Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1570 E. 2019/731 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2018/1570 Esas
KARAR NO : 2019/731

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … TARIM SANAYİ VE TİCARET A. Ş. – …
İznik Yolu 1.Km Karsak Köyü Altı Orhangazi/BURSA
VEKİLİ : Av. … – Hacıilyas Mah. Tan Sk. Güzeler İş Merkezi No:14 K:4/408-409 Osmangazi/BURSA

DAVALI : … – … Alaaddinbey Mah. İzmir Yolu Cad: No:337/A Nilüfer/BURSA
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ : 17/06/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde davacı şirkete ait … plakalı aracın arızalandığını çekici yardımıyla davalı tamir ve servis şirketine götürüldüğünü, burada yapılan kontrolde arızanın sebebi ve kaynağı açıklanmadan motor değişimi yapılması gerektiğinin söylenidiğini, aracın yaşı ve modeline göre motor değişimi gibi büyük bir tamir yapılmasının anormal olduğunu, tüm taleplere rağmen detaylı bilgi verilmediğini , ihtarlarında sonuçsuz kaldığını, aracın 65 gün sonra servisten alınarak başka bir servise götürüldüğünü, burada arızanın daha basit ve ucuz bir elektrik arızasından kaynaklandığının anlaşıldığını ve daha düşük bir ücretle tamir edildiğini, aracı servise kabul eden davalı şirket ile aralarında bir eser sözleşmesi kurulmuş olduğunu, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını, özen yükümlülüğüne uygun hareket etmediğini, bu sebeple 118 TL çekici masrafı yapıldığını, aracın 65 gün boyunca tamir edilmeden bekletilmesi sebebiyle ayrıca zarara uğradıklarını, bu zarara karşılık şimdilik 882 TL talep ettiklerini, belirterek toplam 1000 TL tazminatın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, davanın reddi gerektiğini savunmuş, serviste prosedüre uygun biçimde yapılan arıza tespit işleminden sonra motor değişimi yapılması gerektiğini belirterek garanti dışı bulunan bu işlem için davacının onayının istendiğini, onarım ücretinde bir iyi niyet indirimi de yapıldığını, davacı tarafın olumlu veya olumsuz bir cevap vermediğini, bu sebeple aracın uzun bir süre serviste kaldığını, ancak ihtardan sonra aracın teslim alınndığını, ortaya çıkan zararlardan davalınan sorumlu olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava eser sözleşmesine dayandırılan tazminat davasıdır. Davacı taraf ait bir aracın tamir edilmek üzere davalı tarafından işletilen yetkili tamir servisine bırakıldığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Keza aracın tamirinin yapılmadığı ve başka bir özel servise götürülerek tamir edildiği konusu da taraflarca kabul edilmektedir.
Tamir hizmetleri bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmeleri Türk Borçlar kanununda düzenlenmiştir. Ancak uyuşmazlığın tarafları tacir olduğundan ticari niteliktedir. Eldeki dava da nispi ticari davadır.
Davacı taraf uyuşmazlığı eser sözleşmesine dayandırmış ise de hukuki tavsif mahkememize aittir. Davalı tarafça tamir yapılmadığı, sadece arıza tespiti ve bir tamir teklifi yapıldığı, bu teklifin davacı tarafça kabul edilmediği anlaşılmaktadır. O halde kurulmuş bir eser sözleşmesinden bahsedilemez. Ancak eser sözleşmesinin kurulması öncesinde bir icap-kabul aşamasının varlığından söz edilebilir. Davacı aracı tamir servisine getirerek bir icaba davette bulunmuş, davalı belli şartlar çerçevesinde tamir yapabileceğini karşı tarafa ileterek icap yapmıştır. Davacı taraf bu icabı kabul etmediğinden eser sözleşmesi de kurulmamıştır.
