Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/520 E. 2022/89 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/520 Esas
KARAR NO : 2022/89

BAŞKAN : ….
ÜYE :….
ÜYE :….
KATİP :….

DAVACILAR : 1-….
2-….
VEKİLİ : Av…..
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av….
DAVA : Öz Sermaye Tespiti
DAVA TARİHİ : 12/04/2018
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Öz Sermaye Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde, davacıların miras yoluyla davalı şirketteki %33 hisseyi devraldıklarını ancak davalı şirketin TTK.nun 493.maddesi kapsamında davacıları şirkete paydaş olarak kabul etmediğini, payları gerçek değeri ile almayı önerdiğini, ancak teklif ettikleri pay değerlerinin gerçek fiyata ulaşmadığını ileri sürerek davacıların şirketteki paylarının gerçek değerinin tespitine karar verilmesini, payların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi açısından irsen intikal eden paylar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
Davalı taraf verilen ihtiyati tedbirin haksız ve usulsüz olduğunu, payların bir kanuni ön alım hakkı sebebiyle davalı şirkete geçtiğini, eldeki davada yalnızca gerçek değerin araştırılması gerektiğini, değerleme masraflarının davacıya yüklenmesini istediklerini, birleştirme taleplerinin haksız olduğunu ileri sürmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava TTK 597.maddesine dayalı tespit davasıdır. Davacıların murisi … … 14.10.2017 tarihinde vefat etmiştir.
Geriye mirasçı olarak davacılar … … … ve … … … kalmıştır. Beyoğlu 60. Noterliğinin 13.12.2017 tarihli ve 24130 yevmiye sayılı mirasçılık belgesi dosyaya ibraz edilmiş, mirasçılık belgesine göre davacıların 1/2’şer paya sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Muris … …’ın davalı şirkette 1.360 adet nama yazılı pay ile ortak olduğu görülmektedir.
Davacılar tarafından davalı şirkete Bakırköy 41.Noterliği aracılığı ile 25.12.2017 tarih ve 24130 yevmiye sayılı ihtarname gönderilmiş ve “… Holding A.Ş. ve/veya diğer bağlı holding/şirketler ile her türlü grup ortaklıklarındaki payların/hisselerin miras yoluyla davacılar adına tescil ve intikallerinin gerçekleştirilmesi, söz konusu intikallerin pay ve karar defterine yazılması” istenmiştir.
Davacı tarafın gönderdiği bu ihtarnameye davalı şirket tarafından Beyoğlu 17.Noterliği’nin 16.03.2018 tarih ve 4360 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cevap olarak; “muris … Yıldırıma ait 1.360 adet nama yazılı payın gerçek değerinin 35.700-TL olduğu TTK m. 493/4 kapsamında payları gerçek değerinden satın alarak, … Yıldırıma ait şirket paylarının mirasçılara intikaline onay vermemeye ve mirasçıları pay defterine yazmamaya karar verildiği” bildirilmiştir.
Davalı limited şirket olduğundan öncelikle payların geçişine dair limited şirketlere ilişkin TTK düzenlemelerini incelemekte yarar bulunmaktadır.
TTK madde 597’ye göre ; Kanunda veya şirket sözleşmesinde esas sermaye payının bedeli olarak gerçek değerin öngörüldüğü durumlarda, taraflar anlaşamamışlarsa bu değer, taraflardan birinin istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince belirlenir.
Mahkeme, yargılama ve değer belirleme giderlerini kendi takdirine göre paylaştırır. Mahkemenin kararı kesindir
Payların miras, eşler arasındaki mal rejimi ve icra yolu ile edinilmesine ilişkin madde 596’ya göre; Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.
Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır.
Red kararı, devrin gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir. Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez.
Şirket, üç ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır.
Anonim şirketlerde de payların geçişine ilişkin özel düzenleme bulunmaktadır.
Madde 493’e göre; şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir.
Pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteriyorsa, önemli sebep oluşturur.
Bundan başka, devralan, payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devrin pay defterine kaydını reddedebilir.
Paylar; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmişlerse, şirket, payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedebilir.
Devralan, paylarının gerçek değerinin belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir; bu hâlde mahkeme şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas alır. Değerleme giderlerini şirket karşılar.
