Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/17 E. 2020/283 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1590
KARAR NO : 2020/229

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …- …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/12/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2020
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde, davacı banka ile davalılardan … Ltd. Şti. Arasında Genel Kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davalı şirkete nakdi kredi verildiğini, kredili mevduat ve çek hesapları açıldığını, teminat mektupları tahsis edildiğini, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve Bursa 11. İcra Dairesinin 2017/… sayılı dosyası ile ilamsız takibe başlandığını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş, davalının borcu olmadığını, muacceliyet şartı yerine getirilmeden haksız biçimde dava açıldığını, davalı şirketin halen aktif biçimde çalıştığını, bankanın tek taraflı hesap kat işleminin TMK.nun 2.maddesine aykırılık oluşturduğunu, icra inkar tazminatına hükmekmek için gerekli şartlar oluşmadığını, davacı bankanın kötü niyetli hareket ettiğini ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı banka, taraflar arasında bir bankacılık ve kredi sözleşmesinin varlığını, bu sözleşme sebebiyle davalıya veya davalının müteselsil kefil olduğu bir gerçek veya tüzel kişiye kredi kullandırıldığını, kredi sözleşmesine aykırı davranış sebebiyle hesabın kat edilip borçlunun temerrüde düşürüldüğünü ve takip tarihi itibariyle ne kadar bakiye kredi borcu olduğunu ispat etmek zorundadır.
Banka kayıtları aksi ispat edilinceye kadar geçerli kayıtlardır. Elbette davalı tarafın sunacağı ödeme belgeleri ve diğer kayıtlar da dikkate alınmak kaydıyla, davacı bankanın tuttuğu kayıtlara itibar edilmesi gerekir. Bu amaçla banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması uygun olacaktır.
Somut olayda davalı taraf davaya cevabında kredi ilişkisini ikrar etmiş, muacceliyet şartı ve temel dürüstlük kuralına aykırılık savunması yapmıştır. Bu durumda davacı banka kayıtlarında yapılacak bir inceleme ile sonuca gitmek gerekir. Mahkememizce seçilen bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek rapor alınmıştır. Bilirkişi 04.10.2019 tarihli raporunda taraflar arasındaki kredi ilişkisini özetlemiş, davacı banka ile davalı şirket arasında 21.09.2012 tarihli 10.000.000.TL limitli sözleşme bulunduğunu, 16 AZ ….. plakalı aracın borca karşılık rehnedildiğini, bu sözleşme kapsamında kredi, kredi kartı ve kredili mevduat hesabı kullandırıldığını, çek karnesi ve teminat mektubu verildiğini belirtmiştir. Taraflar arasındaki kredi hesabı 06.09.2017 tarihli bir ihtarla kat edilmiştir. Davacı banka kat ihtarının tebliğini beklemeden 08.09.2017 tarihinde takip başlattığından bilirkişi, temerrüt tarihini, takip tarihi olarak kabul etmiştir. Hesabın daha önce kat edildiği nazara alındığında bu uygulama hukuka uygundur. Bilirkişi kendi hesap yöntemine göre takip tarihi itibariyle toplam 495.943,32.TL bakiye alacak tespit etmiştir. Takipte istenen faiz oranı da uygundur. Bilirkişinin belirlediği ana para banka talebinin üstündedir. Fakat banka toplam 658,14.TL faiz talep etmişse de temerrüt tarihi takip tarihi olacağından işlemiş faiz bulunmaması gerekir. Davacı bankanın kredi kartı, doğrudan borçlandırma sistemiyle kullandırdığı kredi, nakdi kredileri tek kalemde birleştirerek talepte bulunmuştur. Bilirkişi her borç ve kredi için ayrı hesap yaptığından ana para yönünden daha yüksek bir sonuca ulaşmıştır. Her kalemde taleple bağlılık ilkesi esas alınırsa sadece takipteki ana para yönünden davanın kabulüne karar verilmelidir. Halbuki bu da banka aleyhine bir sonuç doğuracaktır. Bankanın talep ettiği faiz de işin boyutuna göre oldukça cüzi bir miktardır. Bu sebeple bankanın işlemiş faiz talebi reddedilmemiştir.
Uyuşmazlıkta önemli olan bankanın hesabı kat etmesinin temel dürüstlük kuralına uygunluğudur. Zira hesap kat tarihinde davalı şirketin ciddi bir ödeme gecikmesi yoktur. Yani hesabın kat edilmesi ve teminat mektupları dahil kredilerin derhal geri çağrılması için sebep görünmemektedir. Ancak tarafların tacir oldukları ve cari hesap şeklinde işleyen kredi ilişkisini tek taraflı biçimde sona erdirme yetkisinin davacı bankaya sözleşme ile verildiği gözden uzak tutulmamalıdır. Banka bir olumsuz istihbarata dayanabileceği gibi ödeme gecikmesine de dayanabilir. Bilakis ödeme gecikmesi olsa bile hesabı kat etmeyebilir. Sözleşmede buna imkan veren bir madde olduğu ve tacir olan tarafların bunu müzakere ettiğinin kabul edildiği dikkate alındığında davacı bankanın hesap kat işleminin hukuka aykırı olduğu söylenemez.
Davacı banka ispat külfetini yerine getirmiş, buna karşılık davalı taraf başkaca ödeme yaptığını ispat edememiştir. Bu sebeple rehinin paraya çevrilmesi şartları tahakkuk ettiğinden davanın kabulüne karar verilmiş, alacak muayyen ve davalı tarafından bilinebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile Bursa 11.İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı takip dosyasına davalı-borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
İtirazın alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğu ve alacağın belirlenebilir bulunduğu nazara alınarak davalı borçlunun asıl alacak miktarı olan 493,603,11 TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
Alınması gereken 33.718,-TL harca peşin yatırılan 5.969,84-TL harcın mahsubu ile bakiye 27.748,18-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 41.730-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan ve peşin harç dahil edilerek hesaplanan 6.525,84-TL muhakeme masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı.26/02/2020

İş bu kararın gerekçesi 26/02/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır