Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1455 E. 2019/73 K. 31.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1455 Esas
KARAR NO : 2019/73

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 31/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin Buttim İş Merkezi A2 Blok No: 410-411 Osmangazi/Bursa adresinde ticari faaliyetleri sürdürmek olup, ticari faaliyetlerinin sürderilmesi için davalı şirketten elektrik satın aldığını, satıcı sağlayıcı şirket nezdinde satın alınan elektrik ve elektrik tüketimini gösteren faturalar düzenlenmekte ve müvekkili şirketin yapılan faturalandırma sonucunda belirtilen bedelleri son ödeme tarihlerini geçirmeden düzenli olaak ödediğini, bununla birlikte müvekkilinin düzenli olarak ödemelerini yaptığı elektrik tüketimini gösteren faturalarda elektrik tüketimi ve kanunen tahsili mümkün diğer yan alacaklar dışında kayıp – kaçak bedeli adı altında bir kalem alacağında bulunduğu ve satın alınan elektriğin fatura bedeline yansıtılarak tahsilatının yapıldığının tespit edildiğini, bu şekilde başkasının kullandığı iddia edilen kaçak enerji bedelinin dürüst ve kaçak elektrik kullanmayan abonelere dağıtılarak kendisi e kendisi gibi birçok firmenin faturalarına eklelendiğinin öğrenildiğini,
Bununla birlikte müvekkilinin düzenli olarak ödemelerini yaptığı elektrik tüketini gösteren 26/01/2013, 23/02/2013, 26/03/2013, 25/04/2013, 27/05/2013, 29/06/2013, 24/07/2013, 31/08/2013, 27/09/2013, 31/10/2013, 10/01/2014, 31/01/2014, 28/02/2014, 31/03/2014, 30/04/2014, 31/05/2014, 30/06/2014, 31/07/2014, 31/08/2014, 30/09/2014, 31/10/2014, 28/11/2014, 12/01/2015 ve 23/01/2015 tarihli faturalarda elektrik tüketimini ve kanunen tahsili mümkün diğer alacak kalemleri dışında kayıp – kaçak bedeli altında bir alacak kaleminin satın alınan elektriğin birim fiyatına dahil edilerek fatura bedeline yansıtıldığı ve tahsilatının yapıldığının tespit edildiğini, anılan bedelin kamuoyunda oluşan tepki ve açılan davalardan sonra birim fiyata dahil edilerek kayıp – kaçak bedelinin gizlendiği ancak tahsil edilmeye devam edildiğini;
Elektrik enerjisinin naklı sırasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak olarak kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşüncesesi ile bağdaşmayacağı, müvekkili tarafından elektriğin kesilmemesi için zor altında faturalara yansıtılarak sebepsiz şekilde tahsil edilen bu bedelin müvekkili şirkete iadesi gerekeceğinden bedelin kesin olarak belinlenmesi halinde arttırılmak üzere şimdilik asgari 1 TL alacağın ber bir faturanın son ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ile; Türkiye genelinde Elektrik Dağıtım Hizmeti yapılan 21 bölge mevcut olup, piyasada yer alan şirketlerin uygulayacağı “Ulusal Elektrik Tarifeleri” Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belerlenmekte ve ülke genelinde bütün tüketicilere aynı şekilde yansıtılmakta olduğunu, Ulusal Tarife Bedellerinin hangi bileşenlere ayrıştırılarak faturalara yantıtılacağı 6446 Sayılı (Eski 4628 Sayılı Kanun) Kanun ve bu kanuna bağlı olarak yayımlanan mevzuat kapsamında EPDK tarafından belirlenmekte ve piyasada yer alan tüm şirketlere uygulanmakta olduğunu, müvekkili şirketinde Elektrik Enerjisi Perakende Satış lisansına sahip olarak faaliyetlerini yürürlükteki kanun ve mevzuat çerçevesinde yürüttüğünü,
6446 Sayılı Kanun’un 17/1. Maddesinin son cümlesinde “İlgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifeleri uylamakla yükümlüdür” 17. Maddesinin 4. Fıkrasında ” Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birisini yapmaması halinde söz konusu hizmetin durdurulabilmesini de içeren usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir” hükmünü içerdiğini, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 5. Maddesinde ” Tarifesi düzenlemeye tabi Lisans Sahibi Tüzel Kişiler için bu kanunda yer alan fiyatlandırma esasların tespit etmeye piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak son kaynak tedariği kapsamında ve/veya serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmeye e fiyatlarda enflasyon dahil ihtiyaç duyulacak diğer ayarlamalara ilişkin formüller uygulanmaya dair yöntemler ve bunların denetlenmesine dair hükümlerin kurum tarafından düzenleneceğinin açıkça hüküm altına alındığını,
Açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde, dava konusu edilen bedelin kanunun verdiği yetki çerçevesinde EPDK tarafından belirlenmiş olup, düzenleyici işlem iptali idari yargı yerinde iptal edilmedikçe müvekkili şirketi bağlayacağından müvekkili şirketin buna uymakla yükümlü bulunduğunu, öte yandan adli yargı yerlerinin işlemin hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği yönündeki idari yargı kararı beklenmeksizin bir idari taraf üzerine yerindeki denetimini yapmasının hukuka uygun bulunmadığını, dava konusu bedellerin alınmasına ilişkin EPDK’nın düzenleyici işleminin iptali için Danıştay 13. Dairesinde açılan davanın derst olup yürütmeyi durdurma kararı da verilmediğini,
6446 Sayılı Kanun’un 27/6, maddesinde “Dağıtım şirketleri Genel aydınlatma ile teknik ve teknik olmayan kayıplardan dolayı enerji ihtiyaçlarını TEDAŞ’dan temin eerler, Kanun’un geçici 1. Maddesi 1. Fıkrasında ” Düzenlemeye tabi tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamemen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları kurum tarafından hazırlanan tebliği ile düzenlenmiş fiyat eşitleme mekanizması 31/12/2015 tarihine kadar uygulanır. Tüm kamu özel dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri Prp fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alır” hükmü yer almakta olup, fiyat eşitmele mekanizmasına ilişkin düzenleme ilk defa 4628 sayılı kanun’un 6446 sayılı Elektrik Piyasası kanununun 30. Maddesi ile mülga geçici 9. Maddesinde 20/05/2006 tarihi ve 5496 sayılı kanunun 6. Maddesi ile eklenmiş olup, maddelerin gerekçesinde “Geçici 9. Madde ile dağıtım ve perakende satış şirketlerine maliyetlerini yansıtan tarifeler uygulanması sonucunda bölgeler arasında üzellikle kayıp kaçak nedeniyle oluşan aşırı farklılaşmaların bu farklılaşmalar makul düzeylere ininceye kadar bir geçiş dönemi için tüketicilere ulusal bazda tek bir satış fiyatı uygulanması, toptan ve perakende satış fiyatlarına müdahale edilmeden perakende satışka rekabet ortamının oluşturulması, dağıtım şirketlerinin gelirlerinin önceden tahmin edileceği bir mekanizmanın oluşturulması, eşitleme mekanizmasının uygulanması sürecinde sistemde oluşan kayıpların tüm kullanıcılara yansıtılması koşullarının oluşturulmasında gerekli şartların tesesi hedeflenmektedir.” şeklinde belirlenmiş olup, ilgili mevzuat, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Elektrik Piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliği ve ilgili tebliğler, elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararları çerçevesinde kesintisiz bir elektrik hizmeti sağlanabilmesinin üretilen elektriğin maliyetinin tüketicilere yansıtılmasından ibaret bu bedellere ilişkin kurul kararı yürürlükte ve mevzuatın bir parçası olduğundan bu bedellerin tahsil edilmesinde hukuka aykırı herhangi bir durum bulunmadığını, anılan nedenlerle yerinde olmayan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, elektrik dağıtım hizmetinin verilmesi sırasında davalı dağıtım şirketi tarafından davacı tarafından tüketilen ve abonelik sözleşmesi ile yürürlükteki mevzuat çerçevesinde fiyatlandırılan elektrik tüketim bedeli kapsamında (faturalara yansıtılan ve davacı tarafça davalıya önce ödenen) kayıp – kaçak bedelilinin tahsilinin hukuka aykırı bulunduğundan bahisle davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir.
Davalı …ye yazı yazılarak dava konusu edilen dönemlere ilişkin fatura kayıtları, davaya ait 00099913850 nolu abone dosyası ve konuya ilişkin mevzuatın çıkartılarak gönderilmesi istenmiş ilgili belgeler dosyamız içerisine alınmıştır.