Devralan, gerçek değeri öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde bu fiyatı reddetmezse, şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılır
Eldeki uyuşmazlıkta paylar miras yolu ile davacılara geçmiştir.
TTK hem Anonim şirketlere ilişkin olarak hemde Limited şirketlere ilişkin olarak 493 ve 596. maddelerinde şirkete payların geçişini onaylamayı reddetme hakkı tanımıştır. Bunu da 3 aylık süreye tabi tutarak gerçek değeri ile devralmayı da teklif etme şartına bağlı kılmıştır.
Eldeki talepte davalı şirket payların geçişine onay vermeyi reddetmiş ve murise ait 1.360 adet nama yazılı payın gerçek değerinin 35.700-TL olduğu bildirilerek bu tutarla devralmayı önermiştir.
Davacılar bu teklif edilen tutarın gerçek değeri yansıtmadığını ileri sürerek TTK madde 597’a dayalı olarak mahkememizden gerçek değerin belirlenmesini talep etmiştir.
Mahkememizde aynı sebepten kaynaklanan ve talep konusu payların gerçek değerinin tespiti olan, kısacası her üç davada da davacıları aynı ve dava konusu ortak olan dava dosyaları bulunmaktadır. Diğer taleplerde mahkememizin 2018/519 ve 2018/521 esasına kayıtlıdır.
Her üç dava dosyasındaki şirketlerde Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/498 esasında kayıtlı bulunan … Holding AŞ bünyesinde bağlı şirketlerdir, bu dava dosyasında da muris … …’ın … Holding AŞ’deki hisselerinin gerçek değerinin tespiti istenmiştir.
Murisin … Holding AŞ’deki hisselerin gerçek değeri belirlenirken bu holdinge bağlı tüm şirketler ve eldeki dosyada davalı olarak yer alan davalı şirketin değeri de zorunlu olarak araştırılacaktır.
Bu sebeple ilgili dosyada bilirkişi olanak atanan Denge Bağımsız Denetim A.Ş mahkememizce de bilirkişi olarak atanmıştır. Dosyanın bilirkişiyi teslimi öncesinde Denge Bağımsız Denetim A.Ş’ne Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/498 esas sayılı dosyasında … Holding’in hisselerinin gerçek değerinin belirlenebilmesi için eldeki dosyada da davalı şirketin değeri inceleneceğinden ilgili 2018/498 esas sayılı dosyasına yatırılacak bilirkişi ücretininin mahkememiz dosyası bakımından da yeterli olup olmadığı sorulmuştur. Denge Bağımsız Denetim A.Ş tarafından mahkememize cevaben 2018/498 esas sayılı dosyasına yatırılacak ücretin yeterli olduğu eldeki dava dosyası için ayrıca bir ücrete gerek bulunmadığı bildirilmiştir. Eldeki dosya Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/498 esas sayılı dosyası ile birlikte bilirkişiye teslim edilmiştir.
Ancak davalı şirket hem Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/498 esas sayılı dosyasında davalı … Holding AŞ hemde eldeki davada davalı Hazar Gemicilik Ticaret Limited Şirketi kayıtlarının ve malvarlığı unsurlarının incelenmesi gerekli olan tüm unsurları şirketler tarafından bilirkişi incelemesine açılmamıştır. Hatta Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/498 esas sayılı dosyasına durum bildirilmiş, 2.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde tarafların ve bilirkişilerin yer aldığı toplantıda bu husus davalı şirkete mahkeme tarafından ihtar edilmesine rağmen davalı şirket ve … Holding AŞ bilirkişilerce inceleme yapılması ve gerçek değerin belirlenebilmesine olanak verecek biçimde bilirkişiye gerekli kayıtları ve unsurları açmamıştır. Bu durum bilirkişi raporlarına da yansıtılmış ve dava dosyamıza sunulmuştur.
