Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1569 E. 2019/275 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2018/1569
KARAR NO : 2019/275

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – TC Kimlik no-…

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – TC Kimlik no- …

VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/09/2015
KARAR TARİHİ : 15/03/2019
Öncesinde Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/225 esas 2018/387 sayılı kararı ile yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilerek gönderilen dosyanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı …’in, 10/03/2014 vade tarihli ve 25.000,00TL meblağlı bir bono imzalayarak, borçlanmış olduğu davalı …’a verdiğini, bonoya bağlanan bu borcunu mahsuben, takip tarihiden önce, gerek …’a elden veya banka hesabına, gerekse …’ın talebi üzerine, yetkilisi olduğu Işık-Mak Makine İthalat İhracat San ve Tic. Ltd. Şti.’nin banka hesabına toplamda 8.606,00TL ödeme yaptığını, yapılan bu ödemelere rağmen davalının, 25.000,00TL’nin tamamı üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu ve 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nden 11/03/2015 tarih ve 2015/639 D.İŞ sayılı ihtiyati haciz kararını aldığını, bu kararla birlikte, 12/03/2015 tarihinde, yine 25.000,00TL üzerinden, davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, 13.İcra Müdürlüğü’nün 2015/3243 sayılı bu icra takip dosyası üzerinden, takibin kesinleşmesi beklenmeden, ihtiyati haciz kararına istinaden, davacıya ait, 16 AN …- 16 … 08 ve 16 … 08 plaka sayılı araçların kayıtları üzerine haciz koydurduğunu, haczedilen araçların dosya borcunun tamamını fazlasıyla karşılayacak durumda olmasına rağmen, 13/03/2015 tarihinde, daha ödeme emri davacıya tebliğ edilmeden, ihtiyati haciz kararına istinaden, davacının evine hacze gedildiğini, evde ekonomik değeri olan haczi kabil mal bulunmadığı için aynı gün davacıya ait işyerine hacze gidildiğini, o adreste de haczedilecek mal bulunamadığı için haciz yapılmadığını, icra takibi ile ilgili ödeme emrinin, 16/03/2015 günü davacının eşine tebliğ edildiğini, davacının 25/03/2015 tarihinde, davalının vekiline giderek görüştüğünü ve araçlarının haczedilmiş olduğunu o esnada öğrendiğini, kendisine borcunu ödemesi ya da ödeme taahhüdünde bulunması, aksi halde araçlarının bağlatılacağının söylendiğini, davacının, yaptığı ödemeleri belirterek borcunun 25.000,00TL olmadığını, gerçek borcu üzerinden ödeme taahhüdünde bulunabilceğini söylese de kabul ettiremediğini ve bunun üzerine, odun-kömür işi yapan ve araçlar olmadığından bütün işleri aksayacak olan davacının, hacizli araçlarının bağlanacağı yönündeki baskı ve zorlamayla 25.000,00TL asıl alacak ve ferileri üzerinden hesaplanan dosya borcu için düzenlenmiş olan 25/03/2015 tarihli ödeme taahhütnamesini imzalamak zorunda kaldığını, davacının borcunun icra takip tarihine kadar yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra açılacak olan icra takibinde asıl alacak miktarına bağlı olarak, borcun ferileri de düşük olacağı için, toplam borcun 35.774,21TL’den çok daha düşük olacağını, borçlu olmadığı bir para ile ilgili ihtiyati haciz kararı alınarak arkasından icra takibine konulması ve ödemiş olduğu bu parayı yeniden ödemek zorunda bırakılmasının, alacaklı tarafın iyi niyetli olmadığının göstergesi olduğunu, davacının yaptığı sözlü görüşmelerin de sonuçsuz kaldığı için dava açmak gereğinin doğduğunu beyan etmiş, bu nedenlerle Bursa 13.İcra Müdürlüğü’nün 2015/3243 esas sayılı dosya borcu ile ilgili olarak, davacının 8.606,00TL’sı asıl alacak ve bu asıl alacağa tekabül eden. Bilirkişi marifetiyle hesap edilecek olan fer’ilerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile icra dosyasının bu kısmının ve buna bağlı olarak 25/03/2015 tarihli ödeme taahhüdünün iptaline, davalının, iptali edilen kısmın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, davacının borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kalacağı paranın, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte istirdadına, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacının iş kurmak için anlaştıklarını, davalının 25.000,00TL sermaye koymuş olduğunu, davacıya bankalarca kredi verilmediği için davalının davacı tarafından kullanılmak ve ödenmek şartı ile 25.000,00TL kredi alındığını, iş bu kredinin faizleri ile ferilerinin davacı tarafından taksitler halinde ödeneceği hususunda anlaştıklarını, 25.000,00TL kredi 6.339,26TL faizi, 316,98TL fon ve vergi ile birlikte toplam 31.656,24TL 36 taksit halinde davacı tarafından ödenecekken ödemelerin gününde yapılmadığı için temerrüt faizleri ve masraflar ortaya çıktığını, bunun üzerine 04/11/2013 tarihinde aynı bankadan spot kredi çekerek kredi borcu kapatıldığını, daha sonra davalı ile davacının anlaşarak, 10/03/2014 vade tarihli 31/12/2013 düzenleme tarihli 25.000,00TL’lik icra takibine konu senedi bankadan çekilen kredinin anaparası karşılığı olarak verildiğini, davalı tarafından ödenen faiz, temerrüt faizi, vergi ve fonları da ayrıca ödemeyi taahhüt ettiğini, 2.450,00TL elden ödeme yaptığı iddiasının gerçek olmadığını, elden ödeme yapılmadığını, yine 30/06/2014 tarihinde banka hesabına 1.656,00TL ödendiği iddia edilmiş ise de böyle bir ödemeye banka kayıtlarında rastlanmadığını, davacı tarafından banka aracılığı ile ödenen 4.500,00TL senet karşılığı değil davacı tarafından seneden bağlanan ana para dışındaki faiz, temerrüt faizi, vergi ve fona istinaden ödendiğini, icra dosyasında görüleceği üzere 13/03/2015 tarihinde hacze gidildiğini, hacze kabil eşya olmadığı tutanak altına alındığını, yine davacı tarafın kendi isteği ile hiçbir baskı ve haciz zoru olmadan 25/03/2015 tarihinde icra müdürlüğünde borcu kabul ettiğini, borca hiçbir itirazı olmadığını beyan ettiğini, taahhüt zaptını imzaladığını, taahhütleri gününde yerine getirmediği kısmi ödeme yaptığı için davacı hakkında taahhüdü ihlal suçundan icra mahkemesinde ceza davası açıldığını, iş bu ceza davasını sürüncemede bırakmak için iş bu davayı açtığını, araçların fiilen muhafaza altına alınacağı korkusu ile taahhüt zaptı imzaladığını ve borcu kabul ettiğini iddia etse de araçların kayıtları incelendiğinde tüm araçların üzerinde 10 civarında başka hacizler olduğunu iddia edildiği gibi baskının olmadığını savunarak, açılan davanın reddi ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve karşı vekalet ücretini davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER ve GEREKÇE: Derdest dava menfi tespit davasıdır. Dava başlangıçta Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesine açılmışsa da 2015/225 E. 2018/387 K. Sayılı kararda davanın ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede davanın bir ticari dava olmadığı kanaatine ulaşılmış ve karşı görevsizlik verilmiştir.
Görevsizlik kararının temel gerekçesi davanın kambiyo senedi olan bonoya dayalı olması gösterilmiştir. Ancak somut uyuşmazlıkta kambiyo hukukunu ilgilendiren bir dava yoktur. Bir işlem karşılığında ödenmesi gereken para ediminin kambiyo senedi aracılığıyla ödenmesi davayı ticari dava haline getirmez. Örneğin bir kira ilişkisinde bazı dönem kiralarının bono veya çekle ödenmesi halinde çıkan uyuşmazlık davanın bir kira davası olduğu gerçeğini değiştirmez. Ancak davada kambiyo hukukunu ilgilendiren bir uyuşmazlık varsa ticaret mahkemeleri görevli olur. Bu tür davalara örnek vermek gerekirse çek üzerindeki imzanın inkar edilmesi, ehliyetsizlik veya kanuna aykırılık gibi geçersizlik sebepleri, sahtecilik, eksik unsurlu senet, ciro silsilesinde bozukluk, hamilin yetkili hamil olmadığı, tahrifat ve teminat amaçlı bono iddiaları söz konusu olduğunda kambiyo hukukunu ilgilendiren bir davanın mevcudiyetinden bahsedilebilir. Bunun dışında kalan ve temel ilişkiye dayanan davalarda görevli mahkeme temel ilişkiye göre belirlenmelidir.
Somut olayda kambiyo hukukunu ilgilendiren bir uyuşmazlık yoktur. Zira bononun vasfına/niteliğine ilişkin bir itiraz yoktur. Tarafların tacir olmadığı da aşikardır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davada Asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine,
Davada Bursa 5 Asliye hukuk Mahkemesi ile mahkememiz dosyadan el çekmiş olduğundan yargı yerinin tayininin konusunda dosyanın kararın kesinleşmesine müteakip Bursa Bam’ a gönderilmesine,
HMK 331/1 maddesi gereğince harç yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, anlatıldı. 15/03/2019

İş bu kararın gerekçesi 15/03/2019 tarihinde yazılmıştır.

Katip …

Hakim …