Dava dosyası, ibraz edilen deliller kapsamında ve gerektiğinde davalı UEPSAŞ kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, mahkememizce res’sen seçilen mali müşavir Şevki Yetiker, elektrik mühendisi Zekai Özakıtanoğlu e hukukçu bilirkişi Hakan Ödemiş aracılığı ile düzenlenen bilirkili heyeti raporu düzenlenmekle dosyamız içerisine alınmış, bilirkişi heyetince istirdata konu edilen dönem davacı istirdat alacağının 80.362,89 TL alacağının TEDAŞ tarifeler çizelgeleri esas alınarak belirlendiğini, bilindiği üzere dava konusu kayıp kaçak bedellerinin tüketiciye yansıtılıp yansıtılmayacağı hususundaki uyuşmazlıklar mahkemeler önüne gelene kadar var olan uygulamada kanun kapsamında 2001 yılında kurulan EPDK tarafından kanunda yer alan tarifelerin düzenlenmesi kapsamında 2003 yılından beri düzenlenen tarifelerde enerji bedeli hesaplamalarında hedef kayıp kaçak oranları dikkate alındığı, 2003 yılı öncesinde de enerji fiyatları içerisinde enerji maliyetinin bir unsuru olarak kayıt kaçap maliyetlerinin dikkate alınmakta olduğunu, 2006 – 2010 dönemini kapsayan tarife uygulama döneminde hedef kayıp kaçak oranlarının 2011- 2015 döneminde de olduğu gibi her bir şirket için ayrı ayrı belirlendiği, 2006 – 2010 döneminde enerji bedeli hesaplanırken o dönem için belirlenmiş olan hedef kayıp – kaçak oranları dikkate alındığı, 2011 yılından itibaren ise maliyet kalemlerinin ayrıştırılması sözkonusu olup, faturada daha önc perakende satış (aktif enerji) bedeli içerisinde yer alan kayıp kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketicilerde dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiği, dolayısıyla daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya sokulması değil maliyet kalemlerinin ayrıştırılmasının söz konusu olduğu,
Dava konusu yapılan uygulamada kayıp kaçak bedelleri ile ilgili mevzuat kapsamında Enerji Piyasası Dezünleme Kurulu kararları gereğine dağıtım şirket taraından meşterilere tahakkuk ettirilen bir bedel olarak ve dolayısı ile perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketleri arafından tüketicilere yansıtılan söz konusu bedeli, lisans sahibi şirketler tarafından keyfi bir şekilde belirlenen bir bedel olmayıp EPDK tarafından tüm türkiye’de uygulanmak üzere onaylanmış olan bir bedel olduğunu, bu nedenle dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teskil edecek şekilde bir işlemde bulunmalarının mümkün olmayacağını, ancak kanun davalar yolu ile Yargıtay’a yansıması tarihinden sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7 -2454 esas 2014/679 karar sayılı 21/05/2014 tarihli kararı ile kayıp kaçak bedellerinin tüketicilerden tahsilinin hukuksuz olduğu yönende hüküm kurulduğu, Yargıtay hukuk Genel Kurulu’nun teknik nedenlerle oluşan kayıplar ve bedelsiz kullanım nedeniyle oluşan kaçak bedellerinin tüketiciye yansıtılıp yansıtılmayacağı hususunda verdiği son kararlarla kayıp ve kaçak bedeli arasında bir fark gözetmeksizin, her ikisinin de tüketiciye yüklenemeyeceği, sonuç ve kaanite varıldığı, kararın emel dayanağında 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. Maddesinde Enerji Piyasası düzenleme Kurumuna tüketicilere yapılak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlardırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiş olup, bundan anlaşılması gerekenin sınırsız bir fiyatlandırma unsusu belirleme hak ve yetkisi görevi verilmemiş olduğu düşüncesinin yattığını, netice olarak enerji iletim ve dağıtım hatlarında oluşan teknik kayıplar dışında, başkalarının kullandığı ve bedellerinin ödemediği elektriğin ülkenin bir başka tarafında tüketicilere res’en yansıtılarak ödettirilmesi ikincil mevzuat yönünden uygun düzenlenmiş görünse dahi hak ve nesafet ilkeleri bakımından hukuka uygun ve adil sayılamayacağını, böylelikle bu içtihatlardan dönülmesini haklı kılacak nedenler oluşmadığı süre ve hukuk güvenliği ve eşitlik ilkesi bakımından Yargıtay hukuk Genel Kurulu kararları doğrultusunda kayıp kaçak bedelinin elektrik faturasına yansıtılarak tahsili yoluna gidilemeyeceğinden davacı şirketten anılan fatura dönemleri itibariyle kesilen 80.362,89 TL lik davanın davalı dağıtım şirketinden istirdatına karar vermek gerektiği rapor edilmiş,
Davacı vekili13/11/2015 tarihli dilekçesi ile bu bedel üzerinden dava değerini artırarak davasını değer yönünden ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırdığına dair makbuzunu dosya içerisine ibraz etmiştir.
Dosya içerisine ibraz edilen bilirkişi raporu ile kayıp kaçak bedeli adı altında faturaya yansıtılan bedelin mevzuata uygun olmakla birlikte Hukuk Genel Kurulu kapsamında bu bedelin nihai tüketicilerden talep edilemeyeceği görüşünden hareketle kayıp kaçak bedeli adı altında davacı tarafça konu edilen dönem faturalarına esas davacıdan alınan 80.362,89 TL nin davalı dağıtım şirketinde istirdatına karar verilmesi gerektiğinden bahisle görüş bildirmiş ise de; konunun mevzuat, yönetmelik, Yargıtay uygulaması ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında birkez de mahkememizce değerlendirilmesinde her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 esas 2014/679 karar sayılı 21/05/2014 tarihli kararında gerekse bazı yerel mahkeme kararlarında konunun dağıtıcı firma tarafından bir maliyet unsuru olarak değerlendirildiği, gerekse 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun geçici 9. Maddesinde “31/12/2012 tarihinde sona erecek geciş döneminde düzenlemeye tabii tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri dağıtım bölgesi arası maliyet farklılıkları nedeni ile var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları tebliğ ile düzenlenmiş olan fiyat eşitleme mekanizması uygulanır, tüm kamu ve özel dağıtım şirketleri fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alır. Geçiş dönemi süresince ulusal tarife uygulamasının gerekleri esas alınır ve ulusal tarifede çaprak sübvansiyon uygulanır. Ulusal tarife kurumca hazırlanır ve kurul onayı ile yürürlüğe girer … ” hükmüne yer verilmiştir. Bu kural ile dağıtım ve perakende satış şirketlerine maliyetlerini yansıtan tarifeler uygulanması sonucunda bölgeler arasında özellikle kayıp kaçak nedeni ile oluşan aşırı farklılaşmaların ulusal tarifeye yansıtılmasının önlenmesi, tüketicilere ulusal bazda tek bir satış fiyatı uygulanması toptan ve perakende satış fiyatlarına müdahale edilmeden perakende satışta rekabet ortamının ve dağıtım şirketlerinin gelirlerinin önceden tahmin edilebileceği bir mekanizmanın oluşturulması, fiyat eşitleme mekanizmasının uygulanması sürecinde oluşan kayıpların tüm kullanıcılara yansıtılması için gerekli şartların kurulması amaçlanarak bu geçiş döneminde Tedaş tarafından yapılan tarife tekliflerinde ulusal tarife uygulamasının gereklerinin esas alınması ve abone grupları arasında çapraz sübvansiyona yer verilmesi zorunlu kılınmış olup, yasanın ilgili maddesi bu şekilde uygulama olanacağı bulmuş ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ilgili kararına aynı şekilde esas alınmış ise de, kanaatimizce anılan kanunun gerekçesinin tartışılma yeri, kayıp kaçak bedelinin sektörel bazda bir maliyet unsuru olup olmadığının tartışılması, kaçak elektrikle mücadele ve elektrik tüketim ve maliyet bedellerinin belirlenmesinde bölgesel farklılıkların eşitlenmesi prensiplerinin dahi tartışma yerinin burası olmadığı açıktır.
Davacı vekili dilekçesi ile; kanuna ve sözleşmeye uygun olarak tüketimini yaptığı elektrik faturasına ilişkin ödemiş olduğu fatura bedellerine yansıtılan kayıp kaçak bedellerinin alınmasının hukuka, mevzuata, hakkaniyete uygun bulunmadığını belirtmiş ise de;
Kayıp kaçak bedeli uygulaması 4688 sayılı yasanın 1/1, 4, 6446 sayılı kanunun 5/1, 17/ç , 27, geçici 1 maddeleri ile 5496 sayılı kanunun 6, geçici 9 maddeleri ve ilgili yönetmelikler ile EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde yapılmakta olup, mevzuata uygun EPDK’ca belirlenmiş olan tarifelerin uygulanması elektrik dağıtım şirketleri için yasal bir zorunluluk olup, 4628 sayılı kanunun 4/2. Maddesi ile 6446 sayılı kanunun 17/1. Maddesi doğrultusunda belirlenmiş olup, kanunun 17. Maddesinin 1. Fıkrası ile ” İlgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür” hükmü ve 17. Maddesinin 4. Fıkrasında ” Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları bu tarifelere tabii olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar, bir gerçek veya tüzel kişinin tabii olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birisini yapmaması halinde söz konusu hizmetin durdurulabilmesini de içeren usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir” hükmü yer almakta olup kanunun 17. Maddesinde yer alan bu hükümler gereğince EPDK tarafından tüm ülkede uygulanmak üzere onaylanan tarifelerin tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı yasal bir zorunluluk olup, bir kamu kuruluşu olan EPDK nın aldığı düzenleyici bir işlem olan ve ülke genelinde uygulanan bedellerden biri olan kayıp kaçak bedeli düzenleyici bir işlem olup mahkemece iptal edilmedikçe veya yetkili merci tarafından geri alınmadıkça geçerli ve yürürlükte olup, söz konusu kurul kararları da meri mevzuatın bir parçası olmakla artık alınan bu bedellerin yasal düzenlemelere uygun bulunmadığının ileri sürülmesi söz konusu olamayacaktır.
Mevzuatın hukuka uygun olup olmadığı, kanunun eşitlik ilkesine aykırı olduğu, EPDK nın yetkilerini kullanırken sınırı aştığı iddia edilebilir ise de; daha önce de konu edildiği gibi bunun da tartışma yeri bu dava olmayıp davalı dağıtım şirketlerini de bağlayan mevcut düzenlemeyi yapan EPDK kurul kararlarının iptali yönünde başvurulabilecek idari yargı yerinde olabilecek bir husus olup anılan kurul kararlarının yerindeliği, hukuka uygunluğu ve sınırın aşılıp aşılmadığının tartışılma yeri de ancak anılan yargı yerleri olabilecektir.
Dava konusu edilen kayıp kaçak bedeli adı altında faturaya yansıtılan bedelin bu nedenle mevzuata uygun olup, söz konusu mevzuatın yasa, yönetmelik EPDK kurul kararları kapsamında düzenlenen tarifeler de dahil olmak üzere iptali idari yargı yerlerinde dava konusu edilmediğinden ve mevzuata ilişkin kanun, yönetmelik ve tarifelere uyulmasının tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağından bu hususların burada tartışılamayacağı yanında taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında da bahse konu bedelin davacı yandan istenebilir bir bedel olduğu, sözleşme kapsamında tacir olan davacı yanın yapılan tüketim karşılığında düzenlenen fatura bedellerine, süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmaksızın ödeyerek ifa ettikten sonra sözleşmeye aykırılığı dahi tacir olan davacı tarafça hiç bir şekilde ve yerde ileri sürülmemiş bu bedellerin ticari ilişki çerçevesinde fatura dönemleri sonunda diğer giderleri ile birlikte elektrik tüketim giderleri kapsamında ticari defterlerine işleyerek bu bedeller üzerinden yıl sonu bilanço döneminde vergilerini de ödeyerek kayıtlarını kapattıktan sonra TTK anlamında basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünde bulunan davacı tarafın herhangi bir itiraza konu etmeksizin süresi içerisinde ödeyerek kayıtlarına yansıttığı ve üzerinden giderlerini ve vergilerini ödediği elektrik tüketimine ilişkin kayıp kaçak bedeli adı altında alınan miktarları bakımından fatura bedelinin bir miktarına kendisine ve davalı dağıtım şirketini de bağlayan mevzuata ve sözleşme hükümlerine bir aykırılık bulunmadığından istirdadını talep etmesinin yerinde bulunmadığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş, hüküm aşağıdaki şekilde tesis olunmuş olup, davacı vekilinin mahkememiz kararını temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 3. HD’nin 19/12/2016 gün 2016/10679 esas 2016/15203 karar sayılı kararı ile yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi ile 6446 sayılı kanunun değişen 17. Maddesi hükümleri gereği gerekli ek incelemelerin yapılarak 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 19 ve 20. Maddeleri hükümleri uyarınca anılan yasa değişikliğinin somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi bakımından mahkememiz kararının bozularak gönderildiği anlaşılmış olup;
Yeniden yapılan yargılama sırasında mahkememizce bu kez Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davacı ile ilgili tahakkuk ettirilen faturalara konu ve davaya konu edilen kalemlere ilişkin tutarların anılan dönemlerde bulunan EPDK tarafından belirlenen tarifelere uygunluğu mahkememizce 6446 sayılı kanun hükümleri uyarınca denetim konusu yapılması gerekmekte olup, bu kapsamda mahkememizin 25/04/2017 tarihli celse ara kararı ile ek bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve davacı vekilinin bilirkişi ücreti yatırması konusunda yükümlülük verilmiş ise de, davacı vekili tarafından bilahare dosyamız içerisine ibraz edilen 02/05/2017 UYAP sistem tarihli dilekçesi ile ek inceleme yapılması yönünden taleplerinin bulunmadığı ve mevcut delillere göre karar verilmesini istedikleri yönünden beyanda bulundukları anlaşılmış olup, dosya içerisine mevcut ve toplanan delillere göre davacı ile ilgili davaya konu edilen kalemlere ilişkin fatura bileşenlerinin ve faturaların düzenlendiği tarihler itibari ile yürürlükte bulunan EPDK nın düzenleyici işlemlerini ve kurum tarifelerine aykırı bulunduğu davacı tarafça iddia edilmemiş olup, bu konuda bir inceleme istemediklerini de beyan etmiş olmakla anılan faturaların ve dava konusu edilen bileşenlerinin EPDK nın fatura tarihleri itibari ile yürürlükte bulunan düzenleyici işlemlerine ve tarifelere uygun bulunduğu mahkememizce kabul edildiğinden tacir olan davacı tarafça önceki gerekçemizde de belirttiğimiz gibi daha önce kabul edilen ve bedeli ödenen faturalardan dolayı fatura bileşenleri ile ilgili fatura bileşenlerinin yerinde olmadığından bahisle açılan davanın yerinde olmadığı sonucuna varılarak davanın reddine dair hüküm kurmak gerekmiş, her ne kadar davacı vekilince davanın aleyhe sonuçlanması halinde aleyhlerine Yargılama gideri ve Vekalet ücretlerine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiş ise de; Mahkememizce verilen Ret kararının yalnızca 6719 Sayılı Kanun Hükümleri ile 6446 Sayılı Kanunda yapılan Değişiklik nediniyle verilmiş olan bir karar olmayıp davanın açıldığı tarih itibariyle de davacı ile ilgili Elektrik Faturası tahakkuklarının yapıldığı dönemlere ilişkin fatura kalemlerinin EPDK Kurul kararlarına uygun olup, Tacir olan davacı yanın da kendisi hakkında tahakkuk ve tahsil ettirilen faturalara yasalsüresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmayarak fatura içeriklerini kabul ettiği ve rızaen ödediği, kurul kararlarına uygun bulunan ve rızaen ödenen fatura içeriklerinden dolayı davalı tarafa yapılan İstirdat Başvurusunu dava tarihi itibariyle dahi yerinde olmadığı nedeni ile davalı şirket lehine Yargılama gideri ve Vekalet ücretine de hükmedilmiş olup; mahkememiz kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 05/09/2018 tarih 2018/2754 Esas 2018/8017 Karar sayılı bozma ilamı ile; ”… Somut olayda davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2014 tarih 2013/7 – 2454 Esas 2014/679 Karar sayılı kararı ve dairemiz içtihatları gereği dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsiilini talep edebileceği dikkate alındığından, dava açıldıktan sonra yürürlüğe girem geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeni ile haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacağı kuşkusuzdur, bu durumda dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeni ile davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulması gerekirken….” şeklinde gerekçe ile mahkememiz kararı bozulmuş olup; ilgili daire kararına mahkememizce uyulmasına karar verilmiş olmakla; yeniden yapılan yargılama sonunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından; KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2 – Alınması gereken 44,40 TL maktu harcın, peşin alınan 27,70 TL harç ile 1.373,00 TL tamamlama harcının toplamı olan 1.400,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.356,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3 – Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.179,03 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan aşağıda dökümü yazılı 2.730,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Temyiz Yargı yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/01/2019

Katip …

Hakim …

DAVACI TARAFÇA YAPILAN
YARGILAMA GİDERLERİ DÖKÜMÜ.
27,70 TL BVH.
27,70 TL PH.
1.373,00 TL TAMAMLAMA HARCI
311,65 TL TEB. VE POSTA GİD.
990,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
TOPLAM : 2.730,05 TL