Davacı taraf 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/1 maddesinde düzenlenen “Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar” hükmüne dayanarak mahkemece, dosyada bulunan mevcut bilgi ve belgeler esas alınarak şirketin gerçek değerinin tespitinin buna uygun olarak yapılmasını, dosyaya sunulmuş olan BDO denet bağımsız denetim ve danışmanlık A.Ş. tarafından hazırlanmış 17.06.2019 tarihli değerleme raporunun güncellenmek suretiyle davalı şirketin gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiği ileri sürülmüşse de anılan raporun tarihi 17.06.2019 olup eldeki davada davalı şirketin karar tarihine en yakın gerçek değerinin hesaplanması gerekmektedir. Yasa koyucu madde metninde özellikle gerçek değerin belirlenmesini öngördüğünden, davacının talep ettiği yönde araştırma ve belirleme yapılmasına olanak yoktur. Bu şekilde bulunacak değer karar tarihine en yakın gerçek değer olmayacağı gibi somut ve nesnel verilere dayanmadığından bulunan değer hiç bir zaman gerçek değer olmayacaktır. Şirkete ait tüm kayıtların, aktif ve pasif mal varlığı unsurlarının şirketin geçmiş ve güncel verilere göre işletme potansiyeli ve bu potansiyeli ile marka değerinin payın gerçek değerine etkisi araştırılmadan yapılacak belirleme doğru olmayacaktır. Bu sebeple davacı tarafın bu yöndeki araştırma talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf HMK m. 220/3 de düzenlenen “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
” hükmüne dayanarak dosyaya 18.07.2019 tarihinde Uzman Görüşü olarak sundukları ve davalı … Holding Şirketler Grubu’nun gerçek değerinin tespitine yönelik, BDO Denet Bağımsız Denetim ve Danışmanlık A.Ş. tarafından hazırlanan 17.06.2019 tarihli değerleme raporu baz alınarak rapor günümüz tarihine göre güncellenmesi talep edilmişse de yukarıda açıklanan gerekçelerle bu talepte yerinde görülmemiştir.
Davalı taraf incelemeye konu davalı Şirket paylarının gerçek değerinin tespit edilebilmesi için gereken tüm bilgi ve belgeler bilirkişilere temin edildiğini ileri sürmüşlerse de bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı tarafça bilirkişinin gerçek değerin belirlenmesine yönelik istedikleri bilgi ve verilerin tamamı ticari sır gerekçe gösterilerek reddedilmiş ve bilirkişi incelemesine açılmamıştır. Davalı taraf değerleme yönteminin uzman görüşü olarak sundukları raporda belirlenen kriterlere göre hesaplama yapılması ve öz kaynak tutarının belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ve murisin hissesi bulunmayan şirketlere ilişkin kayıtların sunulamayacağı gerekçe gösterilerek inceleme yapılmasına olanak sağlanmamışsa da davalı şirketin bu savunmaları da haklı ve iyi niyetli bulunmamıştır. Çünkü dava dışı … Holding bünyesinde murisin hissedar olduğu ve olmadığı pek çok şirket barındırmakta olup tüm bu şirketlere ait veriler … Holding AŞ’nin değerine ve dolayısıyla eldeki dava dosyasında davalı şirketin değerine etki edecektir. Diğer yönüyle bilirkişinin şirketlerin geleceğe ilişkin planlarına ve projeksiyonlarına (şirketlerin 3- 5 yıllık iş planları, limanların gelecek 3 yıldaki yük beklentisi, gelecek dönemlerde yapılacak kapasite artışları, vb) ulaşmaya çalışmasının yerinde olmadığı savunulmuşsa da belirlemenin yalnızca şirketlere ait marka değeri de dahil aktifi ile pasifi arasındaki fark bulunarak ulaşılan sonuç murise ait hissenin gerçek değerinin belirlenmesinde yeterli olmayacaktır. Bu sebeple bilirkişilerin şirketlerin geçmiş ve gelecek projeksiyonlarının belirlenmeye çalışılması değerlemenin doğru yapılabilmesi ve gerçek değerin belirlenebilmesi bakımından zorunludur. Bu verilerilerin … Holding AŞ’nin değerine ve dolayısıyla eldeki dava dosyasında davalı şirketin değerine etki edeceği ortadadır. Davalı tarafın bu savunmaları yerinde görülmediği gibi dava dosyasında davalı şirketin gerçek değerinin belirlenmesinin engellenmesi amacı taşıdığı ve iyiniyetli bir savunma olmadığı değerlendirilmiştir. Davalı taraf bazı kayıtların açılmamasına gerekçe olarak ticari sır kavramını ileri sürmüşse de dosyada bulunan BDO Denet Bağımsız Denetim ve Danışmanlık A.Ş. tarafından hazırlanan 17.06.2019 tarihli değerleme raporunun bu şirket tarafından hazırlanabilmesi için kayıtlar bu şirketin incelemesine açılırken, yargılama yetkisi kullanan mahkemeler nezdinde atanan ve bu görev dolayısıyla kamu görevlisi sıfatı bulunan bilirkişiye kayıtların ticari sır gerekçesiyle açılmaması da haklı görülmemiştir. Ayrıca davalı tarafça bilirkişilerin hangi istemlerinin ticari sır kapsamında kaldığı mahkememizce denetleme yapılmasına olanak verecek biçimde açıklanmadığı gibi genel ifadelerle ticari sır kavramı ile inceleme yapılmasına olanak verilmemesi samimi bir savunma olarak kabul edilmemiştir.
