Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/40 E. 2018/760 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2018/40
KARAR NO : 2018/760

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C. No:…

VEKİLİ : Av. … – Eşref Dinçer Mah. Eski Pazar Cad. Kuvvet Sok. No:2 K:1 (Yeni Çarşı Cami Karşısı) Gemlik Gemlik/ BURSA

DAVALI : … -T.C. N: …
Altıparmak Mah. 2.Anadolu Sk. No:6-12 Osmangazi/ BURSA
VEKİLİ : Av. … – Uluyol Gönül Sk. No:51/5 Kasapoğlu 3 İş Merkezi Kat:2 No:5 Osmangazi/ BURSA

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 05/01/2018
KARAR TARİHİ : 28/05/2018
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı Av…’ın davacı müvekkilinin torunu olduğunu, müvekkilinin şu anda 81 yaşında olup okuma yazma bilmediğini, …’ın 1,5-2 sene önce müvekkiline bir kaç kağıt çıkararak “hacı anne şu kağıtları imzalaman lazım, bir iş için lazım” diyerek imzalattırdığını, müvekkilinin imzaladığı kağıtların senet olup olmadığını, üzerinde bir şey yazıp yazmadığını bilmediğini, müvekkilinin imza atmayı da bilmediğini, senet üzerinde yazılı olan 27.03.2011 tarihinin gerçek dışı olup, sonradan yazıldığını, davacının imzalatılan evrakların senet olduğunu ve borçlandırıldığını Bursa 11. İcra müdürlüğünün 2017/… sayılı dosyasından gelen ödeme emri ile öğrendiğini, müvekkilinin senedi icra takibine konu yapan dava dışı Av….’u da tanımadığını, …’in …’ın arkadaşı olduğunu, davacının 91.000-TL lık bir alışverişinin olmasının mümkün olmadığını, bu senet karşılığında herhangi bir mal almadığını iddia ederek davanın kabulüne, davacının Bursa 11.icra müdürlüğünün 2017/… sayılı dosyasında takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu takip kambiyo senedine ilişkin olduğundan Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, kişisel def’ilerin rücu edene yada edilene karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının bono bedellerini ödediğine dair belge sunması gerektiğini, davacının iddialarının yerinde olmadığını beyanla davanın reddine, ayrıca tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Yukarıda özetlenen dava başlangıçta Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesine açılmışsa da anılan mahkemenin 02/10/2017 gün ve 2017/254 – 369 E.K. Sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir. Yapılan değerlendirmede uyuşmazlığın senedin kambiyo vasfına ilişkin olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı yerinde görülmüş, yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
Derdest dava kambiyo takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı borçlu imzaya itirazda bulunmamıştır. Bu sebeple senedin hile ile imzalatıldığı iddiasını da ispat etmek zorundadır. Bilindiği gibi hile iddiası her türlü delil ile ispat edilebilir. Bu itibarla kambiyo senedi söz konusu olsa dahi davada tanık dinlenmesinde yasal sakınca yoktur.
Mahkememizce davacının ispat külfeti değerlendirilirken hayatın olağan tecrübeleri de dahil olmak üzere her türlü delil ve karinenin işaret ettiği hususlar nazara alınmalıdır. Tanık beyanlarının yanı sıra sosyal ilişkiler, taraflar arasında mevcut yada muhtemel alışverişler, bononun ihdas sebebi gibi bir çok husus bir arada değerlendirilerek hile olgusunun gerçeğe uygunluğu tartışılmalıdır. Kambiyo senetleri için geçerli olan sebepten mücerretlik ilkesi hile iddiası söz konusu olduğunda etkili olmayacaktır. Zira hile olgusu gerçekse tarafın bono yoluyla borçlanmak iradesi de sakatlanmıştır.
Öncelikle taraf tanıklarının olaya ilişkin açıklamalarını özetlemekte yarar vardır. Tanık olarak gösterilen ve davacının kızı olan … annesinin sekseniki yaşında olup, köyde yalnız yaşadığını, babasının onyedi yıl önce öldüğünü, davacının da neredeyse on yıldır yatalak vaziyette olduğunu, yürüyemediğini, eşinden kalan emekli maaşı ile geçindiğini, parayı harcayacak bir yeri olmadığını, bono ile borçlanmasının da muhtemel görünmediğini, olaylar ortaya çıkınca davacının torunu ve kendisinin yeğeni olan …’ın “indirimli araç alacağız” bahanesiyle bazı belgeler imzalattığını öğrendiklerini, daha önce bir bono imzalanmasından haberdar olmadıklarını, davacının yaşlılığında kendisine bakmaları için iki kızına birer tarla verdiğini, bu sebeple diğer kız kardeşi ile dönüşümlü olarak annelerinin bakımı ile ilgilendiklerini, avukat olan torunun bu bonoyu bahane göstererek daha önce davacı adına kayıtlı bu tarlalar için tapuları iptal ettirmek amacıyla bu işe giriştiğini düşündüklerini anlatmıştır.
