Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1338 E. 2020/53 K. 20.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1338 Esas
KARAR NO : 2020/53

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :… – …
DAVALI : S.S … KONUT YAPI KOOPERATİFİ- İFLAS İDARESİ BURSA 9. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : Av. … – Atatürk Cad. İpekçi Han K:1 No:3 Osmangazi/BURSA
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 20/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Bursa 9.İcra Müdürlüğünün 2006/…. sayılı iflas dosyasına 18.853,84 TL alacağının kendisine ödenmesi için başvuruda bulunduğunu ve ücreti vekalet alacağının ödenmesini talep ettiğini, iflas masası Başkanlığının bu talebi reddetmesi üzerine 06/04/2011 tarihinde Bursa Asliye Ticaret mahkemesine alacağının ödenmesi için sıra cetveline itiraz ettiğini, Bursa 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/101 sayılı dosyasıyla talebin kabulü ile vekalet ücreti alacağının ödenmesine karar verildiğini ve karar Yargıtay incelemesinden onanarak kesinleştiğini, ancak alacak davası ikame edilirken dava dilekçesinde sehven yasal gecikme faizi talebinde bulunmadığı nedeniyle mahkemece de karar verilirken talep olmadığından faiz ödenmesi hakkında herhangi bir karar verilmediğini, bu nedenle iflas masası ücreti vekalet alacağını tarafına karar olmadığından dolayı ödemediğini, bu nedenle 19.712,64 TL dava tarihi olan 06/04/2011 tarihinden itibaren yasal gecikme faizinin hesaplanarak ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacaklının faiz talebi hakkının olmadığını, 818 sayılı BK 113.ve yeni6098 sayılı TBK 131.maddesi 1.Fıkrası asıl borç ifa yada diğer bir sebeple sona erdiği takdirde rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur hükmü getirdiğini, davacı bizzat kendi dava dilekçesinin son talep paragrafında borç aslının 13/09/2018 tarihinde ödendiği beyan ve kabul ettiğini, faize ilişkin iş bu dava tarihi 09/10/2018 olduğu, asıl borcun ödenmemesinden sonra açılmış bulunduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Davacı dava dilekçesinde Bursa Dokuzuncu İflas Dairesinin 2006/…. sayılı iflas dosyasına 18.853,84 Türk Lirası tutarındaki vekalet ücreti alacağının ödenmesi için başvuruda bulunduğunu, bu talebin reddedilmesi üzerine Bursa 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığını, 2012/101 esas 2014/39 karar sayılı ilamla davanın kabulüne karar verildiğini, Yargıtay denetiminden geçen bu kararın kesinleştiğini, anılan davada faiz talep etmeyi unutması yüzünden alacak için faize hükmedilmediğini, iflas masasına alacağının ödendiğini fakat faiz talebinin reddedildiğini ileri sürerek alacağına dava tarihi olan 06.04.2011 tarihinden itibaren faiz işletilmesini, faizin hesaplanarak 20.297,21 TL’nin kendisine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddinı istemiş Borçlar Kanununun 131. maddesi gereğince asıl borç ifa yahut diğer bir sebeple sona erdiği taktirde faiz gibi borca bağlı hak ve diğer borçların da sona ereceğini, davacıya borç aslının 13.09.2018 tarihinde ödendiğini eldeki davanın ise ödeme tarihinden sonra 9.10.2018 tarihinde açıldığını, borç aslı ifa ile sona erdiğinden feri nitelikteki fer’isinin de sona erdiğini ileri sürmüştür.
Eldeki dava faiz alacağına ilişkindir. Davacı avukat olarak müflis kooperatife vekalet hizmeti vermiştir. Kooperatifin iflasından sonra vekalet ücreti alacağı için talepte bulunmuş, bu talebi iflas masasınca kabul edilmemesine rağmen daha sonra açtığı dava lehine sonuçlanarak davacı avukat lehine bir vekalet ücreti alacağına hükmedilmiştir. Davacı anılan davada faiz talebinde bulunmamıştır. Bu sebeple Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen alacak davasında alacağa faiz işletilmemiştir. doğal olarak iflas masası da asıl alacağı ödemekle yetinmiştir.
Belirtmek gerekir ki faiz alacağının ayrı bir dava ile istenmesi mümkündür. Ancak Türk Borçlar Kanununun 131. maddesi gereğince Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. Somut olayda asıl borç ödenerek sona erdiğinden fer’i nitelikteki faiz de sona ermiş olacaktır.
Maddenin ikinci fıkrası gereğince ise, İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.
Somut olayda davacının iflas masasına yaptığı 11.09.2018 tarihli başvurunun bu ikinci fıkra kapsamında “faiz hakkının saklı tutulduğu” anlamına gelip gelmediği tartışılmalıdır. Kanaatimizce bu dilekçedeki ifade, faiz hakkının saklı tutulduğu anlamına gelmez. Davacı taraf alacak davasında faiz istememiş ve faiz talep etme hakkını saklı tuttuğunu da hiçbir aşamada bildirmemiştir. Keza davacının borç aslını tahsil ederken açık bir irade göstererek faiz talep etme hakkını saklı tuttuğunua dair beyan verdiği de ileri sürülmüş değildir. Davacının faiz talep etmediği bir ilamlı alacağının faiz işletilerek ödenmesini istemesi, -ki bu ifade en çok kesinleşme tarihinden itibaren faiz istenmesi anlamına gelir- faiz talep hakkının saklı tutulması açısından sarih bir irade beyanı değildir. Davacının ya tahsilat sırasında açık bir ihtirazi kayıt koyması ya da tahsilat öncesi dava ya da ihtar yoluyla hakkını saklı tutması gerekir. Somut olayda alacağım faiziyle birlikte ödenmesin istenmesi ve üstelik bu faizin kesinleşme tarihinden itibaren değil dava tarihinden itibaren işleyeceğinin ileri sürülmesi, Türk Borçlar Kamununun 131. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasına yeterli bir irade beyanı değildir.
Öte yandan İ.İ.K. 196. maddesine göre iflas sonrası faizin ödenebilmesi için tüm anapara borçlarının ödenerek kapatılması gerekecektir.
Yukarıda izah edilen tüm u gerekçeler dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan başlangıçta alınan 346,63 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 292,23 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacının ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2020

Katip …

Hakim …