Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/459 E. 2022/651 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…..
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/459 Esas
KARAR NO : 2022/651
HAKİM : …..
KATİP : …..

DAVACI :…..
VEKİLLERİ : Av……
Av………
DAVALI : 1- …..
VEKİLLERİ : Av……..
Av…..
DAVALI : 2- …..
VEKİLİ : Av……

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/01/2018
KARAR TARİHİ : 27/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19.02.2011 tarihli olay günü… plakalı aracın sürücüsü … yolda seyir halinde iken müvekkili…’a çarptığını, bu çarpma sonucunda müvekkilinin Bursa Devlet Hastanesine kaldırıldığını ve tedavi altına alındığını, bu tedavi sürecinde 19.12.2011 tarihli özürlü sağlık kurulu raporunca %54,78 malül kaldığını, Bursa 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/1768 Esas 2013/727 Karar numaralı dosyasında ceza davası görülüp sonuçlandığını ve davalı …’in cezalandırıldığını, olayla ilgili kaza tespit tutanağı bulunduğunu, araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunu, müvekkilinin maluliyeti sebebiyle eşi tarafından terk edildiğini, eşiyle boşandıklarını, kendisinin malul olması sebebiyle küçük yaşta olan çocuğunun temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldiğini, müvekkilinin bu süreçte ağır ameliyatlar geçirdiğini ve psikolojisi, ruhsal durumunun büyük tahribata uğradığını, davalı tarafa ait… plakalı aracın 45864169 no.lu poliçe ile davalı … Sigorta Şirketine Trafik Sigortalı olup, kaza nedeniyle sorumlu olduğunu belirterek trafik kazası sonucu işgücü ve beden kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminat ile 200.000,00 TL manevi tazminatın araç sahibi ve sürücüsü olan şahıs yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde;Davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin 19/02/2011 günü araç ile seyir halindeyken meydana gelen trafik kazasında asli kusurlunun davacı olduğunu, tali kusurun ise müvekkiline yüklendiğini, kazanın meydana gelmesinde esasen asli ve tek kusurlu tarafın davacının olduğunu, kendilerinin bu kusur yönünden olayın yeniden uzman bilirkişilerce değerlendirilmesini talep ettiklerini, davacının iddia ettiği şekilde Müvekkili hakkında Bursa 3. Sulh ceza Mahkemesinin 2011/1768 E. 2013/727 K. sayılı dosyası ile yapılan yargılamasında müvekkili hakkında beraat kararının verildiğini, müvekkilinin meydana gelen bu kazanın oluşumunda kusurlu taraf ve suçlu olmuş olsa idi hakkında ceza verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın beden gücü kaybının bu kaza sonucunda meydana gelip gelmediği hususunun belli olmadığını, davacının Maddi tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini, ayrıca manevi tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini dile getirerek, öncelikle davacının %54.78 bu kaza neticesinde malül olduğu hususunun sabit olmadığını, bu kadar uzun bir süreden sonra Davacının gerek kazadan önce veya gerekse kazadan sonra başından bir çok hadise geçmiş olabileceğini, bu durumda SGK kayıtları Kamu Hastaneler Birliğinden celbedilerek belge ve kayıtlar ile Adli Tıp Kurulundan alınacak raporlar neticesinde netlik kazanacağını dile getirerek davanın reddini istemişlerdir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde;Müvekkilinin şirketçe 104553680/0 sayılı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmış bulunan… plakalı aracın çarpması sonucu zarar gördüğünü iddia eden davacının talepleri, hasar dosyası muhteviyatındaki belgeler üzerinden tetkik edilmiş olup, huzurdaki işbu davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinde, dilekçenin zorunlu unsurlarından olan “talep sonucunun açıkça gösterilmesi unsuru” eksik olduğundan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacının, belirsiz alacak davası açmakta hukuki bir menfaatinin bulunmadığını, müvekkili şirkete başvuru üzerine 03/01/2018 tarihinde davacıya 16.153,00 TL ödeme yapıldığını, davacı kazanın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin manevi tazminattan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddinin gerektiğini ifade etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, trafik kazası sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Zamanaşımı itirazları sebebiyle yapılan değerlendirmede; 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 19/02/2011 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 18/01/2018’dir. Davaya konu trafik kazası sonucu davacı yaralanmış olmakla taksirle yaralama eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıldır. Her ne kadar 28/03/2022 tarihinde müddeabih arttırım dilekçesi verilmiş ise de, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, tahsil talepli belirsiz alacak davalarında, dava tarihinde alacağın tamamı için zamanaşımı kesileceğinden, dava tarihi itibariyle ise uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazları yerinde değildir.
19.02.2011 günü saat 22:30 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki… plakalı otomobil ile Atatürk caddesini takiben Çakırhamam istikametinden Setbaşı yönüne seyri sırasında, olay mahalline geldiğinde yolun sağından kaplamaya girmek sureti ile karşıya geçmek isteyen davacı yaya…’a aracının sağ ön kısmıyla çarpması sonucu davacı yayanın yaralanmasına ilişkin dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir.