Elbette taraflar arasında bir yazılı veya sözlü akit yoktur. Bahsettiğimiz aşamalar bir zımni sözleşmenin aşamalarıdır. Aracını arıza tespiti ve onarım için getiren taraf bir icaba davet yapmış olur. Yani “arızayı tespit et, tamir edip edemeyeceğini ve maliyetini bildir” demiş olur. Arızayı tespit edip onarım yöntemi ve maliyetini bildiren taraf ise “bu fiyat ve onarım yöntemini kabul edersen, tamire hazırım” diyerek icapta bulunur. İş sahibi kabul ederse eser sözleşmesi kurulur ve tamirci onarım yapmakla, iş sahibi de bedeli ödemekle yükümlü olur. İş sahibi onarımı ve bedeli kabul etmeyince akit kurulmaz. Somut olayda da eser sözleşmesi henüz kurulmamıştır.
İş sahibi ücreti ve onarım metodunu kabul etmek zorunda değildir. Nitekim davacı da öyle davranmıştır. Garanti söz konusu olmadığına göre dava iş sahibi tamiri davalının tamirhanesinde yaptırmak zorunda da değildir. O halde makul sürede kendisine onarım yöntemi ve fiyatı konusunda bilgi verildiğinde aracını başka bir tamirciye götürmekte serbesttir. Tamircinin detaylı bilgi verip vermemesi sadece akdin kurulup kurulmayacağına etki eder ki, tamirci bu konuda seçim hakkına sahiptir. İsterse detay verir, müşteriyi ikna ederek akdin kurulmasına yardımcı olur, istemezse vermez ve akdin kurulmasını kolaylaştırmaz. Aracını bir süre daha tamir servisinde bekletmek davacı iş sahibinin seçimidir. Aracı fazla bekletip sonra da araç yoksunluğundan dolayı talepte bulunmak doğru değildir. Keza arıza tespiti ve onarım teklifini kabul etmek istemeyen iş sahibi zorunlu olarak aracını başka bir tamirciye götürecektir. Aynı onarım yapılsa bile yetkili servis-özel servis arasındaki fiyat farkı bile davacının kararını etkileyecektir. Bu sebeple aracın başka tamirciye götürülmesi için harcadığı bedeli de isteyemez.
Sözleşmenin geldiği aşama itibariyle bir tavsif yapılması gerekirse, bir vekalet akdinden söz edilebilir. Teknik servis hizmeti yürüten tarafın belli bir uzmanlığa sahip olduğunu zımnen deklare ettiği kabul edilmelidir. Yetkili teknik servis hem arıza tespiti hem de onarım konusunda müşterilere belli bir hizmet kalitesi taahhüt etmiş olur. Bu çerçevede tamircinin özenli bir davranışla hareket ederek arızayı doğru biçimde tespit etmesi, vekili olduğu kişiye doğru ve eksiksiz bilgi vermesi beklenir. Vekalet sözleşmesinin gereği budur. Vekalet sözleşmesine aykırı davranış sebebiyle bir zarar doğmuşsa ve bu zarar özenli davranış ilkelerinin ihlalinden kaynaklanmışsa bir tazminat talep hakkından söz edilebilir. Ancak dikkat edilirse tek başına bir vekalet akdinin varlığından söz edilemez. Davacı sırf arıza tespiti istemiş ve bunun bedelini ödemiş değildir. Eser sözleşmesinin hazırlık safhaları yürütülmektedir. Tamirci onarımın kendisine yaptırılacağı beklentisi ile arıza tespitini kendiliğinden ve bedelsiz yapmaktadır. Dolayısıyla tam bir vekalet akdi kurulmamıştır.
Somut olaya dönersek, davacı tarafın onarım için getirdiği araç garanti kapsamında tamiri gereken bir araç değildir. O halde karşılıklı rıza ile ve bedeli karşılığında bir hizmet verilecektir. Davalı tamircinin hatalı arıza tespiti yapmış olması tek başına bir zarara neden olmaz. İş sahibi aracını istediği zaman istediği tamirciye götürmekte serbesttir. Bunun geciktirilmesinden ve masraflarından tamirci sorumlu tutulamaz.
Eldeki dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından, zararın boyutu ve miktarı henüz tam belirlenmediğinden verilen karara karşı istinaf yolu açık tutulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın reddine,
Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davalı vekili lehine takdir edilen 1.000. TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okundu, anlatıldı. 17/06/2019

İş bu kararın gerekçesi 02/08/2019 tarihinde yazılmıştır.

Katip …

Hakim …