Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1560 E. 2019/30 K. 14.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2018/1560
KARAR NO : 2019/30

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …

VEKİLİ : Av. … –

DAVALILAR : 1- … – …
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av.

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 14/01/2019
Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde, Müvekkilinin Uluslar arası Türk ve yabancı bayraklı gemilere yedek parça, kumanya ve sarf malzemeleri tedarik eden bir şirket olduğu, müvekkili şirketin bu kapsamda Panama bayraklı Silkeborg isimli gemiye 2009 yılı Nisan ve Mayıs aylarında İstanbul Limanı ve Tuzla Tersaneler Bölgesinde Müteaddit kere çeşitli yedek parça ve sarf malzemeleri tedarik ettiğini, mezkur levazım siparişine konu yedek parça ve sarf malzemelerinin gemiye teslim edildiğine ilişkin gemi kaptanı ve gemi kaptanını temsilen gemi 2.kaptanı imzasını ve gemi mührünü taşıyan faturalar düzenlendiğini, yapılan sipariş ve teslimlerden gemi yöneticisi 2.davalı ile gemi dolatanının birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı gemiye teslim edilen sipariş konusu malların bedeli olan 22.938,86 Euro alacağın dava tarihinden itibaren yürütülecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte aynen veya fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsiline, davalı Silkeborg isimli gemi üzerinde kanuni deniz alacağı rehin hakkının tanınmasına, tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, davanın reddini savunmakta,Davalı vekili 20/05/2010 kayıt tarihli cevap dilekçesinde; Davalı acenteye yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, öncelikle davalıya yurt dışında tebligat yapılmasını, alacak talebi bakımından müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkil şirketin gemi donatanı olup; iş bu alacak talep edenin muhatabı olmadığını, dava konusu alacağın gemi alacağı olmadığını, davacıya gemi alacaklısı hakkını vermediğini, fatura üzerindeki faiz şartının geçersiz olduğunu, davaya mahkemenin iş bu dava yürütmekle yetkili bulunmadığını, İstanbul ve Tuzla Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bağlama limanının İtalya Cenova Limanı olduğunu, bu nedenle usul ve esas yönden davanın reddine karar verilmesini savunmuştır.
DELİLLER ve GEREKÇE: Yukarıda özetlenen dava sebebiyle mahkememizde yapılan yargılama sonucunda 04/04/2013 gün ve 2012/605 E. 2013/132 K. Sayılı kararla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/05/2016 gün ve 2015/14489 E. 2016/5302 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamında “Davacı, dâva dilekçesinde davalı olarak “Silkeborg” isimli gemi donatanı Soc.Vittorio Bogazzi e Figli S.P.A ile BNAVI Ship Management S.r.l’yi göstermiş olup davalılar cevap dilekçelerinde; dâva konusu alacağın varlığının iddia edildiği tarih itibariyle dâva konusu geminin dosyaya sunulan gemi kiralama sözleşmesi ile dâva dışı Sonar Societa..Srl şirketine kiraya verildiğini, dâvacının alacağına dayanak olarak sunduğu faturalarda dâva dışı bu şirketin isminin geçtiğini, borçtan şahsen sorumlu olmadıklarını savunmuşlardır. Gerçekten davacının sunduğu faturalar incelendiğinde faturalar üzerinde Sonar S.r.l şirketinin kaşesi ve kaptanın imzası bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece bu savunma üzerinde durulup dosyaya sunulan tüm deliller ve faturalar dikkate alınarak davalıların davacının iddia ettiği alacak karşısındaki sorumluluklarının ayrı ayrı tartışılması ve gerekçelendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde davalıların borçtan sorumlulukları cihetine gidilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; davalılar zamanaşımı def’inde bulunmuş olmalarına rağmen bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru olmamıştır.” gerekçesine yer verilmiştir.
Mahkememizce bozmaya uyularak yeniden yargılama yapılmış ve bozma ilamındaki hususlar ele alınarak değerlendirilmiştir. Bozma ilamındaki ilk gerekçe dava konusu alacak yönünden davalıların sorumluluklarının ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği noktasındadır. Öncelikle belirtelim ki Eski T.T.K.’nın 946 ve meri T.T.k.’nın 1061’inci maddesi gereğince geminin maliki, geminin işletilmesinden doğan borçlar yönünden gemi alacaklısının hakkını istemekten men edemez. Somut olaydaki alacak bir gemi alacağıdır. Gemi ilgilileri tarafından mühürlenip imzalanan sevk irsaliyeleri ve faturalarla mal teslimi ispatlanmıştır. Satışı yapılan malzemeler arasında yedek parça ve el aletleri büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Diğer malzemeler de gemi adamlarının sefer ihtiyaçları kapsamındadır. Yani bu malların satışı bir gemi alacağı oluşturur. Dikkat edilirse bozma ilamında alacakların bir gemi alacağı olmadığı yolunda bir gerekçe yoktur. Alacakların geminin bakım ve onarımına yarayan malların ve gemi adamlarının çamaşır yıkama, içecek ihtiyaçlarını karşılama gibi temel ihtiyaçlarına ilişkin malların satışına ilişkin olduğu ortadadır. Öte yandan Dünya Gemi Tedarikçileri Birliği tarafından düzenlenen kurallara göre siparişi veren ve onun temsil ettiği kişi ve tedarik sağlanan geminin müteselsil sorumluluğu vardır. Ortada müteselsil sorumluluk bulunduğu hallerde her bir sorumlunun sorumluluk sebep ve esaslarının belirlenmesinde yarar yoktur. Sipariş ve alımlar bizzat gemi kaptanı tarafından yapılmış, faturalar gemi kaşesi ile onaylanmıştır. Kaptan donatanı da temsil eder. Mahkememizin bu tutumu fiili direnme olarak algılanmamalıdır. Zira bozam ilamında sorumlulukların tartışılması ve gerekçelendirilmesi istenmiştir. Bozma ilamında donatanın sorumlu olmadığı halde mahkum edildiğine dair bir gerekçe yer almamaktadır.

Bozma ilamında yer alan ikinci gerekçe zamanaşımı meselesidir. Dikkat edilirse davalıların her ikisi de zaman aşımı def’i ileri sürmemiştir. Sadece ikinci davalı konumundaki Bnavi Ship Management S.R.L. tarafından ileri sürülmüş bir zamanaşımı def’i söz konusudur. Def’inin ileri sürüldüğü cevap dilekçesinde seçenekli savunma yapılmış, Türk Hukukuna göre bir yıllık zaman aşımı süresi bulunduğu belirtilerek alacağın Mart 2009’da doğduğu yolunda tek taraflı beyana istinaden zamanaşımı ileri sürülmüştür. Halbuki dava konusu alacağa temel olan satış ilişiksini gösteren faturalar 20/04/2009 ve 26/05/2009 tarihlidir. Eldeki dava ise bir yıllık zaman aşımı süresi dolmadan 22/03/2010 tarihinde açılmıştır. Öte yandan aynı davalı İtalyan Hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürerek altı aylık zaman aşımı süresi olduğunu bildirmişse de bu savunmaya itibar etmek mümkün değildir. Bu konuda bozma sebebi yapılmamış olmasının yanında uyuşmazlığa Türk Hukukunun uygulanacağı önceki kararda da açıklanmıştı. Sonuç itibariyle davalılardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def’i haklı değildir.
Alacak yabancı para cinsinden olduğundan karar günündeki kur esas alınarak ilave harç ve dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile 21.529,09 Euro alacağın 22/03/2010 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte ve ödeme günündeki efektif alış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Kabul edilen alacak üzerinden davacı şirket lehine “Silkeborg” isimli gemi üzerinde TTK. 1235. ve 1236. maddeleri gereğince kanuni rehin hakkı tanınmasına,
Yargılama sırasında kanuni rehin hakkının teminat mektubuna kaydırıldığı anlaşıldığından buna göre işlem yapılmasına ve teminat mektubu üzerine konulan tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına,
Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 9.289,55 TL nispi karar harcının 2.205,93TL’sinin tahsili konusunda daha önce karar verildiğinden bakiye 7.083,62 TL karar harcının davalılardan müteselsilen tahsiline,
Davacı tarafından yapılan 1.432,15 TL yargılama gideri üzerinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.331,89 TL yargılama gideri ile peşin olarak alınan 709,30 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili için takdir edilen 13.630 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden red sebebi aynı olan davalılar vekilleri yararına ölçümlenen 2.725.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 14/01/2019

İş bu kararın gerekçesi 14/01/2019 tarihinde yazılmıştır.

Katip …

Hakim …