ATK’nın 01/03/2021 tarihli 3083 sayılı Raporunda, Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile yerleşim yeri içi mahaldeki yolda seyir halindeyken görüş alanını etkin bir şekilde kontrol edip seyir istikametine göre sağından kaplamaya girerek soluna doğru geçiş yapmak isteyen davacı yayayı zamanında fark edip, ikaz ile birlikte çarpmayı önlemek adına zamanında etkin fren ve direksiyon tedbirine başvurması gerekirken bu hususa yeterince riayet etmediği kazada kusurludur. Davacı yaya… olay mahallinde geçişe uygun olmayan bir noktadan kendi can güvenliğini tehlikeye atar vaziyette ve yaklaşan araçların hızı ve yakınlığını dikkate almaksızın ayrıca ilk geçiş hakkını davalı sürücü idaresindeki otomobile vermeksizin kontrolsüzce yolun karşısına geçiş yaptığı sırada davalı idaresindeki otomobilin çarpmasına maruz kaldığı kazada kusurludur. Olayda; Davalı sürücü …’in %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu, davacı yaya…’ın %60 (yüzde altmış) oranında kusurlu olduğu belirtilmiş; aynı doğrultuda davacının kazada asli kusurlu, davalının tali kusurlu olduğuna dair kanaat kaza sebebiyle yapılan ceza yargılaması sırasında da belirtilmiştir.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2021/2620 Karar Numarası: 2021/2238 Karar Tarihi: 02.06.2021 ilamında; haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015- 20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Kazanın 19.02.2011 tarihinde oluştuğu dikkate alındığında, davacının kaza sebebiyle maluliyeti belirlenirken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekir. ATK’nın 13/07/2020 tarihli 9145 sayılı raporunda; “Davacı…’ın 19/02/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği “Garson” olarak bildirilmekle Grup 23 olarak alınarak: E cetveline göre %18.2 (yüzdeonsekiznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği” görüşü belirtilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporunda; davalı sigorta şirketinin davacıya yaptığı ödeme tarihi olan 03.01.2018 Tarihi verileriyle yapılan hesaplama sonucunda; davacının net zararının 29.896,27TL (74.740,69-44.844,41) olduğu ve yapılan ödemenin ise 16.153,00TL olmakla açıkça zararının karşılanmadığı, 2022 Tarihi Verileriyle Yapılan Hesaplama sonucunda; net zararının 66.671,02TL (166.677,55-100.006,53) olduğu hesaplanmıştır. Yapılan ödemenin ise 28.02.2022 tarihi itibariyle %9 faizle güncellenmesi sonucunda 22.199,09TL ya baliğ olduğu hesaplanmıştır. Söz konusu miktarında tenzilinden sonra davacının net zararının 44.471,93TL olduğu bu zararının 1.534,36TL lık kısmının geçici işgöremezlik dönemi, 42.937,57TL lık kısmının ise sürekli işgöremezlik dönemi zararından oluştuğu hesaplanmıştır. Bu rapor doğrultusunda da davacı müddeabihini belirli hale getirmiştir. Bu hesaplama TRH 2010 hesaplama tekniğine göre hazırlanmış olup yerleşik yargıtay uygulamalarına da uygun olduğundan mahkememizce hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur. (“TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, Esas No: 2020/10352,Karar No: 2021/2596)
Manevi tazminatın belirlenmesi konusunda ise; hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Davacının kazada yaralandığı ve bunun da manevi acı ve zararlara sebep olacağı tartışmasızdır. Bu ilkelere ve kazanın oluş şekli, tarafların kusur durumu, ortaya çıkan manevi zararın ağırlığı dikkate alındığında manevi tazminatın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta şirketi zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olmakla ve sigorta poliçesinde manevi tazminat klozu bulunmamakla manevi tazminattan sorumluluğu bulunmamaktadır.
Davalı sigorta şirketi için ödeme tarihi temerrüt tarihi olarak esas alınmıştır.
Tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ ile, 42.937,57 TL sürekli iş göremezlik ve 1.534,36 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılardan … yönünden kaza tarihi olan 19/02/2011, Türkiye (…) Sigorta A.Ş yönünden 03/01/2018 tamerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ve sigorta şirketi sigorta teminat limitiyle sınırlı sorumlu olmak kaydıyla davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 19/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Manevi tazminat talebinin sigorta şirketi yönünden REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 4.062,52-TL harçtan peşin alınan 686,52 TL harç ile 150,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.226,00-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 686,52 -TL peşin harç, 35,90-TL başvurma harcı, 150,00-TL ıslah harcı ve 2.596,30-TL yargılama giderinden ibaret toplam 3.468,72-TL’nin davanın kabul ret oranına göre 843,59-TL’sinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre 81,81-TLsinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya ödenmesine, kalan kısmın üzerinde bırakılmasına,
Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre 12,16-TL’sinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya ödenmesine, kalan kısmın üzerinde bırakılmasına,
5-Kabul edilen maddi tazminat yönünden; Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 6.581,35-TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kabul edilen manevi tazminat yönünden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT md. 10/1-4 hükümleri gereğince belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
Reddedilen manevi tazminat yönünden; davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT md.10/2-4 hükmü gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı davalı sigorta şirket vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2022

Katip …..
☪e-imzalı

Hakim …..
☪e-imzalı