyle hesaplanan toplam borç tutarı 804.739,49 TL olacaktır, hesaplanan bu tutar talebi aşacağından bu şekilde hüküm kurulması mümkün değildir, ancak son ödeme tarihi itibariyle bakiye kalan asıl alacakları son ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanmak suretiyle hüküm kurulduğundan davacı bankanın eksik kalan hesaplama kalmayacağı gibi hükümde eksik kurulmamış olacaktır.
Kefillerin gayri nakdi alacağın depo edilmesinden sorumlu olabilmesi için sözleşmede açık hüküm bulunması gerekmektedir.
Ancak kefiller nakde dönüşen gayri nakdi alacaktan sorumludurlar, çünkü bu durumda depo talebinden söz edilmeyip Genel Kurul Sözleşmesi uyarınca nakdi alacağın tahsil istemi gündeme gelecektir, Yerleşik Yargıtay uygulaması da bu şekildedir. (”Gayri nakdi alacaklardan nakde dönüşen alacaklar bakımından söz konusu olmamakla birlikte, davacı bankanın asıl borçluya verdiği çek zorunlu bedellerinin ve eldeki davalar açısından teminat mektuplarının kefillerden depo edilmesi talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede/sözleşmelerde kefilin sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerekir. ” Yargıtay 19.H.D 07/02/2019 tarih, 2017/2399 E 2019/746 K. Sayılı kararı,” davalılar hakkında açılan dava gayrinakdi alacağa yönelik olup alacak yargılama devam ederken 10/02/2014 tarihinde nakde dönüştüğünden nakit alacak olarak tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmasa da…”Yargıtay 19.H.D 07/12/2017 tarih 2016/6408 Esas 2017/7843 Kararı, ayrıca Yargıtay 11.H.D 2021/73 E- 2022/4131 karar sayılı kararı ”)
Bu sebeple kefillerin nakde dönüşen gayri nakdi alacakları yönünden nakdi bir alacak söz konusu olduğundan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca sorumlukları olduğu kabul edilmiş, takip tarihinden sonra nakde dönüşen çek yaprak bedellerinden kefillerin de sorumluluğuna gidilmiştir. Ancak nakde dönüşmeyen ve depo edilmesine karar verilen gayri nakdi alacaklar için kefil yönünden depo talebinin reddine karar verilmiştir.
Takibe konu alacak likit olduğundan asıl alacaklar toplamının %20’si tutarında icra inkar tazminatına hükmolunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı dosyasında davalı borçluların ödeme emrine itirazlarının KISMEN İPTALİNE,
2-Takibin davalı borçlular yönünden 5301 nolu ticari artı para için 17.785,53 TL asıl alacak üzerinden, 0012BCH kredisi için 11.797,80 TL asıl alacak üzerinden, … numaralı çek yaprak bedeline ilişkin alacak için 1.590,44 TL, … numaralı taksitli ticari kredi için 711.163,43 TL olmak üzere toplam 742.807,98 TL üzerinden asıl alacağa 17.785,53 TL’lik kısmına takip tarihinden itibaren yıllık %28,08 oranında, 11.797,80 TL’lik kısmına son ödeme tarihi olan 01/12/2017 tarihinden itibaren yıllık %43,96 oranında, 1.590,44 TL’lik kısmına son ödeme tarihi olan 01/11/2017 tarihinden itibaren yıllık %72 oranında, 711.163,43 TL’lik kısmına son ödeme tarihi olan 08/01/2018 tarihinden itibaren yıllık %30 oranında temerrüt faizi ve faizlere %5 BSMV uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
36.660,00 TL gayri nakdi alacağın davalı … Tekstil Ltd. Şti.’nden tahsili ile davacı banka nezdinde gelir getirmeyen bir hesaba depo edilmesine,
Davacının davalı kefil … … yönünden kefalet sözleşmesinde açık hüküm bulunmadığından gayri nakdi alacağın depo talebinin reddine,
742,807,98 TL alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalı borçlulardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar yasası gereğince alınması gerekli 50.741,21 TL harçtan başlangıçta alınan 12.349,27 TL peşin harç, 1.450,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 13.799,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 36.941,94 harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafından yapılan 12.349,27 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı, 1.450,00 TL ıslah harcı, 7.108,10 TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 19.288,29 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ye göre hesap ve takdir edilen 99.708,88 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı … … kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ ye göre hesap ve takdir edilen 10.197,52 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza