Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/158 E. 2020/783 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/158 Esas
KARAR NO : 2020/783

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2018
KARAR TARİHİ : 27/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davacının Türkiye ve Avrupa’da işyerleri olan kurumsal bir firma için Promosyon niteliğinde olmayan Özel tasarım gömlek için anlaşma yaptığını, bu gömleklerin üretimi için gereken kumaşın davalı Tektaş kumaşçılık Ltd. Şti.’nden satın aldığını, alınan kumaşların renk ve doku olarak numunelere uygun olmadığı ve bu durumun e-mail ile bildirilmiş olduğunu, davacının gömleklerin dikimi için … Gömlek San. İsimli firmaya 10.816,00 TL ödediğini, yine gömleklerin cep nakış işlemeleri için … Nakış Ltd. Şti.ne 1.688,04 TL ödeme yaparak müşterisine teslim ettiğini, bir süre sonra gömleklerin müşteriden iade geldiği ve hala depoda bulunduğunu, davaya konu kumaşın EGE Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma-Uygulama merkezine gönderildiğini ve 13/01/2017 tarihli raporla kumaşın gizli ayıp niteliğinde hatalı olduğunu, gizli ayıplı mal satımı nedeniyle uğramış oldukları 12.504,04 TL zararın ödeme yaptıkları tarihten itibaren ticari faiz uygulanarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi arz ve talep etmiştir.
Davalı tarafın davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava, ayıplı mal teslimi sebebiyle uğranılan zararın tazmini talebine dayanmaktadır.
Davacı işletmesinde talimat yoluyla keşif yapılmak suretiyle öncelikle davacı deposunda 640 adet gömleğin bulunduğu tespit edilmiş ve rastgele seçilen 10 numune gömlek mahkememize gönderilmiştir. İncelemeye konu bu ürünlerde ayıp bulunup bulunmadığı, ayıbın niteliği, gizli ayıp mı yoksa açık ayıp mı olduğu, basit bir inceleme ile anlaşılıp anlaşılamayacağı, davacının TTK’nın muayene külfetine ilişkin hükümleri uyarınca yasal süre içerisinde muayene külfetini yerine getirmiş olsa idi basit bir inceleme ile bunu anlayıp anlayamayacağı, ayıbın niteliğine göre bedelden tenzil edilecek miktarın ne olabileceği ve bu kapsamda davacının uğramış olduğunu iddia ettiği 12.504,04 TL’lik zarara ilişkin talebi de dikkate alınarak tekstil mühendisi bilirkişiden rapor aldırılmıştır. 04/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda; şahit numuneler üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, kumaş boncuklanma eğilimi, kumaş yüzeyinde boncuk oluşumuna neden olan spesifik cihazlar kullanarak laboratuvar ortamında test edilebileceği, mevcut hatanın laboratuvar analizi veya kullanım sırasında ortaya çıkabilecek bir hata olması nedeniyle gizli ayıp olduğu, kumaşta laboratuvarda yaptırılan test sonucunda boncuklanma değerinin 2-3 çıktığı ve bu değerin kumaştan beklenen performansın altında kaldığı ( test sonuçlarının 5’li skala ile değerlendirildiği, burada değerin 4 ve üzeri olmasının beklendiği, ancak laboratuvarda yaptırılmış olan çalışmada değerin 2-3 çıkmış olduğunun görüldüğü), davacının deposunda yapılan sayımın bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olan 640 adet gömleğin ayıplı hali ile piyasada satılabilir değerinin 10 TL x 640 adet = 6.400,00 TL civarında olduğu, bu nedenle bu hesaplanan tutarın firmanın uğramış olduğu 12.504,04 TL lik bedelden tenzil edilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTK ve TBK hükümleri uyarınca ticari satışlarda meydana gelen ayıplar neticesiyle tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi gerekir. Öncelikle satıcının ayıptan sorumluluğu, TBK m.219-231 hükümleri arasında düzenlenir. Kanun ışığında ayıbı; satılanın, hasarın alıcıya geçtiği anda alıcıya bildirdikleri nitelikleri taşımaması ve ya satılandan beklenen yararları azaltan ya da kaldıran eksiklikler bulunması olarak tanımlayabiliriz. Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu tutulabilmesi için belli başlı şartların yerine gelmesi gerekir. Yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda ayıbın var olması gerekir. Alıcının ayıbı bilmemesi ve ayıbın önemli olması , ayıptan doğan sorumluluğun da sözleşme ile kaldırılmamış olması gerekir. Ayrıca alıcının, kanunun kendisine yüklediği külfetleri yerine getirmiş ve ayıbı kabul etmemiş olması da bir başka şarttır. Satıcının ayıplı mal teslim etmesi durumunda TBK alıcıya bazı seçimlik haklar tanır. Bu haklar TBK 227. Maddede sıralanır. Buna göre; alıcı satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim de isteyebilir. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını da isteyebilir. İmkanı varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakkı da alıcıya tanınmıştır. Kanunla tüm bu seçimlik haklar yanında alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı da saklı tutulmuştur. TBK’nın 818 sayılı Borçlar Kanununa getirdiği en önemli yeniliklerden biri de TBK M. 227 uyarınca alıcının seçimlik haklarının yanında satılanın ayıplı olarak teslimi sebebiyle maruz kaldığı zararlar için genel hükümler uyarınca alıcıya tazminat isteme hakkının tanınmış olmasıdır. Somut olayda da davacı bu yolu tercih etmiştir.
Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı temel olarak satışa konu malın ayıplı olduğunu, gizli ayıp iddiasını, süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunu, onarımlara rağmen ayıbın giderilemediğini ve zararını ispat etmek zorundadır.
Kural olarak bu tür davalarda satışa konu mal üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ayıbın varlığı ve mahiyeti değerlendirilir. Öncelikle bir ayıp halinin olup olmadığı, ayıbın ilk muayene ile tespit edilecek mahiyette mi, yoksa gizli ayıp mı olduğu araştırılır. Zira alıcıya yüklenen ihbar mükellefiyeti ayıbın niteliğine göre değişecektir. Tarafların tacir oldukları nazara aldıklarında ihbarın belli şekil ve sınırlara tabi olduğu izahtan varestedir. TTK. 18.maddesine göre tacirler arasında temerrüt ihtarı, sözleşmenin feshi sözleşmeden dönmeye ilişkin ihtar ve ya ihbarlar, noter aracılığıyla, taahhütlü mektuplar, telgraflar veya güvenli elektronik imza kullanılan kayıtlı elektronik posta yoluyla yapılır. Öte yandan ayıp ihbarı da belli sınırlamalara tabidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 23. Maddesinde, teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden ayıbın iki gün içinde satıcıya bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Açık ayıp halinde özel bir incelemeye gerek kalmadan alıcı tarafından tespit edilebilmesi öngörülür. Düzenlemenin devamında, malda açık ayıp söz konusu olmasa bile, malı satım ve teslim alan tacirin 8 gün içinde malı inceleme veya incelettirmekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. İnceleme neticesinde malın ayıplı olduğunun tespit edilmesi halinde bu ayıbın aynı süre içinde yani sekiz günlük süre içinde satıcıya bildirilmesi gerekmektedir. Sekiz günlük süre malın alıcı tarafından satım ve teslim alındığı tarihten başlar.
Yasal süre içinde ayıp ihbarının yapılmaması halinde tacir alıcı, malı satın aldığı hali ile kabul etmiş sayılmaktadır.
TBK’nın 223/2 maddesinde malda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, ayıbın hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği de düzenlenmiştir.
Somut olayda malın gizli ayıplı olduğu ve davacı tarafın kumaşın renk ve doku olarak verilen numunelere uygun olmadığının mail yoluyla davalı firmaya bildirildiği anlaşılmaktadır. Alıcı ihbar mükellefiyetini yerine getirmiştir. Ancak mailde davacı tarafın bir bedel iadesi ya da zarar miktarını belirterek bu miktarın ödenmesini istemediği, sadece kumaşların ayıplı olduğunu bildirdiği görülmektedir. Bu nedenle davacının bu zarar kalemi yönünden davadan önce davalıyı temerrüde düşürdüğünden bahsedilemez. Bu nedenle dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Ayrıca teslim edilen ayıplı kumaşlarla dikilen 640 gömlek halihazırda davacı uhdesindedir. Bilirkişi tespitleriyle 640 adet gömleğin ayıplı hali ile piyasada satılabilir değerinin 10 TL x 640 adet = 6.400,00 TL civarında olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu hesaplanan tutar firmanın uğramış olduğu 12.504,04 TL lik bedelden tenzil edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile, 6.104,04 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan davacıya verilmesine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 416,97-TL harçtan başlangıçta alınan 213,54-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 41,49-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan 213,54-TL harç, 1.219,95-TL yargılama gideri toplam 1.433,49-TL’nin davanın kabul-red oranına göre 699,68-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmekle hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT bulunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza