Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1635 E. 2020/17 K. 08.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1635
KARAR NO : 2020/17

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 08/01/2020
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı taraftan bir otomobil satın aldıklarını, kullanılmamış olan otomobilin kısa süre içerisinde arıza uyarısı verdiğini, beş kez aynı arızadan servise müracaat etmiş olmalarına rağmen sorunun çözülmediğini, en son araçta turbo şarj ünitesi, EGR soğutucusu ve dizel partikül filtresinin değişmesi gerektiğini söylendiğini, aracın yaşına ve niteliğine göre arızanan olağan dışı olduğunu, üretim hatası bulunduğunu, ileri sürerek ayıplı olan malın misliyle değişimini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş, araçta üretim hatası bulunmadığını, zamanında ayıp ihbarı da yapılmadığını, ortaya çıkan sorunların kullanımdan kaynaklandığını, servise her müracaatın arızayla ilgili olmadığını, bazı müracaatların bakıma ilişkin olduğunu, mahkemece aksi kanaate ulaşılırsa sözleşmeden dönme sebebiyle araç kullanım bedelinin fatura tutarından tenzili gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava tacirler arası satış sözleşmesinden sebebiyle ayıptan sorumluluk hükümlerinden kaynaklanan alacak davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf aldığı malın beklenen niteliklere haiz olmadığını, ayıplı olduğunu, kullanım amacı bakımından değerini ve umulan yararı ortadan kaldıran bir durumun varlığını ispat etmelidir.
Esasen satış sözleşmesinde alıcının aldığı malı gözden geçirme ve satıcıya bildirme mükellefiyeti vardır. Tacirler arası satışlarda da bu ihbar külfeti özel olarak düzenlenmiştir. Süresinde ayıp ihbarı yapılmaması alıcı yönünden hak kaybına neden olacaktır. Ancak ayıp, normal bir muayene ile tespit edilemiyorsa yani gizli ayıp söz konusu ise, bu mükellefiyet de ayıbın ortaya çıkması ile başlar.
Somut olayda satış sözleşmesinin konusu bir taşıt aracıdır. Bu tür araçlar belli bir süre veya kilometre esasına göre üreticinin garantisi altındadır. Ortaya çıkan arızalar da bu kapsamda giderilir. Bir taşıt aracı arızalarında alıcısına hemen sözleşmeden dönme hakkı verilmesi işin tabiatına aykırıdır. En fazla ücretsiz onarım talep edilebilir. Ancak onarımların istenen sonucu vermemesi, aracın sürekli aynı arızayı tekrarlaması ve bu arıza-tamir sürecinin maldan yararlanmayı önemli ölçüde ortadan kaldırması halinde alıcının kullanacağı başka haklar devreye girer. Bunların başında malı iade ederek sözleşmeden dönme, yani bedel iadesi gelir. Alıcı malın misliyle değiştirilmesini veya ayıp oranında bedel indirimi yapılmasını da isteyebilir. Burada asıl olan hakların makul ölçüde ve dürüstlük kuralına uygun biçimde kullanılmasıdır.
Somut olayda davacı taraf öncelikle aracın onarılmasını talep etmiş, araç bir kaç kez onarılmasına rağmen arıza tekrarlamıştır. Bu durumda bilirkişiden arızanın kullanımdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, arızanın giderilmesinin mümkün olup olmadığı, arıza periyotları nazara alınırsa araçtan beklenen yararı büyük ölçüde ortadan kaldırıp kaldırmadığı konusunda rapor alınmalıdır. Bu amaçla halen serviste bulunan araç başında keşif yapılmış, servis kayıtları getirtilmiş ve araçla bir test sürüşü gerçekleştirilmiştir. Rapora göre deneme sürüşü başlangıcında ekranda servis ikazı çıkmamış, düz yolda da sorun yaşanmamıştır. Ancak yokuş yukarı sürüş sırasında güç kesintisi ve tekleme gerçekleşmiştir. Rampa çıkan araçta gaz pedalı sonuna kadar basıldığında motor devrinin dakikada 3400 devri geçemediği, saatte 124.km hızı aşamadığı da tespit edilmiştir.
Araç 79.000 km’ye gelinceye kadar beş kez servis yani arıza uyarısı vermiştir. Sorunun giderilmesi için yetkili serviste ECU yüklemesi yapılmış ancak sorun çözülemeyince aracın turboşarj ünitesinin, EGR soğutucusunun, intercooler ve dizel partikül filtresinin değişimi tavsiye edilmiştir. Bilirkişi bu üniteler hakkında bilgi verdikten sonra araçta arızanın devam ettiğini, arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanmadığını, aracın 36.000 kilometre yol yaptıktan sonra arızanın başladığını, esasen bu tür bir aracın performansının 600.000.km olduğunu, bu haliyle aracın gizli ayıplı olduğunu açıklamıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede özellikle yüksek fiyata satılan ve üst seviyede konfor ve güvenlik vaadeden bir araçta henüz 37.000 km yol yapmadan arıza çıkması, arızanın kronik biçimde tekrarlaması, alıcıyı sürekli servise gitmeye mecbur bırakması, yolda arızanın tekrarlayacağı endişesi yaşanmasına sebep olması, servis müdahalesinin yetersiz kalması dikkate alındığında maldan yararlanmanın önemli ölçüde azaldığı kabul edilmiştir.
Davacı alıcı önce tamir ve onarım seçeneğini kullanmış, ancak beklenen yarar sağlanamamıştır. Dava konusu araç emsallerine göre çok daha pahalıdır. Bu fiyatı gözden çıkaran bir alıcı mümkün olduğunca az sorunla karşılaşmak ister. Makul olan, aracın uzun süre rutin bakım dışında servise gitmemesidir. Her servise gidiş hem zaman kaybı hem de malın kullanımından mahrum kalmayı gerektirir. Bu itibarla davacının talebi özünde haklı bulunmuştur.
Davacı taraf başlangıçta aracın ayıpdan ari misli ile değişimini talep etmiştir. Ancak aynı model ve donanımda araç bulunup bulunmadığı tartışma konusu olacaktır. Davacı taraf bu sebeple talebini ıslah etmiş, bedel iadesi istemiştir. İnfaz açısından en kolay seçenek de budur. Mahkememizce bu talep uygun görülmüştür.
Satış bedeli konusunda uyuşmazlık çıkmışsa da faturanın yabancı para esasına göre ve ödeme günündeki kura göre düzenlendiği dikkate alınarak bu bedel üzerinden hüküm kurulmuştur. Bir taraf maldan diğer taraf paradan yararlandığına göre bu bedele faiz uygulanması veya kullanım/eskime bedeli tenzil edilmesi doğru olmaz. Davacı taraf mali teslim ettiğinde parasını iade almalı, mal tesliminden sonra bedel iade edilinceye kadar faiz işlemelidir. Keza davalı taraf malı almamakta direndiği takdirde temerrüt tarihinden itibaren faiz ödemelidir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile 98.956,89 Euronun davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafa satılıp teslim edilen ve gerekçeli kararda şase ve motor numaraları gösterilecek olan 16 MDT 25 plakalı aracın davalıya iadesine,
Hüküm altına alınan işbu araç bedeline aracın davalı tarafa her türlü kayıt ve yükümlülükten ari biçimde teslimi tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına,
Alınması gereken 45.002,35-TL harca peşin yatırılan 6.255,49-TL harç ile ıslah yanında yatırılan 4.384 TL harcın mahsubu ile bakiye 34.362,86.TL harcın davalıdan tahsiline,
Davacı vekili lehine takdir edilen 49.950-TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça karşılanan ve peşin harç dahil edilerek hesaplanan 11.310-TL muhakeme masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı.
08/01/2020

İş bu kararın gerekçesi 08/01/2020 tarihinde yazılmıştır.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır