Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1683 E. 2020/158 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

.
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1683
KARAR NO : 2020/158

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …

DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … .
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
DAVA TARİHİ : 10/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2020
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde, Davalı şirketin müteahhitliğini yaptığı bir inşaatta taşeron olarak çalıştıklarını bir kısım imalatı tamamlayarak teslim ettiklerini yapılan işe dair teslim ve mutabakat metinleri bulunduğunu davacının toplam 1.156.000 TL alacağı kaldığını ancak davalının acze düşmesi sebebiyle alacaklarını tahsil edemediklerini TMK 893/3 Maddesi gereğince inşaatçı ipoteği tescil ettirebilmek için alacağın mahkeme kararıyla hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek ve başlangıçta 10.000.TL üzerinden açtığı davayı süreç içinde ıslah ederek 1.156,000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Somut olayın özelliğine göre davacı taraf, davalının müteahhitliğini yaptığı bir inşaat işinde taşeron olarak çalıştığını ileri sürdüğüne göre hem eser sözleşmesini hem de yüküm altına girdiği eseri sözleşmesine uygun biçimde yapıp teslim ettiğini ispat etmelidir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiş olduğundan münkir konumundadır. Davalının davayı inkar etmesi sebebiyle davacı tarafın ispat külfeti sürmektedir. Buna karşılık ön inceleme oturumuna katılan davalı vekili, taraflar arasındaki alt yüklenicilik sözleşmesini ikrar etmiş ve bahse geçen borç ilişkisinin doğru olduğunu, davalının ekonomik darboğaza girmesi sebebiyle gerekli ödemeleri yapamadığını, miktar açısından davayı kabul ettiklerini bildirmiştir. Bu beyan davayı kabul anlamındadır ve davayı sonlandıran bir taraf işlemidir. Ancak davalı vekilinin vekaletinde davayı kabul yetkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı vekili bu kez bu yetkiyi de içeren yeni bir vekalet sunarak davayı kabul beyan ve iradesini tekrar etmiştir. Davalının beyanı karşısında Mahkememizce araştırılacak başka bir yön kalmamıştır. Zorunlu biçimde davanın kabulü gerekir.
Davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça beyan ettiği üzere eldeki davanın amacı nizalı bir alacağın tahsili için hüküm elde etmeye yönelik değildir. Alacağın varlığı ve miktarı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf yoktur. Davacının temel amacı, alt yüklenici sıfatıyla inşa ettiği yapının üzerinde bulunduğu taşınmaz üzerinde T. M. K. m: 893/3 hükmü gereğince inşaatçı ipoteği tesis etmektir. Rizai biçimde ipotek tesis edilmediğinden mahkemeden hükmen tescil talep etmesi zorunludur ki bu davada imal ettiği inşaat bedeli konusunda ikrara veya mahkeme kararına ihtiyacı vardır. İşte eldeki dava bu ihtiyacı karşılamak üzere açılmıştır.
Nitekim arsa sahiplerine davanın ihbarı istenmiş, …, …, … ve … vekili de davaya karşı cevap ve delil dilekçesi sunmuşlardır. İhbar olunanlar davanın haksız olduğunu, eldeki davanın davalısı Yüksekoba İnşaat Ltd. Şti.’nin işi yarım bıraktığını, inşaatı terk ettiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı davrandığını, bununla ilgili Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/99 D. İş sayılı dosyasıyla tespit yaptırdıklarını, davacı ve davalının ortak hareket ederek arsa sahiplerini zarara uğratıp haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını, taşeron sözleşmesinin sonradan düzenlenmiş olabileceğini, sözleşmede aylık ödeme öngörülmüş olmasına rağmen hiç ödeme yapılmamış olmasının imkansız olduğunu, inşaatla ilgili hiçbir fatura sunulmadığını, davanın da tespitten sonra açıldığını ileri sürmüştür.
Mahkememizde ipotek tesisine ilişkin bir dava yoktur. İpotek tesisi talepli dava asliye hukuk mahkemesinde görülmektedir. Bu dava, anılan davaya delil olsun ve ipotek miktarı belli olsun diye açılmıştır. Davanın tarafları arasındaki akdi ilişkiye bağlı olarak açılan davada, bu davadan dolaylı biçimde etkilenecek kişilerin beyanları sonuca etkili olmayacaktır. Daha açık bir ifade ile inşaatçı ipoteği tesisi için açılan davada yüklenici ve taşeron arasındaki alacak davasında verilen beyan ve ifade etkili olmaz. Alt yüklenicinin yükleniciye karşı açtığı davanın kabul edilmesi iş (arsa) sahibi yönünden kesin hüküm teşkil etmez. Davanın ihbar edilmiş olması da sonucu değiştirmez.
Zira asliye hukuk mahkemesinde görülen veya görülecek olan davada sadece belli bir bedeli olan eserin inşa edildiğinin yahut inşa edilen kısmın bedelinin ne kadar olduğunun ispatı yeterli değildir. İnşaatçı ipoteği tesis ettirmek isteyen taraf sözleşmeye göre müteahhit ve iş sahibi arasındaki paylaşımı, bu güne kadar yapılan ödemeleri, ödeme yerine geçmek üzere ne kadar bağımsız bölüm tapusunun müteahhide devredildiğini, devredilen bağımsız bölümlerin borcun ne kadarını karşıladığını, yapılan imalatın toplam bedeline göre daha ne kadar alacaklı olduğunu, hala devri gereken bağımsız bölüm bulunup bulunmadığını, bağımsız bölüm devri mümkün değilse bakiye alacak miktarını ispat ederek, sadece bu miktarla sınırlı biçimde ipotek tesisini isteyebilir. Aksi halde arsa sahibinin müteahhidin taşerona karşı tüm edimleri için kefil olması gibi bir durum doğar ki, bu hukuken kabul edilemez. Arsa sahibi ile davacı alt yüklenici arasında bir akdi ilişki yoktur. Alt yüklenici sadece yüklenicinin arsa sahibinden alacaklı olduğu miktarla sınırlı biçimde sorumlu olmalıdır. Aksi halde kanun koyucunun iradesinin dışında bir uygulama ile, arsa sahibini inşaatta çalışan herkese karşı sorumlu tutacak bir sonuca ulaşılır.
Yukarıda izah edildiği üzere eldeki davanın inşaatçı ipoteği tesisine ilişkin davadan bağımsız bir alacak davası olduğu gözetilerek, sadece tarafları arasında hüküm doğuracak şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile 1.156.000 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Alacağın 10.000 TL’lik kısmına dava tarihi olan 10/12/2018 tarihinden kalan 1.146.000 TL’lik kısmına ıslah tarihi olan 05/02/2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi uygulanmasına,
Alınması gereken 78.966,36-TL harca peşin yatırılan 170,78-TL harç ile ıslah anında yatırılan 19.570,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 59.224,76-TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 73.260-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan ve peşin harç dahil edilerek hesaplanan 19.896,6-TL muhakeme masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 12/02/2020

İş bu kararın gerekçesi 12/02/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır