Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1707 E. 2021/844 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1707 Esas
KARAR NO : 2021/844

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …-…- …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : …-…-…
VEKİLİ : Av. …..
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin alüminyum ve demir doğrama işi ile uğraştığını, borçlu davalı ile müvekkili arasında ticari ilişkiden kaynaklanan ( davalının Mudanya- Kurşunlu- Gemlik Şantiyeleri sarmal kapı, alüminyum doğrama, pvc ve camlı korkuluk işlerine istinaden) faturalara göre 32.522,49 TL’nin ödenmediğini, takibe konu bu faturalar ve fatura bilgilerinin yer aldığı cari hesap ekstrelerini Mahkememize sunduğunu, bu belgelere dayanarak ödenmeyen borç için davalı borçlu şirkete 16/11/2018 tarihinde Bursa 15. İcra Müdürlüğü 2018/13359 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket yetkilileri arasında karşılıklı görüşmelerin olduğunu ancak bu güne kadar herhangi bir ödemeyi gerçekleştirmediklerini, hatta faturalarda belirtilen alacağın 20/11/2018 de tebliğ edilmesine karşın davalı borçlu şirketin borca ve yetkiye itiraz ettiğini bunun üzerine de icra takibinin müdürlükçe durdurulduğunu, bu icra takibinin durdurulmasına karşılık da borçlu şirketin yetki itirazlarının yerinde olmadığını, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini, taraflar arasındaki 06/11/2017 tarihli sözleşmenin 9.maddesinde sözleşmeden doğması muhtemel uyuşmazlıklar için Bursa mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, ayrıca borçlu şirket tarafından davaya konu icra takibine dayanak belgelerin gönderilmediği iddialarının da gerçeği yansıtmadığını çünkü toplam 270.115,04 TL’lik fatura borcunun 240.000,04 TL’sinin davalı şirket tarafından ödendiğini ödenmemiş tutarın 30.115,20 TL olduğunu davalı şirketin TTK21/2’de düzenlenen 8 günlük süre içinde de faturalara itiraz etmediğini, böylece fatura içeriğini kabul ettiğini, davaya konu icra takibine dayanak teşkil eden 07/03/2018 tarih 6.490 TL bedelli 178842 ve 07/03/2018 tarih 24.315,10 TL bedelli 178843 numaralı faturaların davalı taraf çalışanı … isimli çalışana teslim edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu faturaların neredeyse tamamının davalı taraf çalışanı …’ya teslim edildiğini, faturaların da davalı tarafa teslim edilmesine rağmen davaya konu icra takibine itiraz edilmesi bunun durdurulması kötü niyetli olduğunun net bir göstergesi olduğunu da dile getirerek davanın kabulünü itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; İcra takibi ve dava dilekçesinde de anlaşıldığı üzere müvekkili şirketin faaliyet adresinin İstanbul Anadolu Mahkeme / İcra dairelerinin yetki alanında olduğunu, bu nedenle Bursa mahkemelerinin yetkisine itiraz ettiklerini ve dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın bir takım sözleşmelerin varlığından bahsettiğini ama icra takibine ve davaya konu edilen alacağın fatura alacağı olduğunu, sözleşmeden kaynaklı bir talep ileri sürülmediği için Bursa Mahkemelerinin yetkisinin olmadığını, dava dilekçesinde borcun ödendiğine dair bir belgenin ibraz edilmediği iddia edilmekte ise de müvekkili şirketin dava konusu 2 adet faturadan ötürü borçlu olmadığını ve fatura konusu malların kendisine teslim edilmediğini belirtmiş olduğundan ayrıca bir ödeme belgesi ibraz etmek zorunda olmadığını, ayrıca davacı taraf faturalara itiraz edilmediğini iddia etmekte ise de taraflar arasında yazılı olan mail yazışmalarını gizlemek suretiyle davacı şirketin tamamen kötü niyetli olarak hareket etmekte olduğunu, müvekkili olduğu şirket adına davacı ile yapılan mail yazışmalarında açık bir şekilde, dava konusu faturalara itiraz edileceği yazılı olup yurtiçi kargo vasıtası ile davacıya iade edildiğini, bu söz konusu faturalar davacıya iade edildikten sonra yeniden müvekkile herhangi bir fatura tebliği, tesliminin yapılmadığını, zira müvekkili şirkete gönderilen faturalar ile dava dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edilen faturaların farklı olduğunu, dile getirerek davacının %20 ‘den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini ve davanın reddedilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Eldeki dava itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davalarında özel bir dava şartı veya dava ön şartı söz konusudur. Buna göre “itirazın iptali davasına bakan mahkemenin yargı çevresinde bulunan bir icra dairesinde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması” gerekir. Başka bir deyişle icra takibinde de yetkiye itiraz edildiğine göre öncelikle icra dairesinin yetkisi tartışılmalıdır. Dava şartları yönünden İcra Müdürlüğünün yetkisi yönünden dava ön şartı bakımından taraflar arasında ihtilaf bulunduğu görülmekle öncelikle bu husus açıklığa kavuşturularak takip konusu alacağın bir miktar para borcu olduğu davalının akdi ilişkiyi açıkça inkar etmediği anlaşılmakla para borçlarından alacaklının ikametgahı İcra Daireleri de yetkili olduğundan davalının İcra Müdürlüğüne itirazının reddine karar verilmiş, yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Kural olarak ispat külfeti alacaklı olduğunu iddia eden davacı taraf üzerindedir. O halde davacının fatura içeriğindeki mal ve hizmeti davalıya teslim ettiğini ispatlaması gerekir. Faturanın tek başına mal teslimini ispata yeterli olmadığı, takip konusu faturalara ait sevk irsaliyelerinin de bulunması ve fatura veya irsaliye üzerinde malın teslim alındığına dair alıcı taraftan sadır olmuş bir imza bulunması gerektiği ortadadır.
Davacı taraf iddiasını ispat zımnında davalının çalışanı olduğunu ifade ettiği … teslim imzalarını içeren 178843 nolu fatura ile bağlı belgesi olan 13034 nolu irsaliye ile 178842 nolu fatura ile bağlı belgesi olan 13033 nolu irsaliyesinin II. nüshalarını sunmuştur. 07/03/2018 tarihli 178843 nolu faturada 9 kalem ürün ile birim fiyatları ve tutarları mevcuttur. Fatura üzerinde kurşun kalem ile düzeltmeler mevcut olup, faturanın alt toplam kısmında ise tükenmez kalem ile düzeltme yapıldığı görülmektedir. İlgili fatura üzerinde bağlı irsaliye faturasının 130334 olduğu görülmektedir. 130334 nolu irsaliye tarihi fatura tarihi ile aynıdır. İrsaliyede ise tek kalem ürün; gümüş gri pimapen pencere 32 adet olarak yer almaktadır. Sevk irsaliyesi, satılmış ya da satılacak bir malın aynı işletmeye ait olan ya da olmayan iki adres arasında nakledilirken bu naklin; malın konusu, birimi ve malın kime ait olduğu bilgileri ile beraber kayıt altına alındığı belgedir. Uygulamada; sevk irsaliyesi ile sevki sağlanan ürünler/ mallar ile fatura içeriğindeki ürün/malların aynı olması gerekir. İlgili faturada 9 kalem ürün yer almakta iken bağlı irsaliyede tek kalem ürün yer almaktadır. İrsaliyede 32 adet gümüş gri pimapen pencere sevk edildiği görülmekte, üzerinde düzeltmeler yapılan kısmen kurşun kalem kısmen tükenmez kalemle tanzim edilen suret faturada ise 9 kalem ürün satışı yapıldığı görülmektedir. Yine 07/03/2018 tarihli 178842 nolu faturada 5 adet alüminyum menfez fatura edilmiş olup, bağlı belgesi olan 130333 nolu irsaliyede de 6 adet alüminyum menfez sevki yapıldığı kayıtlıdır. İrsaliyede sevk edilen ürün miktarı ile faturadaki ürün miktarları farklıdır.
Davacı taraf fatura ve sevk irsaliyesi arasındaki uyumsuzluğun sebebinin faturada malların demonte hallerinin yazdığı, sevk irsaliyesinde ise montelenmiş halinin yazdığını belirtmesi üzerine bir inşaat mühendisi bilirkişiden takibe konu faturaların bağlı oldukları sevk irsaliyeleri ile uyumlu olup olmadığı yönünde bir rapor istenmiş ise de, bilirkişi her ne kadar fatura edilen ürünler imalatta ve montajda kullanılan (PVC profil, pencere kolu, tek açılım aksesuarı, çift açılım yan kilidi, vasistas kolu, sürgü, cam ve silikon ) maddeler olsa da yapılan imalatta ve montajda ölçüler, kanat sayısı, tek/çift kollu pencere tipi vb teknik detaylar bilinmediği için hesaplama yapamamış ve takibe konu faturaların sevk irsaliyeleri ile uyumlu oldukları tespit edilememiştir. Bunun üzerine bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek faturada kalem kalem belirtilen ürünlerin montelenerek bir bütün oluşturabilecek mahiyette olup olmadığı ve tesliminin yapılıp yapılmadığının tespiti istenilmiş; teslimat yapılan adres bilgisi de davacı taraftan edinilerek rapor istenilmiştir. Ancak bilirkişi belirtilen adresteki tesisin Buski tarafından bir başka firmaya devredildiği için inceleme gerçekleştirememiştir.Davalı vekili müvekkil şirketin taşeron olarak çalışmaktayken şubat 2018 tarihinde iş vereni olan Passavant Şirketi tarafından sözleşmenin feshedildiğine dair ihtarname keşide edildiğini, bu nedenle çalışanlarının şubat 2018 sonu ile çıkışı yapıldığını ve Mart 2018 tarihinden itibaren iş yerinde bir çalışması olmadığını, fesih protokolünün Mart 2018 tarihi içinde imzalandığını, bu nedenle davacının Mart 2018 tarihinde müvekkili şirket adına orada iş yapmasının veya malzeme teslim etmesinin fiilen mümkün olmadığını, eksik kalan işlerin bulunduğunu ve bu eksikliklerin asıl işveren tarafından başka firmalara yaptırıldığını, bu yönüyle fatura ve sevk irsaliyelerine konu malların Mart 2018 tarihi itibariyle teslimini kabul etmediklerini beyan etmiştir. Beyanlarına dayanak evrakları da dosyaya sunmuştur. Bu haliyle keşfi yapılması da mahkememizce uyuşmazlığın çözümüne etkili olamayacağı kanaatine varılmıştır. Zira tesis bir başka firmaya devredilmiştir. Tesisi devralan ve bu tarihten günümüze kadar burada faaliyet gösteren firmanın geçen süre nazara alındığında müdahale ederek bazı imalatları yapma ihtimali oldukça yüksektir. Yine davalı firmanın faturaların tarihleri itibariyle iş bırakmış olduğu, faturalarda imzasının bulunduğu belirtilen …’nın da 28/02/2018 tarihi itibariyle çıkışının yapıldığı da anlaşılmaktadır. Tüm bunlar göz önüne alındığında keşiften beklenen yarar elde edilemeyecektir. Sevk irsaliyeleri ile faturaların birbirleri ile uyumlu olmadıkları, faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
Yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 392,80 TL peşin harcın mahsubu ile artan 333,50 TL karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 200,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.878,37 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/09/2021

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı