Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1458 E. 2019/189 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2018/1458
KARAR NO : 2019/189

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
İHBAR OLUNAN: ,,,,,,,,, ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş –

VEKİLİ : Av. …

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 27/01/2015
KARAR TARİHİ : 27/02/2019
Mahkememize ait 2017/217 esas 2018/87 esas sayılı dosyası Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin 05/09/2018 tarih 2018/3534 esas 2018/8048 karar sayılı bozma ilamı ile bozulmasına karar verilen gönderilen davanın açık yargılamasında,
DAVACININ TALEBİ : Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirketin 6447530, 6447540, 6447550 ve 6447560 abone numaralı ile davalı şirkete elektrik tedarik ettiğini, kesilen fatura bedellerini eksiksiz ödediğini, ancak faturalardan kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında hukuka aykırı tahsilatlar yapıldığını, dilekçeye ekli dört adet faturada tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin 474,90-TL ve sayaç okuma bedelinin 80,08,-TL olduğunu bu bedellerin tahsilinin hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla anılan bedellerin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmektedir. Daha sonra davanın ıslahı ile 20.894,63 TL kayıp kaçak bedeli ve 328,72 TL sayaç okuma bedeli olmak üzere toplam 21.223,35 TL’nin,dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı şirket davanın reddini savunmuş, dava hakkının zaman aşımına uğradığını, davalı şirketin EPDK’dan aldığı lisansla elektrik enerjisi ticareti yaptığını, dağıtım firması olmadığını, fatura bedellerini UEDAŞ’a ödediğini, tahsilatların da yasal düzenlemelere uygun olduğunu, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davanın Uedaş’a ihbarını istediklerini bildirmiştir.
Davaya davalı yanında katılma talep eden UEDAŞ da davanın idari yargı yolunda görülmesi gerektiğini, zira EPDK kararlarına karşı ancak idari yargı yoluna başvurulabileceğini, konu ile ilgili bir yasa düzenlenme çalışması bulunduğundan bu yasa tasarısının kanunlaşmasının beklenmesine, Uedaş’ın bedellerinin belirlenmesi ve tahsili noktasında yetkisi bulunmadığını, faturalandırmanın EPDK kararlarına göre yapıldığını, ihtirazi kayıt sürülmeden yapılan ödemenin iade istenemeyeceğini ileri sürmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE: Mahkememizce, davanın reddine dair verilen karar temyiz edilmiştir. Bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı talebine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup, eldeki davada dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Buna göre , dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekmiştir.
Bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gereken 44,40.-TL harcın peşin alınan ve ıslah neticesi alınan 380,64.-TL harçtan mahsubu ile bakiyesi 336,24.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı vekili lehine 2.725.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve peşin harç ile temyiz masrafları da dahil edilerek hesaplanan 1.225,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair taraf vekilleirnin yüzüne karşı ihbar olunan vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 27/02/2019

İş bu kararın gerekçesi 27/02/2019 tarihinde yazılmıştır.

Katip …

Hakim …