Davacının diğer kızı olan …’in beyanları da aynı mahiyettedir. Bu tanık evrakların akıbetini soran babannesine …’ın önce kağıtları yırtıp attığını söylediğini, sonradan ısrar edilince “artık halalarım düşünsün” dediğini anlatmıştır.
Davacı tanıkları davalı tarafın Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/203 esas sayılı dosyasında davalı durumundadır. Bu durum tanıkların güvenilirliklerini şüpheye düşürebilir. Aynı şekilde davacının kızları olmaları tarafsızlıklarını zedeleyen bir husus olarak da görülebilir. Fakat aile içinde gerçekleşen bu durumu üçüncü kişilerin bilme ihtimali çok zayıftır. Öte yandan davalı tarafın tanık beyanlarına uygun biçimde tasarrufun iptali davası açmış olması tanık beyanlarında ortaya konulan olgularla örtüşmektedir.
Bir örneği dosya arasında bulunan ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/71153 sayılı soruşturma dosyasına sunulan bilirkişi raporunda eldeki davaya konu olmayan ancak tarafları aynı olan başka bir bonodaki yazıların davacının torunu ……’ın çalışanı olan … tarafından yazıldığına dair rapor vardır. Dolaylı yollardan dahi olsa senetlerin hazırlanış biçimleri hakkında fikir veren bu olguya da itibar edilmiştir.
Davalı taraf dava dilekçesinde yazılanların aksine davacının okuma yazma bildiğini ispat zımnında daha önce hazırlanmış bir noter evrakının araştırılmasını istemiştir. Mahkememizce bu evrak örneğinin celbinde yarar görülmemiştir. Zira gerçekte okuma yazma bilmeyen bir çok kişinin alışılmış usullerde imzaya benzer belli şekiller kullanarak imza attıkları bilinmektedir. Kaldı ki davacı dahi imzayı kendisinin attığını inkar etmiş değildir. Bilakis kendisine araç alımı için bazı kağıtlar imzalatıldığını kabul etmektedir. Bu itibarla daha önce bir noter vekaletnamesinde imzası bulunması sonucu etkileyecek nitelik ve ağırlıkta değildir. Bonodaki yazıların davacıya ait olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığına göre davacının okuma yazma bilip bilmemesinin önemi de yoktur. Zira kuvvetle muhtemeldir ki bono boş haliyle imzalatılmış, sonradan unsurları tamamlanmıştır. Üstelik davacı tarafın da ileri sürdüğü üzere aralarında hiçbir sosyal ilişki bulunmadığı halde davacının hangi noterde nasıl bir evrak imzaladığını davalı nereden bilebilir? Bu bilginin evrakı hile ile imzalatan ve davacının torunu olan Av. … aracılığıyla edinildiği konusunda kuvvetli şüphe vardır.
Bonoya dayalı takip yapan avukat ile davacının torunu olan avukat arasındaki sosyal ilişkiyi araştırmaya gerek görülmemiştir. Takibi başlatan … isimli kişinin de davacının torunu …’ın arkadaşı olduğu hususu da sonuca etkili değildir.
Hile iddialarının ispat biçimi nazara alındığında her türlü delilin dikkate alınabileceği ortadadır. O halde davalı taraf ciro yoluyla devraldığını söylediği kendinden önceki ciranta ve lehtarlarla arasındaki ilişkiyi makul biçimde açıklaması gerekir. Bu durum davalı vekiline sözlü olarak hatırlatılmış, gerekirse lehtar ve cirantaları tanık olarak dinletmesi hususunda uyarıda bulunulmuştur. Buna rağmen davalı taraf sadece bononun sebepten mücerretliğine dayanmakla yetinmiş, tanık göstermemiştir.
Dava konusu bono lehtarı kim olduğu belli olmayan, T.C. numarası bilinmeyen birisidir. Lehtarın cirosundan sonra gelen her iki ciranta ciro sırasında makul ve olağan biçimde T.C. kimlik numaralarını yazarak ciro etmişlerdir. Halbuki lehtar ve ilk ciranta olan …’ın T.C. numarasının bilinmemesi ciddi bir handikaptır. Bir aksilik söz konusu olduğunda bu …’ın kim olduğu dahi tespit edilemeyecektir. Öyleyse hem davalının hem de ondan önceki cirantanın bu şekilde ciro edilmiş bir bonoyu devralmış olmaları basiretli bir davranış değildir. Bononun hangi hukuki yahut ticari ilişki sebebiyle düzenlendiğini araştırma imkanı ortadan kaldırılmıştır. Gerektiğinde evrakta sahtecilik iddiaları söz konusu olduğunda tanıkları için yeterli ve makul şüphe oluşturulmaya çalışılmıştır.