Eldeki dosyaya konu talep şirkete ait payların gerçek değerinin belirlenmesi olduğundan ayrık durumlar saklı kalmak üzere kural olarak açılan dava talebin reddine karar verilebilecek dava türlerinden değildir.
Ancak yukarıda açıklandığı üzere eldeki davaya konu istemde davalı şirket nezdinde murisin payının karar tarihine en yakım gerçek değerinin belirlenmesi mümkün olmamıştır. Bu sebeple gerçek değer belirlenemediğinden buna ilişkin hüküm kurulmasına olanak bulunmamıştır.
Başka uyuşmazlıkların ve davaların konusu olabilecek hususlara ilişkin açıklama yapmamak gerekeceğinden talebin red kararına bir örnek verilecek olursa; kanun koyucu payların geçişine onay vermenin reddedilmesini ve gerçek değerle devralma teklifini 3 aylık süreye bağlamıştır. Şirket 3 aylık sürede bu hakkını kullanmadığı takdirde payları miras yolu ile devralan mirasçının TTK Madde 493’e göre mahkemeden gerçek değerin belirlenmesi isteminde hukuki yararı bulunmayacağında kuşku yoktur. Böyle bir durumda yapılan talebin reddi gerekecektir. Kural olarak gerçek değerin belirlenmesine ilişkin talep, bir değer belirlemesini zorunlu kıldığından dava talebin reddine karar verilebilecek davalardan olmamakla birlikte açıklanan örnekte ki gibi ayrık durumlarda bu talebin reddine karar verilebilecektir.
Zira madde 494/3’te de düzenlendiği gibi şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.
Açıklanan gerekçelerle talebin reddine karar verilmiştir.
Kural olarak davanın reddine karar verilmesi durumunda davacı lehine vekalet ücretine hükmolunmaz, yaptığı yargılama gideri davacı üzerinde bırakılır ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilir. Ancak eldeki dava açıklandığı üzere bir değer tespiti yapılması gereken dava türü olup reddedilebilecek dava türlerinden olmamakla birlikte davalı tarafından red hakkı kullanılarak davacılara gerçek değeri ile devralma önerisinde bulunduğu halde dava dosyasında gerçek değerin belirlenmesine yukarıda açıklandığı şekilde olanak verilmediğinden hakkaniyet ilkesi MK m.2 uyarınca davalı lehine de vekalet ücretine hükmolunmamış, tarafların yaptığı yargılama gideri aynı gerekçe ile taraflar üzerinde bırakılmıştır.
TTK m.493’e göre; “Değerleme giderlerini şirket karşılar” ancak eldeki davada değerleme gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmemiştir.
TTK’nın 597.maddesinin “Mahkemenin kararı kesindir” ibaresine göre belirlenen değere ilişkin karar kesin olsa da, mahkememizce payların gerçek değerine ilişkin bir belirleme yapılamadığından talebin reddine ilişkin karar kesin olmayacaktır. Bu nedenle karar yasa yolu açık olarak açıklanmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-
Davacı ve davalı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafa vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair ; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/02/2022

Başkan ….
e-imzalıdır
Üye ….
e-imzalıdır
Üye ….
e-imzalıdır
Katip ….
e-imzalıdır