Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/1829 Esas – 2019/1001
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1829 Esas
KARAR NO : 2019/1001
HAKİM : ….
KATİP :…..
DAVACI : … MAĞAZA EKİPMANLARI PAZARLAMA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – Organize Sanayi Blg. Kahverengi Cadde No:16 Nilüfer/ BURSA
VEKİLİ : Av. …….. –
DAVALI : … OYUNCAK ANONİM ŞİRKETİ – Güzelyalı Mah. İbrahim Hakkı Cad. No: 46 Pendik/ İSTANBUL
VEKİLİ : Av. …… – İçerenköy Mah. Eski Üsküdar Yolu Cad. Sermetbey Apt. No:12 K:3 D:15 Ataşehir/ İSTANBUL
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı/karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle ; öncelikle davalı tarafın şirket merkezinin Pendik İstanbul’da olması gerekçesi ile yetkili icra dairelerinin İstanbul Anadolu İcra Daireleri olduğu iddiası ile yetki itirazında bulunduğunu, yetki itirazının yerinde olmadığını, davanın para alacağından kaynaklı cari hesap alacağı olduğunu, davacı/karşı davalı müvekkili şirketin mağaza ve market ekipmanları (raf, raf üniteleri, dolap …vb) üretimi ve satış işi ile iştigal ettiğini, davalı şirket tarafından mağazalarında kullanılmak üzere bir kısım ekipmanların imal, teslim ve montajı amacıyla davacı şirkete elektonik postalar aracılığıyla ile yazılı talep ve siparişlerde bulunduğunu, kısmi ödeme gerçekleştirildiğini, verilen siparişler doğrultusunda davacı şirketçe eksiksiz imalat gerçekleştirildiğini ancak sipariş sonucu imal edilen ürünlerin davacı şirketçe defalarca yapılan çağrı ve hatırlatmalara rağmen teslim alınmadığını, davalı taraf vermiş olduğu sipariş bedeline mahsuben müvekkili şirkete 25.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak bakiye kalan 106.160,33 TL bedelin ödenmemesi ve ürünlerin teslim alınmaması üzerine ihtar gönderildiğini, ihtarın 16/02/2018 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiğini, tebliğ edilen ihtarnameye rağmen davalı tarafça ürünlerin teslim alınmaması ve bakiye bedelin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Bursa 10.İcra Müdürlüğünün 2018/5891 sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine borca ve yetkiye itirazı nedeniyle takibin durduğunu, müvekkilinin sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmesinden ve tamamlamasından önce davalı taraf herhangi bir haklı fesih beyanında bulunmadığını, itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı/karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle haksız , dayanaksız ve gerçek dışı taleplerle açılmış işbu davanda öncelikle usuli itirazları bulunduğunu, hukuki dayanaktan yoksun davanın yetkisizlik kararı verilerek İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, zira HMK 6. Madde uyarınca müvekkilinin yerleşim yerinin Pendik İstanbul olduğunu, ihtilafın kaynağının eser sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin ifa edileceği yer itibariyle de hem asıl dava hem de karşı dava bakımından yetkili mahkemenin yine İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, tarafların mobilya üretimi konusunda müzakerelerde bulunduğunu, davacı/karşı davalı tarafından müvekkili şirketin herhangi bir onayı yahut talebi olmaksızın hazırlanan taslağın sözleşme dahi imzalanmadan üretimin gerçekleştirildiğini ve teslim için adres sorulduğunu, üretilen malların fotolarını bile görmediklerini, yalnızca ön hazırlıkların başlaması adına avans çeki verdiklerini, sözleşme yapılmadan ve çekler alınmadan işe başlanmayacağının taraflar arasında kararlaştırıldığını, mağaza tasarlanırken şayet yeni konsept söz konusu ise üretim aşamalarında Amerika’ya konsepte ilişkin fotoğrafların gönderilmesi gerektiğinin davacı/karşı davalı tarafça da bilindiğini, karşı tarafın müvekkilime yönelik çektiği ihtarnameye karşılık tüm bu husuların anlatıldığı cevabi ihtarname çekildiğini, davalı şirket tarafından kısmi ödeme yapıldığı yönündeki iddianın tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, bahsi geçen ödemenin davacı karşı davalının çizimlere avans ödemesi yapılması halinde başlanabileceği yönündeki talebi üzerine yapıldığını, davalı şirket tarafından onaylanması ve üretime geçilmesi yönünde talimat verilmesi halinde akdi ilişkinin kurulacağına şüphe bulunmadığını açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde ise özetle; davacı /karşı davalı yan çizimlere başlamak için avans ödemesi talep ettiğinden 25.000,00 TL bedelinde ödeme yapıldığını, ancak yapılan çizimlerin müvekkili şirkete sunulup onay alınmaksızın üretime geçilmesinin taraflar arasındaki güven ilişkisini zedelediğini, taraflarınca yapılan ödemenin iadesi için ihtarname çekildiğini, bir sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları halinde bir sözleşmenin kurulduğundan bahsedilebileceğini, bu nedenle bu bedelin ticari avans faizi ile birlikte iadesini talep ettiklerini ifade etmiştir.
Delilerin değerlendirilmesi ve gerekçe; davalı taraf yetki itirazında bulunmakla öncelikle yetki itirazının incelenip sonuçlandırılması gerekir. Taraflar arasındaki ihtilaf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takiplerinin kural olarak, davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 818 sayılı mülga Borçlar Kanunun 73. Maddesinin/ 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 89. Maddesinin uygulama imkanı yoktur. Gerek 818 sayılı mülga Borçlar Kanunun 73, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 89. Maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilaflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçları ile ilgili tüm ihtilafların davacının yerleşim yerinde davaya konu olması sonucu doğar ki, bu da; Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, 818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 355 ve devamı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı mülga Borçlar Kanunun 73. Maddesinin/ 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 89. Maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Taraflar arasındaki sözleşme yukarıda da ifade edildiği üzere eser sözleşmesi niteliğinde olup, davalı/karşı davacı şirket mağazalarında kullanılmak üzere bir kısım ekipmanların imal, teslim ve montajı işi olması nedeniyle eseri meydana getirme ediminin davacı şirket merkezinde ifa edildiği düşünülebilirse de, işin teslimiyle edim tamamlanmış olacağından işin de davalı/ karşı davacı şirketin yerleşim yerinde ifa edileceğinin kabul edilmesi gerekir. Bu durumda davalı şirket merkezinin Pendik İstanbul ilinde bulunması, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığından yetki sözleşmesinin de bulunmaması hususları gözetildiğinde davalı/ karşı davacının asıl dava yönünden yetki itirazında haklı olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Asıl davaya karşı HMK 132.- 133. maddeleri uyarınca cevap dilekçesi ile beraber karşı dava ikame edilmiştir. HMK 13. Maddesi ” Kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde, asıl davaya bakan mahkeme, karşı davaya bakmaya da yetkilidir.” hükmü tahtında gerek asıl dava gerekse de karşı dava yönünden mahkememizin yetkisiz olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davacının dava dilekçesinin ve karşı dava dilekçesinin mahkememizin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
Davaya bakmaya yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olmakla Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, yasal süresi içerisinde talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
HMK’nun 331. Maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, davacı/karşı davalı vekili ile davalı/karşı davacı vekilinin yüzünde kararın tebliğinden iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 02/10/2019
Katip …..
e-imza
Hakim …..
e-imza