Davacı asil ilk duruşmaya bizzat katılmıştır. İlk başta seyirci sırasına oturan davacı hakkında yapılan gözlem de davacının iddialarını doğrular mahiyettedir. Davacı duruşma salonuna tekerlekli sandalye ile getirilmiş, seyirci sırasına oturabilmek için tekerlekli sandalyeden inerek yerde emeklemek suretiyle seyirci sırasına geçmiştir. Duruşma sırasında normal biçimde oturamadığı için yan üstü yatmak suretiyle duruşmayı takip etmiştir. Görüşüne göre ayaklarını fonksiyonel biçimde kullanamayan davacı yarı yatalak vaziyettedir. Herhangi bir alışveriş yapması için sebep görünmemektedir. Bono karşılığında ne aldığı ya da hangi borcu ödediği belirsizdir. Hayatın olağan akışına göre bu miktarda bir borçlanma için ciddi bir sebep olmalıdır. Davalı taraf ciranta ve son hamili olmanın avantajlarından yararlanarak bononun ihdas sebebi hakkında suskun kalmıştır. Ancak bonoyu bir önceki cirantadan hangi sebeple aldığını dahi açıklamamıştır. Hile söz konusu ise illetten mücerretlik ilkesine dayanmak yetmez. Üstelik davalıya imzalatılan tek bir bono yoktur. Bursa 3. İcra Dairesinin 2015/… sayılı takip dosyasıyla yine davacı ve kimliği belirsiz üç ciranta hakkında 100.000 TL’lik bono sebebiyle takip başlatılmıştır. Bu bonoda cirantaların dahi kimlikleri ve adresleri belirsizdir. O kadar ki güya senedi … isimli cirantadan devralan alacaklı ve son hamil ………’ın kim olduğunu ve hangi adreste oturduğunu dahi bilmemektedir. Elbette bu durum da makul ve olağan değildir. Bir bonoyu ciro yoluyla devralan ilk önce doğrudan ticari, hukuki veya sosyal ilişki içinde bulunduğu cirantaya müracaat eder. Kim olduğunu bilmediğiniz, nerede oturduğunu öğrenmediğiniz, kimlik bilgileri meçhul bir kişiden ciro yoluyla 100.000 TL’lik bono alıp tahsil etmeyi ummak akıllıca değildir. Bu olgular bir arada değerlendirildiğinde senetlerin imzalatılma amacının davacının torunu olan Av. …’ın ulaşmak istediği tasarrufun iptali davasına dayanak yaratmak olduğu kabul ve taktir edilmiştir.
Davacı asil de duruşmada söz almış, dava dilekçesinde yazılan hususları şifahi biçimde tekrar etmiştir. Davanın yazılı usule tabi olduğu gözetilerek davacının beyanları ayrıca zapta geçilmemiştir. Ancak duruşma başladıktan sonra salona giren davacının ilk oturuma bizzat katıldığı hususunun duruşma tutanağına yazılması unutulmuştur.
Tüm dosya bir arada değerlendirilmiş, davacının bono imzalaması için makul ve muhtemel bir sebep bulunmadığı, bono lehtarlarının meçhul kişiler olduğu, tanık beyanlarının olağan hayat tecrübesine uygun düştüğü, davacının samimi ve tutarlı biçimde olayları açıkladığı kabul edilerek bononun hile yoluyla imzalatıldığı konusunda tam bir vicdani kanaate ulaşılmıştır.
Mahkememizin kabulüne göre ortada gerçek bir borç ve alacak yoktur. Bononun alacaklısı da gerçek bir alacağın peşinde değildir. Temel amaç bu bono sebebiyle başka malı mülkü olmayan davacının daha önce yaptığı tasarrufları iptal ettirmektir. Bu olayda tamamen dava ve işlem dışı görülen Av. … bu suretle babaannesi tarafından halalarına devredilen taşınmazları geri alma amacı güttüğü kabul edilmiştir. O halde takip baştan itibaren kötü niyetlidir. Davalı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesi gerekir. Zira bu takip sebebiyle icrai işlemler yapılmış hatta tasarrufun iptali davası açılmıştır. Kötü niyetin ağırlığı nazara alınarak tazminatın taktirinde alt sınırdan uzaklaşılmış ve davalı aleyhine %35 haksız takip tazminatına hükmedilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile davacı …’ın Bursa 11. İcra Dairesinin 2017/… sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak olan 27/03/2011 tanzim ve 25/08/2014 vade tarihli 91.000 TL bedelli lehdarı … ve borçlusu … T.C Kimlik numaralı … olan bono sebebiyle borçlu olmadığının tespitine,
Davalı tarafın takipte kötü niyetli olduğu kabul edilerek takip konusu miktarın %35’i oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
Alınması gereken 6.216,21-TL harca peşin yatırılan 1.554,06-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.662,15-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 10.030-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan ve peşin harçlar dahil edilerek hesaplanan 1.782,36 TL muhakeme masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı 28/05/2018

İş bu kararın gerekçesi 01/08/2018 tarihinde yazılmıştır.

Katip …

Hakim …